ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
18:36 “Ben Benim” adı ile Sanatçı Yücel Kale’nin sergisi BonVivant İzmir’de açıldı
12:44 Bazı CHP milletvekillerinin Meclis’te İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’yı engellemeye yönelik provokasyonuna tepkiler sürüyor
12:15 Bakan Yerlikaya: Yasa dışı bahisle ilgili 9 bin 780 tutuklama yaptık
12:07 Türkiye, yağışlı sistemin etkisine giriyor
11:57 ‘Yenidoğan çetesi’ davasında savunmalar sürüyor
09:57 ABD’ye iş ve yeni hayat hayaliyle gelen Türkler arasında kayıp vakaları dikkat çekiyor
06:48 Erdoğan: “Trump’ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, adımlar atmasını bekliyoruz”
06:23 AB’nin 5 büyük üyesinden Ukrayna’ya destek: “ABD yardımı azaltırsa mali ve askeri yardıma hazırız”
00:47 Kongo’nun İstanbul Fahri Konsolosu İlyas Keskin
00:32 Suriye: “İsrail’in Palmira kentine düzenlediği saldırıda 36 kişi öldü”
00:26 Yunanistan’da hayat pahalılığını protesto için işçiler 24 saatlik genel greve gitti, halk sokağa indi
00:15 ABD Temsilcisi Hochstein Hizbullah’la ateşkes sağlamak üzere İsrail’e gidiyor
00:13 ABD Ukrayna’ya 275 milyon dolarlık yeni askeri yardım açıkladı
12:46 Nizip Ticaret Odası, Gaziantep Oda/Borsaları ortak meclis ve istişare toplantısına katıldı
12:02 Nizip TOBB Ortaokulu ile eğitimde yeni bir adım atıyor
11:44 TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’ndan Nizip Ticaret Odası’na ziyaret 
11:25 Sosyal medya platformları karşılıklı küfür ve hakaret arenası olmamalıdır
09:29 Ukrayna ilk kez Rusya topraklarına ABD’nin verdiği uzun menzilli füzeler fırlattı
09:27 Zeynep Sönmez: ‘Kupayı kaldırırken yaptıklarımın mutluluğu kadar vazgeçtiklerimin duygusallığını da yaşıyorum’
08:09 Rusya’daki Kuzey Kore askerleriyle ilgili neler biliniyor?
TÜMÜNÜ GÖSTER →

NATO üyesi ülkelerin her birinin farklı gündemleri ve çıkarları var!

NATO üyesi ülkelerin her birinin farklı gündemleri ve çıkarları var!
11 Temmuz 2023
11
A+
A-

SETA Güvenlik Araştırmacı ve  Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim görevlisi Dr. Murat ASLAN da Litvanya’nın başkenti Litvanya’ta gerçekleşecek olan NATO zirvesiyle ilgili yaptığı değerlendirmede, Avrupalı müttefiklerin –Soğuk Savaş dönemi dahil– Rusya’nın Ukrayna saldırısına kadar güvenliklerini Amerikan garantilerine endeksleyerek refah devleti olmaya çalıştıklarını açıkladı.

UHA / İnternational News Agency

SETA Güvenlik Araştırmacısı Dr. Murat Aslan: Türkiye Hemen Yanında Bir  Terör Devletçiği İstemiyor | Yorum | SETAHasan Kalyoncu Üniversitesi Öğretim görevlisi Dr. Murat ASLAN, NATO zirvesini şöyle değerlendirdi:

“Savunma sanayilerini ve teknolojilerini geliştirirken kendi ordularını donatmak yerine savunma ihracına odaklandılar. Bu anlayışı rayından çıkaran iki gelişme oldu. Birincisi Fransa’nın Avrupa’yı NATO’dan “kurtarma” ve Kara Avrupası’nı domine etme hırsı, ikincisi de ABD Başkanı Trump’ın Avrupa devletlerine Amerikan silahlarını ithal etme diktesiydi. Rusya’nın Ukrayna saldırısı ile hem Fransa ütopyasının yanlışlığı idrak edildi hem de Almanya 100 milyar dolarlık ek savunma bütçesi oluşturdu. Böylece Trump’ın ısrarı Biden yönetimine “kısmet yolu” açmış oldu. Dolayısıyla Avrupalılar refah devleti olma tercihini “güvenlik devleti” olma istikametinde değiştirmek zorunda kaldı.

Böyle bir “zorunlu” güvenlikleştirme yönelimi NATO’nun muharebe yeteneğinin artırılması ve her üyenin karşılıklı çalışabilirlik prensibine uygun kabiliyetler kazanması açısından gerekli. NATO ülkelerinin GSYH’lerinin yüzde 2’lik bölümünün savunma sektörüne ayrılması gerçekleştiğinde İttifakın savunma planlarının ABD, Türkiye ve Birleşik Krallık muharebe kapasitelerine havale edilmesi lüksünden de uzaklaşılabilecek. Öte yandan artan savunma harcamalarında dikkate alınması gereken iki konu bulunmakta. Öncelikle Avrupa ordularının sadece Amerikan silahlarıyla donatılması başta Fransız ve İtalyan olmak üzere Avrupalı savunma sanayi şirketlerini rahatsız ediyor. Nitekim Alman savunma firmaları da bu konuda net açıklamalar yapıyor. İkinci konu ise personel harcamaları ile ilgili. Tüm silahlı kuvvetlerde en büyük harcama kaleminin personel gideri olduğu dikkate alındığında NATO ülkelerinin yüzde 2 ile ifade edilen savunma payının ne kadarını silahlanmaya ayırdığı da önemli. O halde NATO’nun yüzde 2’lik savunma harcaması anlayışını detaylandırması ve tüm üye ülkelerini belirgin parametrelerle yönlendirmesi gerekmekte. Amerikan menşeli silahların satılması veya personel giderlerinin savunma meblağına dahil edilmesi yoluyla temennilerin istismarının önüne geçilmesi gerekir.

Diğer taraftan ABD ve Avrupalı müttefikler Çin’i açıkça “rakip” olarak tarif etmiş durumda. Ayrıca NATO’nun sadece Transatlantik bölgesinde değil kürenin herhangi bir yerinde aktif hale getirilmesinin önü açık. Bu nedenle Washington-Pekin gerginliği artık NATO’nun da bir meselesi. Öte yandan büyük resmin bir parçası olarak ABD, NATO üyesi olmayan Pasifik ve Uzak Doğu ülkelerini dolaylı yollardan NATO’nun şemsiyesi altına çekiyor. NATO, Çin ile rekabeti yöneten ve yürüten bir örgüt olmamakla birlikte ABD’nin bir aracı haline dönüştü. O halde Vilnius zirvesinde Çin meselesinde açıkça durum tespiti yapmak, Afganistan’da düşülen hataya kapılmadan NATO’nun limitlerini ve çizgilerini tespit etmek gerekiyor.

NATO üyesi ülkelerin her birinin farklı gündemleri ve çıkarları olduğunu da hatırlatmak gerek. Fransız Cumhurbaşkanı Macron’un Çin gezisi sonrasındaki beyanları dikkate alındığında Çin ile ilgili ortak bir payda halen mevcut değil.

Ayrıca Pasifik’e odaklanırken Afrika, Orta ve Güney Asya coğrafyalarında Çin’in belirgin bir ticari ve siyasi üstünlüğü var. Sonuçta sadece Pasifik üzerine odaklanan bir stratejinin tek ayak üzerinde dengede kalması pek mümkün görünmüyor.

İsveç’in muhtemel NATO üyeliği hususunda ise Global Firepower isimli düşünce kuruluşuna göre İsveç’te 10,5 milyon nüfus ve 270 bin civarında göçmen mevcut. Askerliğe uygun ve seferber edilebilecek insan sayısı 3,5 milyon civarında. Ayrıca İsveç Silahlı Kuvvetlerinin personel mevcudu 38 bin ancak aktif askerlik yapanların sayısı ise 16 bin. Geri kalanı paramiliter olarak nitelendiriliyor. Kişi başına düşen milli gelir ise 55 bin ABD dolarının üzerinde.

Askeri kapasitesi ele alındığında İsveç’in röntgeni daha net incelenebilir. Hava Kuvvetlerinde muharip savaş uçağı sayısı sadece 71 adet 4,5 nesil Gripen’dan oluşuyor. Kara Kuvvetlerinin 121 tankı ve 48 top/obüsü var; çok namlulu roketatar sistemi ise yok. Deniz Kuvvetlerinde ise 7 korvet ve 5 gelişmiş denizaltısı var. Bu rakamlardan şu sonuç çıkarılabilir: İsveç zengin bir ülke ama kendini savunabilecek askeri kapasitesi zayıf. Bu nedenle NATO’nun güvenlik garantilerini istiyor.

Belirtilen rakamlar dikkate alındığında İsveç, NATO için aslında bir savunma yükü olacak. İttifakın Avrupalı üyeleri ve ABD ise iki nedenden ötürü İsveç’i NATO’da görmek istiyor. İlki İsveç’in Batı kulübünün bir üyesi olması. AB’nin dayanışma ilkesi çerçevesinde Macaristan hariç AB ülkeleri, biraz da Amerikan kamu diplomasisi nedeniyle İsveç’e koşulsuz “evet” yanıtı verdi. Öte yandan ABD için İsveç, Baltık Denizi’nde stratejik öneme sahip değil. Asli amaç zengin ve ihtiyaç sahibi İsveç’e savunma ürünleri satmak. Yani Başkan Biden’ın İsveç başbakanı ile görüşmesinde Amerikalı savunma sanayii firmalarının etkisini dikkate almak gerek.

Türkiye açısından İsveç meselesi okunduğunda öncelikle NATO çatısı altında katlanılması gereken bir yükten bahsetmek gerekir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 4 Temmuz’da basın toplantısında ifade ettiği üzere İsveç’in NATO’ya getireceği yük aslında savunma zafiyeti olan Avrupa devletlerinin değil Amerikan, Türk ve Birleşik Krallık askerlerinin omuzlarında olacak. Durum böyleyse Türk askerinin, PKK ve FETÖ’ye destek veren bir ülke için hayatlarını riske etmesi beklenemez.

PKK, 1982’den bu yana İsveç’te ve Avrupa’daki propaganda ve örgütlenme faaliyetlerini bu ülkede gerçekleştiriyor. Olof Palme’ye suikast sicili henüz temizlenmemiş PKK, İsveç’te geçirdiği kırk yıl içinde vatandaşlık ve evlilikler aracılığıyla bu ülkeyi kendi ajandasına esir etmiş halde. Örneğin İsveç’in PKK’nın Suriye uzantısı PYD’ye 2022’de 210 milyon dolar yardım yapması ve 2023 için de 376 milyon dolar yardımı öngörmesi Türkiye’nin kaygılarını haklı çıkarıyor. FETÖ üyelerinin İsveç’te NORDIC Monitor isimli haber ajansı ve serbest ikametleri dikkate alındığında PKK’ya desteğin yanında FETÖ meselesinin halli de önemli.

Sonuçta Türkiye, İsveç’in NATO üyeliğine karşı olmasa da diğer İttifak üyelerinden beklenildiği gibi terör örgütlerinin bu ülkede güvenli alan oluşturmasına engel olunmasını da bekliyor. Öte yandan İsveç’in silahlanma gayretleri pek de Türkiye’nin meselesi değil.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.