‘Müşfik Diplomasi’yle 50 milyar dolar yakın

* “2023 ve Ötesinde Âkil ve Müşfik Türk Diplomasisi” mottosuyla bu yıl 13. Büyükelçiler Konferansı’nı gerçekleştiren Türkiye, diplomasi alanında Afrika’daki tarihinin en verimli yıllarını yaşıyor.
* Bu durum ticarete de olumlu yansıyor. Yıldan yıla katlanan ticaretimiz için yeni belirlenen 50 milyar dolar hedefinin bu yıl olmaz ise 2023 yılı sonunda aşılması kolay görülüyor.
TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)
Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanı Prof. Dr. Ahmet Kavas, ‘Müşfik Diplomasi’yle 50 milyar dolar yakın başlıklı yazısını TÜHA Haber’den Ataner YÜCE’ye değerlendirdi.
Prof. Dr. Ahmet Kavas, Dünyada bir asırdan biraz fazla bir süre önce, 1914 yılında 53 bağımsız ülkenin bulunduğunu ve 1945 yılında Birleşmiş Milletler kurulunca ilk anda o dönemdeki 72 devletin sadece 51’inin üyeliğe alındığını açıkladı.
Avrupa sömürgeciliğinin elini birçok bölgeden çekmesi ve Sovyetlerin parçalanmasıyla yeni bağımsızlıklarla bu sayının 2011’de 192’ye ulaşmış iken o sene Güney Sudan devletinin kuruluşu ile de 11 yıldır 193 olarak devam ettiğini dile getiren Prof. Dr. Kavas, en çok büyükelçiliği 44 ülke ile Afrika’da bulunan Türkiye’nin, Asya ve Avrupa kıtalarının her birinde 41 ülkede, Amerika’da 21 ülkede ve Okyanusya’da ise sadece 2 ülkede büyükelçisinin olduğunu hatırlattı.
DİPLOMASİDE 500. YIL
Prof. Dr. Ahmet Kavas, Türk diplomasisinin bugünkü anlamında Osmanlı’daki Reisülküttaplık makamının 1523 yılında kurulmasıyla birlikte 500. yılına girerken, 19. yüzyılın başlarında sayıları artan mukim sefaretleriyle devletlerarası ilişkilerdeki yerine erken bir dönemde aldığını belirtti.
“Zaten tarihindeki nice büyük hanedanlardan devraldığı bu miras, 11. yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig ve Nizâmülmülk’ün Siyasetnamesi isimli eserlerin muhtevasında özlü şekilde ifade edilmişti” diyen Prof. Dr. Kavas, “Sadece beş-on sayfa ile dile getirilen bu konudaki öğütler, dünya durdukça herkes için sahanın değişmez rehberi kalacak. İslamiyet’in maşrık dediğimiz Arabistan yarımadasına göre doğuda ve mağrip dediğimiz batıda hızlı yayılması ile nice kadim düzenler haritadan silinmişti” dedi.
Prof. Dr. Ahmet Kavas, özellikle Avrupa’nın farklı yönetimlerinin içine kapandığı 800 yıllık dönemin sona erince 16. yüzyılın başından itibaren yeni dünya dedikleri coğrafyalara açılmalarıyla modern sömürgeciliğin temellerinin atıldığını söyledi.
Osmanlı’nın en güçlü asırlarında buna karşı Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz ve Basra Körfezi civarında adeta en büyük setlerin çekildiğini ifade eden Prof. Dr. Kavas, “Ancak henüz tanınmayan Amerika, Afrika’nın güney ve iç bölgeleri, okyanuslarda nice adalar vardı. 500 yıllık bu süreçte şekillenen coğrafyada farklı güçler oluştu. 20. yüzyılın yaşadığı iki büyük dünya savaşı ve ardından soğuk savaşın ardından değişik kimlikler çıktı ve bugün 200’ü aşan bağımlı ya da otonom yönetimlere dönüştü. Bunların her birinin varlığının kabulü karşılıklı temasların kurulması, ister istemez siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan güçlü devletler için zorunluluk” olduğuna vurgu yaptı.
AVRUPA SÖMÜRGELERİ
“Afrika’da tarihî geçmişlerindeki güçleri ile sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen yönetimler zamanla Portekiz, İspanyol, Fransız, İngiliz, Belçikalı, Alman ve İtalyan sömürgeleri ile yedi ayrı Avrupa sömürgesine dönüştüler” diyen Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanı Prof. Dr. Ahmet Kavas, şunları söyledi:
“Genç Türkiye Cumhuriyeti daha 1926 yılında henüz kendi kimliğini koruyan Etiyopya ve Mısır ile başlattığı diplomatik temaslarını bağımsız devletler ortaya çıktıkça Libya, Sudan, Tunus, Cezayir ve Fas gibi geçmişte güçlü bağları olan ülkelerde sefaretlerini peş peşe açtı.
Bu arada Senegal, Nijerya, Güney Afrika, Gana, Somali, Tanzanya, Kenya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde de temsilcilikler hizmete girdi. Birbiri ardına açılıp kapananlar dahil bu sayı hiçbir zaman 12’den fazla değildi. Oysaki kıtada bağımsızlığını elde edenlerin sayısı giderek artıyordu ama 2000 yılına geldiğimizde 80 yılı Afrika ile temasları adeta dondurmuş ve bu kıtada ne işimiz var diyenlerin sayısı devletin her kademesinde hiçte az değildi.
Türkiye’de siyaset yapanlar bu çıkmazı bir türlü aşamıyorlar. Özellikle Afrika’da görev yapan sınırlı sayıdaki bazı diplomatların tavsiye niteliğindeki görüşlerine itibar eden pek yoktu. 2002 yılında yavaş yavaş dillendirilen Afrika’ya yönelim bir anda hareketlilik kazandı ve bu kıtanın da 25 Mayıs 1963’te kurulan Afrika Birliği Teşkilatı adından vazgeçip sadece Afrika Birliği olarak yeniden şekillenmesinin bundaki katkısı büyüktü”.
AFRİKA BİRLİĞİ BELİRLEYİCİ
Özellikle Afrika Birliği Komisyonu Başkanlığı’na getirilen Mali eski Devlet Başkanı Alpha Oumar Konare’nin döneminin hem bu kıta ülkeleri için, hem de bu coğrafyaya ilgi duyan devletler için ciddi bir başlangıç olduğunun altını çizen Prof. Dr. Ahmet Kavas, “Hatta defalarca dünyanın giderek büyüyen bu bütünleşme hareketinin başındaki yöneticiler ülkemizin resmi davetlerine icabet etmemişlerdi. İlk defa 2005 yılında bu tavrı değiştiren Konare, 2007 yılı başında 8. Afrikalı Devlet Adamları Zirvesi’ne o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımızı kendilerine konuşma yapmak üzere davet etmişti. Bizzat kendisinin de devamlı ifade ettiği gibi Türkiye bundan böyle Afrika ülkelerinin Asya ve Avrupa ile temaslarında en sağlam köprü olacaktı. Sözünde durarak 2021 yılında üçüncüsü yapılan Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvelerinin ilkinin tüm hazırlıklarını bizzat yürüttü” diye konuştu.
SÖYLEMDEN EYLEME
2008 yılında Türk diplomasisinin özellikle Afrika için söylemden eyleme geçmeye karar verdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Kavas, “Değil bu kıtada, herhangi bir ülkede yeni bir sefaret açmasını mümkün görmeyen çoğu diplomat ve uluslararası ilişkiler uzmanı yanıldı. 12 olan temsilcilik sayısı 13 yılda 32 yeni büyükelçilik açılarak 44’e çıktı ve kıtadaki 52 sefaretiyle Çin, 50 sefaretle Amerika ve 47 sefaretle Fransa’nın ardından dördüncü sıraya yerleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu sayının tüm bağımsız ülkelere açılacaklarla 54’e çıkarma hedefini devamlı tekrar ediyor. Yüzölçümü olarak Orta Afrika Cumhuriyeti ve nüfus olarak da Malavi ile Liberya gibi ülkeler hariç genelde Sao Tome, Kabo Verde, Komorlar, Moritus ve Seyşeller ada devletleri dışında Güney Afrika Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Lesotho ve Esvatini’de de henüz sefareti bulunmuyor” dedi.
ÜÇ GENEL MÜDÜRLÜK
Prof. Dr. Ahmet Kavas, tüm dünyadaki ve Dışişleri Bakanlığı merkez teşkilatındaki büyükelçi unvanı taşıyan temsilcilerini davetle, “2023 ve Ötesinde Âkil ve Müşfik Türk Diplomasisi” adı verilen bu seneki 13. Büyükelçiler Konferansının 6-12 Ağustos 2022 günlerinde Ankara’da yapıldığını hatırlattı ve 44 Büyükelçi ile temsil edilen Afrika bölgesi bakanlık bünyesinde artık üç genel müdürlüğe ayrılmış durumda olduğunu, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas dahil 5 Afrika ülkesi Orta Doğu ve Kuzey Afrika Genel Müdürlüğüne bağlı iken, Sahra Altı Afrika’nın ise Batı ve Orta Afrika Genel Müdürlüğü ile Doğu ve Güney Afrika Genel Müdürlüğü olmak üzere kendilerine bağlı ülkelerin Türkiye ikili ilişkilerini yürüttüğünü ve bu arada Ankara’da da son 20 yıl içinde Afrika ülkelerinin temsilcilik sayılarının yaklaşık dört kat artarak 38 temsilciliğe ulaştığını aktardı. (devam edecek-En verimli yıllar)