İsrail’in Akdeniz’deki Gazze Doğalgazına ilgisi stratejik
Hidropolitik Akademi Direktörü Dursun Yıldız, “İsrail’in Akdeniz’deki Gazze Doğalgazına ilgisi stratejik” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Dursun Yıldız’ın, “İsrail’in Akdeniz’deki Gazze Doğalgazına ilgisi stratejik” başlıklı bir yazısının detayı şöyle:
7 Ekim 2023 Cumartesi günü Hamas “El-Aksa Tufanı Operasyonu” nu başlattı. Aynı gün, Netanyahu “savaşa hazır olma durumu ve savaş ilan etti. Aradan geçen 11 gün boyunca İsrail tüm uluslararası hukuk kurallarını ve insanlık değerlerini hiçe sayarak Gazze’yi bombalıyor ve bir kara harekatına hazırlanıyor.
Bu son savaşın temel hedefi, İsrail’in Savunma ( IDF) güçleri tarafından Gazze’nin açıkça askeri işgali ve Filistinlilerin anavatanlarından sınır dışı edilmesi olarak değerlendiriliyor. Bu hedeflerin belirlenmesinde Gazze açık deniz alanındaki Doğalgaz rezervlerinin ne kadar etkisinin olduğu da tartışılan konuların arasında yer alıyor. Doğu Akdeniz’de keşfedilen hidro karbon rezervlerinin Doğu Akdeniz ile Orta Doğu’nun kaderlerini birleştirdiğini son kitabım olan Ateş ve Su’da(4) ele almıştım Bu makalede İsrail’in uluslararası hukuğu, savaş hukuğunu ve tüm insani değerleri çiğneyerek sürdürmekte olduğu saldırılarının Gazze’nin açıkdeniz doğalgaz sahası ile olan ilişkisini kronolojik açıdan ve sonuçları itibariyle inceledim.
Gazze Açık Deniz Gaz Sahası
Bu saha Gazze Şeridi kıyısından 30 km açıkta bulunan iki doğal gaz rezerv alanından oluşuyor. Gaza Marine One ve Gaza Marine Two olarak da bilinen bu gaz sahaları, 1999 yılında British Gas Grubu tarafından keşfedildi. Bu bölgede keşfedilen güvenilir gaz rezervinin yaklaşık 38 milyar m3 olduğu belirlendi. Uzmanlar bu doğal gazın 4 milyar dolar değerinde olacağını , Filistin’in 15 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacağı gibi satışından gelir elde edilmesine de imkan tanıyacağını açıklamıştı. Bu doğalgaz rezervi, İsrail’in ispatlanmış rezervi 613 milyar m3 olan Leviathan gaz sahası içinde yer almakta ve sadece %6’sını oluşturmaktadır (4).
5 Ocak 2001 tarihli Orta Doğu Ekonomik Digest ‘da bu sözleşmenin gaz sahasının geliştirilmesi ve bir boru hattının inşasını kapsadığı yer aldı. 21 Ekim 2007 tarihli İsrail’in Haaretz gazetesindeki haberde de bu offshore gaz alanının geliştirilmesi haklarının sırasıyla İngiliz Şirketine (yüzde 60); Lübnanlı şirkete (yüzde 30); ve Filistin Otoritesinin Yatırım Fonuna (yüzde 10). Şeklinde olduğu yer alıyordu. Ancak 2015 yılındaki yeni bir anlaşma ile bu oranlar değişecekti.
5 Ocak 2001 tarihli Orta Doğu Ekonomik Digest ‘da bu sözleşmenin gaz sahasının geliştirilmesi ve bir boru hattının inşasını kapsadığı yer aldı. 21 Ekim 2007 tarihli İsrail’in Haaretz gazetesindeki haberde de bu offshore gaz alanının geliştirilmesi haklarının sırasıyla İngiliz Şirketine (yüzde 60); Lübnanlı şirkete (yüzde 30); ve Filistin Otoritesinin Yatırım Fonuna (yüzde 10). Şeklinde olduğu yer alıyordu. Ancak 2015 yılındaki yeni bir anlaşma ile bu oranlar değişecekti.
Gazze açıklarındaki gaz alanları kime ait
Uluslararası hukuk açısından bu gaz rezervlerinin Filistin’e ait olduğu genel kabul görmekteydi. Ancak Yasser Arafat’ın ölümü, Gazze’de Hamas hükümetinin seçimi ve Filistin Otoritesinin güçsüzlüğü İsrail’in Gazze’nin açık deniz gaz rezervleri üzerinde fiili kontrol kurmasını sağladı.2003 yılında Ariel Sharon Gazze’nin açık deniz gaz rezervlerinin İsrail’e ait olduğunu belirterek “İsrail’in asla Filistin’den gaz almayacağını” açıkladı. 2006 yılında Gazze Şeridinde Hamas’ın seçim zaferi, Yönetimi Batı Şeria ile sınırlı hale gelen Mahmud Abbas’ın ve Filistin Otoritesinin elini çok zayıflattı.
British Gas Grubu, bu gaz sahası ile ilgili olarak Tel Aviv Hükümeti ile bağlantılı kurmuş ancak Hamas hükümetinin gaz alanları üzerindeki hakları bypass edilmişti. Mayıs 2007’de İsrail kabinesi Başbakan Ehud Olmert’in “Filistin Otoritesinden gaz satın alma” önerisini onayladı. Önerilen bu sözleşme 4 milyar dolardı ve 2 milyar dolarlık karın bir milyar doları Filistin’e verilecekti.Ancak Tel Aviv’in bu geliri Filistin ile paylaşma niyeti yoktu. İsrail kabinesi tarafından hem Hamas hükümeti hem de Filistin otoritesi bypass edilerek British Gas grubuyla yeni bir anlaşma yapmak için yeni bir İsrail ekibi kuruldu:
“İsrail savunma yetkilileri Hamas’ın kontrolündeki hükümete nakit bir ödeme yapılmaması ve bu paranın Filistinlilere mal ve hizmet olarak ödenmesinde ısrar etti. Amaç aslında 1999 yılında Yasser Arafat yönetimi sırasında BG Grubu ile Filistin Otoritesi arasında imzalanan sözleşmeyi geçersiz kılmaktı.
BG Grubu ile yapılması önerilen 2007 anlaşması uyarınca, Gazze’nin Offshore kuyularından Filistin gazı, bir denizaltı boru hattı ile İsrail’in Ashkelon limanına yönlendirilecek ve böylece Filistin’in bu doğal gazın İsrail’e satışı üzerindeki kontrolü önlenmiş olacaktı. Ancak Mossad bu anlaşmaya da karşı çıktı. Aralık 2007’de BG Grubu İsrail ile müzakerelerden çekildi ve Ocak 2008’de İsrail’deki ofisini kapattı.
İsrail’in Gazze operasyonları sürüyor
İsrail 2011’de Gazze’ye bir operasyon daha gerçekleştirdi. Gazze Deniz Gaz Sahası 1999’da keşfedilmesine rağmen aradan geçen bu on iki yıl boyunca gaz hala çıkartılamamıştı. İsrail Filistinlilere ait doğalgaz sahalarının geliştirilmesini ve Filistin’in enerji güvenliğinin sağlanmasını sürekli olarak engelliyordu.
2014 yılında İsrail Hamas’a karşı beşinci Gazze operasyonunu gerçekleştirdi. 2015’in başlarında Gazze Şeridi’nin açık deniz gaz sahası, keşfedilmesinden on altı yıl sonra da hâlâ geliştirilmemişti. 2015 ortalarında Filistin Yönetimi, Gazze açık deniz gaz sahasını geliştirmek için British Gas ile müzakerelere yeniden başladı . Yeni anlaşmada Filistin Yatırım Fonu gaz sahalarındaki hissesini yüzde 10’dan yüzde 17,5’e çıkardı. Lübnan’lılara ait Consolidated Contracting Company ise %27,5 hisseye sahipti. 2016 yılının Nisan ayında Shell, British Gas’ın Gazze gaz sahalarında sahip olduğu %55 hisseyi devralarak British Gas’ı satın aldı. Bir diğer deyişle İsrail’in Gazze deniz sahasındaki gazın geliştirilmesine engel çıkarması üzerine British Gas sahadaki hissesini 2016’da Shell’e satmıştı. Daha sonra , Shell de Filistin ve İsrail hükümetleri arasında sahanın kullanımı konusundaki belirsizlik ve sahanın geliştirilmesi konusunda netlik bulunmamasından dolayı 2017’de konsorsiyumdan çıkma talebini Filistin tarafına iletti.
Mısır Doğal Gaz yataklarının geliştirilmesi için devrede
Shell’in 2018 yılında sahadaki hissesinden vazgeçmesinden bu yana Filistin Yatırım Fonu, hisseleri devralacak yeni bir yabancı grup arayışına girmiş ve 2021 yılında Mısır’ın devlete ait gaz şirketi EGAS ile görüşmelere başlamıştı. Şubat 2021’de Mısır ve Filistin Yönetimi (PA), Gazze Deniz sahasındaki doğalgaz rezervlerinin geliştirilmesine ilişkin bir mutabakat zaptı imzaladı. Mutabakata göre Mısır Doğal Gaz Holding Şirketi (EGAS), Akdeniz’den doğal gazı çıkarıp Filistin bölgelerine nakletmeye yönelik bir anlaşma üzerinde Filistin Yönetimi ile birlikte çalışacaktı. Ancak bu anlaşmada İsrail tarafı olmadığı için ilerleme kaydedilemedi. Ancak 16 Haziran 2023 tarihinde yani bundan 4 ay önce İsrail hükümeti yaptığı açıklamada, Gazze Marine açık deniz gaz sahasını geliştirmek için ilgili bakanlıklarına Mısır ve Filistin Yönetimi (PA) ile işbirliği yapmaları için ön onay verdiğini duyurdu.
Sonuç ve Değerlendirme
2006 yılında Hamas’ın Gazze’de seçimle yönetime gelmesinden sonra 2007 yılından itibaren , İsrail tarafından Gazze ablukaları sıkılaşmış ve 5 kez tekrarlanan askeri operasyonlar başlatılmıştı. Bu dönemde Gazze Şeridine siyasi tecrit artmış ve böylelikle Gazze sahilindeki doğalgazın üretimi ve Filistin’in bundan yararlanması engellenmiştir. Ayrıca bu süreçte Filistin’in doğalgaz üzerindeki egemenlik hakkı da tartışmalı hale getirilmiştir.
İsrail 1999 yılında gazın keşfinden bu yana izlediği politika ile Filistin’in Gazze açık denizindeki doğal gaz haklarından yararlanmasını, bu konudaki girişimleri ve ilerlemeleri zamana yayarak önlemiştir. Ancak Filistinliler bu haklarını gündemde tutmak için Doğu Akdeniz Gaz Forumu gibi çeşitli uluslararası etkinliklere katılmış ve eylemler yapmıştır. Son olarak 2022 yılının Eylül ayında Gazze Limanında düzenlenen etkinlikte doğalgaz haklarının gaspedilmesi protesto edilmişti.
Son 24 yılda Filistin tarafının gösterdiği çabalar Filistin- Gazze açık denizindeki kendilerine ait doğalgazın geliştirilmesi için yeterli olmamıştır. Bir diğer deyişle İsrail, özellikle Gazze şeridinde Hamas’ın yönetime geçmesinden sonra Gazze açık deniz doğalgaz yataklarının geliştirilmesine olumlu bakmamıştır. Bu konuda sonuç alınmasını birçok şarta bağlamış ,zamana yaymış ve Gazze şeridindeki enerji ve dolayısıyla su ablukasının devamını sağlamıştır.
Gazze’nin açık deniz gaz sahasındaki doğal gaz ekonomik olarak İsrail’in mutlaka sahip olmak isteyeceği kadar büyük bir rezerv değildir. Ancak İsrail’in buradaki karşı duruşu esas olarak Gazze üzerinde uyguladığı ambargo ile bölgenin su ve enerji konusundaki kendisine olan bağımlılığın azalmasını önlemeye yönelik bir karşı duruş olmuştur. Bu da Filistin’in uluslararası hakkı olan doğalgaz’dan mahrum bırakmış ve su ve enerji konusunda Katar’dan gelecek olan yardıma ve sefalete mahkum etmiştir.
İsrail sürdürdüğü bu kanlı savaşın sonunda Gazze Şeridinde yeni bir bölgesel idari düzenlemeye gidebilir. Ayrıca eline geçen bu fırsatı kullanarak tüm Gazze sahil şeridini askeri olarak kontrol altına da alabilir. Dolayısıyla Gazze’nin açık deniz alanlarındaki egemenliğini sonlandırıp Filistin gaz sahalarına el koyup bu rezervleri kendi gaz alanları ile birleştirebilir.
Gazze açık denizindeki doğalgazın çeyrek asıra yakın bir süredir geliştirilmesinin engellenmesi İsrail’in Filistin’i tecrit ve kontrol politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü Gazze Şeridi İsrail’in kendisine temin ettiği su dışındaki suyu, kendi yeraltısuyu ve deniz suyu arıtma tesislerinden sağlamaktadır. Bu iki su kaynağı da yoğun olarak enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Gazze Şeridindeki enerjiyi kontrol eden ve kısıtlayan İsrail bu durumda su teminini de kontrol etmektedir.
Bu nedenle İsrail’in Gazze şeridinin işgaline yönelik bir karar alınırsa ki kısmen de olsa bu işgal operasyonu başlayacaktır, Bu durumda Gazze’nin bu doğalgaz rezervini ele geçirip ekonomik fayda sağlamaktan daha çok Filistin’i bu gazın faydalarından mahrum etmek gibi stratejik bir amaç taşımakta olduğu söylenebilir. Bu durum aynı zamanda, İsrail’in birçok alanda yaptığı gibi Filistin’i uluslararası hukuka dayalı hakları bulunmayan veya bunları elde etmekten uzak güçsüz bir yönetim konumuna mahkum etmesi olarak da değerlendirilebilir. Şimdi sorulması gereken güncel soru Filistinlilerin Gazze vadisine veya güneydeki bir başka bölgeye toplanması sonrasında su ve enerji sorunlarının bitip bitmeyeceğidir. Bu sorunun ve yıllardır yaşanan sefaletin artarak süreceği görülmektedir. Bu da insanlık suçunun işlenmeye devam edeceği anlamına gelmektedir.
Aslında bölgenin geleceği ile ilgili ister ekonomik ister stratejik açıdan ne söylenirse söylensin Gazze şeridinin ve bölgenin geleceği için kartların yeniden karılacağı ve tüm Ortadoğu bölgesinin güvenlik mimarisinin yeniden oluşturulacağı açık olarak görülmektedir. Bu kartların yeniden karılacağı süreçte su ve enerji kaynakları ile bunların kontrolü dış pazarlara iletim yollarının denetimi yine çok önemli bir rol oynayacaktır.
Dursun YILDIZ, Hidropolitik Akademi Direktörü
Kaynaklar
[1] Michel Chossudovsky, Global Research, October 8, 2023
[2] Gaza Marine https://www.massader.ps/en/project/1518343423
[3] Israel Green-Lights Gaza Offshore Gas Development June 18 2023. https://www.fdd.org/analysis/2023/06/18/israel-green-lights-gaza-offshore-gas-development/
[4] Yıldız Dursun 2017 Kuzey Irak’tan Kıbrıs’a Ateş ve Su.Yeni Ortadoğu Akdeniz. Bizim Kitaplar .İstanbul 2017.