ANKARA – UHA HABER / Türkiye’nin gelmiş, geçmiş örnek bürokratı Hasan Celal Güzel’i ölümünün 4. yılında rahmetle anıyoruz.
73 yaşında 1 Recep 1439 / 19 Mart 2018 Pazartesi Hakka Yürüyen Hasan Celal Güzel ölmeden önce kaleme aldığı, Türk Milleti’ne her zaman örnek olabilecek yazısını siz değerli okurlarla paylaşmak istiyoruz.
“Efendim, artık 68 yaşında, su katılmamış bir avanak, hakikî bir budala ve gayrikabil-i ıslah bir ‘enayi‘ olduğumu itiraf ediyorum. Bana küçük yaşımdan itibaren ‘beytülmal‘ın mukaddesliğini öğretmişlerdi. Hiç kimse ‘Devlet malı deniz, yemeyen domuz‘ dememişti.
Bütün ömrüm tâbir-i âmiyanesiyle ‘
eşşek gibi‘ çalışmakla geçti. Çalışma hayatımda tek gün dahi izin kullanmadım. Bir gece bile doyasıya uyuyamadım. Kimileri bana ‘
uykusuz müsteşar‘ adını takıp uçup kaçtığımı söylerdi ama ‘
Ne akılsız adam yahu!‘ şeklindeki fısıltılar, her gün yüzlerce telefon konuşmasıyla çınlayan kulaklarıma kadar gelirdi.
Üzerinde ‘T.C. Hükümeti‘ yazan kurşun kalemleri, silgileri ve kâğıtları, sadece resmî hizmetlerde, âdeta okşar gibi incitmemeye çalışarak kullanırdım. Çocuklarım devlet malına ellerini dahi süremezlerdi.
Plakaları kırmızı ve siyah renkli resmî arabalara bir defa dahi binmediler. Yüzlerine bakmaya kıyamadığım Mustafam ve Elifim, bir saat daha az uyuyup belediye otobüsleri ve okul servisleriyle okula gittikleri esnada, bendeniz müsteşarlık ve bakanlık yapıyordum.
Bırakınız eşime araba tahsis etmeyi, evde devletin personelini çalıştırmayı; idarecilik ve siyaset hayatımda lojmanda oturmadım. Koruma görevlisi de kullanmadım. Arabamın önünde ve arkasında fiyakalı eskortlar hiç bulunmadı.
Meğer ben ne enayiymişim!…
***
Yaptığım enayiliklerin haddi hesabı yoktur… Meselâ, bendeniz milletvekiliyken -birkaç zarurî toplantı dışında- Meclis lokantasında yemek yemezdim. Zira, burada çalışanlar kamu personeliydi ve çok ucuz olan yemekler milletin kesesinden sübvanse ediliyordu. Sonra, çok beğendiğim halde, aynı gerekçelerle TBMM Sigarası da içmedim.
Ceplerim şıkır şıkır metal jetonlarla dolu olarak dolaşır, özel görüşmelerimi kulisteki ankesörlü telefonlarla yapardım. O zaman ‘beleş‘ cep telefonlarımız da yoktu.
Hiçbir hediyeyi kabul etmez; ya reddeder veya demirbaşa kaydettirerek devlete intikal ettirirdim. Yıllarca üst yöneticilik, müsteşarlık, bakanlık yaptım; hâlen evimde bu dönemlere ait -bronz plaketler dışında tek bir hatıra eşya göremezsiniz.
Benim anladığım mânâda siyasete ‘Zengin girilir, fakir çıkılır‘. Biz enayiler, devlet hizmetini ve siyaseti böyle anlıyoruz. Siyasî hayatımda önüme çıkan yüzlerce fırsatı teperek mal mülk edinmedim. Bilâkis, ANAP’taki Genel Başkanlık mücadelesinde, Bond çantalarda getirilen paraları reddederek, eşimin SSK kredisiyle aldığı Oran’daki daireyi; YDP’nin kuruluşunda da babamdan kalan Malatya’daki ev ile dedemden kalan Gaziantep’teki evin bana düşen hisselerini harcadım.
Bu arada, eşimin uzmanlığıyla ve alınteriyle hak ettiği ‘
Vakıflar Genel Müdürü‘ olarak tayin kararnamesini, nasıl engellediğimi de unutmayayım.
Sadece bununla kalsa neyse… ANAP döneminde, şiddetle muhalefetime rağmen çıkarılan ‘kıyak emekliliği‘ reddedip tek maaşa devam ettim. Bu haksız uygulama hâlen devam ediyor.
Başbakanlık Müsteşarı’yken, milletvekili maaşlarının buna göre ayarlanmasını gerekçe göstererek kendim için sözleşme yapmadım ve üç yıl müddetle emrimdeki daire başkanlarından bile daha az maaş aldım.
Meğer ben ne enayiymişim!…
***
Şimdi 70’ine merdiven dayadım. Hâlâ kirada oturuyorum. Kendime ait tek mülküm kitaplarım… Yani, sizin anlayacağınız, gerçek anlamda ‘
Dikili ağacım dahi yok‘.
Hizmet hayatım boyunca, muhatabımın bıyık altından gülerek dinlediği, ‘Bu fukara millete ben bu masrafı hiç yaptırır mıyım?‘ lâfım vardı.
Sevgili okuyucularım, bu yazdıklarımı okuyup da sakın bütün bunlardan pişmanlık duyduğumu sanmayınız. Enayilik öylesine içime işlemiş ki geriye dönmek mümkün olabilse gene aynısını yapardım.
Beni bütün ‘enayiliğime‘ rağmen kimseye muhtaç etmeyen Yüce Allahıma hamd ediyorum.
Böyle enayiye can kurban!
Rabb’im rahmeti ile muamele eyler inşAllah!
***
Hasan Celal Güzel, 1998’de ise siyasi tarihe geçen, “…İ.Hakkı Karadayı veya başkaları halkın üzerine kendilerine emanet edilen silahları çevirmek isterlerse tankların üzerine çıkarım…” sözleriyle cuntaya meydan okumuştu.
Dönemin kudretli paşası Çevik Bir, yakın takibe aldığı ve hapse attırmak için mesai harcadığı Güzel hakkında savcılara emir gibi 11 yazı göndermişti. Söz konusu yazıların tamamı, ‘talimat’ içeriyor ve ‘yapılacak yargısal işlemlerin sonucundan Genelkurmay Başkanlığı’na bilgi verilmesi’ ifadesiyle bitiyor.
HASAN CELAL GÜZEL KİMDİR?
Hasan Celal Güzel, 1945 yılında Gaziantep’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Malatya’da tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü’nden mezun oldu. Makro ekonomi alanında “Türkiye’nin İktisadi Büyüme Modelleri” adlı tezini verdi. Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) çeşitli ekonomik ve sosyal sektörlerde uzman yardımcısı, uzman ve sektör sorumlusu olarak çalıştı.
Başbakanlık Müşavirliği, Başbakanlık Ekonomik ve Sosyal İşler Bakanlığı, İZDK Genel Müdür Yardımcılığı, İçişleri Bakanlığı Müşavirliği ve Müsteşar Yardımcılığı, DPT Genel Sekreterliği ve Müsteşar Vekilliği ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı gibi görevlerde bulundu. 24 Ocak 1980 ekonomik istikrar tedbirlerinin alınmasında önemli bir rol oynadı. 1983 yılında 38 yaşında Türkiye’nin en genç Başbakanlık müsteşarı oldu. Ayrıca; çeşitli üniversitelerde, akademilerde ve Kara Harp Okulu’nda ekonomi, maliye, hukuk, ekonomik ve sosyal tarih, ekonomik sistemler-doktrinler ve kamu yönetimi konularında öğretim görevlisi olarak hizmet verdi ve akademik çalışmalar yaptı.
1986 Yılında girdiği ara seçimlerde Anavatan Partisi’nden (ANAP) Gaziantep Milletvekili seçildi ve Turgut Özal Hükümeti’nde, Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olarak görev aldı. 1987 yılı genel seçimlerinde yeniden milletvekili seçildi. Seçimlerden sonra Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptı. Ayrıca, 1986-1989 yılları arasında Dışişleri Bakan Vekilliği görevinde bulundu. 1989 yılında yapılan ANAP Olağanüstü Kongresi’nde Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için adaylığını koydu. Ancak seçilemedi. 23 Kasım 1992’de Yeniden Doğuş Partisi’ni (YDP) kurdu ve Genel Başkan seçildi.
[UHA Haber Ajansı, 19 Mart 2022]