Pera ESG Danışmanlık, Risk Yönetimi Direktörü Özgün Çınar, “Doğal afetler 2023 yılında 300 milyar doları aşkın zarara yol açacaK”
İş hayatında etik değerlerin benimsenmesi, itibar yönetimi ve uyum alanlarında faaliyetlerini sürdüren Etik ve İtibar Derneği TEİD, 10. Uluslararası Etik Zirvesi ”Etiğin Renkleri” teması ile gerçekleştirilen zirvede, doğal afetlerin 2023 yılında 300 milyar doları aşkın zarara yol açacağına dikkat çekildi.
UHA / İnternational News Agency
DOĞAL AFETLER 2023 YILINDA 300 MİLYAR DOLARI AŞKIN ZARARA YOL AÇACAK
Pera ESG Danışmanlık, Risk Yönetimi Direktörü Özgün Çınar da, “Dünya’da çok karmaşık şeyler oluyor. Önde gelen risk yönetimi raporlarına baktığımızda son dönemde Dünya’da çevresel, Türkiye’de ise ekonomik risklerin ön sıralarda yer aldığı görülüyor. Çevresel riskler etkileriyle de can yakmaya başladı. Otoritelerin hazırladığı raporlar son 50 yıl içerisinde doğal afetlerin sayısının beşe katlandığı, her gün yüzden fazla insanın bu sebeple hayatını kaybettiği, 2023 yılında iklim değişikliğine bağlı olarak gerçekleşen zararların 300 milyar doları aştığı, 2050 yılında ise bahis konusu hasarların trilyonlarca dolara ulaşacağı saptamasını yapıyor. Sürdürülebilirlik de bu sebeple daha sık konuşulur hale geliyor. Türkiye’de sürdürülebilirlik konularının daha ciddiye alınması, işletmelerin sürdürülebilirlik ilkelerini içselleştirmeleri ve iş süreçlerine daha fazla entegre etmeleri gerekiyor. Bu husus, işletmelerin çalışanlar tarafından tercih edilmesi, müşterilerin bağlılığının kazanılması, daha uygun maliyetlerle finansmana ulaşılması kadar şirketlerin varlıklarını korumaları anlamında da önem taşıyor. Bu açıdan bakıldığında, şirketler henüz konuya ilişkin herhangi bir girişimde bulunmadıysa danışmanlık almalarında, mevcut olgunluk seviyelerini belirlemek ve hedeflerine ulaşmak için eylem planı oluşturmak istiyorlarsa ESG derecelendirmesi yaptırarak yola başlamalarında fayda bulunuyor. Adım atmak için geç kalmamak gerekiyor. Çünkü gelecek zorluklarıyla geliyor ve hazırlıklı olanlar önümüzdeki zorlu süreci daha az hasarla atlatacak.” şeklinde konuştu.
ŞİRKETLERİN ESG KARNESİ DİKKAT ÇEKECEK
Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı, TÜSİAD 2017-2018 Dönemi Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de “Bir yerde en çok ne konuşuluyorsa orada o yoktur derler. Bizim durumumuz da biraz öyle. Sürdürülebilirlik konusunda daha yolun çok başındayız. Bizi motive eden konular olmalı ki daha hızlı ilerleyebilelim. Sürdürülebilirlik öyle kolay bir kelime değil. Sürdürülebilirlik hedefi olan bir olgu. İnsan söyledikleri değil yaptıklarıdır. Her geçen gün endişe yaratan bir dünyada yaşıyoruz. O kadar sıkıntılı ana konular ve temalar var ki. Çevre krizi, sağlık, adaletsizlik, gelir dağılımı gibi bir dizi konu adeta dünya için alarm veriyor” dedi.
ATATÜRK HEDEFİNDEN ASLA VAZGEÇMEZDİ
Bilecik’in ardından Atatürk’ün Etik Mirası Eserinin Yazarı Prof. Dr. Hikmet Özdemir söz aldı. Özdemir, “Türkiye Cumhuriyet’i etik değerler üzerine kurulmuş çağdaş bir devlettir. Atatürk’ün yaptığı yolculuk itibar yolculuğudur bizim yolculuğumuzdur. Dağın ötesini görmek için bilgelik gerektiğini, işlerimize odaklanmak için sabır gerektiğini, riskleri yönetmek için cesaret gerektiğini biliyoruz. Özellikle liderlik açısından Atatürk bizlere neyi miras bıraktı? Birincisi teşkilat kurmak ve yönetmek. Siyasi ve askeri anlamda da toplumsal anlamda da hep teşkilat kurmuştur ve bizzat kendi ilgilenmiştir.
Bu özellik büyük derslerle doludur. Bunların içinde etik anlamda dersler de vardır. Atatürk’ün 1919 yılında muazzam bir ders hazırlıyor. Bu teşkilatları kurmak için hep meşrutiyet düşüncesi var. Kendi başına değil ekiple hareket ediyor. En önemli özelliklerinden biri de Atatürk’ün insan biriktirmesi. Böyle bir kadroyla yola çıkan Atatürk’ün ikinci bir önemli özelliği de hedeften asla vazgeçmemesi. Ancak bu zararlı bir inat değil, varılması gereken hedeften vazgeçmiyor.
Hesap verebilir olmak ta Atatürk’ün en önemli özelliklerinden biridir. Nutuk bir hesap verme olayıdır. Baştan aşağı bir hesap vermedir. İnsanın kendine hesap vermesi de çok önemli.” diyerek sözlerini tamamladı.
UYUM ŞİRKETİN BÜYÜMESİNİ SAĞLIYOR
“Bir Rekabet Avantajı Olarak Uyum –Uyum’a Bakış Açışını Ve Uyum Algısını Yeniden Konumlandırma” panelinde söz alan Akerman LLP, Ortak Bradley Henry, “Burada bulunmaktan dolayı çok mutluyum. Uyum konusunun Türkiye’de ne kadar çok mercek altına alındığını görmek çok mutlu ediyor. Uyum gerekli ama bir taraftan da angarya gibi görünebiliyor. Şirket içinde bir polis oluyorsunuz. Ama uyumu bşr gereç olarak görmeyi başarırsanız yeni dünyalar açılıyor, yeni fırsatlar yaratabiliyorsunuz. İşin önünü tıkayan değil, işin önünü açan bir unsur haline geliyor. Şirketin ayrım yapabilmesi de kritik. Kağıda kalemi bir tarafa bırakarak “Neyi iyi yapıyorum” sorusunu sorabilmeliyiz. Şunu yapın, bunu yapmayın mantığını sevmiyorum. Uyum dediğinizde, uyumu öncü olarak uygulayan şirketler gelir üretiyor, şirketin büyümesini sağlıyor, bir sonraki krediyi almasını sağlıyor. İlerleme konusunda asla sorun yaşamıyorlar. Şirket neyi nasıl yapıyor bu çok önemli. Müşterilerinize de kendinizi kanıtlamış oluyorsunuz. Şirket aslında hayali bir karakter. Uyum şirketin yönünü çizen bir beyin fonksiyonu gibi düşünülebilir. “ diyerek sözlerini tamamladı.
UYUM YA SİYAHTIR YA BEYAZ
Compliantly LLC, Kurucu ve Danışman Sofia El Mansouri de, “Bütün bu analizleri incelediğimizde şirketler neden uyum konusunda başarısız oluyorlar diye sorguluyoruz. Buradaki yanlış davranış yönetimin de onayıyla geçmiş. Sağlam bir taahhüt üst yönetimden gelmediği zaman başarılı bir uyum programı da sağlanamaz. Dünyamızda dürüstlük, etik güzel ama bu çok felsefi ir kavram. Uyum ya siyahtır ya da beyazdır. Etik olmak iyi bir şey ama herkesin etik kavramı çok farklı olabilir. Ama uyum öyle değil, uyum topluluk için uyulması gereken bir unsur. Eğer uyum kelimesini değiştirmek isteseydim güven olarak değiştirirdim. Güven mutlak bir kural. Güven değerini somuta dönüştürmek gerekir. Güven ve uyumu birbirine uyumlamak gerekir.” dedi.
DİJİTAL YOLSUZLUKLAR ARTIYOR
Neqsol Holding, Baş Hukuk, Uyum ve Kurumsal Yönetim Görevlisi Toğrul Ahmadov da “yolsuzluk zamanla artıyor. Finansal belgelerde imza taklit eden vardı ama şimdi dijital olarak yolsuzluklar var. Yolsuzluk önleme gereçleri geliştirirken, bir taraftan onlar da kendilerini geliştiriyor bu detayı atlamamalıyız. Uyum öyle bir adım ki kök neden analizi yapılmalı ve sahteciliğin nereden geldiği anlaşılmalıdır. Ardından sağlıklı bir ortam yapılmalıdır. E-posta üzerinden yapılan sahteliklerin de arttığını görüyoruz. Sahte kimlikler ve adreslerle isteklerde bulunuyorlar. Bir sahtekar gerçekten çok fazla bilgi veriyor, güven sağlıyor. Başka bir yöntem de taklitçilik. Başkasının resimlerini, bilgilerini kullanarak sahtekarlık yapıyorlar. 1 yıl boyunca kendi iş harcamalarını şirkete ödetebiliyorlar. Uyum işlevi şirketleri bu tür risklerden korumak için önem taşıyor. Şirketin iyi bir etik programı olmalı ki çalışanlar da kendilerini güvende hissetsin. Çalışanların hissini anlamak çok önemli. İyi bir liderin çalışanlarını çok iyi anlaması lazım. Çalışanlar şirketi değil, kötü lideri, kötü yöneticiyi bırakır.
UYUM GÖREVLİSİ DEĞİL UYUM DANIŞMANI DENMELİ
Studio Etica, Etik Danışmanı, Konuşmacı, Uyum Yazarı Vera Cherepanova da, “Daha önce denetçiydim. İnsanlar bana uyum görevlisi demeye başladılar, şimdi de uyum danışmanı oldum. Uyum görevlisi polis gibi anlaşılıyor. Tek başına uyum tek başına yeterli değil olmasa da uyumun yapabileceği çok ciddi fırsatlar da sunuyor. CHATGPT’ye uyumu sordum ve aldığım cevaplardan anladığım, uyum etik ile uyumu. Uyum programlarını işletmelerde farklı olgunluk seviyesine sahip olduğunu görmek mümkün. Olgunluk seviyelerini atlayıp zıplayıp gidemezsiniz. Uyum programınızın, şirket kültürünüzün evrim geçirmesi lazım. Uyuma kendi içinde baktığınızda insan odaklı olduğunuzu görüyorsunuz. Kurallara uyacak da, kuralları ihlal edecekler de insanlar.” şeklinde konuştu.
Optimazyon ve Etik panelinde ise; İstanbul Bilgi Üniversitesi, Doktor Öğretim Üyesi Umut Keskin söz aldı. Keskin; “İnsanlar rasyonel davranabilir ama kötü hareketlerde de bulunabilir. Sosyal olarak optimal olan sonuçlara odaklanmak istiyoruz. Dikkatli tasarlanmış mekanizmalarla, bu tür davranışları elemek ve sosyal olarak optimal sonuçları serbest piyasa ekonomisinde, insanların optimizasyonu sonucunda elde edebiliriz. Aynı şekilde, vergiler vasıtasıyla refah transferleri sonucunda serbest piyasa toplumsal optimal dağılıma erişebilir. Fakat bu transferlerin ve mekanizma tasarımlarının çok dikkatli yapılması gerekir.” dedi..
Günün son paneli olan “Sırada ne var? – Etik Ve Uyum Dünyasının Geleceği” panelinde ise Center for International Private Enterprise (CIPE), Afganistan, Türkiye ve İran Bölgesi Program Direktörü Babak Yektafar, bp p.l.c., Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye Bölgesi Etik ve Uyum Müdürü Vagif Ahmadov ve Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD), Hukuk Analisti, Yolsuzlukla Mücadele Birimi Vitor Geromel yer aldı.
Center for International Private Enterprise (CIPE), Afganistan, Türkiye ve İran Bölgesi Program Direktörü Babak Yektafar, “TEİD’e teşekkür ederek söze başlamak istiyorum. 10 yıldır bu zirvedeyim çok büyük keyif alıyorum. Uyum ve etik anlayışının derinliği çok arttı. Zorluklar bir çok artıyı da beraberinde getiriyor. Burada TEİD’in hakkını vermek lazım. Yaptıkları çok önemli çalışmalar. Tebrik ediyorum. Bir uyum görevlisinin iniş çıkışlardan haberdar olması gerekiyor. Çok kutuplu bir dünyada yaşarken, bu süreç uyum çalışanlarını nasıl etkileyecek bu çok merak ettiğim bir konu.” dedi. Sürdürülebilirlik itibarla bir arada olduğunla sağlıklı ilerliyor. Pandemi işletmeler için çok güzel bir örnek oldu. Zorlukların üstesinden gelinmek için adımlar atıldı. Uyum ve etik güveni pekiştirmek için çok güzel bir araç.” dedi.
bp p.l.c., Azerbaycan, Gürcistan, Türkiye Bölgesi Etik ve Uyum Müdürü Vagif Ahmadov, “TEİD’e teşekkürlerimi sunuyorum. bp’de şu anda etik ve uyum çalışanı olarak, bölgenin özellikle risk yönetimde bir organizasyon sürecimiz var. Üç adet dayanak var. Üçüncü taraf riskini de yönetirken, işin için de insan var. Bir kağıt dağıtmakla iş bitmiyor. Üçüncü parti risklerini yönetirken, şirketlerin yanı başında olmalı ve destek vermeliyiz. Başlıca işim insanları dinlemek, dertleri nedir anlamak ve çözüm bulabilmek. Farklı seviyelerde çalışıyoruz. Bölgesel liderlik takımının bir parçasıyım. Liderlik ekibini bir sonraki adımlar için adım atmaya teşvik ediyorum. Çevik çalışma yöntemlerini benimsiyoruz.” şeklinde konuştu.
Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD), Hukuk Analisti, Yolsuzlukla Mücadele Birimi Vitor Geromel de, “Ele alınması gereken bir çok konu var. Rüşvetlerin son bulması için 1997 yılından bu yana çalışıyoruz. 2019‘a kadar muazzam bir evrim gerçekleştirdik. Etkin bir uyum programı rüşvetle mücadelede önemli bir rol oynuyor. Üye ülkelere farkındalık yaratacak çalışmaların yapılmasını öneriyoruz. Geçen yıl OECD araç kiti yayınını gerçekleştirdik. Fark ettik ki şirketlerin tek başına yapabileceği bir şey değil. Paydaşlar da yer almalı.” diyerek sözlerini tamamladı.