Türk tarihinde bir ilk: 3 bin 800 yıllık altıgen kurgan
* Kazakistan’da Türk tarihini değiştirebilecek yeni bir keşfe daha imza atıldı.
* Kazak arkeologlar, Doğu Kazakistan’da 3 bin 800 yıl önce inşa edilmiş olan altıgen biçiminde bir kurgan buldu.
* Kurganın giriş sütunlarında deve ve at ile beraber 20 kaya resmi tespit edildi. Kazı Başkanı Ulan Umitkaliyev detayları ilk kez TRT Haber ile paylaştı.
UHA / İnternational News Agency
Kazakistan’da 3 bin 800 yıllık altıgen kurgan keşfedildi.
Kazakistan bozkırında derin bir geçmişi olan pek çok tepenin, taşların üzerinde sembol ve işaretler bulunuyor.
L.N Gumilev Avrasya Milli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü, 2020-2023 yılında Doğu Kazakistan’ın Abay ilçesine bağlı Toktamış Batyr köyü yakınlarındaki Kırküngir Anıtı’nda kazılar gerçekleştirdi. Kırküngir bölgesinde Erken Tunç Çağı’ndan Göktürk Dönemi’ne uzanan 100’den fazla anıt incelendi.
L.N. Gumilev Avrasya Milli Üniversitesi Arkeoloji ve Etnoloji Bölüm Başkanı Ulan Umitkaliyev, Kırküngir kurganına ilişkin detayları ilk kez TRT Haber’e anlattı.
“Kırküngir anıtı Türk kültürüne ait”
Erken Tunç Çağı’na ait Kırküngir elit mezar yapıları kapsamlı bir şekilde araştırıldı.
Ulan Umitkaliyev, “Kırküngir Anıtı üzerinden tüm Türk halklarının tarihinde önem taşıyan bir anıt olduğunu söyleyerek at kültürünü yerleştirerek geliştirebilir, Türk boyunun dünyanın dört bir yanına yayıldığını tespit edebiliriz” diyerek bu altıgen kurganın, Türk kültürüne ait olduğunun altını çizdi.
Ulan Umitkaliyev, “Altıgen üslupta oluşturulduğu görülen Kırküngir kurganı, Bronz Çağı’ndaki Andronovo topluluklarının abidevi taşların işlenmesindeki uzmanlaşma ve mimari teknik konusunda ulaşmış oldukları yüksek gelişimi gösteriyor” dedi.
Elit mezarın çapı 43 metre, yüksekliği 2,3 metredir. Yapının altında üç muhafaza bölümü bulunuyor. Yapının dış duvarları, her bir bölümü büyük megalitik taşlarla oluşturulmuş olup altıgen biçimde. Mezar odasına açılan iç kısımlardaki diğer bölümler ise oval bir şekilde inşa edilmiştir. İkinci geçidin çapı 12 m, üçüncü bölüm ise 6 m çapında.
Japonya’da incelendi: Anıt 3 bin 800 yıl önce inşa edilmiş
2021’deki kazı sırasında tespit edilen insan ve at kemikleri, Japonya’daki Tsukuva Üniversitesi’nden Bay Yu İtaşahi önderliğindeki bir heyet tarafından incelendi.
Radyokarbon verileri, Kırküngir Anıtı’nın M.Ö 1859 yani günümüzden 3 bin 800 yıldan daha önce inşa edilmiş olduğunu gösterdi.
Kazakistan’da Bronz Çağı’na ait Kırküngür Anıtı’na benzer abidevi mezar anıtı, daha önce Karaganda bölgesi Taldı Nehri kıyısında tespit edilen Geç Bronz Çağı’na ait Karajartas Anıt Mezarı’ndan 4 asır önce inşa edilmiş.
20 levha üzerinde farklı hayvan resimleri tespit edildi
Kırküngir Anıtı’nın; altıgen mimari üslubu, mezar yapısı ve üzerinde bulunan kaya resimleri ve at defin geleneği ile Avrasya’nın Bronz Çağı anıtları arasında daha önce tespit edilmemiş benzersiz bir yapı olduğu görülüyor.
En dıştaki altıgen yapıdaki bölümün her köşesinde, yaklaşık 1 metreyi aşan büyük taş levhalar bulunuyor. Mezarın dış çevre taşlarını oluşturan bu bölüm üzerindeki 20 levha üzerinde ise farklı hayvan resimlerinin olduğu petroglifler tespit edildi.
Hayvan resimleri ne anlama geliyor?
Piramidal yapının giriş sütunlarında tespit edilen 20 resimli kompozisyon arasında iki deve, iki insan, iç yırtıcı hayvan, dört sembolik işaret ve 23 at imgesi yer alıyor.
Ulan Umitkaliyev, Bu imgelerden hareketle Kırküngir anıtının ait olduğu Kazakistan’daki Andronovo topluluklarının sosyo-ekonomik faaliyetlerinde ve ruhani inanışlarında alt kültürünün önemli bir noktaya ulaştığını söylüyor.
At kültü Kırküngir’de resim imgeleriyle sınırlı kalmamış aynı zamanda mezar alanının iç kısımlarında at kemiklerine de rastlanıldı. Bu türden bulgular, binicilik kültürünün bilinenin aksine Erken Andronovo Çağı itibariyle şekillenmiş olduğunu gösteriyor.
Umitkaliyev, “At, insanoğlunun yürüme hızını on altı kat artırmış, yani Türk atalarımız at sayesinde tüm dünyaya yayılmış ve büyük bozkır kültürlerini oluşturmuşlardır” diyor.
Bilineceği üzere Avrasya bozkırlarında atın bu dönemde atın insan hayatında binicilik amaçlı kullanılması, yaylak ve kışlaklar arasında şekillenen konargöçer bir bozkır kültürünün şekillenmesini sağlamıştı. Atın binicilik faaliyetlerinde kullanılması ve yaylak ve meraların hayvan ıslahına açılması sayesinde, tarihi kaynaklarda İskit, Hun, Göktürk adlarıyla anılacak olan bozkır imparatorluklarının kuruluş döneminin erken devirleri bu dönemde ortaya çıktı.
İlk kez deve resmi ile karşılaşıyoruz, peki bu ne demek?
“Yan binanın dışındaki resimler arasında deve imgesinin bulunmasının Tunç Çağı anıtları arasında ilk olduğunu söylemek yanlış olmaz.” diyen Ulan Umitkaliyev, deve simgesinin anlamını şu sözlerle anlatıyor:
“Deve simgesi Andronovo dönemi kaya resimlerinde uzun mesafeli yolculuklarda kullanılan binek hayvanı olarak Andronovo dönemi kaya sanatında önemli bir yere sahip.”
L.N. Gumilev Avrasya Milli Üniversitesi Arkeoloji ve Etnoloji Bölüm Başkanı Ulan Umitkaliyev
Ulan Umitkaliyev, “Andronovo toplulukları için granit taş çevreli mezar alanlarında sıklıkla karşımıza çıkan at ve deve resimlerinin büyük bir kült değeri taşıdığı görülüyor. Bu imgeler günümüz Kazak toplumunun folklorik yaşantısında develerin piri olarak Oyşıl Kara ve atların efendisi olarak Kambar(Kamber) Ata olarak yer buldu.” değerlendirmesini yaptı.
“Türk kültürünün en erken dönem kutsal mezar alanlarından birisi”
Ulan Umitkaliyev, Kırküngir altgen kurgan yapısının Türk kültürüne ait olduğunun altını çiziyor:
“Bu kompleks yapının Tunç Çağı’ndan Türk çağına kadar uzanan anıtların birlikte bulunuyor olması göz önüne alındığında, Türk kültürünün en erken dönem kutsal mezar alanlarından birisi olduğunu söyleyebiliriz. Bunun nedeni Türklere özgü özel at kültürünün sürekli gelişmesi ve mezar alanında atın totemik bir sembol haline getirilmesi.”
L.N. Gumilev Avrasya Milli Üniversitesi Arkeoloji ve Etnoloji Bölüm Başkanı Ulan Umitkaliyev
“Türklerin etnogenetik kökenlerinin bu mezar alanları üzerinden tespit edilebileceğini açıkça söyleyebiliriz”
“Andronovo Çağı’nda Kazakistan’da yaşamış olan kabileler özelde Kazak etnogenezyasını genelde Türk kültürü, inanışı ve antropolojik kökenin şekillenmeye başladığı en erken dönem olarak adlandırılabilir. Bu görüşlerin net bir şekilde aydınlatılması için ileri dönemlerde disiplinler arası çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bir arkeolog ve tarihçi olarak Türk halklarının etnogenetik kökenlerinin bu mezar alanları üzerinden tespit edilebileceğini açık sözle söyleyebiliriz.“
Kırküngir Anıtı’nın bulunduğu günümüz Kazakistan toprakları, Türk kavimlerinin dünya sahnesine çıktığı bölgeler arasında yer alıyor. Bu bölgede Türk somut kanıtları olan arkeolojik eserler bulunuyor. Bu anıtların en özgünü de Kırküngir’de tespit edilen altıgen yapılı kurgan alanı oldu.
Kurgan mimarisi, Türk defin geleneklerindeki belirleyici unsurlardan bir tanesi.
Kurgan, mezar odası üzerine toprak veya kesme taşlar yığılarak yapılan tümseklerdir. Tümsek ölen kişinin önemine göre yükseltisi çoğaltılmaktaydı. Avrasya bozkırlarında erken kurgan tipindeki mezar alanlarının ortaya çıkışı daha önce Geç Bronz Çağı döneminde olduğu düşünülüyordu. Kırküngir buluntusu ile bu geleneğin Erken Bronz Çağı itibarıyla şekillendiği anlaşılıyor.
Altıgen kurgana kuş bakışı baktığımızda bir çadırı anımsatıyor.
Andronovo kabilelerinde Türk kültürünü oluşturan en erken dönemlerden birisi bu dönemde yaylak ve kışlak hayatı olarak ortaya çıkıyor. Bu çadır benzetmesi de tarihi süreklilik açısından Kazak ya da genelde Türk kabileleri ve Andronovo arasında kültürel bağlantıları gösteriyor.
Kurgan yapıları hakkındaki en erken bilgiler Herodot yazdı
Kurgan yapıları hakkındaki en erken bilgiler Herodot’un ‘Historia’ adlı kitabında bulunuyor. Herodot, İskit defin geleneklerini anlattığı pasajında, İskit krallarının öldüğünde, Krallığın en uzak ülkesi olan Gerhos ülkesine araba ile götürüldüğünü ve burada defin edildiğini aktarır. Günümüzde Güney Sibirya ve Batı Altay mıntıkasında yapılan arkeolojik bulgularla, Herodot’un bahsettiği İskit kurganlarının Batı Altay mıntıkasındaki Pazırık çağına ait kurganlar olduğu tespit edildi.
Kırküngir mezar alanı da Herodot’un Gerhos ülkesi olarak adlandırdığı Batı Altay mıntıkasına oldukça yakın bir bölgede bulunması göz önüne alındığında, bu mezar alanının İskit çağında altın çağını yaşayan kurgan mimarisinin en erken versiyonları olduğu söylenebilir.
***
Yazar hakkında
Ayşe ŞİMŞEK, 1998’de Ankara’da doğdu. Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliğinden dereceyle mezun oldu. Aralık 2020’den beri TRT Haber Dijital Yayınlar’da Prodüktör olarak çalışıyor.