(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Anayasa Mahkemesi’nin HDP ile ilgili aldığı karar iflah olmaz bir garabet ve gafilliktir”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Siyasi Partiler Kanunu mucibince, son Milletvekili Genel Seçimlerine katılma hakkı tanınan ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 33’üncü maddesindeki genel barajı aşmış bulunan siyasi partilere her yıl Hazineden ödenmek üzere o yılki genel bütçe gelirleri “(B) Cetveli” toplamının beş binde ikisi oranında ödenek belirlendiğini açıkladı.
Uluslararası Haber Ajansı (UHA)’dan Ataner YÜCE’ye değerlendirmelerde bulunan (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bu ödenek, Hazine yardımı yapılacak siyasi partiler arasında, bu partilerin genel seçim sonrasında Yüksek Seçim Kurulunca ilan edilen toplam geçerli oy sayıları ile orantılı bölüştürülmek suretiyle her yıl ödenmektedir. Bu ödemelerin o yılki Genel Bütçe Kanununun yürürlüğe girmesini takiben on gün içinde tamamlanması da zorunlu” olduğunu söyledi.
Devlet Bahçeli, Milletvekili Genel Seçimlerinde toplam geçerli oyların yüzde 3’ünden fazlasını alan siyasi partilere de hazine yardımı yapılmasının söz konusu olduğuna hatırlatarak, bu yardımdan faydalanabilecek siyasi partilere, Milletvekili Genel Seçiminin yapılacağı yıl üç katı, Mahalli İdareler Seçim yılı için iki katı olarak ödeme yapıldığını ifade etti.
Bahçeli, geldikleri aşamada bu aşamada Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak kendi tekliflerinin ise 14 Mayıs 2023’te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri için siyasi partilere ödenen üç kat fazla ödeneğin doğrudan depremden etkilenen onbir ilimize ve depremzede vatandaşlarımıza aktarılması mutlak surette düşünüldüğünün altını çizdi.
“Milliyetçi Hareket Partisi böylesi bir feragate gönüllüdür ve Hazine yardımı alan diğer siyasi partilerden de aynı hassasiyeti ümit etmektedir” diye konuşan Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
“Her yıl ödenen Hazine yardımının üç katı düzeyindeki kısmından mağdur kardeşlerimiz adına vazgeçmeye varız ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz. Biz böyle düşünürken Anayasa Mahkemesi’nin HDP ile ilgili aldığı karar iflah olmaz bir garabet ve gafilliktir. Maalesef Anayasa Mahkemesi, HDP’nin Hazine yardımı alması yönünde oy çokluğuyla karar almış ve yine safını belli etmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı marifetince, HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi nezdinde açılan dava devam ediyorken, bu terör ve bölücülük yatağının alacağı Hazine yardımına 5 Ocak 2023 tarihinde bloke konulmuştu. Adı yüksek, aidiyeti ve ahlakı küçücük olan bu mahkeme söz konusu blokeyi kaldırmış, HDP’ye Hazinenin kasasını açmıştır. Bu yürek burkan, hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesini değil ihanetin sözünü dinlemiş ve buna kulak vermişlerdir. Üstelik yılan hikayesine dönen kapatma davasında HDP’nin yapacağı sözlü savunmanın 11 Nisan’a ertelenmesi de kararlaştırılmıştır”.
Hukukun siyasileştiğini iddia eden, bu konuda devamlı gürültü kirliliği yapan müfterilerin ne hikmetse hiçbir tepkisi, hiçbir eleştirisi duyulmadığına dikkat çeken Bahçeli, “Çünkü işlerine geldi mi adalet var derler, gelmedi mi adalet ve hukukun rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlülüğün içine gömülürler. Mahkemesi HDP’nin seçimlere girmesini kolaylaştırmış, açıktan tarafını belli etmiş, güvenirliğine bir kez daha kendi eliyle darbe vurmuştur” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki seçimden sonra Cumhur İttifakı’nın yegane hedeflerinden birisinin de yeni anayasa olduğunu hatırlatan Devlet Bahçeli, “Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi’nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, bu mahkemenin milletle ters düşen, hainlere zeytin dalı uzatan, Türkiye düşmanlarının sırtını sıvazlayan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Şu anki Anayasa Mahkemesi Türk milletinin mahkemesi değildir, olması da mümkün değildir. Teröristlere Hazine yardımının kapaklarını açan bir kararı rezalet ve melanet olarak tanımlıyoruz. Şayet HDP, zillet ittifakında yer almayıp kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa, tavsiyem odur ki, Anayasa Mahkemesi Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahip olduğuna dikkat çekti.
“HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul eder, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulduğunu açık yüreklilikle söyleriz” diyen Bahçeli, her ne kadar PKK’nın; CHP ile İP’e methiyeler düzüp terörist Demirtaş’ın cezaevinden müzakere içerikli mektubunu İP başkanının bizatihi adına yayınlasa da, henüz hiçbir şey için geç kalınmış olmadığının altını çizdi.
Anayasa Mahkemesi’nin, bölücü terör örgütünün arka bahçesi olmasının beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katli olduğuna vurgu yapan Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
“Buna göz yumamayız. Böylesi bir alçalmayı sineye çekemeyiz. Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan, dağda ovada terörist peşinde koşan kahramanlarımızı incitip yok sayan bir mahkemeyi haysiyet, hukuk ve hüküm açısından biz de yok sayarız. Suçlunun masum kabul edilip masumların suçlandığı bir Türkiye olamaz, olmayacaktır. Cumhur İttifakı böylesi bir kepazeliğe müsaade etmeyecektir. Biz hak, hukuk, adalet, Milliyetçi Hareket diye diye kutlu bir maziyi kucaklayıp bugünlere geldik. Türkiye’nin aç hürler, tok esirler ülkesi olmaması için mücadele ettik. Teröristi aklayan bir mahkeme yapısına da sonuna kadar karşı çıktık”.
“Anayasa Mahkemesi’nin mezkur kararından sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itibarını, inandırıcılığını ve saygınlığını korumak nasıl mümkün olacaktır?” şeklinde konuşan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kararlardaki bu denli bir uçurumun kapatılması nasıl sağlanacaktır? Türk adaletine verilen zararı Anayasa Mahkemesi’nin cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edeceklerdir? Bu üyelerin yerinde Kandil’den üç beş terörist olsaydı aynı karar, aynı çoğunlukla, aynı şekilde çıkmayacak mıydı? Bilinmelidir ki, zihinde kabul görmemiş soruların doğru cevap bulması imkansızdır. Bu soruların cevabını Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri değil, aziz milletimiz 14 Mayıs’ta bizzat verecek, hesabı da soracaktır. Milletimizin takdir ve tercihi de her zaman olduğu gibi başımızın üzerinde olacaktır” diye kaydetti.