Terör inkarı neyi amaçlıyor?

Ankara merkezli Türkiye’nin saygın düşünce kuruluşu Avrasya İncelemeleri Merkezi’nden (AVİM) Türk-Ermeni İlişkileri, Ermeni Tarihi, Doğu Anadolu Bölgesi, Güney Kafkasya Uzmanı Tuğçe TECİMER ve Misafir Araştırmacı Uluslararası Hukuk ve Türkiye-Ermenistan İlişkileri Uzmanı Selenay Erva YALÇIN, (AVİM) için “Terör inkarı neyi amaçlıyor?” başlığıyla bir analiz kaleme aldı.
UHA / İnternational News Agency
Tuğçe TECİMER & Selenay Erva YALÇIN
14 Şubat 2025’te Agos’ta,Ohannes Kılıçdağı tarafından “Soykırım İnkârı Cahilleştirdi” başlıklı bir yazı yayınlanmıştır. Kılıçdağı yazısında ASALA terör örgütü tarafından 7 Ağustos 1982 yılında Ankara Esenboğa Havaalanına yapılan terör saldırısına değinmekte ve saldırının faillerini “terörist” olarak adlandıramayacağını bu ve benzeri ifadelerin anlamlarının muğlak olduğunu ve manüpilatif ifadeler olduğunu belirtmişti. Yine yazısında “soykırımı” anlamayan Türklerin cahilleştiğini de ileri sürmüştür.[1]
Bu noktada kavram karmaşası çeken Agos’un yazarı için nokta nokta ilerlemek daha faydalı olacaktır. Öncelikle terör nedir ne kime terörist denir açıklamakta fayda vardır. 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun birinci maddesinde terörün tanımı “Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”[2] şeklindedir. İkinci maddede ise terör suçlusu kimsenin tanımı “Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi terör suçlusudur. Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına suç işleyenler de terör suçlusu sayılır.” olarak belirtilmiştir.
Yukarıda görüldüğü gibi mevzuatta terör ve terör suçlusu kavramlarının tanımı açıkça yapılmış ve sınırları belirtilmiştir. Bu gibi hukuki karşılığı mevzuatta tanımlı olan terimlerin somut olaylarda kullanılması ya da kullanımdan kaçınılması yalnızca etik değil, yasal açıdan da doğru değildir. Mevzubahis Esenboğa Saldırısı; teşekkülü, yapılma amacı ve sonuçları açısından ayrı ayrı incelendiğinde Terörle Mücadele Kanunu’nda tanımlanmış olan “terör” ve “terör suçlusu” kavramlarını şüpheye yer bırakmayacak şekilde karşılamaktadır. Bu karşılama, saldırının meşruiyetinin tartışılmasını gereksiz ve kötü niyetli kılmaktadır. Masum insanların, her ne saikle olursa olsun, bir havaalanında vahşice katledilmeleri, 3713 sayılı kanunun dördüncü maddesinde sınırlı sayıda belirtilen ve başta Türk Ceza Kanunu olmak üzere çeşitli mevzuattaki madde hükümleri gereğince bir terör suçudur. Bu fiilleri gerçekleştiren kişiler ise yine 3713 sayılı kanunun 2. maddesi gereğince terör suçlusudur. Bu çıkarımlar şüpheye ya da yoruma yer bırakacak denli muğlak değildir. Tam aksine, Esenboğa Saldırısının bir terör eylemi, saldırganların ise terörist olduğu hukuk ile sabit bir gerçek olarak tarihte değişmeyecek yerini almıştır. Agos gazetesinin genel itibariyle bu gerçeği farklı zamanlarda farklı üsluplarla değerlendirmesi[3] bu durumu değiştirmemektedir.
Bu noktada şunu da hatırlamakta fayda var ki, “soykırım” hukuki bir terimdir ve böyle hukuki terimler gerekli mahkemelerde görülen davalarla kabul edilmedikçe iddia ya da iftira olmaktan öteye geçemez.[4] Kılıçdağı’nın soykırım gibi hukuki bir terimi alelade kullanması ve hatta bunu hukuksuz bir şekilde Türklerin de kabul etmesini beklemesi göz önünde bulundurulduğunda, 9 kişinin şehit olduğu, 72 kişinin yaralandığı bir terör eyleminin bağımsız Türk mahkemesi ile suçu sabit kılınmış faillerine terörist diyememesi en iyi ihtimalle kavramların anlamını bilmemesinden yani cehaletinden kaynaklanıyor gibi görünmektedir.
İronik olan ise yazarın kendi cehaletinin farkında olmadan Türklere yönelttiği cehalet suçlamasıdır. Türkler geçmişte yaşanan olayların farkında ve bilincindedir. Hatta bu bilinç sadece tarihi belgelerden elde edilmiş devlet aklının oluşturduğu bir algı değil aynı zamanda atalarının anlattığı anılar yoluyla elde edilmiş bir birikimidir. Doğu Anadolu’da ataları Ermeniler tarafından şehit edilmiş ya da köyleri Ermeni çeteciler tarafından yok edilmiş olan onlarca Türk’ün anılarını duyabilirsiniz. Bu noktada Türk halkının her şeyin farkında olduğunu, ancak günümüzde kin ya da nefret duyguları ile beslenen bir millet olmadığını ve makul davranarak toplumsal çatışmaları beslememeyi tercih ettiğini açıkça görebilmekteyiz.
Neticede, maalesef Agos kurucusu Hrant Dink’in vefatından sonra yön değiştirerek Türklük karşıtı, Taşnak yanlısı bir tutum sergilemeye başlamıştır.
Bu durum AVİM olarak uzun süredir dikkatimizi çeken ve çeşitli yazılarımızda aktardığımız bir konu olmuştur.[5] Ne var ki Kılıçdağı bunu bir adım daha ileri taşıyarak bizi bir kere daha şaşırtmayı başarmıştır.
Teröriste “terörist” demeye bile dili varmayan yazar Türk halkını fütursuzca cehaletle suçlamaktadır. Acı olan ise bunu yaparken kendi cehaletinin farkında olmamasıdır.
[1] Ohannes Kılıçdağı, “Soykırım İnkârı Cahilleştirdi”, Agos, 14 Şubat 2025, https://www.agos.com.tr/tr/yazi/31935/soykirim-inkri-cahillestirdi.
[2] 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu, T.C. Cumhurbaşkanlığı Mevzuat Bilgi Sistemi, Erişim Tarihi: 17 Şubat 2025, https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.3713.pdf.
[3] “İHD: 32 Yıl Önce Oğlu İdam Edilen Bir Annenin Dileği Yerine Geldi”, Agos, 8 Ocak 2016, https://www.agos.com.tr/tr/yazi/13937/ihd-32-yil-once-oglu-idam-edilen-bir-annenin-dilegi-yerine-geldi.
[4] Tuğçe Tecimer, Selenay Erva Yalçın, Teoman Ertuğrul Tulun, “Uluslararası Hukukta Tartışmalı Kavramlar: Luis Moreno Ocampo’nun Açıklamalarının Değerlendirilmesi”, AVİM, 13 Ağustos 2024, https://avim.org.tr/tr/Analiz/ULUSLARARASI-HUKUKTA-TARTISMALI-KAVRAMLAR-LUIS-MORENO-OCAMPO-NUN-ACIKLAMALARININ-DEGERLENDIRILMESI.
[5] Tuğçe Tecimer, “Agos’un Değişen Yayın Politikaları”, AVİM, 18 Aralık 2024, https://avim.org.tr/tr/Yorum/AGOS-UN-DEGISEN-YAYIN-POLITIKALARI.
***
Yazarlar hakkında
Tuğçe Tecimer, 2016 yılında İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2019 yılında aynı üniversitede yüksek lisans derecesini aldı. Tecimer, İstanbul Üniversitesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine devam etmektedir ve Ankara Üniversitesi Ermeni Dili ve Kültürü Bölümü’nde ikinci lisans eğitimini 2024 yılında tamamlamıştır. Tecimer’in araştırma konuları arasında Ermeni Tarihi, Türk-Ermeni İlişkileri, Ermeni Dili, Doğu Anadolu ve Güney Kafkasya bölgeleri yer almaktadır. 2023 yılından itibaren Ermeni Araştırmaları dergisinin Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak görevini sürdürmektedir.
Selenay Erva YALÇIN, 2020 yılında başladığı Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesinde dördüncü sınıf öğrencisidir. 2023 yılının Aralık ayında Avrasya İncelemeleri Merkezinin (AVİM) uygulamalı eğitim programını tamamladı. Ocak 2024’te AVİM’de misafir araştırmacı olarak çalışmaya başladı. Halihazırda AVİM’de soykırım hukuku ve Türk-Ermeni ilişkileri alanında çalışmalarına devam etmektedir.