Omurilik Felci Sonrası Cinsel İşlev Bozukluğu
İSTANBUL – UHA HABER / Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, Amerika Birleşik Devletlerinde 300 binden fazla Omurilik Felçlisinin mevcut olduğunu ve her yıl bunlara 15 bin yeni insanın eklendiğine dikkat çekti.
TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’dan Ataner YÜCE’ye konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Omurilik Felçli kişilerin ortalama yaşı 26’dır ve Omurilik Felçli erkek sayısı kadınlara oranla 4 kat daha fazladır. Son yirmi yıl içinde Omurilik Felçlisi kişilerin karşılaştığı sorunların tedavisi konusunda büyük gelişmeler sağlanmıştır ve bu kişilerin yaşam süreleri artmıştır” dedi.
“Bu grubun çoğunluğunu oluşturan genç erişkin grubunda cinsel konular rehabilitasyonunda önemli yer tutmaktadır” diyen Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Erkeklerde Omurilik Felçlisi çoğunlukla sertleşme ve boşalma problemlerine yol açar ve böyle bir travmaya maruz kalan birey sadece bedensel engellikle değil yeni bir cinsel yaşama da uyum sağlamak zorunda” olduğunu söyledi.
Ereksiyon (Sertleşme) Fizyolojisi
“Nörolojik bir problemi olmayan bir kişide ereksiyon (sertleşme) damarları, hormonal faktörleri Periferik sinir sistemini ve santral (merkezi) sinir sistemini kapsayan karmaşık bir işlemdir” diyen Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, şunları söyledi:
“Ereksiyonun olabilmesi için penis atardamarları vasıtası ile penise yeterli kan akımı olması gerekmektedir. Yani penis içindeki süngerimsi dokuların kanla dolması sonucu sertleşme sağlanabilir. Bu damarsal mekanizmaların çalışması için ereksiyonu (sertleşmeyi) kontrol eden sinir yollarının sağlam olması gerekir. Ereksiyonlar refleks veya psikolojik olabilir. Refleks ereksiyonlar pelvik parasempatik sinirlerden gelen uyarılarla gerçekleşir. Bu sinirler S2-S4 den köken alırlar ve uyarıldıklarında mesanenin boşalmasını da sağlayan bu sinirlerdir.
Refleks ereksiyonlar dokunsal uyarılar devam ettirilmezse sürekliliğini koruyamaz. Psikojenik ereksiyonlar hipotalamus ve limbik sistem tarafından üretilen serebral uyarılarla olur, bu uyarılar spinal kordun torakolomber kısmında taşınarak sakral ereksiyon merkezinin sakral köklerine ulaşır. Ejekülasyon (boşalma) sempatik sinir sistemi ve spinal kordun torakolomber kısmı ile oluşur. Detümesans vasküler lakünaların düz kaslarının adrenerjik uyarıyla kasılması sonucu gelişir”.
Omurilik Felcinin Cinsel Fonksiyon Üzerine Etkileri
Omurilik Felcinin Cinsel Fonksiyon Üzürine Etkileri konusunda da açıklamada bulunan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Omurilik Felçli kişilerde cinsellik ile ilgili yapılan çalışmalarda bu kişilerin çoğunun aktif cinsel yaşamı olduğu saptanmıştır. Örneğin Cole ve arkadaşları bu kişilerin yüzde 70’ inin cinsel ilişki kurduğunu ve bundan zevk aldıklarını ortaya koymuştur. Sertleşme işlevi Omurilik Felçliye ikincil olarak bozulsa da seksüel fonksiyonların bu kişilerin yaşamında önemli bir yeri olduğunu kabul etmek gerekir” şeklinde konuştu.
Erektil (sertleşme) ve ejakulatuar (boşalma) fonksiyonlar Omurilik Felçlisi birkaç grup ile çalışıldığın ifade eden Prof. Dr. Akman, 1948’de Munro ve arkadaşları paraplejik ve tetraplejik 84 erkekte travmadan sonra yüzde 74’ünde ereksiyonun olduğunu saptadıklarını ve bu çalışmada kauda ekiuna lezyonu veya sakral spinal kordun da transeksiyon olan kişilerde ereksiyon olmadığının saptandığını dile getirdi.
Talbot 1955’te Omurilik Felçlisi kişilerin yüzde 60’ının ereksiyonları olduğunu ancak sadece yüzde 40’ının cinsel ilişki kurabildiğini belirttiğini hatırlatan Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Omurilik Felçlisi erkeklerin büyük çoğunluğu ereksiyonlarını travmadan 6 ay sonra geri kazanmıştır ancak bu çalışmada lezyonun yeri belirtilmemiştir. Zeitlin ve arkadaşları 100 Omurilik Felçlisi erkeğin incelendiği serilerinde yüzde 64 ereksiyon varlığını vurgulamışlardır” dedi.
“Bors ve Comarr 529 Omurilik Felçlisi kişide hasarın seviyesi ve komplet veya inkomplet (tam veya yarı kesi) olmasına göre erektil ve ejekulatuar (sertleşme ve boşalma) seksüel fonksiyonu değerlendirmişlerdir” diyen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, bu araştırmacıların üst motor lezyonlarını alt motor lezyonlarından ayırdıklarını belirtti.
Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, şöyle devam etti:
“Üst motor lezyonu mesane ve seksüel fonksiyonlar göz önüne alındığında sakral refleks arkının üzerindeki spinal kord lezyonlarıdır. Erişkinde S2-S4 sinir kökleri orta lomber vertebra düzeyindedir. Üst motor lezyonları lezyonun altında spastisiteye yol açar bu durumda mesanede refleks kontraksiyonlar ve alt ekstremite reflekslerinde hiperaktivite saptanır. Alt motor lezyonları direkt olarak sakral refleks arkına,kauda ekiuna veya konus medullaris e olan lezyonlardır. Alt motor lezyonlarında, mesane flasktr, anal ve eksternal sfinkter tonusu azalmış veya kaybolmuştur. Komplet veya inkomplet üst motor lezyonu olan kişiler genellikle refleks ereksiyonlarını korurlar ancak bu ereksiyonlar genellikle kısa süreli, önceden bilinmeyen ve bu nedenle de genellikle ilişki için uygun olmayan ereksiyonlardır.
Komplet alt motor nöron lezyonu olan kişiler çok nadiren ereksiyon sağlayabilirler ve bunların çoğunluğu psikojenik kökenlidir. Comarr 115 üst motor lezyonlu ve 35 alt motor lezyonlu Omurilik Felçlisi erkeği araştırmıştır. Üst motor lezyonu olan kişilerin yüzde 92’si dışarıdan uyarı ile ereksiyon sağlayabilmiş, yüzde 94’ünde spontan ereksiyonlar görülmüş, ancak yüzde 22’si psikojenik ereksiyonu başarabilmiştir. Buna karşın alt motor lezyonu olan erkekler nadiren ereksiyon sağlayabilmişlerdir. Alt motor nöron lezyonu olan kişilerin hiçbirisi refleks ereksiyon sağlayamamıştır. Sadece yüzde 11’i spontan ereksiyonu başarabilmiş, yüzde 26’sında psikojenik ereksiyon gözlemlenmiştir”.
Bir başka Omurilik Felçlisi
Omurilik Felçlisi erkek grubunda yüzde 62’ sinin cinsel ilişki girişiminde bulunduğunu ve yüzde 43’ünün ise başarı sağlandığını ifade eden Prof. Dr. Akman, Tsuji ve arkadaşlarının 638 Omurilik Felçlisi erkeği incelediklerini ve yüzde 54’ünün erektil (sertleşme) fonksiyonlarını koruduğunu saptadıklarını, bu kişilerden çoğunluğunun daha çok inkomplet (tam olmayan) yaralanması olanların olduğunu tesbit ettiklerini aktardı.
Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, Chapelle ve arkadaşlarının yaralanma düzeyinin T12 aşağısında ve genital duyunun normal olduğu 149 kişide psikojenik ereksiyonun korunduğunu saptadıklarını belirterek, bunların ve diğer serilerden bu erkeklerin yüzde 70’inin erektil fonksiyonlarının geri döndüğünün anlaşıldığını dile getirdi.
“Travmadan sonra spinal şok döneminde erektil fonksiyon kaybolur, ereksiyonun tekrar geri dönmesi için gereken zaman inkomplet lezyonlarda birkaç gün iken diğer bazı yaralanmalarda 1 yıldan fazladır” diyen Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Tsuji ve arkadaşları travmadan sonra 1 yıl içinde yüzde 80 kişide erektil fonksiyonun döndüğünü saptamışlardır. Bu nedenle ilk rehabilitasyon döneminde seksüel disfonksiyon nedeniyle dönüºü olmayan tedaviler planlanmamalıdır. Omurilik Felçlisi kişi bu durumun hayat boyu sürecek bir gerçeklik olduğunu kavrar kavramaz cinsel eğitim almalıdır. Orgazm olabilme ile ilgili Omurilik Felçlisi erkeklerde yapılan çalışmalarda yüzde42-yüzde47 arası kişi orgazm olabildiklerini belirtmişlerdir. Tam yaralanması olan erkeklerde bu oran yüzde 38 olarak saptanmıştır” şeklinde konuştu.
Başlangıç Tedavisi
Yeterli cinsel fonksiyon sağlam nörolojik, biyokimyasal ve vasküler sistemlerin yanı sıra uygun bir psikolojik durum ve sosyal ortam gerektiren kompleks bir işlem olduğunu açıklayan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Akman, “Spinal kord travmasından sonra erken rehabilitasyon döneminde, kişi sadece engelliliği ile yaşamayı ve fonksiyonel bir yaşam sürmeyi öğrenmenin yanı sıra yeni bir seks yaşantısına uyum göstermelidir. Bu işlem her kişinin cinsel işlev bozukluğunun net olarak anlaşılması ve Ürolog ve Psikologların olaya beraberce yaklaşmalarıyla hız kazanabilir” dedi.
Travmadan sonra erken dönemde, kişinin kendisine uyum sağlama ve hastane hastası olmaktan çıkıp sosyal hayatta işlevsel bir birey olma safhası olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Omurilik Felçliliğinden sonra kişilerin çoğu 3-6 ay erken rehabilitasyon için hastanede tutulurlar. Rehabilitasyon ilerledikçe kişiler toplumsal hayata dönüşün kolay olması için hafta sonları evlerine gönderilirler. Bu zamanlarda kişiler eşleriyle cinselliklerini denemeleri için cesaretlendirilmelidir. Pratik noktalardan biri cinsel ilişkiden önce mesanenin refleks olarak boşalıp utanca yol açmaması için mesane boşaltılmasıdır. Kendilerine aralıklı kateterizasyon uygulayan kişiler ilişkiden önce mesanelerini kateterize etmelidirler.
Kateterizasyonun gerekmediği durumlarda suprapubik uyarı ile mesane kasılması ve boşaltılma sağlanmalıdır. Daimi sondalı hastalar ilişkiden önce sondalarını çıkartıp sonrasında tekrar takabilirler. Kol ve ayak gücü zayıf olan kişiler partnerin üstte olduğu pozisyonları tercih etmelidirler. Erkekte refleks ereksiyonlar kısa sürelidir ve devamlı uyarı gerektirirler. Düzenli bir eşi olmayan Omurilik Felçlisi kişiler tedavi seçenekleri konusunda bilgilendirilmeli ve partner bulmaları konusunda cesaretlendirilmelidir” şeklinde aktardı.
Tedavi
Penil Protezler
Omurilik felçli kişilerin büyük çoğunluğu cinsel ilişki için yeterli olmasa bile ereksiyon (sertleşme) sağlayabilirler.
“Bir çok erkek sertleşme bozukluğu için tedaviye gereksinim duymaz. Çeşitli tipte penil protezler mevcuttur, ancak yapılan çalışmalar Omurilik Felçlisi kişilerde penis protezi kullanımının bir çok yan etkiye neden olduğunu göstermiştir” diyen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, “Penis duyusunun azaldığı kişilerde yarı sert protezlerin yüksek oranda erozyona neden olmaktadır. Örneğin Omurilik Felçlisi penis protez takılan 53 hasta gözden geçirilmiş ve 11 hastada (yüzde 20) erozyon nedeniyle cihazın çıkarıldığı saptanmıştır. Şişirebilir cihaz takılan 10 kişinin hiçbirinde erozyon nedeniyle protez kaybı olmamış ancak 4 hastada enfeksiyona bağlı protez çıkarılmıştır. Günümüzde erektil disfonksiyon tedavisi için daha az invaziv tedavi yöntemleri geliştirildiğinden penis protezler artık ya bu tedavi yöntemlerinden fayda sağlayamayanlar ya da kondom kateterlerini peniste tutmakta zorlanan hastalar için kullanılmaktadır. Bu vakalarda da erozyon oranının düşük olması nedeniyle semirijid protezler tercih edilmektedir” dedi.
Vakum ereksiyon Cİhazları
Omurilik Felçlisi kişilerde sertleşme bozukluğunun tedavisi için ikinci alternatif de vakum ereksiyon cihazları olduğunu açıklayan Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Akman, bu yöntemde penisin üzerine plastik bir tüp yerleştirilerek vakum oluşturulduğunu ve kanın penise çekildiğini ve sertliğin devamı için penis köküne konan sıkıştırma halkası ile sağlandığını aktardı.
Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, Nadig ve arkadaşlarının, vakum ereksiyon cihazı ve sıkıştırma halkası kullanan kişilerin yüzde 91’inde ilişki için yeterli ereksiyon sağlandığını ve yüzde 80’inin ise tatmin olduğunu belirttiklerini ve Omurilik Felçlisi Erecaid cihazı kullanan 13 kişinin yüzde 90’ının yeterli sertleşme sağlandığını hatırlattı.
Zasler ve Katz’ın, Omurilik Felçlisi kişilerde Synergist vakum cihazı ile edindikleri deneyimi gözden geçirdilerine de değinen Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Akman, “Bütün hastalar cinsel ilişkide bulunabilmiş yüzde 88’i ereksiyonlarını tatminkar olarak değerlendirmişlerdir. Eksternal vakum cihazları ereksiyon oluşturmada oldukça etkilidirler ancak hastanın orgazm olabilmesini etkilemezler. Dahası bu cihazların el fonksiyonlarının zayıf olduğu hastalarda kullanımı çok zordur, ancak eşleri bu konuda eğitilebilir şöyle ya da böyle dışardan vakum cihazları Omurilik Felçlisi kişilerdeki sertleşme bozukluğu tedavisinde etkilidir ve diğer tedavi yöntemleri için engel teşkil etmez” dedi.
Vazoaktif İlaçlar
Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, Omurilik Felçlisi kişilerdeki sertleşme bozukluğunu tedavi etmenin üçüncü bir yolunun da damar yapıları sağlam olduğunda penise direkt olarak iğne ile verildiğinde ve sertleşme sağlayan düz kas gevşetici ilaçların bulunduğunu, ilacın penis tabanına hastanın kendisi ya da eşi tarafından enjekte edilebileceğine işaret etti.
“Bu amaçla ilk kullanılan ilaç Papaverindir. Virag intrakorporeal Papaverin yapılan 227 hastanın 42’sinde bazıları 18 saate ulaşan ereksiyonlar saptamıştır” diyen Prof. Dr. Akman, Sidi ve arkadaşlarının 100 sertleşme bozukluğu olan hastada papaverin fentolamin karışımı ile tedavi deneyimlerini bildirdiklerini ve nörolojik problemi olan 17 hastada çok küçük dozlarla başarı olduğunu bildiklerini, diğer başka çalışmalarda prostaglandin E1 dahil intrakavenöz enjeksiyon tedavisinin etkinliğini onayladıklarını belirtti.
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman, Enjeksiyona bağlı olarak baş dönmesi ve hipotansiyonun genellikle kendiliğinden geçtiğini, Enjeksiyon bölgesinde kan birikimi ve KC fonksiyon testlerinde bozulmanın bu tedavide görülebildiğini, Korporal fibrozis veya penis plak formasyonu (peniste sertlikler) oluştuğunu açıkladı.
HABER : Ataner YÜCE
***
Prof. Dr. Ramazan Yavuz Akman Hakkında
1990 yılında başladığım Üroloji çalışmalarımı 30 yıldır sürdürmekteyim. Ürolojiye olan ilgim hiç azalmadı. Bu konuda hastalarıma tıbbı ve cerrahi sağlık hizmeti vermekten büyük gurur ve onur duyuyorum. 1965, Uşak doğumluyum. Orta ve Lise eğitimimi Bursa Anadolu Lisesinde tamamladım. Hacettepe Tıp Fakültesinden 1990 yılında mezun oldum ve Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesinde Üroloji İhtisasına başladım. 1995 yılında Üroloji Uzmanı, 2004 yılında Üroloji Doçenti , 2013 yılında Üroloji Profesörü ünvanını aldım. 2000 yılında ABD’de University of California, San Francisco’da (UCSF) “research fellow” olarak görev yaptım. Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi, Diyarbakır 600 Yataklı Asker Hastanesi, Urfa Birecik Devlet Hastanesi, Abant İzzet Baysal Tıp Fakültesi ve Düzce Tıp Fakültesi Hastanesi ve 2008 yılından sonra Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi kadrosunda İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Hastanesinde görev yaptım. 2017 yılından bu yana Memorial Hizmet Hastanesinde çalışmaktayım.
***
[UHA Haber Ajansı, 21 Ağustos 2022]