MİT’in MOSSAD Operasyonları
* Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) son yıl içerisinde diğer ülkelerin Türkiye’deki istihbarat faaliyetlerine yönelik yoğun bir karşı-istihbarat faaliyeti yürüttü.
* Özellikle İsrail ve İran’ın birbirlerine veya Türkiye’de yasal bir hayat süren muhalif yapılarına yönelik girişimleri dikkat çekiciydi.
* Doğal olarak Türkiye’nin de söz konusu iki ülke başta olmak üzere yabancı istihbarat servislerinin Türkiye’yi mücadele sahası haline getirmesine izin vermesi mümkün değil.
* Bu nedenle MİT, bir seri operasyonlar icra edip, bunların da bir kısmını basına servis etti.
UHA / İnternational News Agency
Doç. Dr. Murat ASLAN, Hasan Kalyoncu Üniversitesi öğretim üyesi
Hatırlanacağı üzere MİT’in düzenlediği ilk istihbarat operasyonunda, Türkiye’deki Arap öğrencilerini saflarına katmak için hücreler halinde tertiplenmiş 15 MOSSAD üyesi tespit edildi ve tutuklandı. Türk istihbaratının ikinci operasyonundaysa 14 Filistinliye saldırı hazırlığındaki yedi kişilik MOSSAD hücresi çökertildi. Üçüncü operasyonda, İran vatandaşlarını ve şirketlerini araştıran 13 MOSSAD üyesi tutuklandı. Öte yandan MOSSAD’ın Türkiye’de “görevlendirdiği” ajanların Türk veya üçüncü ülke vatandaşı olduğu görülmekte. Bunlar arasında güvenlik şirketlerinin, kendini özel dedektif şeklinde tanıtan şahısların olması da dikkat çekici.
Ayrıca Filistinli Omer Al Belbaisy isimli mühendisin “Demir Kubbe” yazılımına erişmiş olması nedeniyle MOSSAD tarafından İstanbul’da takip edilip Malezya’da kaçırılması MİT’i harekete geçirdi. Türk istihbaratınca basına servis edilen haberde Malezya yetkililerinin bilgilendirildiği ve Belbaisy’nin kurtarıldığını açıklandı. Haberde Belbaisy’nin telefonuna özel bir yazılım yerleştirildiği ve konum bilgisinin elde edildiği ifade edildi. Diğer bir ifadeyle Türk istihbaratının siber alanda kabiliyetine yönelik “küçük” bir girdi yapıldı.
Tüm bu gelişmeler dikkate alındığında Türk ve İsrail istihbaratlarının dinamik bir mücadele içinde oldukları görülmekte. Geçtiğimiz hafta içinde yapılan istihbarat operasyonu ise kapsam ve zamanlama bağlamında önemli. İsrail’in Türkiye, Lübnan ve Ürdün’de Hamas’a operasyon düzenleme tehdidi sonrasında gerginleşen istihbarat diplomasisi ivme kazandı. 2 Ocak itibarıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasında doğrudan konuyu dillendirip ikazda bulunması sonrasında MİT’in izleme sürecinden operasyon boyutuna geçiş yaptığı görülüyor.
MİT tarafından 2 Ocak’ta operasyonun duyurulma şekline ve açıklamanın kapsamına odaklanmakta fayda var. Yaklaşık üç sayfa uzunluğundaki basın duyurusu bir istihbarat örgütü için alışıldık bir durum değil. Esasen istihbarat örgütlerinin basına doğrudan ve detaylı haber servis etmesi pek olağan kabul edilmiyor. Zira istihbarat servisleri genellikle sessiz, izleyen ve tepki ölçen yapılar. Ancak 2 Ocak 2023 tarihli açıklama istihbarat stratejisi bağlamında yeni bir aşamaya geçildiğini gösteriyor.
Yapılan duyuruda MİT’in MOSSAD’a yönelik operasyonlarının “2021 yılında başlatıldığı” ifade ediliyor. Yabancı bir istihbarat servisinin tespit edilmiş bir istihbarat zafiyeti genellikle takip edilir ve öncelikle büyük resim çıkarılır. Operasyonların başlatılması ya siyasi dönüm noktalarında karşıt devlete bir mesaj iletilmesi ya da önemli güvenlik tehditlerinin önlenmesi için yapılır. MİT duyuruda 2021 yılını işaret ediyorsa, muhtemelen, MOSSAD’ın Türkiye’deki faaliyetlerinin röntgeni çekilmiş, büyük resim görülmüş ve İsrail’in sözel tehditleriyle hem siyasi yönü olan hem de istihbari nitelikte bir mesaj MOSSAD’a iletilmiş oldu. Aslında mesaj gayet net: “Türkiye’de kafana göre hareket edemezsin, üzerine çökerim!” Tabi bu mesaj ziyadesiyle “savunmacı”. Diğer bir ifadeyle MOSSAD’a yönelik daha aktif bir eylem serisi henüz başlatılmış değil.
Açıklamanın ikinci önemli özelliği altı çizilen rakamlar. Açıklamada 2021 ve 2022 yıllarında 39’u Türk, 58’i yabancı olmak üzere toplam 97 kişinin mercek altına alındığı, bunların da 51’nin adli makamlarca tutuklandığı ifade edilmekte. Ayrıca 2023 yılında özel bir dedektiflik şirketi görüntüsü altında faaliyet gösteren 17 kişinin tutuklandığı belirtiliyor.
Bir ülkenin yabancı bir ülkede yürüttüğü casusluk faaliyetlerinde bu kadar yüksek rakamların seslendirilmesi pek alışıldık bir durum değil.
Casusluk ile ilgili vakalara bakıldığında daha çok bireylerin konu edildiği karşı istihbarat faaliyetler görülmekte. Ancak İsrail’in açığa çıkarılan hücrelerinde iki yıllık süreç içerisinde 170 civarında casus veya kaynağın kimliğinin tespit edilmesi veya tutuklanması Türk istihbaratı için önemli bir başarı hikayesi.
MİT’in açıklamasında öne çıkan ikinci husus ise MOSSAD’ın Türkiye’deki faaliyetlerinde izlediği eleman kazanma ve faaliyet yöntemlerinin net bir şekilde ilan edilmesi. Aslında açıklamanın da bu kadar uzun olmasının nedeni böyle bir ihtiyacın ortaya çıkması.
MOSSAD’ın Gazze’de Hamas’a savaş ilan etmesiyle yoğunluğunu artırdığı istihbarat ve istihbarat odaklı operasyon faaliyetleri Türkiye’deki yabancı ülke vatandaşlarının daha fazla istismar edilmesi anlamına geliyor.
Diğer bir ifadeyle MOSSAD’ın İsrail çıkarlarına uygun bir şekilde Türk veya üçüncü ülke vatandaşlarını taktik düzeyde “kullanması” söz konusu.
Bu nedenle açıklamada bir kişinin, MOSSAD üyesi ile karşılaştığında maruz kalacağı “nüfuz” çabasının farkında olması gerekmekte. Aksi takdirde bilinç dışı bir ajandaya hizmet etmesi mümkün. Vatandaşların istihbarat örgütleri ve faaliyetleri ile ilgili detaylı bilgiye erişmesi 2 Ocak açıklamasıyla kamuoyu gündemine sokuldu.
O halde MİT’in 2 Ocak açıklamasının Türkiye’de hem Türk vatandaşları hem de diğer ülke vatandaşları için her dilde dolanıma sokulmasında fayda var.