Muhalefet yenilginin analizini neden yapamaz?
* Muhalefet seçim yenilgisinin krizinden bir türlü çıkamıyor.
* Hatta mevcut kriz giderek yerini bir yıkıma bırakıyor.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü
Muhalefet seçim yenilgisinin krizinden bir türlü çıkamıyor.
Hatta mevcut kriz giderek yerini bir yıkıma bırakıyor.
Mayıs 2023 seçimlerine “büyük koalisyon” kurarak giren 6’lı masa partileri seçimi neden kaybettiklerini bile etraflıca analiz etmekten uzak.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener geçtiğimiz günlerde Isparta’daki konuşmasında sarf ettiği “lamı cimi yok, kaybettik. Bu kaybetmeyi ‘Vay efendim seçmen niye bize oy vermedi.’ diyerek, böyle bir saygısız dille seçmeni, aziz milletimi sorgulayarak sonuç alamayız” cümleleriyle seçim yenilgisinin kabullenilmesi istedi.
Akşener’in yenilgiyi kabullenmesini Kılıçdaroğlu’nun “genel başkanlıktan ayrıl” çağrılarına karşı “yenilmedik” demesine kıyasla bir adım ilerisi olarak değerlendirebiliriz.
Ancak Akşener muhalefetin yenilgisinin sebeplerini ve sorumlularını ortaya koymuş değil.
Kılıçdaroğlu en azından “köylerdeki seçmenin oy vermemesine” bağlayarak “mütevazi” bir değerlendirme yaptı.
6’lı masanın diğer ortaklardan bu düzeyde bile bir açıklama gelmedi.
Gerçi Akşener bu konuya girecek olsa “kazanacak aday değilsin diye uyardım” diye başlayan birçok cümle kurabilir.
Bu konuya girmemesi kuşkusuz Mart yerel seçimlerinde CHP ile olası iş birliğini imkânsız hale getirmek istememesindendir.
***
İYİ Partili milletvekillerinin CHP ile ittifak yaptıkları için bekledikleri oyu alamadıklarını söylemesi yenilginin sorumluluğunu CHP’de bulmaktır.
CHP’nin de Akşener’in “kazanacak aday” söyleminin ve “masadan kalkma-yeniden oturma” eyleminin Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesinin ana sebebi olduğunu söylemesi mümkün.
Bu da bugünlerde “tabanlarımız yerel seçimlerde ittifak istemiyor” diyen CHP’lileri ve İYİ Partilileri birbirinden daha da uzaklaştırır.
Bu haliyle muhalefet partilerinin seçim yenilgisinin analizini yapması ve ortak sorumluluk üstlenmesi mümkün görünmüyor.
Her türlü “kapsamlı analiz” çatısı camdan olanın karşıya taş atması demek.
Muhalefetin çoklu krizini derinleştirir.
Özeleştiri ve değişim olmadan da seçmenin öfkesi dinmeyecek.
6’lı masadaki partilerin genel başkanlarının bu “dolaylı eleştirel ve yarı suskun” halini sarsan başka bir muhalefet partisi ve genel başkanı var: Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ.
Malum Özdağ 28 Mayıs ikinci tur seçimlerinde üç bakanlık ve MİT’i gizli protokolle Kılıçdaroğlu’nda almıştı.
Özdağ’ın gizli protokolü açıklaması hem CHP içinde, hem 6’lı masada hem de muhalif seçmende ciddi güvensizlik oluşturdu.
Ayrıca Özdağ, gizli protokolü kabul etmek zorunda bırakarak Kılıçdaroğlu’na yaman bir darbe vurdu.
2. turun önemli ortağı olarak Özdağ yeni bir hamle daha yaptı.
İYİ Partililerin Kılıçdaroğlu’na oy vermediğini ileri sürdü.
***
Elbette 6’lı masanın bileşenlerinin her birisinin kendini aklayacak diğer ortakları suçlayabilecek çok siyasi bahanesi bulunuyor.
Bununla birlikte 6’lı masadaki partiler ve HDP yenilgi konusunda birbirini açıktan eleştirmiyor.
Ancak 28 Mayıs’a giderken Kılıçdaroğlu’na aşırı sağ söylemler seslendirten Özdağ, bugünlerde muhalefetin canına okuyor.
Önce gizli protokolü açık eden Özdağ, şimdi CHP ve İYİ Parti tabanlarının birbirini suçlama potansiyelini güçlendiriyor.
Neydeyse açıklamalarıyla 6’lı masayı yerel seçimlerde bir daha iş birliği kuramayacakları ölçüde tarumar ediyor.
***
Genel başkanlık krizi yaşayan CHP ve Kılıçdaroğlu kaybetmenin sorumlusu olarak görülmekten kaçamaz.
“Ortak sorumluluk” diye diğer partilerin vicdanına seslenmek beyhude.
Zira Kılıçdaroğlu’nun muhalefetin seçim yenilgisindeki payı daha yüksek.
Kılıçdaroğlu, CHP’li iki büyükşehir belediye başkanını aday yapma önerisini reddederek kendisini ortak cumhurbaşkanı adayı olarak dayattı.
Böylece çifte yenilgi yaşadı.
Kılıçdaroğlu, hem muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı olarak hem de CHP genel başkanı olarak kaybetti.
Kazansaydı “Cumhuriyetin ikinci Kemal‘i” ilan edilecekti.
Şimdi yenilginin ana sorumlusu addediliyor, savunanı hayli az.