Tanıdığım Özakman
Turgut Özakman adını ilk kez Duvarların Ötesi oyunuyla duymuştum. Sonraları bu isim TRT’de karşıma çıktı. Radyo Notları diye bir kitabından söz ederlerdi, sahafta buldum, aldım, okudum.
Kitap yayıncılık tarihinde bir ilk olması bakımından önemliydi. Derli toplu açık seçikti. Bir gün radyo yayıncılığının tarihçesiyle ilgilenenler için kaynak teşkil edecek derecede önemli bir eserdir Radyo Notları. TRT’nin ilk yıllarını ve dönemin radyo yayıncılığını içeriden bir gözle anlatan yazar, önce temsil yayınları şefi, sonra program daire başkanı, sonra da genel müdür yardımcısı olur. Böylece basamakları birer birer tırmanmış, bir yandan da radyo oyunları, tiyatro eserleri ve zamanla romanlar yazmıştır. Kurumda da dramaturg ve metin yazarı olarak temayüz ettiği için o dönemin hocası olur, bu yüzden TRT’de Turgut Hoca olarak anılırdı. Gıyabında dahi saygı duyulur, kendisi ile ilgili anılar ballandırılarak anlatılırdı.
O’nun bir de Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü var. 12 Eylül döneminin sonuna doğru yasalarda da değişiklik yapılarak bu kurumun başına getirilmişti. Tiyatroda-TRT kadar iz bırakabildi mi, bilmiyorum. Dışarıdan büyük bir değişim gözlenemedi. Belki de oldu, ama biz farkına varamadık. Aslında o kuruluşta dramaturg olarak görev yapmış, edebi kurullarda bulunmuştu. DTCF Tiyatro bölümünde de ders verirdi.
Bu arada bir oyunuyla karşılaştım. Sonraları TRT’de de yayınlanacak olan Fehim Paşa Konağı. 1981 yılında Ankara kökenli bir özel tiyatro tarafından Akşehir Nasreddin Hoca Festivali’nde temsil edilmişti. Daha sonraları da yazarın Ah Şu Gençler oyunu öne çıkacaktı.
Kendisini doğrudan görüşüm TRT Ankara Radyosu’nda verdiği bir konferans münasebetiyledir. Turgut Hoca burada hatırladığım kadarıyla yayıncılıkla ilgili güncel tespitlerini anlatmış, dil ve telâffuz konularına değinmişti. Nedendir bilmem, kimileri Osmanlıca telâffuz istemişmiş, böyle beklentileri olanlara ve İstanbul azınlık aksanını öne çıkarmak isteyenlere veryansın etmişti. Zevk derken şevk derken ka sesini kalın çıkarmak mıydı karşı çıktığı, bazı uzun heceleri kısa söylemek mi, anlayamadım. Bana sanki hayali düşmanlarla savaşıyor gibi gelmişti.
Şunu da söylemeden geçemem: Hoş bir edası ve anlatımı vardı. Konuşma dili temizdi, meramını güzel anlatıyor, sigaranın sesine yansıttığı kırıklık dinleme tadını artırıyordu. Hasılı Turgut Bey sözü sohbeti dinlenir bir adamdı. Ben Yağmur Atsız gibi kendisiyle aylar, haftalar, yıllar geçirip bol mavralı muhabbetler edemedim, ama az da olsa yakından tanıdım. 1980 lerin sonuna doğru TRT’deki bir kursta hoca ile birlikte ben de görevliydim. Çok renkli, hoşsohbet ve sevimli kişiliğini orada gördüm. Derslerde ne anlattığını merak etsem de aynı saatlerde başka bir grubun eğitimiyle ilgilendiğim için kendisini dinleyemedim (O kursa katılan bir arkadaşım derste tuttuğu notları bana verebileceğini söylemişti fakat bir türlü görme fırsatım olmadı.). Kursiyerlerin hazırladıkları örnek programları dinlerken seslendirmemden ötürü bana da iltifat etmişti. Yine de hocalar grubunda benim dışımdaki herkes öğrencisi olduğu ve kendisine büyük saygı gösterdiği için toplantılarda önce bana bakar, benim görüşümü merak ederdi. Çok sigara içer, ortalığı bir duman bulutu kaplardı.
TRT 1980′ lerin sonuna doğru Kurtuluş Savaşı’nı anlatan büyük bir yapım gerçekleştirdi. Adı Kuruluş olan bu dizi filmin senaryosu Turgut Özakman’a ciddi bir bedelle sipariş edildi. O dönemlerde bu sipariş tartışıldığı için yazarın ismi bir süre gündemde kaldı. Sonra çok fazla da konuşulmadı. Sanırım daha sonraları olağanüstü ilgi gören Şu Çılgın Türkler romanı da bu çalışmanın ürünlerindendi. Beklenenin çok çok üstünde ilgi gören bu hacimli eser, hocayı tekrar gündeme taşıdı.
Kendisini son olarak TÜYAP Kitap Fuarında özel olarak yapılmış bir camekânın içinde ağzı maskeli olarak kitap imzalarken gördüm. Fuarın en uzun kuyruğuydu bu ve hoca tedbiren korunmaya alınmıştı. Ayrıca o fuarlarda bugüne kadar böylesi bir kuyruk görmediğimi söylemeliyim.
Kendi ağzından duyduğuma göre Özakman aslen İstanbullu, Bakırköylüydü. Ama Ankara’da doğmuş, ortaokuldan sonra orada öğrenim görmüş, çalışma hayatını da orada sürdürmüştü. Kitaplarının Ankaralı bir yayınevi olan Bilgi’de basılması belki de bu yüzdendir. Daha Atatürk Lisesi öğrencisiyken dikkat çekmiş olacak ki Fevziye Abdullah Tansel’in Kompozisyon kitabında örnek bir kompozizyonu yer alır. (Sonradan o yıllarda yani 16 yaşındayken bir piyes yazdığını da öğrendim.)
Turgut Özakman Şu Çılgın Türkler‘den sonra Diriliş Çanakkale 1915‘i de yazdı. Bu eser de ilgi gördü. Bugüne kadar geçmişle pek fazla ilgilenmemiş kitleleri tarihle tanıştırdı. Senaryoları, piyesleri, radyo oyunları ve romanları olan bir yazar, iz bırakmış bir yönetici- bürokrat ve geniş bir öğrenci kitlesi olan öğretmendi.
Allah rahmet eylesin.
Harun YÖNDEM & Şair, Yazar
[UHA Haber Ajansı, 08 Eylül 2021]
Yorumlar