ref: refs/heads/v3.0
enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
SON DAKİKA
10:17 “Klinik Araştırmalar Eğitim Programı” gerçekleştirildi
09:51 Bipolar bozukluk, genellikle 15-35 yaş arası bireylerde ortaya çıkıyor
09:44 SAHA İstanbul bülteni!…
09:26 Irak ile Kuzey Irak Arasında Türkiye’ye Petrol İhracatı Gerilimi Çözülecek Mi?
09:04 Dijital Dönüşüm Destekleri Bilgilendirme Toplantısı
07:32 KKTC’nden gündemin öne çıkan haberleri!…
06:55 Bilgisayar korsanları, zayıf gördükleri gıda endüstrisine saldırıyor!
06:28 Birleşik Irak Türkmenleri Cephesi’nden Talabani’nin açıklamalarına tepki
00:57 MHP Genel Başkanı Bahçeli, Türkgün gazetesinde yayımlanan yazısında, Terörsüz Türkiye hedefi ve gündemdeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
00:49 Ömer Çelik: Cumhurbaşkanımız insanlık cephesinin en gür sesidir
20:21 Özgür Özel’in rakibi Dilek İmamoğlu mu olacak
15:35 Bayram tatilinin ilk 2 gününde 19 kişi hayatını kaybetti
15:24 Altun: Mehmet Selim Kiraz adaletin simgesi olarak hatırlanmaya devam edecek
15:15 Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ı andı
14:49 Siyasi partilerde bayramlaşma
11:23 Bir Başkadır Eşme’nin Bayramları!…
10:07 Adalet Bakanı Tunç, “Bu bayram Terörsüz Türkiye’ye adım attığımız bir bayram olsun.”
09:22 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Ramazan ayında bakanlık hizmet modellerinden yararlanan 155 bin aileye ziyaret etti!…
09:00 MHP Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yıldız’dan tutuklama çıkışı…
08:35 (RTÜK) Başkanı Şahin’den “Günlerdir ‘özgür basın’ nutukları atanların riyakarlığını bir kez daha gördük…
TÜMÜNÜ GÖSTER →

İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi?  

İsrail Güç Zehirlenmesine mi Girdi?  
22 Eylül 2024
28
A+
A-

İsrail’in Lübnan’a saldırı gerekçesi olarak, Hizbullah’ın Lübnan’ın güney kesimlerinde konuşlanma ve İsrail için bir tehdit oluşturması olarak gösteriliyor. Ama gerçek bu mu, yoksa İsrail güç sarhoşluğuna kapılarak 1948, 1952, 1967 ve 1973 Arap-İsrail savaşlarının intikamını alıp bir daha savaş yaşamamak ve olası Arap Birliği Ordularının saldırısına maruz kalmamak için mi şuursuzca yeni cepheler açıyor, bir bakalım. 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Ata ATUN, KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı. 

Esasen İsrail’in güney cephesinden asker çekerek, hava ve deniz kuvvetlerini kuzeyde toplaması bana İkinci Dünya savaşının güç sarhoşluğuna ve zehirlenmesine uğrayan Almanya’yı hatırlattı. 

Hikâyeyi baştan alırsak; 

Paris Barış Konferansı’nda alınan kararların sonucu Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra savaşa katılan ülkeler arasında birçok anlaşma imzalandı.

Bunların arasında İtilaf Devletleri’nin Birinci Dünya Savaşı’nı kaybeden İttifak Devletleri için yaptığı anlaşmalardan biri de Versailles Antlaşması’ydı. Gerçekte Versailles Antlaşması, Almanya için oldukça zor şartları içeren bir antlaşmaydı ve Almanya’yı bir daha ayağa kaldırmayacak, başkaldıramayacak koşullar içermekteydi. 

Düşünülenlerin ve planlananların aksine Versailles Antlaşması, süreç içinde Alman halkının desteklediği faşizmin yükselişini ateşledi. Nazi Almanya’sının temellerinin atılmasını körükledi ve dünyayı ölümcül bir felakete sürükleyen, havai fişek görevini gördü. Versailles Antlaşması sayesinde Almanya’da ırkçılık ortaya çıktı. Sürecin sonunda Adolf Hitler’in başta olduğu Nazi hükümeti kuruldu ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olan süreç yaşandı. 

Adolf Hitler’in, sıra dışı bir geçmişi ve kişiliği vardı. Hatiplik yeteneğinin inanılmaz derece de iyi olması nedeni ile de kısa sürede Alman halkını arkasına takmayı başardı. İlk icraatlarından birisi de ırkçılığın arkasına saklanıp özel kamplar kurarak, soykırım yapmaya başlaması oldu. Buna paralel olarak da demir ve kömür madenlerine sahip olması ve bu hammaddelere dayalı sanayide, silah, araç üretiminde önde olması nedeni ile askeri araç ve silah üretimine başladı. 

Adolf Hitler, yeteri kadar güçlendiğine karar verdikten sonra Versailles Antlaşmasının öcünü almanın adımlarını atmaya başladı.  6 Nisan 1941’de Yugoslavya ve Yunanistan’a saldırarak Balkan bölgesini güvence altına aldı. Haziran ve Temmuz 1941’de Almanlar Baltık ülkelerini de işgal ederek kuzeyini güvence altına aldı. 22 Haziran 1941’de Alman-Sovyet Paktını doğrudan ihlal ederek Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Bu saldırı “Alman ordusu yenilmez” düşüncesinin hâkim olduğu güç zehirlenmesinden kaynaklanmıştı ve Almanya’nın sonunu getirdi. 

1941 yazında Alman birlikleri Sovyetler Birliği’ne saldırdı. Sonbaharda da içerilere doğru ilerlemeye başladı. Kıta Rusya’da kış başlayınca, soğuğa ve dona karşı dayanıksız olan Alman askeri araçları adeta felç oldu ve kıpırdayamaz hale geldi. Bunu fırsat bilen Sovyet ordusu 6 Aralık 1941’de büyük bir karşı saldırı başlattı.  Almanlar 1942 yazında Doğu Cephesi’nde saldırıya geçtiler ama başarılı olamadılar. Sovyet birlikleri Kasım ayında Stalingrad’da bir karşı saldırı başlattı ve 2 Şubat 1943’te Alman Altıncı Ordusu Sovyetler Birliği’ne teslim oldu.  

Alman Ordularının yenilmezliği efsanesi yıkıldı, II. Dünya savaşının sonu belli olmaya başladı. 

Avrupa’da 85 sene evvel yaşanan bu güç zehirlenmesi bana İsrail’in de aynı tuzağa düştüğünü ima ediyor sanki. Liderlerin davranışları, kendilerine olan güvenleri, İsrail ordusunun yenilmez olduğu imajının verilmeye çalışılması, savunmasız, silahsız, masum insanlara uygulanan soykırım, şehirlerin fütursuzca yakılıp yıkılması ve insanların göçe zorlanması sanki de 85 sene önce yaşanılmış bir trajedinin birebir tekrarı.      

Umarım insanlığın geleceği için bu vahşet bir an önce sonlanır. Aksinin, bölge için bir felaket olacağı kesin. 

 ***

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN 

KKTC Cumhurbaşkanı Danışma Kurulu Üyesi 

KKTC Cumhuriyet Meclisi 1. Dönem Milletvekili 

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.