Rusya’nın Ukrayna ile Savaşı ve Hafıza Siyaseti
ANKARA – UHA HABER / Stratejik Düşünce ve Araştırma Vakfı (SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısı öncesinde Ukrayna halkına yönelik olarak kullandığı kolektif tarihi hafızayı muhatap alan propaganda dili ve kullandığı kavramların dikkat çektiğini, Moskova’nın stratejik hedeflerini anlamak bakımından bu dilin ve kullanılan argümanların iyi anlaşılması gerektiğini açıkladı.
(SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, kaleme aldığı ‘Rusya’nın Ukrayna ile Savaşı ve Hafıza Siyaseti‘ başlıklı yazısını (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘na değerlendirdi.
Devlet başkanı Vladmir Putin’in yaptığı konuşmalarda ve Rus propaganda aygıtlarında; “Büyük Vatanseverlik Savaşı (The Great Patriotic War)” kavramına ve Ukraynalılar ile “silah kardeşliği”ne vurgu yapılarak, Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya “ebedi” bağlarla birbirine bağlı “üçlü Rus ulusunun” parçaları olarak resmedilmediğine dikkat çeken TAVUKCU, “Bu propaganda dilinde, 2010 yılında seçimle gelen devlet başkanı Viktor Yanukoviç’in 2014 yılında ABD destekli faşist bir darbe ile devrildiği, “Büyük Vatanseverlik Savaşı” sırasında Hitler’in yanında savaşan Nazi uşaklarının (Banderacılar) Ukrayna yönetimini ele geçirdiği ve halen ülke yönetiminin “Neo-Naziler” elinde olduğu işlenerek mevcut yönetim itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor” dedi.
(SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, Stepan Bandera liderliğindeki Ukrayna Direniş Ordusu’nun, Rusya tarafından Alman SS’ler ile birlikte 1 milyondan fazla Yahudi’nin katliamına iştirak etmekle suçlandığını, Rusya yanlısı Yanukoviç’in devrildikten sonraki dönemde, Ukrayna Direniş Ordusu ve Stepan Bandera’nın milli kahraman ilan edilmesinin ve Lviv meydanına Bandera’nın heykelinin dikilmesinin Rusya tarafından Ukrayna’nın Nazilerin eline geçtiği iddialarının somut göstergeleri olarak sunulduğunu söyledi.
Putin yönetiminin; halkının çoğunluğu Rus olan bölgelerin (Kırım, Lugansk ve Donetsk) Kiev rejiminin faşist zorbalıklarına ve soykırımına maruz kaldığını hatırlatan TAVUKCU, “topraklarında Sovyetlerden kalma nükleer silah bulunduran Ukrayna’nın doğuya doğru genişleyen NATO ve ABD ile birlikte Rusya’nın topraklarına tehdit oluşturduğunu söyleyerek “Hitler’in suç ortakları” olarak adlandırdığı Ukraynalı liderlerin Kırım ve Donbas’ı zorla geri almak üzere saldırı planladıklarını iddia ediyor” dedi.
(SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, bu anlatıya göre, soykırıma maruz kalan Rusların korunmasının, Ukrayna’nın askerden ve Nazizmden arındırılması için Rusya’nın harekete geçmesinin bir zorunluluk olduğuna dikkat çekerek, nitekim, Rusya Devlet başkanı Putin’in 21 Şubat’ta yaptığı konuşmada “Donbass krizini askeri operasyon dışında çözme girişimi yoktur. Bu nedenle Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri’ni tanıma kararını onaylıyorum.” sözleriyle savaşa giden süreci başlattığını ifade etti.
Rusya’nın “Büyük Vatanseverlik Savaşı” söylemi
TAVUKCU, Rusya’nın uygulamakta olduğu hafıza siyasetinin, kolektif hafızayı ve tarihsel söyleminin yayılmacı politikalarının aracı ve meşrulaştırıcısı haline getirmeye hizmet ettiğinin fark edildiğini belirterek, şunları söyledi:
“Rusya, “Büyük Vatanseverlik Savaşı”nı 1941’den 1945’e kadar yani 1941’de Nazilerin Sovyetler Birliği’ni işgalinden 1945’te Nazilerin teslim olmasına kadar geçen süre olarak anıyor ve 9 Mayıs’ı Zafer Günü olarak kutluyor.
2.Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde Naziler ve Sovyetler, 23 Ağustos 1939’da aralarında bir “Saldırmazlık Antlaşması” imzalayarak Nazi-Sovyet Paktı oluşturmuşlardı. “Ribbentrop-Molotov Paktı” isimli bu anlaşmayla Polonya iki ülke arasında paylaşıldı. Nazilerin Polonya’yı 1 Eylül 1939’da işgale başlamaları üzerine İngiltere ve Fransa’nın Nazi Almanyası’na savaş ilan etmesi 2. Dünya Savaşı’nı başlattı (Yaklaşık 6 milyon Polonyalı -Polonya nüfusunun yaklaşık yüzde 21,4’ü-1939 ve 1945 yılları arasında Alman-Rus işgalinin sonucu olarak öldü). Naziler, 1940’ta Fransa’yı işgal etti”.
Sinan TAVUKCU, Ribbentrop-Molotov Paktı’nda Finlandiya’nın Sovyet hakimiyet alanına bırakıldığı, bu defa Kızılordunun, 30 Kasım 1939’da Finlandiya’yı ele geçirmek üzere bu ülkeye karşı saldırı başlattığını belirterek, “Kış Savaşı” adı verilen bu savaşta Sovyetlerin 100 kat askeri üstünlüğe sahip olduğu Finlandiya karşısında başarılı olamadığını hatırlattı.
Sovyet ordusunun bu başarısızlığının Hitler’i saldırmazlık anlaşmasını bozmaya ve Sovyetler’e savaş açmaya cesaretlendirdiğini aktaran TAVUKCU, “22 Haziran 1941 tarihinde Alman askerleri yıldırım harekatıyla Sovyetler Birliği topraklarına girdi. Sovyet cumhuriyetlerine yönelik yayın yapan bütün radyolarda Nazi Almanyası saldırısına karşı “vatansever bir savaşın başladığı” anons edildi. Bu savaşa “Büyük Vatanseverlik Savaşı” ismini veren bu anonslar oldu” diye dile getirdi.
Almanya öncülüğündeki Mihver Devletleri (İtalya, Avusturya, Macaristan, Romanya, Slovakya, Bulgaristan, Hırvatistan, Finlandiya) yaklaşık 280 tümenle Sovyet ordusuna karşı savaşa girişirken 75 tümenin de Batı cephesinde Anglo-Amerikan birliklerine karşı savaştığını söyleyen (SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, Letonya, Estonya, Norveç, Danimarka, Hollanda, Belçika, İsveç, Portekiz ve Polonya’nın gönüllü SS taburlarınında Nazi ordusuna destek olduklarını, Hitler’in tarafında savaşan Alman ve Avusturyalı olmayan asker sayısının 1 milyon 800 bin civarında olduğuna vurgu yaptı.
Sinan TAVUKCU, Sovyet birliklerinin, Moskova, Leningrad, Stalingrad, Kursk, Dinyeper, Belarus ve Baltık Devletleri yakınlarında gerçekleşen büyük muharebelerde işgal ordusunu yenilgiye uğrattığını, 1418 gün süren Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Nazi ordusu ve müttefiklerine karşı Kızılordunun zafer kazandığını açıkladı.
Altmış milyon kişinin hayatını kaybettiği İkinci Dünya Savaşı’nda kayıpların yaklaşık 26,7 milyonluk kısmının asker ve sivil Sovyet kayıpları olduğunu hatırlatan TAVUKCU, savaş sırasında, Sovyetler Birliği toprakları üzerinde yer alan bin yedi yüz şehir ve kasabanın, yetmiş binden fazla köyün yıkılıp harabeye çevrildiğini, 9 Mayıs 1945 tarihinde Alman Mareşal Wilhelm Keitel’in Müttefik Devletlerle (Sovyetler Birliği, Amerika ve İngiltere) Nazi Almanya’sının kayıtsız ve şartsız teslim olduğuna dair belgeyi imzalaması ile savaşın sona erdiğini ifade etti..
Büyük Vatanseverlik Savaşı ve Ukraynalılar
2.Dünya Savaşı başlamadan önce yaklaşık 7 milyon Ukraynalı açlıktan kırıldığını hatırlatan Stratejik Düşünce ve Araştırma Vakfı (SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, şöyle devam etti:
“1932-1933 yıllarında “Holodomor” (açlıktan ölüm) olarak bilinen bu kıtlığa Sovyet lideri Josef Stalin’in yanlış tarım politikaları sebep olmuştu ve Ukraynalılar Stalin’i hiç affetmediler. 1991’de Sovyetlerden bağımsızlığını ilan eden Ukrayna’da, 2005 yılında her yıl Kasım ayının son cumartesi günü “Holodomor Kurbanlarını Anma Günü” kabul edildi. Ukrayna Parlamentosu 2006’da bu olayı “soykırım” olarak tanıdı.
2.Dünya Savaşında Sovyet Kızılordusu’nun yaklaşık yüzde 25’i Ukraynalılardan oluşmuştu. Savaş bittiğinde Sovyetler Birliği’nin savaştaki kaybının yaklaşık yüzde 40’ı (kabaca 10 milyonu) Ukraynalıydı. Savaşta, 720 Ukrayna şehir ve kasabası ile 28.000 köyü yok edilmişti. 10-15 yıl içerisinde Ukrayna yaklaşık 17 milyon insanını kaybetmiş, bu büyük yıkıma Moskova yönetiminin yanlış politikaları ve Sovyet-Nazi işbirliğinin yol açtığı büyük savaş sebep olmuştu.
Bugün Putin tarafından sadece Ruslara mal edilmeye çalışılan “Büyük Vatanseverlik Savaşı”, Rus olmayanlar da dahil bütün Sovyet halklarının özellikle Ukraynalıların vatanseverlik duygularının ve fedakarlığının harekete geçirilmesiyle Nazilere karşı kazanılmış bir zaferdi”.
“Büyük Vatanseverlik Savaşı”nı Putin’in bir propaganda aracına dönüştürmesi
Sinan TAVUKCU, Sovyetlerden bağımsızlığını kazanmış olan 16 ülkenin, Mihver Kuvvetlerine karşı birlikte savaşmış ve hepsinin zafer için ağır bedeller ödediğini, ancak, bu savaşın mirasını Rusya Federasyonunun tek başına politik olarak kullanma gayretine girdiğini açıkladı.
“Aslında, savaş sonrası yıllarda SSCB’de bu zafer çok öne çıkarılmamaya çalışıldı” diye konuşan TAVUKCU, “Stalin, halkların cesaretini öven “Büyük Vatanseverlik Savaşı” zafer kutlamalarının yapılmasına bağımsızlığı teşvik eder korkusuyla çok sıcak bakmadı. Nitekim, zafer günü olan 9 Mayıs ilk defa 1965 yılında dönemin Sovyet Başbakanı Leonid Brejnev tarafından resmi tatil ilan edildi, Zafer Bayramı geçit töreni ilk defa 1965 yılında yapıldı. Bilindiği kadarı ile Sovyetler döneminde sadece 1975, 1985 ve en son 1990’da Zafer Günü kutlamaları gerçekleştirildi” dedi.
Putin’in 2000 yılından itibaren Rusya Federasyonu’nu yönetmeye başlaması ile 9 Mayıs Zafer Bayramı Rus takvimindeki merkezi olay olarak yeniden kurgulandığına vurgu yapan (SDAV) Başkanı TAVUKCU, Sovyetler Birliği’nin halefi olan Rusya Federasyonu, Kızıl Ordu’nun Nazizm üzerindeki zaferini yücelten Komünist dönem anlatılarını doğrudan benimsediğini ifade etti.
TAVUKCU, “Büyük Vatanseverlik Savaşı”nın 1990’larda Sovyetlerin dağılması sırasında aşağılanan ve örselenen Rus ulusal gururunu yeniden canlandırmanın bir fırsat haline getirildiğini, 9 Mayıs Zaferiyle, Rus halkının Nazileri yenerek tüm ulusların kurtarıcısı olduğu temasının halka işlendiğini, zafer geçitlerinin, Rus milliyetçiliğini besleyen ve Rusya Federasyonun yayılmacı dış politikasını haklı çıkarmaya çalışan bir araca dönüştürüldüğünü kaydetti.
Ukrayna-Rusya Savaşı’na döşenen taşlar
“Halen devam etmekte olan Ukrayna-Rusya savaşına dönecek olursak; 2010 yılında Cumhurbaşkanı seçilen Viktor Yanukoviç’in AB ile “Ortaklık ve Serbest Ticaret Anlaşması“’nı imzalamaması ve AB yerine Rusya ile yakınlaşmayı tercih etmesi üzerine Batı yanlısı Ukraynalıların Kasım 2013’ten itibaren protesto gösterileri başlamıştı” diye konuşan Sinan TAVUKCU, “Kanlı Maydan Olayları sebebiyle Ukrayna Parlamentosu, 22 Şubat 2014’te Yanukoviç’i görevden aldı. 5 gün sonra, 27 Şubat 2014’te Rus çoğunluğu Nazi saldırılarından koruma gerekçesiyle Rus askerleri Kırım’a girdi. Kırım Özerk Cumhuriyeti Yüksek Meclisi, 6 Mart tarihinde Kırım’ın doğrudan Rusya’ya bağlanmasını onayladı, Ukraynalılar ve Tatarların boykot ettiği 16 Mart halk oylamasında Kırım’ın Rusya’ya bağlanması kabul edildi. Ancak, BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada Kırım’ın Rusya’ya bağlanma hükmü geçersiz sayıldı. Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesine tepki olarak Batı (AB/ABD), Rusya’ya yaptırım yapılması kararları aldı” dedi.
TAVUKCU, Yanukoviç’in ülkeyi terk ederek Rusya’ya sığınmasıyla birlikte Rus ayrılıkçıların Donbas’ta da silahlı mücadeleye başladıklarını ve Mart ayı sonunda Rusya’nın yardımıyla Donbas bölgesine hakim olduklarını belirterek, Ülkenin her yerinden topraklarını savunmak için gönüllü olarak Donbas bölgesine akın eden Ukraynalıların, Ukrayna ordusu ile birlikte Rus ayrılıkçılara karşı savaşmaya başladıklarını, Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin 24 Mayıs 2014 tarihinde birleşerek Novorossiya (Yeni Rusya) adı altında konfederal bir yapı meydana getirdiklerini, ‘‘Halk Cumhuriyetleri Birliği’’ adıyla bir Yüksek Sovyet oluşturduklarını ilan ettiklerine dikkat çekti.
25 Mayıs 2014’te yapılan seçimlerde Ukrayna Cumhurbaşkanı seçilen Petro Poroşenko, “Ukrayna, Avrupa Birliği ailesine geri dönüyor. Ukrayna son kez Sovyet ve Rus imparatorluklarına veda ediyor” sözleriyle Ukrayna’nın istikametini işaret ettiğini söylen Sinan TAVUKCU, şunları söyledi:
“Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması imzalanarak Avrupa Birliği ile entegrasyon süreci başlatıldı ve hızla Rusya’dan uzaklaşan politikalar sergilenmeye başlandı (Ne var ki, Rusya’yı tahrik etmek istemeyen Almanya ve Fransa’nın tutumları yüzünden ne Ukrayna’nın 2012’de başlayan AB üyesi olma süreci ne de NATO 2008 Bükreş Zirvesi’nde deklare edilen Ukrayna’nın NATO ittifakına üye olma arzusu onaylanmayarak askıda tutuldu).
Ukrayna Parlamentosu -Minsk Anlaşması’nın gereği olarak- 2015 Mart ayında milis güçlerin kontrolündeki bölgelerde ‘özel yönetim’ düzeninin uygulanacağını kabul etti ancak buraları “geçici olarak işgal edilmiş bölgeler” olarak tanıdı.
Ve neticede 21 Şubat 2022’de Putin’in Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri’ni tanıma kararını onaylamasıyla başlayan kopuş ve savaş süreci başladı”.
Ukraynalılar Zafer Bayramı’nın Rus versiyonunu reddediyorlar
(SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, “Ukraynalılar, Putin’in Zafer Bayramı’nın Ruslaştırılmış versiyonundan resmi olarak uzak durdular, 2015 yılında İlko Kucheriv Demokratik Girişimler Vakfı ve Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü’nün birlikte ülke çapında yaptıkları anketin sonucuna göre; Ukrayna halkının çoğunluğu, 2.Dünya Savaşı’nın başlangıcını Nazi Almanyası ve Sovyetler Birliği’nin Polonya’yı işgal etmek için güçlerini birleştirdiğinin 1939 yılı olarak görüyordu ve 2.Dünya Savaşı’nın başlamasından hem Sovyetler Birliği’ni hem de Nazi Almanya’sını müştereken sorumlu tutuyordu.
Savaşa olan bakışın değişmesiyle Ukrayna yönetimi Büyük Vatanseverlik Savaşı yerine 2.Dünya Savaşı’nı kullanmayı, kutlama tarihi olarak 9 Mayıs değil 8 Mayıs’ı, savaşın başlangıç tarihi olarak Polonya’nın işgal edildiği 1939’u kabul edip bayramı Zafer Günü değil Anma ve Uzlaşma Günü olarak adlandırmayı tercih etti” dedi.
Ukrayna Parlamentosu 10 Nisan 2015’te, “totaliter komünist ve Nazi rejimlerini” kınayan ve bu rejimlerin sembollerini ve propagandasını yasaklayan kanuni düzenlemeler yaparak Sovyet geçmişinden ve 2. Dünya Savaşı’na ilişkin Rus resmi söylemlerinden kopuşunu resmileştirdiğini hatırlatan TAVUKCU, ” Yasa, komünist anıtların kaldırılmasını, komünizmle ilgili isimlere sahip yerleşim yerlerinden bu isimlerin kaldırılarak yeniden adlandırılmasını da kapsıyordu. Yasayı ihlal edenlere ağır hapis cezaları getirildi. 2. Dünya Savaşı’nda Sovyet ordusuna karşı savaşan Ukrayna İsyan Ordusu (UPA) ve liderleri Ukrayna’nın bağımsızlığı için savaşanlar olarak kabul edildi” şeklinde dile getirdi.
Rusya-Ukrayna Savaşının bir taraftan da Lenin-Stalin taraftarlığı ya da düşmanlığı şeklinde Sovyet mirası üzerinden sürdürüldüğünü aktaran (SDAV) Başkanı TAVUKCU, şunları aktardı:
“Moskova, Sovyet döneminin Lenin uygulamalarını eleştirirken Büyük Vatanseverlik Savaşı’nı yürüten devlet başkanı Stalin’i yüceltiyor, Ukrayna ise bir yandan 7 milyon insanının ölümüne sebep olması dolayısıyla Stalin’i soykırım yapmakla suçluyor diğer yandan 1939’da Hitler ile Doğu Avrupa’nın paylaşımını öngören bir pakt imzaladığı için Stalin’i yaklaşık 10 milyon Ukraynalının ölümüne yol açan 2.Dünya Savaşı’nın faillerinden görüyor.
Putin’in Stalin’i yücelten politikalarının, Stalin’in şiddete dayalı uygulamalarına sahiplenilmesinin, 2005’ten itibaren Rusya’nın birçok yerinde Stalin heykellerinin yeniden dikilmesinin, Rusya Federasyonu’nda yaşayan ve Stalin’in sürgünlerine maruz kalmış milyonlarca halkın Moskova ile bağlarının kopmasına yol açacağı açıktır. Rusya’nın hafıza politikası muhtemelen ters tepecektir”.
Sonuç
Sinan TAVUKCU sonuç olarak, Rusya’nın, Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda Nazilere karşı silah arkadaşlığını Ukraynalılara hatırlatarak, halkının soydaş olduğunu iddia ettiği bu ülkede iktidarın 2014’ten beri Nazi yandaşları tarafından ele geçirildiğini, Rus çoğunluğun yaşadığı bölgelerde Kiev hükümetinin desteği ile Nazi milislerinin katliam uyguladıklarını, mevcut hükümetin ABD ve NATO desteği ile Rusya’nın bağımsızlığını tehdit ettiğini iddia ettiğine dikkat çekti.
Rus propagandasına göre Rusya’nın, aslında yükselen faşizm tehlikesine karşı bütün dünya halklarını korumak üzere önleyici bir savaş yürütmek olduğunu ifade eden TAVUKCU, “Tıpkı 2. Dünya Savaşı’nda dünyayı Nazizm kötülüğünden kurtardığı gibi… Ukrayna’ya askeri müdahalesinin amacı da Neo-Nazileri iktidardan uzaklaştırmak ve ülkeyi Nazizmden arındırmak, Rusya-Ukrayna kardeşliğini yeniden tesis etmek, NATO’yu sınırlarından uzak tutmaktır. Rusya’nın Nazizm ve Faşizme karşı mücadele söylemi Yakın Çevre Doktrini’ne dayalı yayılma stratejisini meşrulaştırma amacına hizmet etmektedir” dedi.
Öte yandan, Rus propagandasında “Nazi” vurgusunun oldukça dikkat çekici olduğunun altını çizen (SDAV) Başkanı TAVUKCU, Tarihsel hafızayı hedef alan bu söylemin görünen muhatabının Ukraynalılar olmakla birlikte, geri planda Avrupa’nın yönetici gücü durumunda bulunan Almanya’nın da hedefe oturtulduğu anlaşıldığını belirtti.
(SDAV) Başkanı Sinan TAVUKCU, halen devam eden savaşta, bir yandan Ukrayna kontrol altına alınmaya çalışılırken diğer yandan Doğu Avrupa ve Balkanlara doğru yayılmakta olan Alman hegemonyasının önünün alınmasının da Rus stratejisinin bir parçası olduğu, kötü hatıralar taşıyan tarihi hafıza güne taşınarak bu coğrafya halkları üzerinde Almanya’nın etki gücünün kırılmak istendiğinin anlaşıldığını açıkladı.
Sinan TAVUKCU, Ukrayna özelinde devam eden bu savaşın, geleceğini AB-ABD’ye bağlamış, güvenliğini NATO’ya bırakmış bulunan Doğu Avrupa ülkelerine ve dünyaya bu blokun bir gelecek vaad etmediğini, Batı’nın kendi menfaati dışında kimseyi umursamadığını ve hızla enkaza dönüşmekte olduğunu gösterdiğini, bu eksenin etki gücünü ciddi bir şekilde kırdığını kaydetti.
Yararlanılan kaynaklar
Özgenur Turan, “Büyük Vatan Savaşı: Sovyet Halkı ve Büyük Zafer”
Nolan Peterson , “In Ukraine the ‘Great Patriotic War’ Is History”
https://www.dailysignal.com/2020/05/12/in-ukraine-the-great-patriotic-war-is-history/
Victor Tregubov, “Ukrainians Reject Modern Russia’s WWII Victory Cult As Geopolitical Divide Deepens”
Yuriy Ruban, “The “Great Patriotic War” as a weapon in the war against Ukraine”
Georgi Gotev, “In Putin’s words: Why Russia invaded Ukraine”
https://www.euractiv.com/section/global-europe/news/in-putins-words-why-russia-invaded-ukraine/
Maria Domańska, “The Myth Of The Great Patriotic War As A Tool Of The Kremlin’s Great Power Policy”
***
Sinan TAVUKCU
1961 Yılında Sivas’ta doğdu. 1985 yılında Gazi Üniversitesi İİBF Maliye Bölümünü bitirdikten sonra 1986 ‘da Maliye Bakanlığı’nda Gelirler Kontrolörü olarak göreve başladı. 1997 yılında memuriyetten ayrıldı, Yeminli Mali Müşavir olarak serbest çalışmaya başladı. Stratejik Düşünce ve Araştırma Vakfı (SDAV) kurucuları arasında yer alan Sinan Tavukcu 8 Ağustos 2020 tarihinden itibaren SDAV Genel Kurulu tarafından Vakıf Başkanlığına getirilmiştir.
[UHA Haber Ajansı, 09 Mart 2022]