Kılıçdaroğlu’nun çözüm açıklaması Kürt seçmenden oy alma taktiği mi?
UHA HABER / Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununun çözümü için HDP’yi meşru organ olarak göstermesi ne anlama geliyor? Uzmanlara göre bu CHP için bir açılım, aynı zamanda da Cumhur ile Millet ittifaklarında Kürt seçmenden oy kapma yarışı.
(UHA) Uluslararası Haber Ajansı’nın ‘Deutsche Welle‘den aktardığı Hilal KÖYLÜ’nün özel haberine göre, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununun çözümü için meşru bir organa ihtiyaç duyulduğu, bu organın mecliste temsil edilen HDP” olduğu yönündeki açıklaması, Ankara’da Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasında Kürt seçmenden oy kapma yarışını gündeme getirdi.
Zira 27 Eylül’de 2023 seçimine ilişkin Tutum Belgesi’ni açıklamaya hazırlanan HDP’nin oyları 2023 için kritik önem taşıyor. Sadece MAK Danışmanlık, Metropol gibi kamuoyu şirketlerinin yaptığı araştırmalarda değil hükümete yakın kamuoyu şirketlerinin yaptığı araştırmalarda da HDP oyları yüzde 12-13 bandının üst seviyesinde gösteriliyor.
“Sezai Temelli bağlayıcı olmaz”
Kamuoyu araştırmacısı İbrahim Uslu, Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunun çözümü için HDP’yi meşru organ olarak göstermesi bir çeşit “yeni açılım” olduğunu düşünenlerden. “CHP, ilk kez bu kadar açık ve doğrudan bir şekilde Kürt sorununun varlığını kabul etti” diyen Uslu, Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamasıyla ne hedeflediğini AKP’nin 2009-2015 yılları arasında yürüttüğü çözüm sürecini hatırlatarak yorumluyor.
AKP’nin yürüttüğü çözüm sürecinde Kandil’le, İmralı’yla görüşmeler yapıldığını ancak HDP’yle sürekli bir mesafeli ilişki yürütüldüğünü belirten Uslu, “Bir kez Dolmabahçe’de biraraya geldiler, o zaman da AKP içinde kriz çıktı. O dönem AKP’nin meclis dışında PKK’yla görüştüğü ve buna HDP’nin aracılık ettiği şeklinde bir süreç yönetim modeli kurulduğunu gördük ve bu model işe yaramadı” değerlendirmesini yapıyor.
CHP’nin ise HDP’yi mecliste bir parti olarak kamuoyuna hatırlattığını ve Kürt sorununun çözümünde asıl muhatap sayılması gerektiğini ortaya koyan bir tavır sergilediğini belirten Uslu, HDP eski eş genel başkanlarından Van Milletvekili Sezai Temelli’nin “Asıl muhatap İmralı’dır” çıkışının ise HDP’yi doğrudan bağlamayacağını öngörüyor:
“Kürtlerden oy alan bir parti olarak Kürt meselesinin çözümü konusunda mecliste bir irade oluşacaksa HDP bunu sabote edemez. Kendi seçmenleri bir kere, HDP’yi buna zorlar. İster şu an böyle bir süreç yönetmeye niyeti olsun ister olmasın ama günün birinde mecliste böyle bir idare şekillenecek olursa HDP bunun parçası olmak zorunda kalır zaten. Ya da o dönemde, başka isimle bir parti olursa, o bu işin bir parçası olmak zorunda kalır.”
AKP ile CHP’nin birbirine benzeyen hamleleri
Ankara’da siyasi kulisleri yakından izleyen gazetecilerden Sedat Bozkurt da ittifakların Kürt seçmenin oyları için girdiği yarışa dikkat çekiyor. Bozkurt’a göre Kılıçdaroğlu’nun açıklamasının iki nedeni var: HDP’yi Millet İttifakı’nın yörüngesinde bir yerde muhafaza etmek ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kürt seçmenden mümkün olduğunca fazla şekilde Millet İttifakı’nın adayına oy toplayabilmek.
Aynı hamleleri Cumhur İttifakı’nın da yaptığını hatırlatan Bozkurt, “Yanında MHP’yi de taşıyor olmasına rağmen Erdoğan Diyarbakır’a gitti, çözüm sürecini dillendirmese de oradaki meseleye el atacağını, dokunacağını, bir şekilde açılım yapacağını söyledi. Erdoğan bunu söylerken Millet İttifakı’nın sessiz kalmasını beklemek siyaseten yanlış olurdu. Millet İttifakı’nın ajandasında Kürt meselesinin ele alınması da var. İşte bunu söylüyor Kılıçdaroğlu” diyor.
“Kürt sorununun çözümü açısından ilerleme”
Bozkurt, CHP’nin içinde İYİ Parti’nin de olduğu Millet İttifakı’nda Kürt sorununu HDP’nin istediği gibi çözüp çözemeyeceği sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:
“Tabii ki doğal olarak CHP’nin sorunu çözmesi mümkün görünmüyor ama bunun masaya getirilmiş olması bile Kürt meselesinin çözümü açısından bir ilerleme. Bunu nasıl çözeceksiniz? İktidarın bir önceki çözüm sürecinde yaptığı gibi Öcalan’ı muhatap alıp HDP’yi ulak haline mi getireceksiniz yoksa kayyum baskısına, seçilmiş siyasetçilerinin hapse atılmasına karşın sivil siyaseti sonuna kadar zorlayan HDP’yi doğrudan muhatap mı alacaksınız? CHP ikincisini yapıyor ve hem Kürt sorununa çözüm arıyor hem de HDP’yi sivil siyaset zemininde tutma çabasını sürdürüyor.”
HDP için “Homojen, tek bir görüşten oluşan parti de değil. Yönetilmesi kolay parti de değil. Çünkü üzerinde sadece ülke yönetimin değil örgütün de baskısı var” diyen Bozkurt, Sezai Temelli’nin İmralı çıkışının HDP’de bütünüyle karşılık bulmasının zor olduğunu öngörüyor:
“Kılıçdaroğlu muhatap olarak Öcalan’ın alınmasına sıcak bakmıyor, ihtimal vermiyorum. Öcalan’ın muhatap alındığı bir çözüm sürecini Millet İttifakı’nın bileşenlerine, hatta CHP’nin kendisine anlatamazsınız. Burada Sezai Temelli’nin niyeti şuysa anlaşılabilir bir şey sonuçta. Kürt meselesinin unsurlarından biridir Öcalan. Yani Kürt meselesini çözmek için bir masaya oturduğunuz zaman maddelerden biri Öcalan’ın durumudur. Ama bu, bir çözüm sürecinin başlangıcından sonra ele alınacak konulardır.”
“Biz zaten meşru bir partiyiz”
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından sonra HDP’nin 27 Eylül’de 2023 seçimi için açıklayacağı Tutum Belgesi Ankara siyaseti için daha da kritik hale geldi. Tutum Belgesi’nde Kürt sorununa demokratik çözüm için tüm partilere çağrı yapacak olan HDP yönetimi, bu konuda siyasi partilerden “samimi” açıklamalar beklediklerini söylüyor. Parti yönetimi, sadece seçim öncesinde “geçici ve samimi olmayan” mesajlarla Kürt seçmenin oyunu hiçbir partinin kazanamayacağını dile getiriyor.
Kılıçdaroğlu’nın açıklamasını DW Türkçe’ye değerlendiren HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Biz Türkiye partisiyiz. Türkiye’nin her yerinden oy alan bir partiyiz. Zaten anayasal ve meşru bir partiyiz. Kürt sorununun çözümü de bizim için çok önemli. Kürt sorununun çözümünde elbette ki taraflar var, halkımız var, çözüm süreci var” şeklinde konuşuyor.
“Herkes Kürt seçmen için manevra yapıyor”
Siyaset bilimci Prof. Levent Köker de CHP’nin Kürt sorununun varlığını kabullendiğini ilk kez açık ve net bir şekilde kamuoyuyla paylaşmakla ve HDP’yle bu konuda konuşabileceğini söylemekle beraber net bir mesaj veremediğini, tıpkı AKP gibi Kürt seçmenin oyununu almaya çalıştığını düşünüyor.
Köker, “CHP’nin aklında ne var? CHP hiçbir zaman Kürtçe’nin anadilde eğitim dili olması gerektiğini söyleyemedi. Ya da belediyelerin merkez idare tarafından yönetilmeyip, kendi iradeleriyle yönetilmesi anlamına gelen demokratik özerklik konusunda kamuoyuna açık mesaj vermedi. Şimdi bir iktidar hesabı var ve Kürt seçmenin oyunu almak için manevra yapıyor. Bunu herkes yapıyor, seçim öncesi. Kılıçdaroğlu samimiyse Kürt sorununun çözümü konusunda daha açık konuşmalı” görüşünü dile getiriyor.
HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde 13,1 oy almış, 1 Kasım 2015’te tekrarlanan seçimde de oy oranını yüzde 10,76’da tutmayı başarmıştı. HDP, 24 Haziran 2018 seçimlerinde de yüzde 11,7 oy oranına ulaşmıştı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nı zayıflatmak isteyen HDP’nin Millet İttifakı’nın özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana gibi büyükşehirlerde kazanmasının da yolunu açtığı biliniyor. HDP şu anda 56 sandalye ile meclisin AKP ve CHP’den sonra üçüncü büyük partisi konumunda.
HABER : Hilal Köylü / Ankara
[UHA Haber Ajansı, 22 Eylül 2021]