İstanbul: Kentsel dönüşümde nerede hata yapılıyor?
İSTANBUL – UHA HABER / İstanbul Okmeydanı’ndaki kentsel dönüşüm projesi de bir mahalle protestosuyla karşılaştı. Mahalleli, dönüşümün dayatmaya dönüştüğünü söylüyor. Peki İstanbul’da kentsel dönüşümde nerede hata yapılıyor?
“Burada gösterdikleri tek şey var: Muvafakatname. Beter olan kısım o. Muvafakatname bu bölgelerdeki insanlar için bir ölüm fermanı.”
İstanbul Okmeydanı’ndaki Fetihtepe Mahallesi sakinlerinin avukatı Avukat Onur Cingil, böyle konuşuyor. Cingil, geçtiğimiz günlerde kentsel dönüşüm projesi nedeniyle polis şiddeti ve gözaltılara sahne olan mahalleli adına tahliye, yıkım ve altyapı hizmetlerinin kesilmesi ile ilgili iki ay önce mahalleliye ulaşan tebligatların ardından mahkemeye gitti. Kentsel dönüşümün rızaya dayalı ve şeffaf olması, dönüşüm kapsamında vatandaşa hukuki güvence sağlanması gerektiğini, ancak çoğu mahallede yürütülen projelerin bu şekilde ilerlememesi nedeniyle mağduriyet yaşandığını söylüyor:
“Vatandaş sadece bir muvafakatname görüyor. Buradaki maddeler istişare edilecek maddeler değil. ‘İmza atın, hemen yapacağız’ ya da ‘Yoksa devlete güvenmiyor musunuz?’ En çok söylenenler bunlar. Diretme üzerinden gidiyor. Vatandaşın projeyi görmesi lazım. Dönüşüm vatandaş ihtiyacını karşılayacak şekilde yapılmalı.”
Onur Cingil Fotoğraf: Burcu Karakas/DW
“Karşı değiliz ama bize barınma yeri göstersinler”
Fetihtepe Mahallesi için planlanan kentsel dönüşüm projesi, bine yakın hanenin hayatını değiştirecek. Ancak mahallelinin hayatı proje hayata geçmeden, yani yıkım başlamadan elektrik, su ve doğal gazın kesilmesiyle değişti bile. Avukat Cingil, “Elektrik ve su savaş dönemlerinde bile hanelerde kesilmez” diyerek hukuksuzluğa dikkat çekiyor. Bu hukuksuzluğun mağdurları arasında üniversite sınavına hazırlanan gençler var. Tahir Yıldırım, karanlıkta sınava hazırlanan gençlerden biri.
Matematik öğretmeni olmak isteyen Tahir, yedi kardeşli bir ailenin çocuğu. Elektriklerini kesmeye geldiklerinde engel olmaya çalıştığını anlatıyor:
“Bir haftadır mağduruz. Karanlıkta ders çalışıyoruz. Benim gibi karanlıkta çalışmaya çalışan birçok arkadaş var bu mahallede. Şu anda bizi evimizden kovsalar gidecek başka yerimiz yok. Sokağa düşeceğiz.”
Çiğdem Ocak, 1986 yılından beri Fetihtepe’de yaşıyor. Annesi şeker hastası olan Ocak, soğukta muhafaza etmeleri gereken ilaçlar nedeniyle mağduriyet yaşadıklarını aktarıyor. İlaçlardan birini bir gün halen elektriği olan komşusuna, diğerini eczaneye bırakmış:
“Kimse karşı gelmiyor aslında kentsel dönüşüme. Herkes güzel şekilde yaşamak istiyor. Ama benim şu an gidecek yerim yok. Kepçeyle beni de götürmeleri gerekiyor. Ev tutma gibi bir şansım yok. Biz ‘İmza atmayacağız, kentsel dönüşüme karşıyız’ demiyoruz. Kira bedellerini karşılasınlar. Barınma yeri göstersinler.”
“Sosyal sorunlar görmezden geliniyor”
1999 depreminden sonra başlayan kentsel dönüşüm projelerinin temeli, “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile “Kentsel Yenileme Yasası”na dayanıyor. TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu da kentsel dönüşümün bilimsel yöntemlerle değil, zorlayıcı, dayatmacı ve baskıcı bir şekilde yürütüldüğünü vurguluyor. “İşlerin istediğimiz gibi gitmediğini, sosyal sorunların görmezden gelindiğini gördük. Bu işin en temel uygulama birimi de TOKİ oldu” diyor. Giritlioğlu’na göre, kentsel dönüşüm konusunda yapılan en büyük hata, devletin konuyu bir “sosyal mesele” olarak ele almaması:
“Yani devlet gerçek anlamda görevini yerine getirmiyor. Dayatmalar nedeniyle insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Bugün hangi kentsel dönüşüm projesinde kamu yararı görebiliyorsunuz? Biz rant projeleri görüyoruz sadece. Kamu yararı yok. Eğer bu projeler kamu yararı anlayışıyla gerçekleşiyor olsaydı, sosyal konutlar olurdu.”
Giritlioğlu ve Cingil’e göre halk, rant odaklı kentsel dönüşüme mecbur bırakılıyor.
Avukat Onur Cingil de “İdareler halkın yanında değil, müteahhitin yanında yer aldığı için bütün sıkıntı bu çünkü proje göstermiyorlar. Niye? Proje gösterirse daire sayısı ortaya çıkar. Bu sefer rant ortaya çıkar” diyor.
Pelin Pınar Giritlioğlu Fotoğraf: Privat
İBB: 90 bin bina ziyaret edildi, 25 bin 955 bina incelendi
DW Türkçe’ye bilgi veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı da tüm ilçelerde hızlı tarama yöntemiyle binaların deprem güvenlik sınıfının tespit edildiğini, bina envanterinin güncellendiğini söyledi. İBB’nin gönderdiği bilgi notuna göre, 2021 yıl sonu itibarı ile 90 bin 644 binayı ziyaret edildi, bina taramasını kabul eden 25 bin 955 binayı incelendi. Bu binaların yarıya yakının yüksek risk ve orta risk grubunda yer aldığını tespit edildi. Afet odaklı kentsel dönüşüm projeleri kapsamında 14 ilçede yeni kentsel dönüşüm projelendirme çalışması başlatıldı.
İBB, Afet Eylem Planı kapsamında İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve AFAD ile birlikte afet sonrası tahliye, yerleştirme ve hayatın sürdürülebilirliğinin planlanması çalışmalarına da devam ediyor. İBB’nin açıklamasında “Teknik ekibimiz tahliye-transfer-acil barınma-çadır alanları, kapalı geçici barınma alanları risk durumunun belirlenmesi, verinin sayısallaştırılması gibi çalışmalar yapıyor. 5 bin 599 adet acil toplanma alanı, 130 adet çadır alanı, 28 adet hayvan barınağı, 36 adet kültür ve mali değer tahliye alanı, 197 adet transfer alanı ekiplerimizce belirlendi” denildi.
“Evi olan mülksüzleşti, uzağa sürüldü”
Gülizar Güldal da iki çocuğuyla yaşadığı Fetihtepe’de elektrik ve su olmadan hayatını sürdürmeye çalışıyor. Güldal ile telefonunu şarj etmek üzere komşusuna giderken yolda karşılaşıyoruz.
Güldal, “Göktürk’te yaşayan kardeşim bidonlara su doldurup getiriyor. Buzdolabındaki her şeyi çöpe attık. İmkanı olan çekti gitti. Bizi çıkarsalar nereye gideceğimizi düşünüyorum. Kendi yağımızda kavrulmaya çalışıyorduk ama işte, bırakmadılar” diyor
Pelin Pınar Giritlioğlu, kentsel dönüşüm sürecinde evi olan insanların hem mülksüzleştiğine hem de eski yaşam alanlarından uzaklara sürüldüklerine dikkat çekiyor. Tam da bu nedenle, Anayasa’nın konut hakkını düzenleyen 57. maddesine de işaret ederek konut meselesine temel insan hakkı olarak bakılması gerektiğinin altını çiziyor.
Fetihtepe Mahallesi’nin yanı sıra Kirazlıtepe, Elmalıkent ve Tozkoparan sakinlerinin de kentsel dönüşüm davalarını üstlenen Onur Cingil de vatandaşın anlaşmaya mecbur bırakıldığını vurguluyor. Uzmanlara göre, kentsel dönüşüm meselesine sadece inşaat olarak bakan anlayış artık değişmeli.
HABER : Burcu KARAKAŞ
***
Burcu Karakaş
İnsan hakları, toplumsal cinsiyet, göç konularında haberler yapan gazeteci.
Çalışmaları insan hakları alanında yoğunlaşan Burcu Karakaş, on yılı aşkın süredir insan hikayeleri anlatmasına ve sesi duyulmayanlara ses olmasına fırsat tanıyan mesleğine tutkuyla bağlı.
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
[UHA Haber Ajansı, 21 Haziran 2022]