Jiri Barta ve Emil Tabakov Antalya’dan Geçti…
Antalya Devlet Senfoni Orkestrası üç değerli sanatçıyı konuk etti bu hafta; Çek çellist Jiri Barta ve Bulgar şef Emil Tabakov. Her ikisi de orkestranın ve dinleyenlerinin iyi tanıdıkları sanatçılardı. Üçüncü konuk sanatçı soprano Çiğdem Soyarslan‘dı ve başkemancı olarak Semih Kartal görev aldı.
Merakla beklediğim geçtiğimiz haftanın konserini, zorunlu Antalya dışı seyahatim nedeniyle kaçırdım. Veriko Tchumburidze’yi artık başka zaman dinleyeceğim.
Konser öncesi yapılan “bölüm aralarında alkış” duyurularına, program başladıktan sonra salona giriş-çıkış yapılmaması konusu da eklenmiş, çok iyi oldu. Sonuç şimdilik başarılı gidiyor.
Bu haftanın iki eserinde de ilk dikkatimi çeken trombonların yokluğu oldu. Bir de son zamanlardaki en kalabalık orkestra kadrosu. İkili orkestraya gözümüz alıştığından, “üçlü orkestra” kalabalık gözüktü doğal olarak. Aslında ve yanlış anımsamıyorsam İnci Özdil şefliğindeki Adso, 100 kişilik (takviyeli) orkestra ile “Titan” bile seslendirmişti yıllar önce. Bir de E. Tabakov’un sahneye geldiğinde hep yaptığı, nota sehpasını kenara çekip ezbere yönettiği günleri anımsadım. Bu akşam iki eseri de nota sehpasıyla yönetti.
Konserde ilk olarak R. Schumann “Viyolonsel Konçertosu” seslendirildi. Üç bölümlü eserin bölüm başlıklarının orijinali Almanca, kaynağımdan yararlanarak Türkçesini yazayım: Çabuk değil/Yavaş ve Çok canlı.
Konçertonun ilk bölümüne, dokunaklı, derin anlamlı iki tema egemendir. Bunların ikisi de Schumann’a özgü soylu temalardır. İkisini de solo çalgı sunar, tanıtır, işler. Eşlik partisi küçük tutulmuştur. İkinci bölüm, duygulu, derin anlamlı bir romansdır. Orkestra içinden bir başka solo viyolonselin de katıldığı akıcı bir parçadır. Bunu, “çok canlı” son bölüm izler. Bu bölüm vurgulu ritmlerden oluşan, canlı bir rondodur.
Çellist Jiri Barta, ara verilmeden çalınan bu eseri mükemmel yorumladı. Yoğun alkışlara, bir J.S. Bach “çello süiti” bölümü ile karşılık verdi.
Aradan sonra orkestra G. Mahler 4. Senfoni’yi seslendirdi.
“Dördüncü Senfoni’yi esinleyen düşünce, bütün saflığı, el değmemişliğiyle “çocukluk”tur. Bu kavram, ilk üç bölümde yer yer işleyen “Cennete Giriş” öyküsünden sonra, son bölümde “lied” tarzında, çok daha somut ve yalın biçimde, adeta “ahiret mutluluğu”nu telkin edermişçesine işlenir.”
Senfoninin seslendirilişinde orkestranın öne çıkan çalgıları, çalgı grupları etkileyiciydi. Korno, obua, fagot, trompet ve korangle örnekleyebildiklerim. Soprano Çiğdem Soyarslan, son bölümde söylediği şarkıda, “çocukluğun yitirilmiş saflığına ve kanatlar altında korunuşuna” duyulan özlemi dile getirdi. “Tanrısal kıvancı tattığımız için, dünyasal zevkleri bırakıyoruz. Dünyadaki karmaşa cennette yoktur; her şey yumuşak, sakin bir yaşamı sürdürür burada” sözleriyle başlar, şu dizelerle son bulur:
Yeryüzünde hiçbir müzik
Kıyaslanamaz bizim müziğimizle
Bakın, onbir bin genç kız dans ediyor ortada
Azize Ursula bile gülümsüyor uzaktan
Azize Cecilia ile bütün yakınları
Ne kadar usta saray müzikçileri
Melek sesleri öyle sakinleştirir ki ruhumuzu
Her şey uyanır, neşelenmeye hazır.
Senfoni dört bölümlüydü, yine Türkçe; Ölçülü-Acele etmeden/Ilımlı bir devinim içinde-Koşmadan/Sakince/Çok huzurlu.
Mahler 4. Senfoni, konserin muhteşem kapanışı oldu.
Haftanın konseri TRT tarafından kaydedildi. Sanıyorum önümüzdeki günlerde TRT-2 de yayımlanır.***
Gelecek hafta, Yaylı Çalgılar Konseri” yapılacak. Şef Orhun Orhon, Solistler: Ana Albero(keman), Ali Başeğmezler(viyola)
H. HÜSEYİN DULUN
22 Ocak 2023, Antalya
Yararlanılan kaynak: Dinleyicinin Kitabı, Üner Birkan
Kaynak: Sanattan Yansımalar
***
Yazar hakkında
H. HÜSEYİN DULUN, Yıllardır çeşitli bloglarda ve sosyal medyada “İzleyicinin/Dinleyicinin Gözünden” başlığıyla yazılar yazdı. Özgeçmişini, “ 1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. Lise mezunu, Çankırı Gazeteciler Cemiyeti eski üyesiyim. Siyaset ve ticaretle uzun yıllar uğraş verdim. Fotoğrafçılık, müzik ve mutfak en önemli hobilerim.” cümleleriyle özetliyor.
[UHA Haber Ajansı, 26 Ocak 2023]