ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
11:19 Trabzon’un Akçaabat ilçesinde yapımı tamamlanan İbrahim Erdemoğlu Spor Lisesi Kompleksi’nden notlar!
10:30 (TSKB) Başekonomisti ve Direktörü Ünüvar, “Mavi ekonomiyi, etki yatırımların finansmanı içerisinde yer alabilecek mavi tahvilleri de ajandamıza eklememiz gerekiyor”
10:02 NATO Savunma Bakanları Toplantısı’ndan notlar!
09:25 Zeytinyağı piyasası ve küresel ısınma
09:14 Ortadoğu için kader seçimi: Trump mı Harris mi?
08:53 Alman hükümetinin tartışmalı güvenlik paketinde neler var?
07:34 Kitap: Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden geçiyor!
07:15 Ukrayna’daki İngiltere – ABD Rekabeti!
06:02 Biden İsrail’in İran’ın Nükleer Tesislerini Hedef Almasına Karşı
02:27 BakanTunç, “Adalet ve eğitim kalkınmanın ön şartı”
02:19 TBMM’de bütçe maratonu başlıyor
00:51 Florlu sera gazlarına ilişkin yönetmelik yayımlandı
00:37 Almanya’nın Düzensiz Göçü Önleme Çabaları
00:30 Dünya Gıda Üretimi Su Krizi Nedeniyle Risk Altında
00:29 Yılmaz: “2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz, bu kazanımlarımızı sürdürülebilir hale getirecek”
00:23 İsrail’in Hamas lideri Yahya Sinvar’ı öldürdüğü iddia edildi
00:18 Trabzon’un Akçaabat ilçesinde yapımı tamamlanan İbrahim Erdemoğlu Spor Lisesi Kompleksi’nden notlar!
00:11 İzmir-Bremen hattında ticaret-bilim-kültür zirvesi
11:35 Pazar günü 81 ilde eş zamanlı orman temizliği yapılacak
11:12 Kocaeli Atılım Lisesi Arkadaşlığı Sahneye Taşındı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Türk Dünyasının Mavi Vatandaki Temsilcisi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Türk Dünyasının Mavi Vatandaki Temsilcisi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
16 Ekim 2024
3
A+
A-

Kıbrıs Türk halkının eşsiz bir mücadele ve fedakarlıklarla kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin kuruluşunun üzerinden 41. yıl geçti. Millî mücadele önderlerimiz Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ın her zaman belirttiği gibi, bir halkın ulaşabileceği en yüksek ve en onurlu rütbe bağımsız ve egemen bir devlete sahip olmaktır.

Akademisyen-Yazar-Tarihçi- Güvenlik Stratejisti-Göç ve Kamu Politikaları Uzmanı ve Avrasya ve Türk Dünyası Araştırmaları Analisti Doç. Dr. Yunus Emre TANSÜ,  Uluslararası Diplomatik İlişkiler, Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği için kaleme aldığı, “Türk Dünyasının Mavi Vatandaki Temsilcisi: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” başlıklı yazısında, Türk Cumhuriyeti’nin Türk dünyasındaki yeri ve öneminin her geçen gün giderek arttığına dikkat çekti.

Doç. Dr. Yunus Emre TANSÜ Türk Dünyası’nın en güneydeki bağımsız Türk Cumhuriyeti olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin Türk Dünyası tarafından tanınmasının geç kalmışlığının dayanılmaz ağırlığının, özellikle siyasi ve güvenlik kaygıları çerçevesinde tartışıldığının altını çizdi.

“Zira bugün dünyada 7 Türk Devleti, 13 Özerk Türk Cumhuriyeti, 50 civarında Türk topluluğu bulunmaktadır ve bunların toplam nüfusu 300 milyondan biraz fazladır” diyen TANSÜ “Türkçe, dünyada konuşulan en büyük 5. dildir ve Orta Asya, Kafkaslar, Anadolu ve Trakya’nın ötesine uzanan Orta ve Batı Avrupa’daki Türkler tarafından ana dil olarak konuşulmaktadır. Bu büyük gücün küresel bir aktör olarak öncü roller üstlenmesi ve buna paralel olarak hem devletler hem de sivil toplum örgütleri arasında önemli ve etkili stratejik projeler yürütülmesi gerekmektedir” dedi.

KKTC nüfusu kaç? KKTC 2022 nüfus bilgileriKKTC’nin Stratejik Önemi

Doç. Dr. Yunus Emre TANSÜ, Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs’ın, eşsiz bir stratejik, coğrafi konuma ve öneme sahip olduğunu belirterek, Türkiye’ye sadece 70 kilometre uzaklıkta olan adanın, Türkiye’nin güvenliği, kıta sahanlığı, Münhasır Ekonomik Bölge (MEB), hava sahası kontrolü, açık denizlere erişim ve stratejik savunma derinliği açısından büyük öneme sahip olduğunu aktardı.

TANSÜ, “Başka bir deyişle, Kıbrıs Türkiye ve Türk dünyası için basit bir kara parçası değildir. En basit tabirle, KKTC’nin varlığı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki yasal ve siyasi haklarını savunması için elzemdir. KKTC’nin güvenliği Türkiye ile başlar ve Türkiye’nin güvenliği Kıbrıs ile başlar.

Bu noktada, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 2020 KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar Zonguldak'a geliyor - Köroğlu Gazetesi |  Bolu son dakika haberlerseçimlerini kazanarak ortaya koyduğu yeni politika, bu jeopolitik ve tarihi gerçeklere ve çağrılara çok doğru bir zamanlamayla verilen bir yanıttır. Yeni süreç, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü çerçevesinde iki bağımsız devlet arasında iyi komşuluk ilişkilerine dayanan bir iş birliği şeklinde olacaktır. Yani Kıbrıs’ta adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm, uluslararası toplumun uzun yıllardır Kıbrıs Rum liderliğine verdiği, yetkisini, egemenliğini ve gücünü aşan sanal statüyle değil, adadaki mevcut gerçeklerle sağlanabilir” ifadesini kullandı.

2004 yılında İslam İş Birliği Teşkilatı’na (İİT), 2012 yılında ise Ekonomik İş Birliği Teşkilatı’na (EİT) gözlemci üye olan KKTC’nin, 2022 yılında anayasal ismiyle Türk Devletleri Teşkilatı’na (TDT) gözlemci üye olmayı başardığına vurgu yapan Doç. Dr. Yunus Emre TANSÜ, “21. yüzyılı Türk yüzyılı yapma ve tüm siyasi dengeleri derinden etkileme potansiyeline sahip olan TDT, KKTC’nin katılımıyla daha da güçlenmiş, KKTC’nin ata yurdu Orta Asya’dan Doğu Akdeniz’e kadar kurulacak köprünün temelleri atılmıştır. Tüm bu tarihi diplomatik başarılar, kendisini hala adanın tek hâkimi olarak gören Rum tarafına ve haksız ve hukuksuz üyeliklerinin ardından şantaj ve tehditlerle Kıbrıslı Türklerin uluslararası platformlarda seslerini duyurmalarını engelleme çabalarında araç ve enstrüman olan Avrupa Birliği’ne (AB) karşı elde edilmiştir” dedi.

KKTC Hakkında – Öğrenci Yaşamı Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri  ÜniversitesiKKTC’nin Bağımsızlığına Giden Süreç

KKTC’nin bağımsızlığına giden süreci de değerlendiren TANSÜ, şunları söyledi:

“Türkiye’nin Kıbrıs’a operasyon başlatmasının üzerinden 50 yıl geçti. Operasyondan sonra kuzey ve güney olarak ikiye ayrılan adadaki sorun, Akdeniz’in ortasında dondurulmuş bir sorun olarak kalmaya devam ediyor. Tarihteki birçok jeopolitik sorun gibi, bu sorunun da karmaşık bir geçmişi var. 307 yedi yıllık Osmanlı hakimiyetinin ardından ada, 1878’de İngiliz koruması altına girdi. O dönemde adada Türkler ve Rumlar dağınık bir şekilde yaşıyordu.

1950’lerde Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için örgütlenen EOKA gerilla hareketi güçleniyordu. Şiddet artmıştı. Türk tarafı da ‘‘Ya bölünme ya ölüm’’ sloganıyla adanın bir kısmının Türkiye’ye ilhak edilmesini talep ediyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti, adadaki iki halkın eşitliği temelinde, 1960 yılında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğünde kurulmuştur. Ancak adada ki Rumlar bu sonuçtan rahatsız oldular. Türklerin eşit haklara sahip olmasına karşıydılar. 1963’te Türklere verilen haklar Cumhurbaşkanı Makarios tarafından kaldırıldı ve Yunanistan ile birleşme konuşmaları Rum tarafında tekrar yükselmeye başladı. Bu dönemde adada yaşayan Türklere karşı şiddet zirveye ulaştı.

15 Temmuz 1974’te adada bir darbe gerçekleşti. Darbe, Yunan askeri cuntası tarafından desteklenen ve Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmek isteyen EOKA lideri Nikos Sampson tarafından gerçekleştirildi. Bu olay adanın kaderini belki de geri döndürülemez bir şekilde değiştirdi. Beş gün sonra Türkiye, adadaki Türklerin güvenliğini gerekçe göstererek askeri bir operasyon başlattı ve operasyonun sonunda adanın yüzde 37’si Türk kontrolüne geçti. Daha sonra Türk kontrolündeki kısım 1983’te bağımsızlığını ilan etti. Ancak hiçbir ülke bu devleti tanımadı ve ‘‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’’ ilan edildi.” (devam edecek-Batı’nın Kıbrıs’da Rolü)

 

 

Batı’nın Kıbrıs’da Rolü

Batı dünyası Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin bağımsızlığını tanımadığı gibi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) üzerinden hem Doğu Akdeniz’de hem de Orta Doğu’da birçok faaliyetlerini gerçekleştirme amacı güdüyor.

Geçtiğimiz aylarda, ABD Uluslararası Güvenlik İşleri Savunma Bakan Yardımcısı Celeste Wallander ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Savunma Bakanı Vasilis Palmas, İkili Savunma İş Birliği Yol Haritası’nı imzalamıştı. Yapılan açıklamada yol haritasının önümüzdeki beş yıl boyunca ikili savunma ilişkisinin öncelikleri ve yönü konusunda temel bir anlaşma olup, güvenlik ortaklığımızda ileriye doğru atılmış hoş bir adım olduğu ifade edildi. Konuyla ilgili yapılan açıklamalarda ise şu ifadelere yer verildi:

Yapılan açıklamada “Bu imza, Doğu Akdeniz’de istikrar ve güvenliği artırmak için geçen Haziran ayında Washington’da düzenlenen ikinci ABD-GKRY Savunma ve Güvenlik İş Birliği Diyaloğu’na dayanmaktadır’’

Bu iş birliği ABD GKRY’yi üssü haline mi getiriyor? sorularını gündeme taşıdı. Türkiye-Mısır ilişkilerinin normalleşmeye başlamasıyla Batı siyaset sahnesinde hareketlilik arttı. ABD, yakınlaşmadan duyduğu rahatsızlığı GKRY ile ‘‘Savunma İşbirliğine İlişkin Yol Haritası’’ anlaşmasını imzalayarak gösterdi. ABD 2022’de de Yunanistan-Türkiye krizinin yaşandığı süreçte Güney Kıbrıs’a yönelik 35 yıllık silah ambargosunu kaldırmıştı.

Bunun yanında Batı’nın İsrail’e silah desteğini GKRY üzerinden yaparak adayı kullandığı da biliniyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları ve Lübnan’a yönelik olası askeri harekâtı öncesinde, Batılı ülkelerin Kıbrıs Rum tarafındaki askeri lojistik faaliyetlerinde önemli bir artış yaşandı. Askeri ve istihbarat kurumlarının çalışmaları hakkında araştırmacı haberler yapan British Declassified UK’nin internet sitesinde yer alan habere göre, Ekim 2023’ten bu yana İngiliz askeri kargo uçaklarının İsrail’e yaptığı 60’tan fazla uçuşun büyük çoğunluğu, Limasol kenti yakınlarındaki “egemen üs” statüsüne sahip Akrotiri (Agrotur) Hava Üssü’nden gerçekleşti.

İngiltere Savunma Bakanlığı, İngiltere’nin ABD aracılığıyla doğrudan veya dolaylı olarak Troodos Dağı, Akrotiri ve Ayos Nikolaos’taki tesislerden İsrail’e istihbarat desteği sağladığı iddialarını sürekli olarak reddetti. İngiltere’nin geçen yıl tesislerin modernizasyonu kapsamında askeri üslerindeki konaklama yerlerinin sayısını artırmasının, 7 Ekim’den bu yana İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını desteklemek üzere adaya konuşlandırılacak ek özel kuvvet personelini barındırmak için yapıldığı iddia edildi. Nisan ayında, İran’ın İsrail’e yönelik misilleme saldırıları sırasında, İngiliz egemen üslerinden havalanan İngiliz Hava Kuvvetleri uçakları, İran füzelerini ve insansız hava araçlarını havada düşürme görevini üstlendi. İngiliz üslerinin İsrail’e askeri destek için kullanılması, adada zaman zaman protesto gösterilerine yol açıyor. Filistinlileri destekleyen aktivistler, İngiltere’nin İsrail’e verdiği askeri desteğe dikkat çekmek için üslerin önünde gösteriler düzenliyor.

ABD’nin bölgedeki bazı operasyonlarında İngiliz üslerini kullandığı yönünde iddialar da var. Declassified’da, ABD Savunma Bakanlığı’nın Ortadoğu’daki barışı koruma faaliyetlerine desteği izlemek amacıyla 1974’ten beri adada varlık gösterdiği belirtiliyor. İsrail basını, ABD’nin Ekim 2023’te İsrail’in Gazze’ye saldırısının hemen ardından İngiliz üslerine büyük miktarda teçhizat ve silah gönderdiğini ve sadece 1 ayda adaya 20 kargo uçağının indiğini bildirdi. Yunan ve İngiliz basınında yer alan iddialara göre, ABD’nin istihbarat uçuşları da Akrotiri’den yapılıyor. Bu haberlerde, casusluk uçuşları yapan ABD’nin keşif filosunun da Ortadoğu’daki operasyonlara hazırlık amacıyla 129 Amerikan hava kuvvetleri personelinin bulunduğu Akrotiri’de kalıcı olarak konuşlandırıldığı iddia ediliyor. Gündemdeki bir diğer konu ise ABD Hava Kuvvetleri’nin adadaki İngiliz topraklarındaki varlığının artması ve bunun kamuoyundan gizli tutulmaya çalışılması.

Mart 2019’da hazırlanan bir ABD Hava Kuvvetleri belgesine göre, Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait olan Akrotiri’de 2018 yılında 87 ABD’li havacı bulunuyordu ve bu sayının 6 yılda yüzde 48 artırılması planlanıyordu. Artan temel ihtiyaçları karşılamak için kurulacak tesislerin maliyetinin 27 milyon dolar olacağı tahmin ediliyordu. Öte yandan ABD’nin İngiliz üslerini kullanarak Avrupa’dan İsrail’e silah gönderdiği iddiaları olmasına rağmen, ABD Savunma Bakanlığı bu konuda ayrıntı vermeyi reddediyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.