Moskova’da Terör Saldırısı ve Muhtemel Senaryolar
Doç. Dr. Murat ASLAN, Hasan Kalyoncu Üniversitesi öğretim üyesi
- Moskova’da Crocus Kültür Merkezi’nde yaşananlar bir terör saldırısı mıdır?
22 Mart 2024 akşamı Moskova’da Crocus Kültür Merkezi’ne yapılan saldırı yöntem bağlamında bir terör saldırısıdır. Terörizmin uluslararası uzlaşıya konu olmuş bir tanımı olmasa da sivillerin hedef alınması, hedef gözetmeksizin icra edilmesi ve bir siyasi/ideolojik amaca hizmet etme ihtimali terör eyleminin referans parametrelerdir. Crocus saldırısında bu parametrelerin her biri mevcuttur. Bu nedenle gelişigüzel bir şiddet eylemi olmayan bu saldırı terörün Rusya’ya yansımasıdır. Zaten DEAŞ’ın saldırıyı üstlenmesi sonrasında bu saldırının terör niteliği kısa sürede tartışma konusu olmaktan çıkmıştır.
- Crocus saldırısının muhtemel etkileri neler olacaktır?
DEAŞ’ın saldırıyı üstlenmesi sonrasında Rusya’nın bu terör örgütünün etkin olduğu ülkelerde özellikle Afrika ülkeleri ve Suriye’de radikal askeri tedbirler alması beklenmelidir. Bu minvalde Rusya DEAŞ’a karşı İran, Esed rejimi, PKK/PYD veya iş birliği yaptığı diğer gruplarla daha aktif bir pozisyona sürüklenebilecektir. Rusya’nın güçlü olduğu Afrika ülkelerinde DEAŞ aynı zamanda Rus nüfuzunun artırılmasına yol açabilecektir. Diğer bir ifadeyle Crocus saldırısı Rusya’nın iyi ilişkiler tesis ettiği ülkelerdeki etkisini artırabilecektir.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında Batılı hükümetler ve toplumlar nezdinde ortaya çıkan olumsuz imajı, muhtemelen bir sessizlik veya görüntüde kınama sürecine yol açabilecektir. Bu çerçevede Batılı ülkeler saldırıyı kınarken terör eylemini Ukrayna cephesine etkisi nispetinde değerlendirebilirler. Rusya-Ukrayna savaşı sonrasında Rusya’ya karşı uzun dönemli düşük profilli bir mücadele verildiği göz önüne alındığında DEAŞ’ın üstlendiği bu saldırının Batılı ülkelerin Rusya ajandasına hizmet eder nitelikte olacağı söylenebilir.
- Bu saldırı ile ABD tarafından duyurulan “7 Mart ikazı” arasında bir bağlantı kurmak mümkün müdür?
Her devlet önemli tarih ve olayların öncesinde kendi vatandaşlarına güvenlik ikazı yayımlayabilmektedir. Rusya devlet başkanlığı seçimleri öncesinde Amerikalıların böyle bir ikazı yayımlamış olması da normaldir. Öte yandan bu ikazı ABD istihbaratının Rusya-Ukrayna savaşı öncesinde Rusya’nın askeri hareketliliğini takip ederek kamuoyuna duyurmuş olması dikkat çekicidir. Bu nedenle gelişmiş haber toplama ve analiz sistemleriyle Washington’ın böyle bir saldırıyı önceden tespit etmesi mümkündür. Bununla birlikte devletler istihbarat kapasitelerinin gizliliği ve güvenliği nedeniyle birbirleriyle istihbarat paylaşmayı kısıtlama yoluna gitmektedir. Kaldı ki ABD-Rusya gerilimi dikkate alındığında istihbarat odaklı tehdit ikazının genel bir duyuru şeklinde yapıldığı değerlendirilmelidir.
Saldırıyı DEAŞ’ın üstlenmesiyle beraber Rusya’da ABD-DEAŞ bağlantısına yönelik spekülasyonların artması mümkündür. Ancak böyle bir durumun iki devlet arasındaki rekabeti artırmaktan öte bir getirisi olmayacaktır. ABD’nin Rusya’ya sempati içeren bir basın açıklaması yapması ve 7 Mart ikazının arka planı konusunda şeffaf olması halinde ise iki ülke dayanışma içerisine girebilir. Böyle bir senaryo bağlamında ise sessizlik içinde Ukrayna’da rekabet ederken Suriye’de iş birliği yapan bir ABD-Rusya ikilisi görülebilir.
- Crocus saldırısı sonrasında Rusya’nın mukabelesi ne olabilir?
Rus halkı gözünde Rus devletinin itibarını tamir etme amacıyla Vladimir Putin’in radikal kararlar alması kaçınılmaz görünmektedir. Putin tarafından yapılacak sert açıklamaların sonrasında Rusların sorumlu tuttukları gruplara yönelik saldırılar gerçekleştirmesi muhtemeldir. Bu noktada Rusya’nın DEAŞ’a yönelik cezalandırıcı saldırılar gerçekleştirmesi ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda ABD’nin DEAŞ ile mücadelesi gibi proaktif bir stratejiye başvurulabilir. Her krizin bir fırsat olduğu göz önüne alındığında Rusya önümüzdeki süreçte uluslararası arenada önleyici darbelerini meşru kılmak isteyebilecektir.
- Saldırı sonrasında Rusya-Ukrayna savaşında hangi gelişmeler yaşanabilir?
Saldırının Ukrayna ile herhangi bir ilgisinin olmadığının anlaşılmasıyla bu cephede mevcut askeri planların uygulanmaya devam etmesi beklenmektedir. Öte yandan yeni tehditlerin ortaya çıkmasıyla Ukrayna cephesine yönelik iki ihtimal ön plana çıkabilecektir. İlk ihtimal Rusya’nın kapasitesini artırması ve daha organize taarruzlar başlatmasıyla bir an önce harekatı tamamlama isteğinin alevlenmesidir. Diğer ihtimal ise mevcut statüko üzerinden bir anlaşma zemini aranmasıdır. Bu noktada Rusya ve Ukrayna ile iyi ilişkileri olan devletlere (Çin ve Türkiye gibi) ara buluculuk bağlamında görevler düşebilecektir. Ancak Kırım ve Donbas ısrarı olan Putin’in Ukrayna’dan azami ödünü koparmadan savaşı sonlandırmaya yanaşmaması da kuvvetle muhtemeldir.
Yorumlar