Prof. Dr. Haldun GÜNER: Sonbahar Kongrelerimiz Başlarken, Emeklilerimize Huzurevleri de Lazım…
Geçtiğimiz hafta, 21-22 Eylül tarihlerinde İstanbul’da 11. Kontrasepsiyon ve Üreme Sağlığı Kongresi’nin açılışına davet edildim. Bizim yaşlarımıza gelenler, öncelikle eskiden yaşadıklarını anımsayarak konuşmalarına başlarlar. Bundan yirmi beş yıl öncesinde, 1999 yılında, Aile Planlaması ve Üreme Sağlığı Kongrelerini ne zorluklarla başlattığımızı düşünüyorum.
Biz, bir kaç öncü arkadaş, tamamen amatör bir ruhla yola çıkmıştık. Zamanın cumhurbaşkanı, merhum Süleyman Demirel’in açılışını yaptığı ilk kongremiz o günlerde oldukça ses getirmişti. Kongrenin başarısından yola çıkarak, aile planlamasına gönül veren arkadaşlarımızla birlikte, 2000 yılında ‘Kontrasepsiyon ve Üreme Sağlığı Derneği’ni kurmuştuk. Aradan çeyrek asır geçmiş, bugün on birinci kongremizi yapıyoruz.
‘Mahkeme kadıya mülk değildir’ diye, büyüklerimiz ne de güzel söylemişler. Yaşam yıllar süren, bir tiyatro oyunu gibidir. Sahneye çıkıp rolünüzü oynarsınız. Yaşınız ilerleyince, emekli olursunuz. Bir süre sonra da, gençlerimiz, görev ve rollerinizi devralmaya başlarlar. Ben de dernek başkanlığını, gençlerimiz Prof. Dr. Berna Dilbaz ve arkadaşlarına devretmiştim. Gençlerimiz, bayrağı bizden aldılar ve başarıyla yolumuza devam ediyorlar. Çok mutluyum. Kongrelerimizi, yeniden başlattılar. Konumuzla ilgili, kitaplar basılıyor. Yönetimde görev alan arkadaşlarımızı, candan kutluyor ve onlara sonsuz başarılar diliyorum.
Aile planlaması konularıyla ilgili, üretim ve pazarlamalarda bulunan, ilaç ve tıbbi cihaz firmaları çok fazla değil. Ancak, üreme sağlığı denilince işler değişiyor. Ekonomik boyutlarıyla düşünüldüğünde, bu koşullarda kongre yapmakta, yola tökezlemeden devam etmekte, oldukça zorlaşmış durumda.
Açılışlarda zaman kısıtlı olduğundan konuşmaları çok da fazla uzatmamak gerekiyor. Ben de öyle yaptım. Çay, kahve molalarında karşılaştıklarında, öncelikle de benim gibi emekli olanlara merakla neler yaptığımızı sorarlar. Doğal olarak, emekli olduktan sonra, özel hastanede ya da muayenehanesinde devam edenlerin yanı sıra, mesleğe devam etmeyenler de var. Tercih meselesidir, hepsine de saygı duyarım. Ben ikinci grupta olanlardanım.
Ancak, hiç bir şey yapmadan, boş oturuyor da değilim. ‘Akademik akıl’ sitesinde, haftalık yazılar ve İstanbul Tabip Odası’nın Emekli Hekimler Komisyonu’nda çalışmalarıma devam ediyorum. Ayda bir kez, Kadıköy’deki tabip odasında toplanıyoruz. Son toplantımızı, oda başkanımız Dr. Osman Küçükosmanoğlu’nun da katılımıyla 19 Eylül’de yaptık.
Biz emekli hekimlerin, iki temel konusu var. birincisi, SSK ve BAĞ-KUR’dan emekli olan meslektaşlarımızın maaşlarının Emekli Sandığından emekli olanlar düzeylerine yükseltilmesi. İkincisi ve en az ilki kadar önemli olan, emekli ve yaş almış meslektaşlarımız için, yaşam ve huzurevleri kurulması. Bu konulara yıllarını vermiş olan kıdemli ağabeyimiz Dr. Erdinç Köksal, son toplantımızda, 2002 yılından beri sürdürdüğü uğraşılarını anlattı.
Maaşlar konusunda, mecliste ve hükümet nezdindeki çalışma ve mesailerimiz, hız kesmeden devam ediyor.
Huzurevi yapmak için, öncelikle uygun bir arsa lazım, bina lazım, maddi imkan lazım. Bunlar işin olmazsa olmazları. Tabip odalarının olanakları ise oldukça kısıtlı.
O halde ne yapmak ve nerelere başvurmak lazım? Öncelikle hükümete, Sağlık Bakanlığı’na, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na, sonra da yerel yönetimlere, belediyelere.
14 Mart Tıp Haftası’nda, huzurevlerinde kalan meslektaşlarımızı ziyaret eder hal hatırlarını sorarız. Büyüklerimizden bazıları, maddi imkanı olanlar, ücret karşılığında yaşamlarına oralarda devam ediyorlar. İmkanı kısıtlı olanlar, ya da imkan bulamayıp aylık ücretleri karşılayamayacak durumda olanlar da var. İşte biz, onların da sesi olmaya devam ediyoruz.
Küçük köy, kasaba ve şehirlerde yaşayan sağlıkçılar, kendi aileleri içinde mutlu yaşamlarına devam edebiliyorlar. Sorun, daha çok büyük kentlerimizde ve tek başlarına yaşam mücadelesi vermeye çalışanlar. Çocukları başka başka şehir ve ülkelere dağılmış olan, yapayalnız kalan meslektaşlarımızda.
Acaba diye kendi kendime soruyorum, yıllardır, vatandaşlarımızın sağlığı için ter dökerek çaba gösteren, doktor, hemşire, diş hekimleri, eczacılar, ve diğer sağlık çalışanları için, büyük kentlerimizin bir kenarında, sağlıklı ve huzurlu ortamlar yaratılabilir mi? Neden olmasın.
Şehir hastanelerine taşınıldığı, için boşta kalan hastanelerimiz var. Bunlardan bir veya bir kaçı, sağlık yaşam merkezi ve huzurevine dönüştürülebilir mi? Çok şükür ülkemizde, yağ da, un da var. İş helva yapmakta.
Aklıma, Şener Şen’in, Banker Bilo filmindeki meşhur repliği geliyor:
-Yağ var mıdır ?,
-Yoktur. -Kime yoktur, dar gelirliye, memura.
-Yağ var mıdır ?
-Vardır. – Kime vardır, hali vakti yerinde, parası olana.
Sesimi Bursa’daki sağır sultan duysa da olur, duymasa da. İşin orası, çok da önemli değil. Beştepe’den, hükümetten ve belediyelerden, bir duyan olsun, o bize yeter. Malum, maddi ve manevi, tüm olanaklar ve güç onların elinde.
Sağlıkçılar ise, her eve ve her zaman lazım. Siz huzurevi ve yaşam merkezlerini yapın. Biz de bahçelerine heykelinizi, büstünüzü dikelim.
Prof. Dr. Haldun GÜNER
***
Yazar hakkında
1949 Afyon/Sandıklı doğumlu. 1974 Ankara Tıp Fakültesi mezunu; 1979 da, aynı fakültenin kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde uzman olmuştur. Vatani görevini, (1979-80) Ağrı 12. Tümen Askeri Hastanesi’nde yapmıştır. 1980-86 yıllarında Denizli’de uzman hekim olarak çalışmış, 1986 yılında Gazi Tıp Fakültesi’ne, yardımcı doçent olarak atanmıştır. 1988-89 yıllarında, İtalya, Roma Tıp Fakültesi’nde ‘Jinekolojik Onkoloji’ ve ‘Ürojinekoloji’ konularında çalışmış, 1989’da doçent, 1996’da profesör olmuştur. 1999 yılından itibaren, iki yılda bir düzenlenen ‘Üreme Sağlığı ve Aile Planlaması’ kongrelerinde, ilk yedi kongrenin başkanlığını yapmıştır. 2000 yılında, yakın arkadaşlarıyla birlikte, ‘Kontrasepsiyon ve Üreme Sağlığı Derneği’ni kurmuş, halen dernek yönetim kurulu üyeliğini yürütmektedir. 1997 yılından beri ‘Türkiye Klinikleri Jinekoloji ve Obstetrik Dergisi’, editörlüğünü sürdürmektedir. 2001 yılından beri ‘Medimagazin Gazetesi’ köşe yazarı. Halen, ‘akademik akıl’ web sitesinde, haftalık makaleler yazmaktadır. Gazi Tıp Fakültesi’nde, dönem IV eğitim koordinatörlüğü, ‘Tüp Bebek Merkezi’ Müdürlüğü, Anabilim Dalı Başkanlığı, Fakülte Kurulu Üyeliği, Dekan Yardımcılığı ve Dekanlık görevlerinde bulunmuştur. Sağlık Bakanlığı’nda, ‘Kadın Doğum İlaç Komisyonu’, ‘Aile Planlaması Komisyonu’ ve ‘Anne Ölümleri Merkez İnceleme Komisyonu’ üyeliklerinde bulunmuştur. Halen ‘Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD), Merkez Disiplin Kurulu’ başkanlığını yürütmektedir. Telif ve çeviri olarak, on üçü bilimsel, onu deneme tarzında olmak üzere yirmi üç kitabı vardır. 2016 da emekli olduktan sonra, mesleki ve bilimsel çalışmalarını noktalamıştır. Halen İstanbul’da yaşamakta ve akademik akıl sitesinde yazılarına devam etmektedir. Evli, iki çocuğu, dört torunu vardır.