Muğlalılardan DSİ Önünde Çağrı: “Suyu Termiğe Değil Halka Ver”
* İklim Haber yeni bülteninde, her hafta Yeşil Mutabakat, fosil yakıt ve yenilenebilir enerji sektörleri ve yeşil iyileşme çerçevesinde yaşanan gelişmeleri bir araya getirip Uluslararası Haber Ajansı (UHA)’nın okuyucularına sunuyor.
* İşte geçtiğimiz hafta yaşananlar:
UHA / İnternational News Agency
Muğlalılardan DSİ Önünde Çağrı: “Suyu Termiğe Değil Halka Ver”Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) çağrısıyla Devlet Su İşleri (DSİ) Muğla 213. Şube Müdürlüğü önünde toplanan yurttaşlar, “su hakkı” eylemi yaptı.
MUÇEP üyesi Candan Süsoy, “Bodrum yarımadasının su ihtiyacında 16 milyon metreküp hacminde bir açık var. İki termik santral, toplam 33,5 milyon metreküp içilebilir kalitede su kullanmaktadır. Yani susuzluğa mahkum edilen Bodrum’un ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlasını bu iki santral tüketmektedir” dedi.
Muğla’nın Bodrum ilçesinde içme suyu ihtiyacını karşılayan Geyik ve Mumcular Barajı, su yetersizliği nedeniyle kapatılmıştı. İlçede yaşayan vatandaşların evlerine su iletimi sağlanamıyor.
MUÇEP’in çağrısı ile DSİ Muğla 213. Şube Müdürlüğü önünde toplanan yurttaşlar, Bodrum’un ihtiyacı olan su miktarının iki katından fazlasını kullanan termik santralların kapatılması talebiyle bugün eylem yaptı. Yurttaşlar ellerinde “Suyumuzu termik santrallara vermeyin”, “Susuz yaşanmaz” yazılı pankartlar taşıdı ve “Termikleri kapat, yasalara uy” sloganları attı.
Suriye, Irak ve İran’daki Aşırı Kuraklığın Ardında İklim Değişikliği Var Suriye ve Irak’ın büyük bir bölümünü kapsayan Dicle-Fırat havzasında, bu şiddetteki kuraklıklar küresel ısınmadan önce yaklaşık 250 yılda bir yaşanıyordu; şimdi ise on yılda bir yaşanması bekleniyor. İran’da aşırı kuraklık geçmişte her 80 yılda bir yaşanırken, günümüzün daha sıcak dünyasında artık ortalama her beş yılda bir yaşanıyor.
Fosil yakıtların yakılması nedeniyle yaşanan sıcaklık artışı, bu kuraklıkları daha da yaygın hale getirecek. World Weather Attribution grup tarafından ortaya konan çalışmada araştırmacılar, küresel ısınmanın sıcaklıkları yaklaşık 1,2 derece artırmasından bu yana bölgedeki kuraklığın nasıl değiştiğini karşılaştırmak için hava durumu verilerini ve iklim modellerini kullandı.
Bilim insanları, 2020’den bu yana kaydedilen yüksek sıcaklıkların iklim değişikliği olmadan “neredeyse imkansız” olduğunu ve kuraklığın meydana gelme olasılığını çok daha artırdığını buldu.
Kavurucu sıcaklıklar, az miktarda yağmurun buharlaşmasını artırdı ve bu da kuraklığın ABD Kuraklık Monitörü ölçeğinde “aşırı” olarak sınıflandırılmasına neden oldu. İklim krizi olmasaydı son üç yılda kuraklık eşiği geçilmezdi.
2023 Kayıtlara Geçen En Sıcak Yıl Olma Yolunda Avrupa Birliği’nin finanse ettiği Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) 2023 yılının kayıtlara geçen en sıcak yıl olabileceğini açıkladı.Ocak ayından bu yana küresel ortalama sıcaklıkların 1800’lerin sonlarında kaydedilen değerlerden 1,43 derece yüksek olduğu ifade edildi.
[Samantha Burgess]
Ekim ayında sıcaklık değerleri, şimdiye kadar bu ayda kaydedilen 2019 yılındaki rekor değeri büyük farkla aştı. Copernicus İklim Değişikliği Servisi Direktör Yardımcısı Samantha Burgess “Rekor 0,4 dereceyle kırıldı ki bu büyük bir fark” diye konuştu.
Burgess ekim ayı sıcaklık anomalisini “çok aşırı” olarak niteledi. Bilim insanları sıcaklık artışlarında seragazı emisyonlarını yanı sıra Pasifik Okyanusu’nun doğusunda su yüzeyinin ısınmasına neden olan El Nino adlı atmosfer olayının etkili olduğunu kaydediyor. Şimdiye kadar dünya genelinde kayıtlara geçen en sıcak ay 2016 olmuştu. Burgess “Neredeyse kesin olarak söyleyebiliriz ki 2023 yılı kayıtlara geçen en sıcak yıl olacak” diye konuştu.
Hükümetlerin Fosil Yakıt Üretim Planları 1.5 Derece Hedefi ile Uyumlu Değil Stockholm Çevre Enstitüsü (SEI), Climate Analytics, E3G, Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (IISD) ve BM Çevre Programı (UNEP) tarafından hazırlanan Üretim Açığı Raporu (Production Gap Report), hükümetlerin planlanan ve öngörülen kömür, petrol ve gaz üretimini Paris Anlaşması‘nın sıcaklık hedefiyle tutarlı küresel düzeylere göre değerlendiriyor.
Bilim insanlarına göre Temmuz 2023, şimdiye kadar kaydedilen en sıcak ay ve büyük olasılıkla son 120.000 yılın en sıcak ayı oldu. Dünya genelinde ölümcül sıcak hava dalgaları, kuraklıklar, orman yangınları, fırtınalar ve seller hayatlara ve geçim kaynaklarına mâl oluyor ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin burada olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Neredeyse %90’ı fosil yakıtlardan kaynaklanan küresel karbondioksit emisyonları 2021-2022 yıllarında rekor seviyelere yükseldi.
Çalışma, hükümetlerin, 2030’da ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak için gerekenden yaklaşık %110, 2 derece ile sınırlandırmak için gerekenden ise %69 daha fazla fosil yakıt üretmeyi planladığını ortaya koydu.
1.5 Derece Hedefini Hayatta Tutabilmek için Altı Sene Var Bu sene 30 Kasım – 12 Aralık tarihlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’nde gerçekleşecek 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP 28) öncesinde birbiri ardına yayımlanan bilimsel çalışmalar, Paris Anlaşması’nda belirlenen, küresel ısınmayı 2 derecenin oldukça altında, mümkünse 1.5 derece ile sınırlama hedefinin büyük tehlike altında olduğunu ortaya koyuyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2020 yılı verilerine dayanan son karbon bütçesi değerlendirmesine ve daha güncel verilere dayanarak tamamlanan yeni bir araştırma, küresel karbon bütçesine dair en güncel hesaplama olma özelliğini taşıyor.
Makaleye göre, 1,5 derece hedefini hayatta tutabilmek için yaklaşık altı sene var. Araştırma sonuçlarına göre, küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak için yarı yarıya bir olasılığın olması, Ocak 2023 tarihinden itibaren gerçekleşecek karbon salımlarının, 250 milyar metrik tonu aşmamasını gerektiriyor. Bu bütçe, altı senelik küresel karbon salımlarına eş değer ve salımlarda hızlı ve kayda değer bir azalma yaşanmazsa, 2029 yılında tükeneceği öngörülüyor.