ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
18:57 Tarih ve Diplomasi Kesişiminde Azerbaycan – Ermenistan İlişkileri
12:01 İsmet Taşdemir işini bilir!
10:02 Gergerlioğlu, “MESEM yolsuzluğunda kamu alacakları tahsil edilmeli!”
09:34 KADEM ‘Dünya Kadınlar Günü’ mesajlarını hem Türkiye’de hem de BM’de veriyor 
08:31 Avrupa’da kadın girişimciliği: Hangi ülkelerde kadınlar kendi işlerini kurmaya daha istekli?
08:22 Atlantikçiliğin son kalesi: Meloni’nin AB’yi ABD’nin koruması altında tutma çabası
07:47 Almanya’nın otomotiv endüstrisi Donald Trump’ın gümrük vergilerine nasıl hazırlanıyor?
21:40 Gelecek Partisi İstanbul milketvekili Doğan Demir’den Gültekin Görüm’e ziyaret
18:22 Adaylık çalışmalarına İzmir’de başlayan İmamoğlu: Ben olmadan seçime girmek istiyorsunuz değil mi?
11:19 Bir Saatini Dünyaya Ver; Geleceğe Zaman Kazandır
10:46 Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Bulut, “Ticari kredi faizlerini düşürün”
10:10 ASKON: Devrim niteliğindeki tarihi “Terörsüz Türkiye” çağrısını gönülden destekliyoruz
09:38 İHH: “Terörsüz Türkiye ve bölge” için atılan adımları destekliyoruz
09:27 CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Kanko, Türkiye, Enflasyonda Savaştaki ve Ambargodaki Ülkeleri Bile Geride Bıraktı! 
07:44 HAK-İŞ, ‘Terörsüz Türkiye’ konusuna ilişkin destek mesajı yayımladı
06:55 Doğu Türkistan davasında yasak ilişki gölgesi 
00:03  Gazeteci Belle Cushing’in yolladığı ‘Wasington’dan Mektup Var! haber bülteni!
20:56 ‘Terörsüz Türkiye’ hedefine sivil toplum kuruluşlarından tam destek
19:38 “Terörsüz Türkiye” hedefine destek bir destek de MÜSİAD’dan geldi
18:47 Dürzileri bahane eden katil Netanyahu’ya Suriyeli gazeteciden tokat gibi cevap
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Tarih ve Diplomasi Kesişiminde Azerbaycan – Ermenistan İlişkileri

Tarih ve Diplomasi Kesişiminde Azerbaycan – Ermenistan İlişkileri
9 Mart 2025
7
A+
A-

* Anadolu Üniversitesi Basın-Yayın Doktora Öğrencisi, başarılı Araştırmacı-Gazeteci Gülgün Abbasbaylı, Güney Kafkasya’da yaşanan güncel gelişmeler ve Azerbaycan-Ermenistan barışı üzerine, Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği ve ‘‘Üç Çizgi’’ dergi adına bir röportaj gerçekleştirdi.  

* Araştırmacı-Gazeteci Gülgün Abbasbaylı, röportajını Ankara merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği’nden (UDİAD) Başkan Yardımcısı, Mehmet Gökhan Özçubukçu ile yaptı.

* Uzman, Akademisyen Mehmet Gökhan Özçubukçu, Azerbaycan, Güney Kafkasya, Rusya, Türk Dünyası Araştırmaları ve Avrasya çalışmaları alanlarıyla ilgileniyor.

* İyi okumalar…

-Gülgün ABBASBAYLI-

UHA / İnternational News Agency

Araştırmacı-Gazeteci Gülgün ABBASYALI tarafından gerçekleştirilen bu röportaj, öncelikle Güney Kafkasya gibi stratejik ve tarihi öneme sahip bir bölge hakkında derin bilgi ve uzmanlığa sahip olan değerli akademisyen Mehmet Gökhan Özçubukçu, uzmanlık perspektifiyle, sözkonusu röportajla, yalnızca okuyucular için değil, aynı zamanda akademik birikime de önemli bir katkı sağlayacak.

Gulgun Abbasbeyli adlı kullanıcının profil fotoğrafıGülgün ABBASBAYLI: Hocam, bildiğiniz üzere Karabağ sorunu artık son buldu. Azerbaycan ve Ermenistan arasında diplomatik ilişkilerin kurulabileceği de gündemin ana konusu. Bu bağlamda, Azerbaycan’ın tarihsel olarak hiçbir zaman düşmanca bir politika benimsemediğini de vurgulamak isterim. Ancak, Ermeni lobisinin etkili örgütlerinden biri olan ANCA’nın yıllardır yürüttüğü anti- Azerbaycan faaliyetlerinin, bölge üzerindeki düşmanca algıyı güçlendirdiği görülüyor.

Sizce bu tür lobicilik faaliyetleri ve tarihsel düşmanlık söylemleri, bölgesel barış çabalarının önündeki en büyük engel midir? Ermenistan’la diplomatik ilişkiler, geçmişe bakarak değil de geleceğe odaklanarak kurulabilir mi?

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU:  Öncelikle, bu kıymetli röportaj için sizin gibi değerli bir araştırmacı gazeteciye, Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği’ne ve ‘‘Üç Çizgi’’ dergi ekibine teşekkür ediyorum. Bilindiği üzere Azerbaycan’ın kadim toprağı Karabağ uzun yıllar Ermeni işgalindeydi ve İkinci Karabağ Savaşı’nda bu kadim topraklar kurtarılarak özgürlüğüne kavuştu.

Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Savaşı’nda sahada elde ettiği başarılar, masada da başarıyla taçlandırılmıştı. Azerbaycan, İkinci Karabağ Savaşı sonrası bölgede yaşayan Ermenilere, isterlerse barış içinde yaşamalarına olanak tanınacağını, ancak gitmek istemeleri durumunda güvenli bir şekilde bölgeden ayrılmalarının sağlanacağını belirterek insani bir tutum sergilemiş ve düşmanca bir politika izlemediğini açıkça göstermiştir.

İkinci Karabağ Savaşı’nın üzerinden üç yıldan fazla zaman geçmesine rağmen, Ermenistan’ın barış masasına oturmak yerine bu süreci sürekli uzattığını görmekteyiz. Bu durum, Erivan yönetiminin barış konusunda samimi olmadığını göstermektedir. Erivan yönetiminin, barış görüşmelerine bölge dışında yer alan Batı ülkelerini dahil etmeye çalışması ve bu konuda ısrarcı olması da bu samimiyetsizliğe bir örnek olarak gösterilebilir.

Azerbaycan, tarih boyunca Ermeniler tarafından her dönemde soykırıma maruz kalmasına rağmen bugün barış yapmak için masaya oturma teklifinde bulunmaktadır. Buna karşın, Erivan yönetiminin şovenist ve reel politikten uzak bir yaklaşımla hareket etmeye devam ettiği görülmektedir. Bu yaklaşımın şekillenmesinde Ermeni lobisinin etkisi büyük bir rol oynamaktadır.

Bunun yanında, Ermenistan’da yer alan ve ‘‘Karabağ Klanı’’ olarak adlandırılan grubun da bu sürece olumsuz etkisi olduğu bilinmektedir. Ermeni lobisi ve Karabağ Klanı’nın Azerbaycan ve Türkiye’ye yönelik tutumlarına baktığımızda, hâlâ ‘‘Denizden denize büyük Ermenistan’’ ve ‘‘Türksüz Ermenistan’’ idealleri ile hareket ederek 19. yüzyılın siyasetine tutunduğunu görmekteyiz. Bugün gelinen noktada, Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Savaşı’nda elde ettiği başarı, bölge dengesi açısından büyük önem taşımaktadır.

Azerbaycan, bölgede kalıcı bir barış ve istikrar için mücadele etmekte ve bölgenin kalkınması adına adımlar atmaktadır. Türkiye’nin dış politikasının en önemli ayaklarından birinin ‘‘Güney Kafkasya’da barış ve istikrarı sağlamak’’ olduğunun altını çizmek gerekir. Bu açıdan Karabağ Zaferi’nin bir dönüm noktası olduğunu ve yeni fırsat pencereleri açtığını söyleyebiliriz. Karabağ’ın işgal altında olan kısımlarının özgürlüğüne kavuşması, Azerbaycan’ın bağımsızlığının son otuz yılındaki en önemli olaylarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Uluslararası medya Hakan Fidanın yeni hedefini yazdı

Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da geçtiğimiz günlerde, ‘‘Azerbaycan ile Ermenistan arasında barış anlaşmasının imzalanması için tarihi bir fırsat doğdu’’ açıklamasını yaparak bu süreci yakından takip ettiğini vurgulamıştır.

Ermenistan’ın şovenist bir yaklaşımdan vazgeçerek barış masasına oturacağına inanıyorum. Bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesi, Ermenistan’ın da lehine olacaktır. Ermenistan’ın Azerbaycan ile barış imzalaması neticesinde Türkiye ile olan ilişkileri normalleşecek, Batı’ya kapısı açılacak ve bu durum, dünyaya kapalı olan Ermenistan’ın refahını artıracaktır.

Gülgün ABBASBAYLI: Sizin de bildiğiniz üzere, Ermenistan Anayasası’nda Gulgun Abbasbeyli adlı kullanıcının profil fotoğrafıAzerbaycan ve Türkiye’ye yönelik toprak iddialarının varlığı, sürdürülebilir bir barış süreci açısından temel bir engel teşkil etmektedir. Azerbaycan ise öncelikle Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesi yönünde meşru ve haklı taleplerde bulunmaktadır. Sizce, Ermenistan’ın anayasal düzenlemeleri değişmeden bir barış sürecine girilmesi mümkün olabilir mi?

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU: II. Karabağ Savaşı’ndan bir yıl sonra, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Türk ‘‘Anadolu’’ gazetesine verdiği röportajda, ‘‘Ermenistan’ın Anayasayı değiştirmesi gerektiğini, çünkü bu Anayasa Türkiye’den toprak talepleri içeriyor ve Paşinyan hükümeti ile bir barış anlaşması imzalamak için Ermenistan’ın gelecekte misilleme yapmayacağına ve Karabağ’a dair kesin garantilere ihtiyacı olduğunu’’ söylemiştir.

Ermenistan’ın şovenist bir yaklaşımdan vazgeçerek barış masasına oturacağına inanıyorum. Bölgede kalıcı bir barışın tesis edilmesi, Ermenistan’ın da lehine olacaktır. Ermenistan’ın Azerbaycan ile barış imzalaması neticesinde Türkiye ile olan ilişkileri normalleşecek, Batı’ya kapısı açılacak ve bu durum, dünyaya kapalı olan Ermenistan’ın refahını artıracaktır.

Gülgün ABBASBAYLI: Sizin de bildiğiniz üzere, Ermenistan Anayasası’nda Azerbaycan ve Türkiye’ye yönelik toprak iddialarının varlığı, sürdürülebilir bir barış süreci açısından temel bir engel teşkil etmektedir. Azerbaycan ise öncelikle Ermenistan Anayasası’nın değiştirilmesi yönünde meşru ve haklı taleplerde bulunmaktadır. Sizce, Ermenistan’ın anayasal düzenlemeleri değişmeden bir barış sürecine girilmesi mümkün olabilir mi?

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU: II. Karabağ Savaşı’ndan bir yıl sonra, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Türk ‘‘Anadolu’’ gazetesine verdiği röportajda, ‘‘Ermenistan’ın Anayasayı değiştirmesi gerektiğini, çünkü bu Anayasa Türkiye’den toprak talepleri içeriyor ve Paşinyan hükümeti ile bir barış anlaşması imzalamak için Ermenistan’ın gelecekte misilleme yapmayacağına ve Karabağ’a dair kesin garantilere ihtiyacı olduğunu’’ söylemiştir.

Ermenistan’ın 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirisi’ne baktığımızda, Türkiye ve Azerbaycan’a karşı toprak taleplerini içerdiğini görmekteyiz. Bildirgenin kabul edildiği 13 Şubat 1988 tarihinde, Ermenistan’da kurulan ve aralarında Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter-Petrosyan’ın da bulunduğu Karabağ Komitesi’nin çabaları sayesinde, Taşnakların da yer aldığı Ermeni milliyetçileri, bölgede önemli bir güç elde ettiler. 1995 yılında yayımlanan Ermenistan Anayasası’nın giriş bölümünde, Ermeni devletinin temelleri ve Bağımsızlık Bildirgesi’nde yer alan Ermeni halkının pan-ulusal özlemleri dile getirilmektedir.

Nikol Paşinyan "soykırım" konusuna yaklaşımda da devrim yapıyor | Independent Türkçe

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Anayasa değişikliği için ‘‘Bu bağlamda, Adalet Bakanı ile yaptığım bir veya iki çalışma görüşmesinde, hem benim hem de bazı meslektaşlarımın görüşlerini kaydettim ve daha geniş bir tartışma konusu olması için bu görüşümü dile getiriyorum. Ermenistan Cumhuriyeti’nin yeni bir Anayasaya ihtiyacı var’’ ifadelerini kullanmış, ancak muhalefetin yoğun tepkisiyle karşılaşmıştır. Ermenistan’daki anayasa değişikliği, Nikol Paşinyan’ın güvenli bir liman arayışının çabası olarak, bölge ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmek, Batı yanlısı siyaset izleyerek Rusya’nın bölgeden uzaklaşmasını sağlamakla birlikte, Ermenistan’daki etnik milliyetçi grupların etkinliğini azaltma ve iktidarını güçlendirme açısından bir adım olarak yorumlanmaktadır.

Anayasanın yeniden reforme edilmesi, hem iç siyasette hem de dış siyasette Ermenistan için faydalı bir adım olmanın yanı sıra, Güney Kafkasya’da uzun yıllardır beklenen barış ve istikrarın sağlanması bakımından önemlidir. Ermenistan’ın anayasa ve bağımsızlık bildirgesinde yer alan Türkiye ve Azerbaycan’dan toprak taleplerini çıkartması ve yeniden düzenlemesi, bölge ülkeleriyle normalleşmesini sağlayacak ve ileride yapılacak iş birliklerinin önünü açacaktır. Aksi takdirde, bölgede ki sorunlar, 1995’ten 2020 tarihine kadar olduğu gibi, donmuş bir sorun olarak kalacak ve kalıcı bir barışın tesisinin önünü kapatacaktır.

Gulgun Abbasbeyli adlı kullanıcının profil fotoğrafıGülgün ABBASBAYLI: Avrupa Birliği’nin Ermenistan-Azerbaycan sınırına sivil misyon konuşlandırma girişimi, barış sürecinin tarafsız bir şekilde yönetilmesi açısından tartışma yaratmakta. Azerbaycan ise, barış anlaşmasının garantörlüğünün Ermenistan’ın askeri kapasitesinin sınırlandırılmasına dayanması gerektiğini savunuyor. Avrupa Birliği misyonunun Azerbaycan onayı olmadan hareket etmesi, uluslararası normlar ve devletlerin egemenlik hakları açısından nasıl değerlendirilebilir?

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU: Hatırlayacağınız üzere Azerbaycan, İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra 19 Eylül 2023 tarihinde Karabağ’da başlattığı Anti-Terör operasyonunu 24 saat gibi kısa bir sürede tamamlamıştı. Azerbaycan bu operasyonla Karabağ’daki hâkimiyetini daha da pekiştirmişti.

Bu Anti-Terör operasyonu sonucunda Fransa ve Almanya, Azerbaycan aleyhine her fırsatta propaganda yapmışlardır. Azerbaycan’ın sivil yerleşim yerlerini hedef aldığı ve etnik temizlik yaptığına dair asılsız söylemleri üzerine, Birleşmiş Milletler yetkililerinin Karabağ’da sivillere yönelik bir eylem olmadığı açıklamasına rağmen Fransa ve Almanya bu iddialarını sürdürmüşlerdir.

Bunun yanında Almanya, yıllardır İlham Aliyev aleyhine siyaset yapan kişileri himaye ederek maddi destek sağlamaktadır. Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi Başkanı Charles Michel de İlham Aliyev ve Azerbaycan aleyhine söylemlerini sürdürerek Ermenistan yanlısı bir politika izlemiş, buna rağmen barış görüşmelerine katılmak istemektedirler.

Batılı devletler, Azerbaycan’ın sahada elde ettiği başarıları masada kaybetmesi adına Ermenistan lehine hareket ederek taraflı bir politika izlediğini görmekteyiz. Bu taraflı politikaların örnekleri arasında, 3 Ekim 2023 tarihinde Ermenistan’a ziyarette bulunan Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna’nın sosyal medya hesabından Ağrı Dağı’nın bir fotoğrafını paylaşarak, ‘‘Ermenistan’a geri döndüm’’ ifadelerini kullanması ve Ermenistan’a silah yardımı yapacağını açıklaması yer almaktadır.

Voice Of Levant on X: "🔺Ermeni terör örgütü VoMa da terör eğitimi alan ermeni çocuklar... https://t.co/hP5hKwxd2I" / X

Bunun yanı sıra, “Yeni Asala” diye tabir edilen ve içinde PKK’lı teröristlerin de bulunduğu Woma terör örgütü, Türk düşmanlığını sürekli dile getirmektedir. Geçmişte Asala terör örgütünün Fransa tarafından desteklendiği kamuoyunca bilinmektedir. Azerbaycan, 5 Ekim 2023
tarihinde İspanya’nın Granada kentinde yapılması planlanan Azerbaycan, Ermenistan, Fransa, Almanya ve Avrupa Birliği tarafından gerçekleştirilecek beşli toplantıya, Fransa ve Almanya’nın Türkiye’yi katılmaya davet etmemesi sebebiyle katılmayacağını beyan etmiştir.

İlham Aliyev, Batı’nın bu taraflı siyasetini neticesinde ve ‘‘iki devlet, bir millet’’ prensibiyle hareket ederek Türkiye’nin yer almadığı bir mutabakatta yer almayacağını söyleyerek Azerbaycan ve Türkiye birlikteliğine vurgu yapmıştır. Avrupalı devletlerin bölge dışında olmalarına rağmen Güney Kafkasya siyasetine dahil olmaları ve barış için adım atmaktansa sürekli olarak Ermenistan’ı silahlandırmaları, iyi niyetli ve tarafsız şekilde hareket etmediklerini göstermektedir.

Yıllardır çözülemeyen ve donmuş bir sorun olarak kalan Karabağ sorunu, İkinci Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın zaferi ile son bulmuştur. Otuz yıldır barış için adım atmayan Avrupa’nın, Azerbaycan’ın bölgede elde ettiği zaferden sonra arabulucu olmak istemesi şüphe uyandırmaktadır.

Azerbaycan Bayrağı - Plan Bayrak

Azerbaycan bağımsız bir devlettir ve uluslararası hukukta kuvvet kullanmanın istisnalarından olan Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesinde yer alan ‘‘meşru müdafaa’’ ilkesi çerçevesinde işgal altındaki topraklarını İkinci Karabağ Savaşı ile tekrar almıştır. Ancak Batı’nın Azerbaycan’a müdahale etmeye çalışarak Ermenistan’ı silahlandırması, uluslararası hukuk ve normları ihlal eden bir yaklaşımdır. Güney Kafkasya’da kalıcı bir barış ve huzur ortamının yaratılmasının yolu, bölge dışında bulunan ülkelerin müdahalesi olmadan ve Ermenistan’ın samimi bir şekilde barış masasına oturması ile olacaktır.

Gülgün ABBASBAYLI: Hocam, Zengezur Koridoru konusuna da değinmek istiyorum izninizle.Paşinyan açıklamasında defalarca “Ermenistan’ın bölgesel iletişim kanallarını açmak istediğini ve İran İslam Cumhuriyeti’nin öngördüğü şartlarda topraklarımızla ulaşım bağlantıları sağlamaya hazır olduğunu” belirtiyor. Sizce, jeopolitik bağımlılık ve güç dengesi açısından değerlendirildiğinde, Ermenistan’ın Zengezur Koridoru yerine İran üzerinden bir çözüm arayışını tercih etmesi, Azerbaycan ve Türkiye’nin bölgesel etkisini sınırlama çabası olarak yorumlanabilir mi? İran’ın bu süreçteki rolü, Türkiye ve Azerbaycan’ı nasıl etkiler?

Türk Dünyasını Birleştiren Proje: Zengezur Koridoru | EkoAvrasya Vakfı

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU: Azerbaycan ile Ermenistan arasında nihai barış için atılması gereken önemli adımlardan biri de Nahçıvan ile Azerbaycan arasında kesintisiz iletişimi sağlayacak olan “Zengezur Koridoru” düğümünün 10 Kasım 2020 tarihinde Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan Ateşkes Anlaşması ile çözülmesidir.

Ermenistan, 2020 tarihinden beri koridorun açılmasına, onu destekleyen bazı uluslararası güçlerin desteğiyle, şiddetle karşı çıktı ve hala bu tavrından vazgeçmiş değil. Zengezur bölgesine baktığımızda yerel, bölgesel ve kıtalararası açıdan da büyük önem taşıdığını görmekteyiz. Bölgesel açıdan bakıldığında, koridor, Azerbaycan’ın uzun yıllardır işgal edilen Güneybatı bölgelerini kalkındıracakken, aynı zamanda Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde uzun yıllardır devam eden terör yüzünden ekonomik olarak geri kalan illerini de kalkındıracaktır.

Ermenistan’ın Zengezur Koridoru’nun açılmasına karşı inadı, iki ülke arasındaki yakın barış potansiyelini daha da uzaklaştırıyor. Çünkü Azerbaycan, Ermenistan’ın isteksizliğine rağmen, koridoru Ateşkes Anlaşması’na savaşın bir kazancı olarak ekledi. Bu nedenle, şimdi
anlaşmanın diğer maddeleri gibi, bu maddenin uygulanmasını bekliyor.

Ermenistan, “koridor” ifadesine karşı çıkıyor ve iki ülke arasında ulaşım hatları ve yollar açılabileceğini söylüyor. Ermenistan’ın bu kavrama takıntılı olması boşuna değil. Zira anlaşmaya göre koridor açılırsa güvenliğini Rus askerleri üstlenecek. Ancak Rusya’ya karşı mesafeli duruşuyla dikkat çeken Erivan yönetimi buna karşı çıkıyor ve dahası Batılı güçlerden destek alarak açılacak yolda güvenliği kendisi sağlayacağını iddia ediyor.

Bunun için de Ermenistan, kontrolüne daha fazla imkân veren “Barış Koridoru” adlı alternatif bir proje öneriyor. Bu konuda Ermenistan’a en büyük destek son dönemde ABD’den geldi. Rusya’yı Güney Kafkasya’dan sıkıştırmaya çalışan ABD’nin, Ermenistan üzerinden Zengezur Koridoru’nda etkili olmaya çalıştığı ve jeostratejik açıdan Orta Asya’ya ulaşmaya çalıştığı anlaşılıyor.

Azerbaycan, Zengezur Koridoru’nu bölgesel istikrar, refah, iş birliği ve barışın temellerinden biri olarak sunuyor. Ayrıca, Zengezur’u Ermenistan ile ilişkilerini normalleştirmek ve sürdürmek, ve İkinci Karabağ Savaşı’ndan elde ettiği kazanımları güvence altına almak
için yararlı bir jeopolitik fırsata dönüştürmeyi amaçlıyor.

Öte yandan, koridorun açılmasını Ermenistan ile ilişkilerin normalleşmesinin bir yolu olarak da gören Türkiye, koridor açıldığında Ermenistan’ın Batı’ya açılan kapısı olacak. Bu durum İran’ın Ermenistan pazarında ticaret yapma yeteneğini azaltacak ve Türkiye’nin
Ermenistan pazarına hâkim olma olasılığını yaratacak.

İran’ın Zengezur Koridoru’na karşı çıkmasının en temel sebebi de bu etkendir. Bunun yanında, İran Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi, Türkiye’nin Kafkasya’daki etkisini artırırken, İran’ın özellikle Azerbaycan üzerindeki etkisini de azaltacak. İran’ın Hazar Denizi’nden Basra Körfezi’ne kadar bir enerji koridoru olma yönündeki tüm çabalarını boşa çıkaracak. ABD ve İsrail ise bölgesel rekabette yenilecek ve bu da nükleer güç gibi konularda elini zayıflatacak.

Tahran başından beri Kafkaslar’da “jeopolitik değişiklikler” istemediğini belirterek projeye karşı çıkıyor. İran, koridorun Ermenistan’a doğrudan kara erişimini kesebileceğinden endişe ediyor. İran, 2020 tarihinde beri bu projeye “NATO Koridoru” ve “Turan Koridoru” gibi adlandırmalarla “Kırmızı Çizgimiz” diyerek karşı çıkıyor.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 Kasım Öğretmenler Günü Mesajı

İran bir bakıma Türkiye’nin bölgede etkinliğinin artmasından da endişe duyuyor. İran her ne kadar koridora karşı çıksa da Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi “Zengezur Koridoru özellikle Azerbaycan, Ermenistan ve İran herkesin çıkarına olacak stratejik koridordur.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu: Siber tehditlere karşı koruyoruz - Birlik Haber Ajansı - Türkiye'nin Haber Ağı

Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, son açıklamasında, projeyle bağlantılı olarak “Dört sene sonra bu koridorun tamamını inşallah hayata geçirmiş oluruz diye düşünüyorum.” diye konuştu.

Koridor’un açılması sadece Azerbaycan için değil, koridora sınır ülkeleri ve transit geçiş yolu olması sebebiyle dünya çapında birçok ülkenin de iktisadi açıdan kalkınmasına önemli katkı sağlayacak potansiyele sahiptir.

Proje, Hazar Denizi’ni Akdeniz’e ve Basra Körfezi’ne bağlayarak, Ermenistan, Türkiye, Azerbaycan, İran ve Gürcistan arasında ticaret, enerji ve insan akışını kolaylaştırmak için önemli ulaşım ve iletişim altyapısı yatırımları öngörüyor. Bugün koridorun devreye girmesi adına Türkiye ve Azerbaycan ciddi adımlar atmaktadır. Koridor açıldığı takdirde, Doğu ile Batı arasında ticaretin artması ve bölge ülkelerinin kalkınması açısından önem teşkil edecektir.

PRESIDENT ILHAM ALIYEV REELECTED AFTER WINNING 92% VOTES IN AZERBAIJAN'S ELECTION

Yakın zamanda Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Rus dergisi *”Nasionalnaya Oborona“*ya açıklamalarda bulundu. Ermenistan’ın yenilginin sonuçlarını içselleştiremediğini ve Dağlık Karabağ meselesini sürdürdüğünü, ‘‘Var olmayan bir statüden bahsettiğini’’ dile getirdi. Ermenistan, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını sürdürürse, Azerbaycan’ın Ermenistan’a karşı toprak iddialarından vazgeçmesi zorlaşacaktır.

Gülgün ABBASBAYLI: Dolayısıyla, “aynı Zengezur’un ve aynı Göyçe Gulgun Abbasbeyli adlı kullanıcının profil fotoğrafıGölü bölgesinin tarihsel aidiyeti açısından toprak iddialarımız için daha fazla gerekçemiz, daha fazla tarihsel dayanağımız var’’ açıklaması, Ermeni ve uluslararası medyada endişeyle karşılandı. Hocam, siz ne düşünüyorsunuz, Aliyev’in “Zengezur ve Göyçe Gölü bölgelerinin tarihsel aidiyeti” vurgusuyla Azerbaycan’ın tarihsel hak iddialarına atıfta bulunması, uluslararası diplomasi açısından Ermenistan’ı yeni bir müzakere hattına zorlayabilir mi?

Mehmet Gökhan ÖZÇUBUKÇU: II. Karabağ Savaşı’nın Azerbaycan’ın zaferi ile sonuçlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev, Ermenilerin isterlerse barış içinde bölgede yaşayacağını ama herhangi bir statü verilmeyeceğinin altını çizmişti. Buna rağmen Erivan yönetimi, bölgedeki otonomisini kuvvetlendirmeye çalışıyor ve Ermenilere bir statü verilmesinin yolunu açarak, tıpkı geçmişte olduğu gibi, bölgede çeşitli hak iddia etmenin yollarını arıyorlar.

Hatta Batı’nın da bu tarz açıklamalar yaparak bölgeyi federatif bir yapıya çevirmek istediklerini görmekteyiz. Tarihe baktığımızda, bugün Zengezur ve Göyçe Gölü bölgelerinin çok eski zamanlardan beri Türk yurdu olduğunu, 19. yüzyılın başlarından itibaren Türksüzleştirme politikası çerçevesinde Ermeni nüfusunun bölgeye aktarıldığını görüyoruz. Bugün Batı Azerbaycan dediğimiz, şu anki Ermenistan toprakları Türk yurdudur.

Bölgedeki çok sayıda tarihi anıtın, coğrafi isimlerin ve bölgeye ait folklorun, o arazilerin Azerbaycan Türklerinin tarihi vatanı olduğunu kanıtlıyor. Yine bölgede Azerbaycanlılara karşı soykırım siyaseti ile 19. yüzyılda, bölgedeki Türk isimleri Ermeni isimlerle değiştirilmeye başlanmıştır.

1948-1953 yıllarında bölgeden 144 bin 600 Azerbaycanlı sınır dışı edilmiştir. Azerbaycanlılara ait bazı yerleşim birimleri Ermenilere verilmiş, bazı yerleşim birimleri ise yeryüzünden silinmiştir. Sınır dışı süreci belirli bir amaç doğrultusunda yürütülüyordu.

Erivan’daki Azerbaycanlıların sayısı bir hayli azalmıştır. 1988-1991 yıllarında yaklaşık 300 bin Azerbaycanlı Ermenistan’dan sınır dışı edilmiştir. 1988 tarihinde başlayan Ermeni mezalimi karşısında topraklarından zorunlu göçe tabi tutulan Azerbaycanlılar, topraklarına dönmek istemektedirler.

İki asır boyunca devam eden Ermeni soykırımı ve mezalimi karşısında, yaklaşık 2 milyon Azerbaycan Türkü Ermenistan’daki tarihi yurtlarından göçe zorlanmıştır. 1992 yılına kadar, Ermenistan’da yaşayan 250 bin Azerbaycan Türkü evlerini terk etmek zorunda kalmıştır.

Ermeniler, Batı Azerbaycan’dan Türk izlerini silmek adına mezarları, tarihi kültür varlıklarını, dini ibadet yerlerini, okul ve hastaneleri yıkmışlardır. Batı Azerbaycan’da, Ermeniler Azerbaycanlılara ait 2000 mezarlığı yıkmıştır. Azerbaycanlıların Ermenistan’a dönüşünün bir toprak meselesi değil, bir insan hakları meselesi olduğu vurgulamak gerekiyor. Erivan hükümetinin bu samimi yaklaşım ve diyalog çağrılarına cevap vermemesi, Ermenistan’ı uluslararası arenada çıkmaza sokacaktır.

Daha önce ifade ettiğim gibi, Ermenistan’ın barış görüşmelerinde samimi olup somut adımlar atması, Azerbaycan ve Türkiye’den toprak talep etmeyerek anayasasını revize etmesi ve zorla ata yurtlarından göçe tabi tutulan Azerbaycanlıların haklarının verilmesi hususunda atacağı adımlar çerçevesinde Güney Kafkasya’da normalleşmenin adımları atılacaktır.

Röportaj için kıymetli başarılı gazeteci ve araştırmacı Gülgün Abbasbeyli başta olmak üzere, Eskişehir Azerbaycanlılar Derneği Başkanı Sayın Cavid Aydın Bey’e ve Üç Çizgi Dergi ekibine teşekkürlerimi iletiyorum.

****

Yazar hakkında

Gülgün Abbasbeyli, Azerbaycan Nahçıvan vatandaşı ve Türkiye’de gazetecilik doktorası yapıyor.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.