Can ACUN, SETA Dış politika Araştırmacı
Heyet-i Tahriru’ş-Şam (Şam Kuruluş Heyeti, HTŞ) da dahil olduğu Fethu’l Mubin Operasyon
Odasına bağlı güçler ile Suriye Milli Ordusuna bağlı Müşterek Kuvvetler ve diğer bazı bileşenler tarafından yürütülüyor. Esasında bir süredir rejim ve destekçilerinin İdlib’e yönelik saldırılarına cevaben yapılmak istenen harekat, İsrail-Hizbullah çatışması nedeniyle erteleniyordu. Ancak bir ateşkes ilanından sonra muhalifler kendi askeri harekatlarını başlatmakta gecikmediler.
Temelde operasyon rejim ve onu destekleyen İran, Hizbullah, Şii milisler ve Rusya’ya karşı bir caydırma harekatı olarak başlatılmış gibi görünüyor. Ancak bu iki günlük süreçte harekat bambaşka bir noktaya doğru evrilemeye başladı.
Harekatın daha ilk saatlerinde rejim ve destekçilerinin cephe hatları düşerken büyük bir bozgun görüntüsü oluştu. Bu durum da muhaliflerin hedefledikleri alanlarını genişletmesi ile sonuçlandı. Bazı Türk yetkililer 2019’daki de-eskalasyon sınırlarına işaret etseler de şu anda muhalifler Halep’in içine kadar girmiş durumdalar. Gelinen aşamada harekatın sınırlarını rejim ve destekçilerinin direnci belirleyecek.
Mevcut çatışmalar rejim güçlerinin askeri niteliklerini iyice kaybettiğini ortaya koyarken Rusya ve İran’ın da rejime destek verme kapasitelerinin aşındığını gösteriyor. Sahadaki askeri gelişmeler Rusya’nın Suriye sahasında artık oyun değiştirici gücünün olmadığı iddiasını teyit eder nitelikte. Ukrayna’da askeri, beşeri ve ekonomik olarak çok fazla yıprandılar. Suriye ve Esed rejimi Rusya’nın stratejik önceliğindeki yerini de geçmişe nazaran kaybetti.
İran ve Hizbullah ise İsrail hattında çok fazla kayıp yaşadılar, tecrübe unsurlarını büyük ölçekte yitirdiler, komuta kontrol yapılarında zafiyet oluştu. Dolayısıyla Rusya-İran bloku Esed rejimine eski desteği verme imkan ve kabiliyetinde değiller. Esed rejiminin kendisi ise tükenmiş durumda. Askeri kapasitesi giderek aşınıyor, ekonomik olarak çökmüş durumda ve kontrol ettiği bölgelerde gıda arz güvenliğini sağlamaktan dahi aciz.
Bu bağlamda Türkiye için de sahadaki yeni gerçeklik üzerinden büyük fırsatlar oluşmuş durumda. Türkiye bu yeni gerçekliğe göre askeri ve siyasi pozisyonunu revize etmeli. Özellikle Tel Rıfat’a yönelik bir harekat başlatılması bölgedeki PKK varlığını elimine edip Türkiye’nin ulusal güvenliğine hizmet edecek, ayrıca Halep üzerindeki baskıyı da artıracak bir etki oluşturabilir. Rusya ile Suriye sahasına ilişkin angajmanlar da ivedilikle revize edilmeli. Saha gerçekliği artık bizim lehimize.