Semerkant Zirvesinin Ardından Türk Devletleri Teşkilatı
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) dokuzuncu zirvesini, üye olmasının ardından ilk defa Özbekistan’ın Semerkant kentinde ‘Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru’ temasıyla 11 Kasım’da gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Ferhat PİRİNÇÇİ & Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) dokuzuncu zirvesini, üye olmasının ardından ilk defa Özbekistan’ın Semerkant kentinde “Türk Medeniyeti için Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” temasıyla dün gerçekleştirdi. Geçen yıl dönem başkanı olan Türkiye’nin ev sahipliğindeki İstanbul Zirvesi’nde Türk Konseyi olan adını TDT olarak değiştiren ve 2040 Vizyon Belgesi’ni kabul eden Teşkilatın Semerkant Zirvesi’nde nasıl bir perspektif ortaya koyacağı ve Türk dünyasındaki iş birliği ve bütünleşmeye yönelik ne gibi adımlar atacağı merakla bekleniyordu.
Açıkçası 103 maddelik Semerkant Bildirisi’nde bulmak isteyen için çok fazla detay var. Ancak baştan belirtmek gerekir ki TDT zirve bildirileri genelde çerçeveyi oluşturuyor ve iki zirve arası dönemde TDT Sekretaryası ve üye devletlerin yetkilileri o çerçevenin içini doldurmak ve yeni çerçeveler hazırlamak için çok yoğun bir mesai harcıyor.
TDT’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Adımı
Zirvenin önemli çıktılarından birisi, şüphesiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) gözlemci statüsünü kazanması oldu. Bildirinin 7. maddesi “Kıbrıs Türklerini Türk Dünyasının parçası olarak gördüklerini” belirtirken KKTC’ye gözlemci statüsünü vermesi KKTC üzerindeki izolasyonun kaldırılması açısından önemli ve Türkiye dışındaki TDT üyeleri açısından da cesaret verici bir gelişme.
Hatırlanacağı gibi KKTC ve Türkiye Kıbrıs sorunundaki çıkmazı çözmek amacıyla son yıllarda sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesi için Kıbrıs’ta “iki devletli çözüm” önerisini getirmiş ve bu konuda adımlar atmaya başlamıştı. TDT’nin -ki aralarında gözlemci üye olarak bir Avrupa Birliği üyesi olan Macaristan da bulunmakta- bu adımı, KKTC’nin durumunda bir farkındalık oluşturması açısından önemli bir hamle oldu.
Üye Devletleri Doğrudan İlgilendiren Meselelerde TDT’nin Sağlam Duruşu
Gerek zirve sırasında yapılan konuşmalar gerekse sonuç bildirisi, TDT’nin üye devletleri doğrudan ilgilendiren dış politika ve güvenlik meselelerinde güçlü mesajlar verildiğini ve sağlam bir duruş ortaya koyulduğunu ve gösteriyor. Örneğin Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki normalleşmenin desteklendiğinin ifade edildiği bildiride Azerbaycan’ın özgürleştirilen topraklarının yeniden inşasına destek vermeye hazır olunduğu vurgulanıyor.
Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in konuşmasında geçen ve hemen herkesin mutabık kalacağı “Türk dünyasının coğrafi sınırlarının daha geniş olduğu” ifadesinin ardından, “TDT üyesi ülkelerin dışında yaşayan soydaşlarımızın hak, güvenlik ve milli kimliklerinin korunması, asimile olmamaları” gibi konulara TDT bünyesinde destek verilmesi çağrısı bir yönüyle de TDT platformunda Azerbaycan tarafından İran’a verilen net bir mesaj niteliğinde olmuştur.
Son dönemde gerginliklerin yaşandığı Kırgızistan-Tacikistan sınır sorununa ilişkin uluslararası hukuk temelinde Kırgızistan’a net destek mesajlarının verildiği bildiride ayrıca göç ve düzensiz göçten terörizmle mücadeleye ve Afganistan’da istikrarın sağlanmasına kadar birçok konuda önemli vurgular yer alıyor.
Bu noktada ilki 29 Haziran 2022’de Ankara’da gerçekleştirilen TDT üyeleri Milli Güvenlik Kurulu Başkanları toplantılarının düzenli olarak devam ettirilmesi kararının alınması, TDT’nin üye devletlerle ilgili güvenlik konularında düzenli bir mekanizma oluşturduklarını açıkça gösteriyor. Bu husus, bildirinin 19. maddesinde geçen “güvenlik istişarelerinin sürdürülmesi talimatı” ve “savunma sanayii ve askeri alanda daha yakın iş birliği çağrısı” ile birlikte düşünüldüğünde daha önemli hale geliyor.
TDT’nin Bir Tabela Örgütü Olmadığının İspatı: Başarılanlar ve Hedefler
TDT, 1990’lı yıllarda ihtiyatlı adımlarla başlatılan ancak gün geçtikçe (yavaş da olsa) emin adımlarla gelişen ve yapılacak çok fazla işin, kat edilecek çok fazla mesafenin olduğu çok amaçlı bir uluslararası örgüt. TDT’nin en önemli özelliği herhangi dominant ülkenin kendi bireysel gündemini dayatmaması, bütün üyelerinin eşit ortaklık temelinde iş birliği içinde olmaları ve bu iş birliğinden de önemli faydalar elde etmeleri. Halihazırda üye devletler arasındaki ekonomik iş birliği, potansiyelinin oldukça altında ancak başta siyasi alan olmak üzere teknik alanda gerçekleştirilen iş birliklerinin orta vadede ekonomik alandaki iş birliğini de geliştireceği ve TDT bünyesindeki ticaret hacminin kendi potansiyelini yakalayacağı rahatlıkla söylenebilir.
Nitekim TDT hakkında hiçbir fikir sahibi olmayan bir kişi, sadece Semerkant zirve sonuç bildirisini okuduğunda bile TDT’nin ne kadar fazla alanda ve ne kadar kapsamlı faaliyetler içinde olduğunu fark edecektir. Bildiride dış politika, siyaset ve güvenlik konularının dışında TDT bünyesinde ulaştırmadan yatırıma, gümrüklerden ticarete, turizmden dijitalleşmeye, dini alandan kültürel alana, medyadan iletişime, gençlikten spora, enerjiden tarıma, sağlıktan sürdürülebilir kalkınmaya kadar çok geniş bir yelpazede iş birliği faaliyetlerinin olduğu görülüyor. Önceki zirve bildirileriyle karşılaştırıldığında her yeni zirvede TDT bünyesinde bu geniş yelpazedeki iş birliğinin daha fazla geliştiği ve derinleştiği görülmektedir.
Öte yandan TDT’nin gelişimi ve iş birliğinin derinleşmesinde göz ardı edilmemesi gereken önemli bir faktör de üye devletlerin TDT dışında gerçekleştirdikleri ikili veya diğer çok taraflı iş birlikleri. Bu konuda çok sayıda ikili ve çok taraflı iş birliği örneği olmakla beraber, sadece Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini ele almak bile yeterli olacaktır. Nitekim son dönemdeki Türkiye-Azerbaycan ikili ilişkileri ve bu ilişki sonucunda ortaya çıkan somut çıktıların, TDT bünyesindeki iş birliği için de motive edici/teşvik edici bir rol oynadığı rahatlıkla söylenebilir.
Ayrıca üye devletlerin liderlerinin ikili ve çok taraflı girişimleri de önemli. Hatta liderler, ortaya koydukları perspektifle TDT bünyesindeki iş birliğinin gelişiminde belki de en hayati faktör. Nitekim TDT Sekretaryası ve üye devletlerin teknik heyetleri, liderlerin ortaya koyduğu vizyonla ve yönlendirmeyle dosyalarını daha fazla sahipleniyor ve hayata geçirmek için yoğun bir çaba içine giriyor. Bu noktada Türkiye’nin gerçekleştirdiği atılımların ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinin TDT’nin son dönemdeki ivmesini yakalamasında önemli bir rolü olduğu yadsınamaz. Benzeri şekilde Azerbaycan’da Aliyev’in, Kazakistan’da (Nazarbayev ve) Tokayev’in, Kırgızistan’da Caparov’un ve Özbekistan’da Mirziyoyev’in TDT’nin yükselen ivmesinde önemli rolleri var. Gözlemci üye devlet olan Macaristan Başbakanı Orban’da bu süreçte uyumlu bir liderlik gösteriyor.
[UHA Haber Ajansı, 20 Kasım 2022]