Küresel felaket yaklaşıyor!..
Gerçekte küresel felaketin belirtileri dünya genelinde yaşanmaya başladı bile…
Kasırgalar, deniz suyu seviyesinin yükselmesi, orman yangınları, kirlenip temizlenemeyen okyanuslar, kuraklık ve seller bu küresel felaketin belirtileri aslında.
Küresel ısınma ilk kez etkilerini 19ncu yüzyılda Sanayi Devriminin ortaya çıkmasıyla kendini gösterdiği, 20nci yüzyılda ortalama sıcaklığın 0,5 santigrat dereceye artmasıyla daha belirgin hale geldiği ifade ediliyor.
Küresel iklim değişikliği içinde bulunduğumuz 21nci yüzyılda da etkilerini göstermeye devam ediyor.
Özellikle ülkemiz hava koşullarında geçmiş dönemlerde ekim ayından itibaren yağışlar ve soğuk hava etkisini göstermeye başlardı.
Kasım ayının ortasına gelmemize rağmen ülkemiz genelinde yazdan kalma günler yaşanıyor, kuraklık etkisini iyiden iyiye hissettiriyor, beklenen yağışlar bir türlü gelmiyor!
Küresel ısınma sorunu, Kuzey Yarıkürede buzulların erimeye başlaması, denizlerin ısınması, su taşkınları ve tedarik zincirlerinin bozulmaya başlamasıyla Birleşmiş Milletler çerçevesinde uluslararası bir sorun olarak değerlendirilmeye başlandı.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi, sorunun çözümü amacıyla dünyanın değişik kentlerinde küresel ısınmanı getirdiği felaketlere dikkat çekmeye çalışıyor.
Son olarak Mısır’da düzenlenen 06-12 Kasım 2022 tarihleri arasında yapılan İklim Zirvesinde bu uluslararası sorun değişik boyutlarıyla ele alındı.
BM Genel Sekreteri Antonia Guterres, Zirve kapsamında yaptığı konuşmada fosil yakıt üreticilerine yönelik sert açıklamalarda bulundu.
Guterres, ‘’ Fosil yakıt genişlemesini örtbas etmek için sahte ‘net sıfır, taahhütlerini kullanmak kınanmalıdır. Bu düpedüz bir aldatmacadır. Bu zehirli örtbas, dünyamızı iklim uçurumundan aşağı itebilir. Bu sahtekarlık sona ermelidir, değerlendirmesinde bulundu.,(Hürriyet, 13.11.2022, S.6)
Küresel ısınma sorunu daha önce 1994 yılında yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçevesi Sözleşmesinin temelinde ele alınmış ve katılımcı ülkeler taahhütlerde bulunmuştu.
Daha sonra 2015 yılında kabul edilen Paris İklim Anlaşması çerçevesinde de küresel ısınmanın 1,5 derece ile sınırlanması anlaşmaya dahil devletlerce kabul edilmişti.
Sorunu dünya genelinde önemli bir boyuta ulaşması çevreci kuruluşlar ve iklim aktivistlerini de harekete geçirmiş bulunuyor.
2018 yılında başladığı okul greviyle dünya genelinde dikkatleri üzerinde toplayan Greta Thunberg’le birlikte, ülkemizde dahil olmak üzere çok sayıda Z kuşağından genç sorunu sahiplendi.
Soruna yaptığı eylemlerle dikkati çeken diğer bir iklim aktivisti de Norveçli Astrid Rem (31) oldu.
Rem, Hürriyet gazetesinin sorularına verdiği cevapta, iklim değişikliği sorununa verdikleri öneme binaen ‘sanat eserlerine yönelik eylemlerinin gerçekte zarar verici olmadığını, zarar verirmiş gibi yaptıkları, açıklamasında bulundu.
Esas amaçlarının iklim değişikliği konusunda bir farkındalık ve siyasi baskı yaratmak olduğunu ifade etti.
ÜLKEMİZDE DURUM
Küresel ısınma ortaya koyduğu olumsuz etkileri nedeniyle ülkemiz genelinde üzerinde tartışılan konular arasında yer almaya devam etmektedir.
Soruna çözüm arama amacıyla değişik ülkeler arasında yapılan görüşmelere ülkemizde katılmakta, bu meyanda 2015 yılında kabul edilen Paris İklim Anlaşması’nın altında bizimde onayımız bulunmaktadır.
Uluslararası alanda yapılan işbirliği toplantılarının yansıması olarak ülkemiz genelinde değişik etkinlikler düzenlenmektedir.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca Konya ilimizde düzenlenen ilk İklim Şura’sında sorunun boyutları sivil toplum kuruluşlarının da katkılarıyla 21-25 Şubat 2022 tarihleri arasında ele alınmıştı.
Şura’nın sonuç bildirgesinde Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon ve Yeşil Kalkınma hedefleri doğrultusunda yol haritası açıklanmıştı.
Bakanlık, bu yol haritası doğrultusunda Mısır’da yapılan BM İklim Zirvesi Ulusal Katkı Beyanına göre yeni hedeflerini açıkladı.
Zirvede açıklanan yeni Ulusal Katkı Beyanına göre, 2030 yılı için % 21 olan emisyon azaltma hedefi yüzde 41’ e yükseltildi. İlave olarak emisyonların tepe noktasına 2038’de çıkacağı da duyuruldu.
Şüphesiz bu hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini gelecek zaman gösterecektir. Sorunun çözümünde acil davranma zorunluluğu vardır ve 2030’lu yılları beklemeyecek kadar uzun zaman aralığına ihtiyacı gerektirmemektedir.
İklim Haber ve KONDA tarafından yapılan ‘Türkiye’de İklim Değişikliği ve Çevre Sorunları Algısı 2021 yılı araştırması sonuçlarına göre ülkemizde her 4 kişiden üçü iklim krizinin insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak düşünmekte, toplumun yüzde 66 sı iklim değişikliği konusunda endişeli olduğunu ifade etmektedir.
İnsanlık olarak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini daha yakından hissetmekteyiz.
Bu konuda her birimize önemli sorumluluklar düşmektedir. Isınan hava, daha sıcak bir ortam, kuraklık, göl ve nehirlerin kuruması, su kaynaklarının tükenmesi ve gıda krizi olarak kendini göstermektedir.
Yeşili korumak, yangınlara fırsat vermemek, sıfır atık, çevre temizliği ve enerji tasarrufu konularında sorumlu birer vatandaş olarak üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirebilmeliyiz.
İklim değişikliği konusunda geçen zamanın insanlığın aleyhine geliştiği gerçeğini kabul etmek zorundayız.
Atıf ÖZGEN
(*) İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi
e-mail: ozgenatif@gmail.com
***
İnsani Değerler Derneği Kurucu ve Yönetim Kurulu Üyesi, Uluslararası Haber Ajansı (UHA) ve TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA)’nın köşe yazarı Atıf ÖZGEN, emekli olduktan sonra kaleme aldığı ilk eseri olan ‘Önce Özde Önde İNSAN’ isimli kitabını yayımladı.
[UHA Haber Ajansı, 24 Ağustos 2022]