Macron’un Geri Adımı, Batı’nın Sefaleti
BM kuruluşları “Gazze’de hastanelere yönelik devam eden saldırıların sonlandırılması için acil uluslararası eylem çağrısında” bulunsa da ABD ve Batı ülkeleri İsrail’e verdiği koşulsuz desteği sürdürüyor.
11 Kasım 2023 | Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İsrail’in Gazze’de düzenlediği saldırılarda sivillerin öldüğünü belirterek, “Bebekler, kadınlar, yaşlılar bombalanıp öldürülüyor. Bunun hiçbir gerekçesi ve meşruiyeti yoktur. Bu yüzden İsrail’i durmaya çağırıyoruz.” diye konuştu. Macron, İngiliz yayın kuruluş BBC’ye verdiği özel mülakatta Gazze’de hayata geçirilecek bir ateşkesin İsrail’in faydasına olacağını söyledi. Fransa’nın Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırılarını açıkça kınadığını hatırlatan Macron, ABD ve İngiltere gibi bazı ülkelerin çatışmalara insani ara verilmesini savunup ateşkes çağrılarına katılmaması konusunda, “(Ateşkes çağrısı) Yapacaklarını umuyorum.” yanıtını verdi. Macron, 7 Ekim’de İsrail Cumhurbaşkanı ve Başbakanını arayan ilk liderlerden olduğunu belirterek, “Birinci gün bunun terörle mücadele olduğunu söyledik. Çünkü bir demokrasi tarafından yürütülüyor ve uluslararası kurallara, savaş kurallarına ve uluslararası insancıl hukuka uygun olmalıdır. Ancak gün geçtikçe Gazze’de sivillerin devamlı bombalandığını görmeye başladık.” ifadelerini kullandı. Ateşkesin eldeki tek çözüm olduğunun altını çizen Macron, İsrail’in uluslararası kurallara uyup uymadığı sorusuna ise, “Sivillere saldırmanın hiçbir gerekçesi olamaz.” cevabını verdi. “İsrail’i durmaya çağırıyoruz” Macron, “İsrail uluslararası insancıl hukuku ihlal mi ediyor?” sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı : “Bir partner ve dost olarak söylüyorum ki terör saldırısından bir ay sonra, bu şekilde başa çıkmaya çalışırsanız bence kınanan ve suçlu olan siz olursunuz. Bugün siviller bombalandı. Bebekler, kadınlar, yaşlılar bombalanıp öldürülüyor. Bunun hiçbir gerekçesi ve meşruiyeti yoktur. Bu yüzden İsrail’i durmaya çağırıyoruz. Ben hakim değilim, bir devlet başkanıyım. Herkese uluslararası hukuku hatırlatıyorum ve ateşkes çağrısı yapıyorum.” Macron, İsrail’in Gazze’yi bombalamasının çatışmayı uzatacak şekilde bölgede kötü duygular oluşmasına neden olduğunu da sözlerine ekledi. Ülkede pazar günü yapılacak antisemitizme karşı yürüyüşe ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Macron, ülkesinin en büyük Müslüman ve Yahudi nüfusuna sahip Avrupa ülkelerinden biri olduğunun altını çizerken tüm Fransızların antisemitizm karşısında birlik olması ve Filistinlilerin yaşadığı acıyı paylaşması gerektiğini söyledi.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN & SETA Genel Koordinatörü
İsrail ordusu Gazze’de hastaneleri bombardıman etmeye devam ediyor.
Şifa ve Kudüs hastanelerinin hizmet dışı kalmasıyla Gazze’nin kuzeyi “dünyadaki cehennem” haline geldi.
BM kuruluşları “Gazze’de hastanelere yönelik devam eden saldırıların sonlandırılması için acil uluslararası eylem çağrısında” bulunsa da ABD ve Batı ülkeleri İsrail’e verdiği koşulsuz desteği sürdürüyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü Mokhiber “Gazze’de yaşananlar ders kitaplarında örnek olarak verilebilecek nitelikte bir soykırım vakasıdır” diyerek istifa etse de Batı dünyası ateşkes ve insani yardım çağrısı bile yapamıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un üç gün önce “bebekler, kadınlar, yaşlılar bombalanıp öldürülüyor. Bunun hiçbir gerekçesi ve meşruiyeti yoktur. Bu yüzden İsrail’i durmaya çağırıyoruz” şeklindeki ateşkes çağrısı “geç de olsa olumlu bir gelişme” olarak değerlendirilmişti.
Fransa muhalefeti ise Macron’un ateşkes çağrısını “geç kalma” eleştirisi ile karşılamıştı.
Ancak Macron bu çok geç kalmış pozisyonunu bile koruyamadı.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun tepkisi üzerine Macron geri adım attı ve “İsrail’in savunma hakkını koşulsuz desteklediğini” açıkladı.
AB’den cılız ateşkes çağrıları gelirken Almanya tam bir İsrail yanlısı tutum ile kilitlenmiş halde.
Holokost utancının borcu ile Gazze katliamına en aktif desteği veriyorlar.
Liderler sessiz kalsa ya da geri adım atsa da Avrupa ülkelerindeki Filistin gösterileri halkların Gazze’deki İsrail katliamını unutmayacağını ve yönetimlerini bundan sorumlu tutacağını gösteriyor.
Tüm dünyanın gözü önünde hastanelerin vurulması, çocuk ve kadınların öldürülmesi vicdanlarda derin yaralar oluşturdu.
Macron’un ileri geri açıklamaları yani açık sefaleti aslında Batı dünyasının utancının da sembolü.
Bu sefaleti Eski Fransa Başbakanı Villepin “Oksidentalizm tuzağı” olarak niteliyor.
Batı’nın kendisini İsrail ile birlikte uluslararası toplumun büyük bir kısmı tarafından sorgulanmakta olan bir bloğa çevirdiğini ve izole ettiğini söylüyor: “Oksidentalizm, 5 asır boyunca dünya siyasetini yöneten Batı’nın, her şeye karışma işine sessizce devam edebileceği düşüncesidir.”
Bu defa Oksidentalist utanç Filistinlilerin katledilmesine aktif destek olarak kendisini gösteriyor.
Kuşkusuz bu utanca İslam dünyasının çaresizliği eşlik ediyor.
İslam İş birliği Teşkilatı’nın Riyad bildirisi “İsrail’in savaş suçlarının araştırılması, yerleşimci terörünün durdurulması ve muhasaranın yarılması” gibi vurgularıyla İsrail-Filistin çatışmasının söylem düzlemi açısından önemli görüldüyse de mevcut katliamı durdurma açısından yeterli bulunmadı.
İsrail’in sivilleri öldüren bombardımanı durdurulmadıkça ve Gazze’ye yeterli insani yardım sağlanmadıkça söylenenler hep eksik kalacak.
Yapılması gereken Refah kapısından ve hatta denizden Gazze’ye acil yardım götürülmesi.
İslam dünyasının dağınıklığı ve Arap ülkelerinin Hamas’a dair farklı yaklaşımları İsrail karşısında daha etkin ve somut kararların alınmasını engelliyor.
Yine de Riyad Bildirisi Netahyahu’yu rahatsız etti.
Gazze krizi bittiğinde yerinde kalamayacağı söylenen Netanyahu, Arap liderleri tehdit etmekten geri kalmıyor: “Çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız: Sessiz kalın.”
Netanyahu’nun küstah diline cevap veren bir Arap lider çıkar mı bilmiyorum ancak Macron’un ileri geri açıklamalarını benzer tutum takınmazlar her halde.