Kontrollü vekâlet çatışması kime yarar?
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin DURAN, Ortadoğu’nun yeni yıla suikastlar ve terör saldırıları ile girdiğini belirterek, Salı günü Hamas’ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı El Aruri’nin Beyrut’ta öldürülürken çarşamba günü de İran’ın Kirman şehrinde DEAŞ’ın üstlendiği iki bombalı saldırıda 103 kişi hayatını kaybettiğini açıkladı.
UHA / İnternational News Agency
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin DURAN, kaleme aldığı “vekâlet çatışması kime yarar?” başlıklı yazısıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede, bu saldırıların gözlerini İsrail’e çevirirken İran ve Hizbullah’ın “intikam ve ağır bedel ödetme” sözü verdiğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN, şunları söyledi:
“Kızıldeniz’deki gemilere yönelik Husi saldırıları ve buna yönelik ABD’nin başında olduğu “Refah Muhafızı Operasyonu” başlatılması, Devrim Muhafızları’nın önde gelen komutanlarından Rıza Musevi ‘nin Suriye’de öldürülmesi ve Haşdi Şabi’ye bağlı milis gücü Nuceba hareketi liderlerinden Ebu Takva es-Saidi’nin ‘tehdit’ olarak görüldüğü için ABD tarafından Irak’ta öldürülmesini de bölgemizdeki yükselen gerilimin diğer işaretleri olarak sıralayabiliriz”.
“MİT’in 34 İsrail casusunu tutuklamasını da bu fotoğrafa ekleyelim” diyen Prof. Dr. DURAN, ve ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın, bölgedeki tansiyonu indirmek amacıyla dördüncü kez Ortadoğu turunda olduğunu, Cuma (5 Ocak 2024) günü İstanbul’a gelen Blinken’ın, Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Mısır, İsrail, Batı Şeria’ya ve Yunanistan’a da gideceğini hatırlattı.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin DURAN, Kasımda seçimlere gidecek Biden yönetiminin İsrail- Filistin çatışmasının bölgesel bir yangına dönüşmemesi için çaba sarf etmek zorunda olduğunu dile getirdi.
“Tüm bu çatışma haberleri ve gerilim ne yazık ki Ortadoğu için sürpriz değil” diyen Prof. Dr. DURAN, şöyle devam etti:
“Malum ABD ve diğer Batılı ülkelerin 7 Ekim sonrasında İsrail’in Gazze’deki katliamlarına verdiği koşulsuz desteğin bölgemizi hareketlendirmesi bekleniyordu. İsrail’in “Hamas’ı yok etme” ve “yedi meydanda savaşma” söyleminin açık-gizli operasyonları getireceği biliniyordu. Dahası, Netanyahu hükümetinin çatışmanın Lübnan’a yayılmasını ve hatta ABD ile İran’ın doğrudan karşı karşıya gelmesini arzu edeceği konuşuluyordu. Peki bölgemizde artan terör saldırıları ve istihbarat operasyonları mevcut vekil çatışmasını aktörlerin açık çatışmasına götürür mü? ABD’nin bunu istemediği açık.
İran, vekil çatışmasını Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’de devam ettirme kararlılığı gösterir ancak çatışmanın “kontrolden çıkarak” doğrudan ABD ve İsrail ile İran’ın savaşına dönmesini tercih etmez. “Caydırıcı darbeler” vurulsa bile İran’ın geçtiğimiz 44 yılda kurduğu “Direniş Ekseni” kapasitesi dolaylı vekil çatışmasını sürdürmek için yeteri kadar güçlü.
Suikast ve terör saldırıları İran milisleri için “Kasım Süleymani ruhunu” yaşatacak olaylar. Bunların İran ve vekillerini caydırması beklenmemeli”.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN, Bölgedeki çatışma ortamının kontrolden çıkmasının ise ciddi bir risk olduğunu belirterek, “Nitekim Dışişleri Bakanı Fidan bir süredir Batı ülkelerinin İsrail’in saldırganlığına onay vermesinin hem uluslararası sistemde ciddi kırılmalar hem de bölgede çatışmanın yayılması riskini büyüttüğünü vurguluyor: “İsraillilerin, Lübnan’la savaşa girmemek için kendilerini zor tuttuğunu düşünüyorum. Ama hep söylüyorum. Bu yol çıkmaz sokaktır. Öyle bir şey olursa bu savaş tabii ki bitmez. Tam tersine, meselenin çözülmesi isteniyorsa, barış ve iki devletli çözüme odaklanmak lazım.”
“Kontrollü vekil çatışması” ortamının İran ve İsrail’in işine yarayabileceğini ifade eden SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin DURAN, ancak bu durumun Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ve diğer bölgesel güçlerin küresel ve bölgesel değerlendirmelerini yeni bir boyuta taşıyacak etkilerde bulunduğunu, Ukrayna savaşından sonra Gazze krizinin de bölge ülkelerinin güvenlik politikalarını yeni değişimlere taşıyabileceğini aktardı.
Prof. Dr. Burhanettin DURAN, kaleme aldığı “vekâlet çatışması kime yarar?” başlıklı yazısının son değerlendirmesini de şöyle yaptı:
“Çin ve Rusya’nın bölgeye daha fazla müdahil olma çabaları gibi. Ya da Türkiye ve Körfez ülkeleri arasında daha yakın ikili veya bölgesel güvenlik işbirliği anlaşmaları gibi. Kasım seçimlerinin sonucuna bağlı olarak ABD, Ortadoğu politikasını yeniden ele almak zorunda kalabilir”.