TBMM Başkanı Şentop, üniversiteli gençlerle buluştu…
TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Türkiye’ye, Türkiye’nin geleceğine güvenmenin önemli olduğunu, gençlerin en önemli pusulasının bu olması gerektiğini belirterek, “Milletimizin tarihten getirmiş olduğu o değerlerine, kendisini var eden ve bu toprakları bizim için vatan haline getiren değerlere sahip çıkmak yönündeki kararlılığına güvenmek önemlidir. İnşallah Türkiye çok daha güzel günlere sizlerin de gayretleri ve çalışmalarıyla ulaşacak.” dedi.
İstanbul’dan Uluslararası Haber Ajansı (UHA)‘nın haberine göre, Üsküdar Valide Sultan Gemisi’nde üniversiteli gençlerle kahvaltıda bir araya gelen TBMM Başkanı Şentop, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’deki darbe ve darbe girişimlerini anlatarak, en kuşatıcı, en ağır darbenin yaşandığını söylediği 12 Eylül 1980’de meydana gelen olaylardan bahsetti.
Meclis Başkanı Şentop, 1980 darbesinden sonra başta üniversiteler olmak üzere, toplum hayatının bütünüyle politikadan soyutlanmaya, uzak tutulmaya çalışıldığını, üniversite öğrencilerinin siyaset yapmasının, siyasi partilerin gençlik ve kadın kolları kurmasının, sivil toplum kuruluşlarıyla siyasi partilerin çalışma yapmasının yasak olduğunu dile getirerek, bütün bunların 1995’te kaldırıldığını aktardı.
1980’li yılları, bir taraftan siyasetle ilgili ciddi sınırlamaların olduğu, bir taraftan da bugün dahil olmak üzere 1990’lı yıllarla mukayese edildiğinde kültürel hayatın çok daha zengin, hareketli olduğu bir dönem olarak tanımlayan Şentop, o dönem çok kitap okunduğunu, çok dergi çıkarıldığını ve yazılar yazıldığını, İstanbul’un birçok yerinde paneller, toplantılar yapıldığını anlattı.
O dönemde öğrenci arkadaşlarıyla dönemin sorunlarını ele aldıkları bir hukuk dergisi çıkardıklarını ve derginin 1988 Mayıs sayısının kapak konusunun başkanlık sistemi ile alakalı olduğunu aktaran Şentop, şöyle devam etti:
“Bugün tartışılıyor ya ‘Başkanlık sistemi, Cumhurbaşkanlığı sistemi şöyle, böyle.’ diye. Bu sanki yeni veya birkaç yılın konusuymuş gibi algılanıyor. Halbuki öyle değil. 1988’de biz bu konuyu kapak konusu yapmışız dergide ve birçok yazı var. O tarihlerde İstanbul’da Refah Partisi’nin İl Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, ondan da görüş almışız. O da ‘Türkiye için en uygun hükümet sistemi başkanlık sistemi.’ diyor. Bir gençlik fotoğrafı var. Türkiye’nin önemli bir konusu olarak, bu başkanlık, hükümet sistemi, o tarihlerde tartışılıyordu. Gençler, bir şekilde kendi imkanları, perspektifleri içerisinde Türkiye’yi ve dünyayı değerlendirmeye çalışıyorlar. Bu konuda büyük bir özgüvenle, rahatlıkla hareket etmenizi öneririm. Genelde Türkiye’de insanlar kendilerine yakın hissettikleri, siyasi görüşler, tabiri caizse siyasi kamplar içerisinde görüş beyan etmeye çalışırlar veya sadık kalarak görüş beyan etmeye çalışırlar. Aslında gençlik yılları o tür kampları, kategorizasyonları pek sevmeyen yıllarıdır insanın. Dolayısıyla kendi bilginizi, kültürünüzü, kendi sahip olduğunuz objeleri, fikirleri bence kendi çevrenize ve bulunduğunuz yerlere katmanız gerekir. Bu bakımdan bilhassa teknolojinin de imkanlarının da daha fırsat verdiğini görüyoruz. Ama bunun faydalı yönleri mi daha çok, zararlı yönleri mi daha çok etkiliyor toplumsal yapıyı, bu bütün dünyada tartışmalı.”
Kendisi ortaokul yıllarındayken ders kitapları dışında bilgiye ulaşabilmenin kısıtlı olduğunu, ders anlatan hocaların öğrencilere daha çok bilgi verme mecburiyetinde olduğunu anlatan Şentop, bugün ise şartların değiştiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Bilgi artık çok rahat, kolay ulaşılabilir hale geldi. Hepiniz elinizdeki cep telefonlarında bilgiyi gezdiriyorsunuz. İstediğiniz zaman, aklınıza takılan herhangi bir şeyi sorabiliyorsunuz, bakabiliyorsunuz. Bilgi yoğun bir yağmur gibi insanların üzerine yağıyor her yerden. Hatta bunu yaşadığımız salgın süreciyle ilişkilendirerek, infodemi diye isimlendirenler de var. Yani bir bilgi salgını ama bu iyi bir anlamda değil, kötü anlamda. Çünkü bilgi var da hangisi doğru, hangisi yanlış, hangisi gerçek, hangisi fabrikasyon, bunu ayırabilmek zorlaştı. Ben birçok yerde de hem Milli Eğitimin hem üniversitelerin esas vazifesinin bilgi vermek değil, doğru bilgiyi tespit edebilmek, doğru bilgiye erişimin yollarını göstermek olduğu kanaatindeyim. Bu daha verimli bir şey. Çünkü eskiden üniversiteyi bitiren bilgi sahibi olduktan sonra artık okumayla ilgisini kesiyordu. Öğrendikleriyle kendi işini, mesleğini yapabiliyordu. Şimdi öyle değil, üniversite bittikten sonra da tahsile devam etmek mecburiyetinde insanlar. Aksi halde kendi mesleğini bile icra edemez hale gelebilirsiniz.”
Şentop, küreselleşmeyle ifade edebilecekleri bu dönemin getirdiği bazı güzellikler olduğu gibi birtakım zorlukları da bulunduğunu, bununla beraber dünyada da büyük bir değişim, dönüşüm yaşandığını söyledi.