Karabağ operasyonu: Azerbaycan için yeni bir kulvar açıldı
* Azerbaycan’ın Karabağ’daki zaferi sadece askeri açıdan değil bölgedeki denklem üzerine de ciddi sonuçları olabilecek türden bir adım.
* Rusya’dan Avrupa’ya Türkiye’den İsrail’e kadar geniş bir alanı etkileyecek yeni süreci değerlendiren uzmanlar, Bakü yönetiminin artık “bir üst kulvarda” yer alacağı görüşünde.
Yaklaşık 30 yıldır işgal altında olan ve 2020’deki savaşla yeni bir sürece evrilen Karabağ meselesi yeniden gündemin ilk sırasında…
Hatırlanacağı üzere 2. Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan 13 bin kilometrekare alanın yaklaşık 10 bin kilometrekaresine hakim olmuş ve geri kalan bölgeye 2025 yılına kadar Rus birlikleri yerleşmişti.
[2020’deki savaşın ardından Putin’in liderliğinde imzalanan anlaşmayla bölgeye Rus Barış Gücü yerleşmişti.]
Ancak bölgedeki işgalci Ermeni güçlerin Azerbaycan güvenlik unsurlarına yönelik saldırıları yeni bir fitili daha ateşledi ve Bakü yönetimi bölgede “antiterör operasyonu” başlattı. Bu operasyonun askeri boyutu sıkça tartışıldı ancak sürecin sona ermesinden sonra ortaya çıkan fotoğrafın uluslararası denklemde ne ifade ettiği meselesi de aslında oldukça kritik.
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Kaan Kutlu Ataç’a göre bu sürecin ardından görünen tablo sadece Bakü ve Erivan’ı değil Rusya’dan Avrupa’ya, İsrail’den Türkiye’ye kadar geniş bir alanı etkileyecek. Azerbaycan’ın artık “bir üst lige” çıktığını vurgulayan Ataç ile Karabağ’daki gelişmeleri biraz daha detaylandırabilmek üzere bir araya geldik…
[Azerbaycan’ın başlattığı antiterör operasyonu kısa zamanda başarıya ulaştı.]
Bakü için en doğru zaman
Ataç sonucu değerlendirmeden önce filmi biraz geriye sarıyor ve o dönemki tabloyu anlatıyor. Karabağ meselesini, “uzun yıllara dayalı, ikili ve çok taraflı birçok girişime rağmen sulh içinde çözülemeyen donmuş sorun” olarak tanımlıyor.
Karabağ meselesinde 2020’den kalan bakiyenin yine askeri bir şekilde çözüme kavuşacağına yönelik sinyallerin bir süredir ortaya çıktığından bahsediyor.
“Ermenistan’daki Paşinyan yönetiminin Azerbaycan ile ilgili sorunlarından Karabağ meselesini tamamen ayrı bir kefeye koyması ve Karabağ’ın Azerbaycan’ın yasal toprağı olduğu yönündeki 2023 yazındaki ifadeleri dikkat çekiciydi” diyor.
Ayrıca, Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’ya yönelik saldırı girişimi sonrası gerek uluslararası sistemde gerekse de Kafkas coğrafyasında etki alanlarında yaşanan erozyonun Bakü için “pozitif sinyaller” olduğunun altını çiziyor.
[Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle AB’nin aradığı alternatifler de Bakü ön plana çıkıyor.]
Avrupa’nın “enerji ihtiyacı” burada da karşımıza çıkıyor
Kaan Kutlu Ataç, beliren emareleri saymaya devam ediyor. Ermenistan’ın ikili ve çok taraflı savunma-güvenlik anlaşmalarıyla bağlı olduğu Moskova’dan gerekli desteği bulamaması da listede kendine yer buluyor.
Tam bu noktada ilginç bir parantez açıyor Ataç… Her ne kadar enerji meselesini Avrupa ile Rusya üzerinden okusak da Azerbaycan’ın da denklemde çok kritik bir noktada olduğunu hatırlatıyor:
“Ukrayna Savaşı nedeniyle özellikle Avrupa açısından enerji ihtiyacının akamete uğraması ve ardından alternatif tedarikçi olarak Bakü’nün enerji oyununda boy göstermesi dikkate değer. Bu gerçeklik, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlaması açısından Avrupa’dan gelebilecek itirazları ve eleştirileri de minimize etme yönünde en sağlam gerekçeyi oluşturdu.
Karabağ ile ilgili Erivan yönetiminin muhtemel Azerbaycan operasyonunda taraf olmayacağının anlaşılması donmuş Karabağ meselesinin sert güçle ve ani bir hamleyle çözümü konusunda Bakü’ye bir nevi yeşil ışık oldu.”
[Azerbaycan’ın kendi topraklarındaki mücadelesinde İsrail yapımı savunma sanayii ürünleri de sıkça kullanılıyor.]
Bakü-Tel Aviv hattı yeni sürecin işaretlerinden biri
Azerbaycan’ın operasyonu sırasında dikkatimizi çeken konulardan biri de kullanılan İsrail menşeili mühimmatların çokluğuydu. Bakü-Tel Aviv arasında askeri açıdan sağlam bir bağ bulunduğu bir sır değil. Ancak bunun daha farklı bir boyuta taşındığına işaret ediyor Kaan Kutlu Ataç.
Azerbaycan’ın Tel Aviv’de giderek daha görünür olmaya başladığına getiriyor sözü ve “Bakü, İsrail’de salt bir silah alıcı değil kendi politikalarının Tel Aviv yönetimi ve İsrail halkı nezdinde de aktarılması yönünde kamu diplomasisini iyi kullanıyor. Azerbaycan yönetimi İsrail’de hükümet ve halkla ilişkiler alanında ciddi yatırımlar yaptı. Tel Aviv’in en önemli kumsallarından birinde yer alan Azerbaycan Kültür Evi bu örneklerden biri” diyor.
[Ankara-Bakü hattında belki de tarihin en yakın ilişkilerinin yaşanması bölgeyi de doğrudan etkiliyor.]
Gücü asimetrik hale getirebilmek…
Ataç’ın görüşlerinin temelinde; Azerbaycan’ın altyapısı sadece askeri hamlelere dayanmayan, diplomasinin farklı boyutlarıyla desteklenmiş sert gücün, donmuş sorunlara çözüm getirebileceğine dair bir örnek oluşturduğu gerçekliği yatıyor. Bakü’nün Batı ile ilişkilerinin temelini “enerji bizi ayırıncaya dek” yaklaşımı üzerinden okuyor Ataç.
“Gücü asitmetrik hale getirebilmek…” diyor ve “Bu durum, Azerbaycan’ın enerji boyutuyla Avrupa, askeri ve siyasi boyutuyla İsrail ve Türkiye ile oluşturduğu güç denkleminin bir tezahürü. Bu yeteneğin Azerbaycan’ı uluslararası sistemde farklı bir kulvara taşıdığını görüyoruz” sözlerini kullanıyor.
Ancak bu durumun yakın gelecekte Azerbaycan için farklı sorunlarla sınanmayı da beraberinde getireceğini ekleyip, devam ediyor:
“Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü sağlama stratejisi henüz tamamlanmadı… Karabağ Ermenileri’nin Azerbaycan siyasi bütünlüğü içinde varlıklarını sürdürecek olması Kafkas coğrafyasında etnik sorunların bu aşamada devam edeceğini de gösteriyor.
Karabağ Ermenileri Azerbaycan ve Ermenistan ikili ilişkilerinin yanı sıra uluslararası sistemdeki çok taraflı ilişkilerde bundan sonra Bakü’nün yumuşak karnı olacak. Bu noktada, Ermenistan’ın bölgeye ‘Fransız ve ABD’li barış gücü konuşlansın’ çağrısı atlanmamalı…
Batılı başkentler son anti-terör operasyonu nedeniyle Bakü’yü kınasa da Ukrayna Savaşı’nın yakın gelecekte nihayete ermeyeceği yönündeki genel kanaat ve Rusya’ya yönelik Batı yaptırımları devam ettiği sürece Azerbaycan’ın enerji kartı Batı ülkelerine karşı en güçlü kozu olmaya devam edecek.
Jeopolitik gerçeklik Bakü ile Batı arasındaki ilişkinin enerji kaynaklarına bağımlılık derecesinde ilerleyeceğini gösteriyor. Nitekim terör operasyonunun sona erdiğinin açıklandığı gün dünya enerji devlerinden BP’nin başkanının Bakü’de Cumhurbaşkanı Aliyev ile bir araya gelmiş olması enerji meselesinin belirleyici olduğunu ortaya koymuş oldu.”
***
Yazar hakkında
Sertaç AKSAN, Adana’da 1986 yılında doğdu. Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema ve TV Bölümü mezunu. 2009 yılında Anadolu Ajansında başladığı iş hayatında Star Haber, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Yeni Şafak gibi kurumlarda görev aldı.
Kasım 2019’dan bu yana TRT Haber’de çalışıyor.