ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
21:10 Acıların gölgesinde bir Ramazan Bayramı daha
18:55 Fidan’ın Washington Ziyareti ve Türkiye’nin Stratejik Otonomisi
18:41 Sokak Siyasetinden Geriye Ne Kalır?
17:34 Adalet Bakanı Tunç, Silivri’de işkence ve kötü muamele yapıldığına dair iddialara yanıt verdi…
13:26 Gazeteci Serkan Borlak hayatını kaybetti 
12:58 Kocaelispor Sakarya’yı eli boş gönderdi!…
10:17 “Klinik Araştırmalar Eğitim Programı” gerçekleştirildi
09:51 Bipolar bozukluk, genellikle 15-35 yaş arası bireylerde ortaya çıkıyor
09:44 SAHA İstanbul bülteni!…
09:26 Irak ile Kuzey Irak Arasında Türkiye’ye Petrol İhracatı Gerilimi Çözülecek Mi?
09:04 Dijital Dönüşüm Destekleri Bilgilendirme Toplantısı
07:32 KKTC’nden gündemin öne çıkan haberleri!…
06:55 Bilgisayar korsanları, zayıf gördükleri gıda endüstrisine saldırıyor!
06:28 Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi’nden Talabani’nin açıklamalarına tepki
00:57 MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkgün gazetesinde yayımlanan yazısında, Terörsüz Türkiye hedefi ve gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
00:49 Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımız insanlık cephesinin en gür sesidir
20:21 Özgür Özel’in rakibi Dilek İmamoğlu mu olacak
15:35 Bayram tatilinin ilk 2 gününde 19 kişi hayatını kaybetti
15:24 Altun: Mehmet Selim Kiraz adaletin simgesi olarak hatırlanmaya devam edecek
15:15 Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ı andı
TÜMÜNÜ GÖSTER →

Sömürge madenciliğine hayır

Sömürge madenciliğine hayır
24 Temmuz 2022
430
A+
A-

TRT TÜRK yeni banner

ANKARA – UHA HABER / Eski TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Ali Uğurlu, Erzincan İliç’te kapasite artışı ve yeni ÇED onayı ile gündeme gelen Anagold Madencilik’in işlettiği altın madeninde önemli bir çevre olayı yaşandığını belirterek, 21 Haziran gecesi, siyanürlü suyu atık depolama alanına taşıyan borunun patlaması ile yaklaşık 20 metreküp (31.5 ton) civarında atığın çevreye sızdığının altını çizdi.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali UğurluTÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’dan Ataner YÜCE’ye konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Ali Uğurlu, olayın başlangıçta büyük bir etki yarattığına dikkat çekerek, çünkü atık havuzlarının ve sızıntının gerçekleştiği alanın Fırat Nehri’nin başlangıcı olan Karasu Nehri’ne yaklaşık 300 metre uzaklıkta olduğunu açıkladı.

Anagold şirketi bir açıklama yaparak sızıntının atık depolama havuzlarından değil liç alanına taşınan siyanürlü suyun taşınması sırasında patlayan bir borudan kaynaklandığını, sızan kimyasal atık içerisindeki siyanürün 8 kilogram olduğunu ve bu atık suyun hiçbir şekilde Fırat Nehri’ne karışmadığını söylediğini hatırlatan Dr. Uğurlu, “Şirket yaptığı açıklamanın devamında toprağa sızan siyanürlü suyun (siyanürün) hipokloritle nötralize edildiğini belirtti. Bakanlığın teknik olmayan açıklaması ve maden işletmesinde yaklaşık bir hafta sonra faaliyetlerin durdurulması ise kamuoyunu rahatlatmamıştır. Altın madenciliğinde sadece siyanür kullanılmamaktadır. Bunun yanı sıra başta sülfürik asit olmak üzere yaklaşık 20’nin üzerinde kimyasal kullanılmaktadır” dedi.

ÇOKULUSLU ŞİRKETLER

“Ecevit’in başbakanlık yaptığı 57. hükümet döneminde yani 1999-2001 yıllarında uluslararası madencilik lobisi Türkiye’de istediği şekilde madencilik yapabilmek için Ecevit’i Türkiye’de 6 bin 500 ton altın rezervi var diye ikna edip Maden Yasası’nı değiştirmek istiyordu” diye konuşan Dr. Ali Uğurlu, şunları dile getirdi:

“57. hükümetin ömrü bu yasayı değiştirmeye yetmedi. Ardından işbaşına gelen AKP Hükümeti 2004 yılında Maden Yasası’nı ve 2005 yılında da madencilik izin yönetmeliğini değiştirdi. Ve böylece yeraltı kaynaklarımız ile madenler çokuluslu şirketlerin vahşi sömürüsüne açıldı. Ormanlarımız, tarım alanlarımız, milli parklar, su havzaları hatta askeri alanlar bile bu düzenlemeler ile madencilik faaliyetlerine açılmış oldu. Ormanların ve sulak alanların katledilmesi, tarım alanlarının kirlenmesi bu tarihten sonraya rastlar.

Bugün ülkemizde yürütülmekte olan faaliyetler kelimenin gerçek anlamıyla “sömürge madenciliği”dir. Yapılan madencilik faaliyetlerine bakıldığında ve bu çokuluslu şirketlerin diğer ülkelerdeki pratikleri değerlendirildiğinde yapılan işlerin 18-19. yüzyıl sömürge tipi madenciliğine benzediği görülür. 1-2 gram altın çıkarmak için yaklaşık 1-2 ton toprağın kazıldığı ve kirletildiği, ormanların tahrip edilip ağaçların kesildiği ve 3-5 ton altın elde edildikten sonraysa geride bir enkaz bırakılıp gidildiği başka nasıl değerlendirilebilir? Üstelik bu işin sonunda elde edilen altının ancak yüzde 2’sinin ülkemize kaldığı göz önünde bulundurulursa tanınan ayrıcalıklar ve yapılan işletmecilik kime yaramaktadır?”

KAMUCU ANLAYIŞ

Eski TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Ali Uğurlu, Yeraltı zenginliğimizin en kısa sürede ülke dışına çıkarıldığına da dikkat çekerek, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş, kirletilmiş ve zehirlenmiş toprak ve suyun bırakıldığı bu anlayış; sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirdiğini dile getirdi.

Dr. Ali Uğurlu, Ülkemizin topraklarının parçası olan madenlerimiz üzerinde bu ülkede yaşayan herkesin hakkı bulunduğunu belirterek ve dolayısıyla madenlerimizin üretim süreçlerinin, halkın ortak çıkarı temel alınarak ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarının da gözetilerek kamusal bir anlayışla planlanması gerektiğinin altını çizdi.

Dr. Uğurlu, Madencilik faaliyetlerinin doğaya, ekolojiye ve doğal yaşama uygun biçimde yürütülmesinin tek yolunun bu toplumcu anlayışın egemen kılınması olduğunu kaydetti.

[UHA Haber Ajansı, 24 Temmuz 2022]

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.