Orman Yangınlarının Su Kaynaklarına Etkileri
ANKARA – UHA HABER / Son günlerde başta Muğla’nın Marmaris ilçesinde ve Türkiye’nin muhtelif yerlerinde çıkan orman yangınlarının özellikle su kaynaklarına da önemli ölçüde etkili olduğu açıklandı.
Uluslararası Haber Ajansı (UHA) olarak konunun uzmanı, Su Politikaları Derneği Kurucu Üyesi ve Başkanı, Su Politikaları Uzmanı, Akademisyen, İnşaat Mühendisi Dursun Yıldız’la konuştuk.
TÜHA HABER : Sayın Yıldız, Türkiye’de yaz mevsiminin gelmesiyle yine orman yangınları görülmeye başladı. Peki bu yangınların özellikle su kaynaklarına da etkisi olmuyor mu?
Dursun YILDIZ : Evet ülkemizin ormanlarının her yanışında inanın adeta ciğerimiz yanıyor. Öncelikle ormanlar, küresel kara yüzeyinin yaklaşık yüzde 31’ini (4 milyar hektar) kaplar ve doğal depolama, filtreleme ve içme suyu teminini içeren geniş bir ekonomik ve ekolojik ürün ve hizmet yelpazesi sunarlar. Dünyanın birçok yerinde ormanlar, evsel, tarımsal, endüstriyel ve ekolojik ihtiyaçlar için yüksek kaliteli su sağlarlar. Sağlıklı ormanların çoğu yıllık yağışı bol olan bölgelerde yer almakta ve nispeten temiz ve büyük miktarlı su akışı sağlamaktadır.
TÜHA HABER : Ormanlık su havzalarından gelen kaliteli su, kapsamlı içme suyu arıtma tesisi ve ilgili altyapı maliyetlerini de azaltarak önemli ekonomik faydalar sağlamaktadır. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Dursun YILDIZ : Küresel ölçekte ormanlar tarafından sağlanan suyun doğal olarak depolanması ve süzülmesinin değerinin yılda yaklaşık 4,1 trilyon ABD doları olduğu tahmin edilmektedir. Dünyadaki nüfusu hızla artan birçok mega kent büyük ölçüde ormanların sağladığı suya bağımlıdır. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki belediyelerin neredeyse üçte ikisi ve Tokyo, Melbourne, Los Angeles ve Rio de Janeiro dahil dünyanın en büyük şehirlerinin yaklaşık üçte biri, içme suyunun büyük bölümünü ormanlık alanların yoğun olduğu su havzalarından almaktadır. ABD dahil birçok ülkede kuraklık sonrası yaşanan su temini sıkıntıları , su miktarını ve kalitesini düzenlemede ormanların kritik önemini anlaşılmasını kolaylaştırmış görünüyor.
Yerel hidrolojik süreç de değişiyor
TÜHA HABER : Sayın YILDIZ, Ormandaki ağaçlar; yaprak, dal ve gövdeleri ile düşen yağışı tutarlar ve bunun da suyun toprak yüzeyine ulaşmasını geciktirmez mi?
Dursun YILDIZ : Ancak yangın sonucunda zarar gören dal, gövde ve yapraklar; toprağı düşen yağmur damlalarının enerjisinden koruyamaz. Toprağa doğrudan ulaşan yağmur damlaları yüzeydeki gözenekli yapıyı değiştirir ve su toprak içine sızamadan akışa geçer. Halbuki yangından önce yağışın bir kısmı yüzeydeki bitki örtüsü ve ölü örtü tarafından tutulmakta ve toprağa ulaşmadan buharlaşmaktaydı .Yangın sonucunda bu koruyucu örtüler ortadan kalktığından, meydana gelen yağışın daha büyük bölümü toprakla buluşur. Külün toprak yüzeyinde kaygan bir tabaka oluşturması ile yüzeydeki su akışı artar.
Böylece orman yangınları, o havzadaki akarsu akışlarının yıl içindeki değişiminin zamanlamasını ve akımın büyüklüğünü etkileyen hidrolojik süreçleri farklılaştırır .
Ormanın bitki örtüsü ortadan kalkıyor, yağışın etkisi artıyor
TÜHA HABER : Sayın Yıldız, isterseniz konuyu biraz daha açar mısınız, hem okuyucularımız biraz daha anlamış olur.
Dursun YILDIZ : Yukarıda da söz edildiği gibi orman bitki örtüsünün yangınla ortadan kalkması, yağışın toprağa doğrudan ulaşmasına neden olur. Bu da evapotranspirasyon yoluyla ormanlardaki buharlaşmayı azalttığı gibi yüzey akışlarını artırarak taşkınlara neden olmaktadır . Ayrıca, ılıman iklimlerde kar tabakasına daha fazla ulaşan güneş enerjisi kar erimesinin daha erken başlamasına neden olur. Bu da rezervuar depolaması işletmesi ve su ekosistemi dengesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Örneğin, ABD’de Kuzey Rocky Dağları’nda, yanmamış ormanlık alanlardaki suya dönüşen kar miktarında, yanmış ormanlık alanlara kıyasla iki katı yüksek bir oran belirlenmiştir. Orman yangını geçirmiş bölgelerde kar erime oranlarındaki iki kat artış nedeniyle kar örtüsünün tamamen erimesi yaklaşık 9-15 gün önce gerçekleşmiştir.
Ekosistemin dengesi tamamen bozuluyor
TÜHA HABER : Bazı uzmanlar yangın sonrasında , açıklanması karmaşık da olsa hidrolojik sürecin toprağa zarar veren yüksek sıcaklıklardan etkilenebileceğini ileri sürmektedir.
Dursun YILDIZ : Orman yangınlarının sonrasında bazı durumlarda, toprak yüzeyinde veya yakınında su itici (hidrofobik) bir katman oluşurken, diğer durumlarda, koruyucu bitki örtüsünün yanması ve uzaklaştırılmasından sonra arka planda doğal bir su geçirmeyen tabaka oluşur. Bu tabaka , yağmur veya kar erimesi sırasında suyun toprağa sızmasını ciddi şekilde azaltabilir veya önleyebilir, bu da düşen yağışın hızla akışa geçmesini sağlar. Yangının neden olduğu toprağın su geçirimsizlik derecesi ve bunun orman yangınından sonraki ömrü, en çok iri daneli kuru topraklarda ve büyük yangınlardan sonra daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
TÜHA HABER : Peki çok büyük yangınlar, toprak özelliklerine (örneğin, yapısı, su içeriği, organik madde miktarı) bağlı olarak değişen karmaşık tepkiler üretebilir mi?.
Dursun YILDIZ : Toprak özelliklerindeki bu farklar, toprağın inflitrasyon özelliğini de etkileyerek suyun daha fazla ve daha hızlı bir şekilde akışa geçmesine neden olabilir. Yangın sonrasında araziden gelecek akışın miktarı ve süresi , yangın sonrasındaki kül tabakası kalınlığı, ince sedimet ve iğne yapraklı birikim nedeniyle oluşacak yüzey sızdırmazlığından da etkilenebilir.
Genel olarak , orman yangınları hidrolojik süreçleri etkileyerek, ani taşkınları arttıracak sık tekerrürlü yağışlara neden olabilir. Ayrıca bu taşkınların tahmin edilebilmesini de zorlaştırabilir.
Ancak bir orman yangını yaşanan bölgedeki akışlarının uzun vadeli kayıtları nadiren bulunmakta , bu da yangının etkilerini değerlendirmeyi zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, verilerin mevcut olduğu birkaç durumda, 6-7 yıl boyunca bölgede oluşan pik debilerde 2 ila 5 kat artışlar bildirilmiştir.
TÜHA HABER : Çeşitli araştırmalar, küçük orman yangınlarının yangın sonrasında yağışla oluşacak pik debiler üzerinde ölçülebilir etkiler yaratmadığını ortaya koymuştur. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Dursun YILDIZ : Ancak bazı araştırmalarda orta ve büyük ölçekli ve uzun süreli yangınların hidrolojik etkisinin çok daha fazla olduğu görülmüştür. Yangından sonra bu bölgeye düşen kısa süreli şiddetli yağışların normal ormanlık arazilerde daha önce gözlemlenenden 5 ila 8 kat daha büyük pik debiler üretebileceği sonucuna varılmıştır.
Değerlendirme
TÜHA HABER : Sayın YILDIZ, Türkiye’de su konusunda önde gelen uzman kişilerden birisiniz, çok önemli araştırmalarınız var, hatta bu araştırmalarınızı bilimsel olarak yayınladınız. Sizce orman yangınlarının sadece su kaynaklarına mı etkileri var?.
Dursun YILDIZ : Maalesef, bugüne değin yapılan çalışmalar orman yangınlarının doğrudan veya dolaylı olarak hidrolojik döngü içerisinde intersepsiyona, evapotranspirasyona, infiltrasyona ve yüzeysel akışa neden olarak su kaynaklarının kalitesinde değişimlere ve erozyona yol açabileceğini ortaya koymuştur.
Bir diğer deyişle orman yangınları , su ekosistemini etkileyerek, su temini ve arıtma sistemleri, halk sağlığı ile ilgili sonuçlar doğuracak şekilde su kaynaklarını önemli ölçüde tehdit etmektedir. Ancak bu tehditler coğrafi bölgelere göre önemli ölçüde değişiklik göstermektedir. Bu nedenle bir yangının ürettiği etkiler, başka bir yangının ürettiği etkilerden farklı özellikler taşıyabilmektedir. Bundan dolayı orman yangınlarının yerel su kaynakları ve yerel hidrolojik çevrim üzerindeki etkilerini büyük bir doğruluk ile öngörebilmek kolay değildir.
Ancak iklim değişikliğinin orman yangınlarını tetiklediği ve orman yangınlarının su kaynaklarını yerel hidrolojik koşulları çeşitli ölçülerde etkilediği bilinmektedir. Hem dünyada hem de ülkemizdeki artmakta olan orman yangınları dikkate alındığında su veya toprak kaynakları ile ilgili kurumlarının alandaki çalışmalarını arttırmaları gerekecektir.
Bu kapsamda su kaynaklarının bulunduğu havzalarda meydana gelen orman yangınlarında ağaçlandırma ve yangın geçiren alana yeniden vejetasyonun getirilmesi çalışmalarına öncelik verilmelidir. Bu bölgelerde bölge hidrolojisi ve sediment taşınımı hesapları yenilenmeli ve toprak erozyonunu önleyici tedbirler alınmalıdır.
***
Dursun Yıldız
Haber ve söyleşi: Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 29 Haziran 2022]