Tükeniş Sendromu Yaşayan Kitle
Türkiye’de dindar kesim, giderek okumayan, araştırmayan ve sorgulamayan bir yapıya bürünüyor. Bu duruş, hem kendilerini hem de çevrelerindeki insanları İslam’dan uzaklaştırıyor. Halbuki dinin sahibi Allah (c.c.), kitabı Kur’an ve peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), böyle bir yaklaşımı asla tasvip etmez.
Adana Taşköprü Gazetesi köşe yazarı Vedat KAHYALAR, kaleme aldığı “Tükeniş Sendromu Yaşayan Kitle” başlıklı yazısında, Türkiye’de dindar kesimin, giderek okumayan, araştırmayan ve sorgulamayan bir yapıya büründüğüne dikkat çekiyor.
Yazar Vedat KAHYALAR, “Bu duruşun, hem kendilerini hem de çevrelerindeki insanları İslam’dan uzaklaştırıyor. Halbuki dinin sahibi Allah (c.c.), kitabı Kur’an ve peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), böyle bir yaklaşımı asla tasvip etmez” diyor.
“Kur’an-ı Kerim’de yüzlerce yerde, “Okuyun, akledin, düşünün, görün, anlayın” gibi insanı geliştiren emirler yer alır” diyen KAHYALAR, “Hz. Muhammed (s.a.v.), peygamberlik döneminde sadece tebliğ etmekle kalmamış; aynı zamanda dönemin iktidarını, yönetim anlayışlarını, halkın yanlış uygulamalarını ve bozulmuş dinlerin hatalarını cesurca sorgulamış ve reddetmiştir” ifadesini kullanıyor.
yazarı Vedat KAHYALAR, kaleme aldığı “Tükeniş Sendromu Yaşayan Kitle” başlıklı yazısına şöyle devam ediyor:
“Peygamberimizin yaptığı ilk işlerden biri, okuma-yazma seferberliği başlatmak olmuştur. İlk iman eden Sahabelerin eğitimiyle yakından ilgilenmiş ve Erkam’ın evini adeta bir okul haline getirmiştir. Bu toplantılarda Kur’an’ın inen ilk ayetleri öğretilmiş ve okuma-yazma çalışmaları başlamıştır. Bedir Savaşı’nda esir alınan müşriklere bile, Müslümanlara okuma-yazma öğretmeleri karşılığında serbest bırakılma imkânı tanınmıştır.
Bu vizyonla kurulan İslam toplumu, Müslümanlara kardeşlik, adalet, merhamet, dayanışma, özgürlük, dürüstlük, birlikte yaşama kültürü, kent bilinci, eşitlik ve ortak ideallere bağlılık kazandırmıştır.
Kadınlar, çocuklar, köleler ve farklı ırklardan, renklerden, ekonomik ve kültürel yapılardan gelen insanlar eşitlik ilkesini tanımaya başlamıştır.
İyi bir birey ve iyi bir Müslüman’ın en önemli görevi, her zaman en iyiyi ve doğruyu aramaktır. Zira yaratılış gayemiz, önemli bir sınavın parçasıdır. Bu sınav; kişinin kendini geliştirmesi, Allah’ın emrettiği yöntemlerle yaşayıp olgunlaşmasından geçmektedir.
Bu olgunlaşma sürecinin en önemli adımı ise okumak, bilgi ve görgüsünü artırmaktır. İnsan, edindiği bilgi ve deneyimlerle kendine, ailesine, ülkesine ve insanlığa faydalı bir birey; Allah’a ise samimi bir kul olmalıdır.
Unutmayalım ki, bu dünyadaki varlığımız bir sınavdır. Sahip olduğumuz her şey emanet olarak verilmiştir. Bu emanetlerle nasıl yaşadığımız, nasıl davrandığımız bir gün mutlaka sorgulanacaktır. Bir gün bu dünyadan ayrılırken tüm emanetleri geride bırakacağız ve bunların hesabını vereceğiz. İşte bu gerçekleri unutmadan yaşayanlar, bu dünyanın en akıllı insanlarıdır”.