Değerli okurlar, TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA) ve Uluslararası Haber Ajansı (UHA) kurulduğu ve yayın hayatına başladığında, yönetim olarak genç gazetecilere her iki sitede çalışmalarına yer vermek için söz vermişti. Ve bu sözümüzü yerine getirerek, Türkiye’nin neresinde olursa olsun yazma heveslisi tüm genç meslektaşlarımızın yazılarını, kendilerini yetiştirme konusunda yayınlıyoruz. Buradan kendilerine teşekkür ediyoruz.
Bugün sizlere genç, idealist bir meslektaşımız Emine Tunç, konusu son zamanlarda hayvana ve doğaya karşı artan şiddet ile alâkalı ‘İnsanoğlu‘ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Emine TUNÇ, Gazeteci-Yazar
İşte genç gazeteci-yazar Emine Tunç’un, ‘İnsanoğlu‘ başlıklı yazısı:
“Merhaba sevgili okurlarım.
Bugün sizlere son zamanlarda, hayvanlara ve doğaya karşı olan şiddettin artmasından dolayı bu yazıyı yazma gereği duyup, bu çirkin insanlık dışı durumun ne denli alçakça olduğundan bahsetmek istiyorum.
Yüce Allah, insanoğlunu tüm varlıklardan üstün olarak yaratmıştır. Lakin gel görelim ki tüm yaratılmışlardan en üstün varlık olarak yaratılan canlı ‘insan’ken en zararlı varlığın da insan olması öylesine acı bir durum ki… Evet Yüce Rabb’imiz insanoğlunu tüm varlıklardan üstün kılmıştır fakat yeryüzünün tek hakimi, tek kullanıcısı olarak yaratmamıştır.
Son zamanlarda haberlerde, sosyal medya platformlarında sıkça karşımıza çıkan hayvana, doğaya şiddet canımızı hayli yakıyor. Üstelik bunu bir insanoğlunun yapması ise bizleri insanlığımızdan utandırıyor. Oysa ki hayvanlarda bizler gibi bir can, bir hayat. Onlarında hakları var. Nasıl olurda insanoğlu denilen dilsiz şeytanlar bu canları vahşice hayattan koparabiliyor.

Allah (C.C) Enam Suresi 36. Ayette buyuruyor ki ; “Yeryüzünde yürüyen bütün hayvanlar ve kanatlarıyla uçan bütün kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettir” Bu ayet bize hayvanların haklarını açıkça hatırlatması bakımından oldukça önemli. Yavrularının arkasından çırpınan kuşu görünce, “Yavrularını alarak bu hayvanın canını kim yaktı?” diye soran bir Peygamberimiz var bizim.
Yine kafilelerle yolculuk sırasında, yavrularıyla birlikte uyuyan kedileri görünce, uyanmasınlar diye, kafilenin yolunu değiştiren Peygamberimiz (S.A.V) var bizim.
Rabbimiz, Kur’ân-ı Kerîm’de yeryüzünü, bütün canlılar için yarattığını, dünyadaki her canlının onda hakkının bulunduğunu söylüyor. Yine bazı surelerin isimlerinin de hayvan isimlerinden konulduğunu biliyoruz, Bakara (sığır, inek), En’âm (evcil hayvanlar), Nahl (bal arısı), Neml (karınca) ve Fîl (fil) sureleri gibi. Tüm bunlar, insanların tüm yeryüzünün tek kullanıcısı gibi hareket edemeyeceğinin göstergeleridir.
Ah insanoğlu, sen kimsin ki Allah’ın yarattığı canlılara şiddet uygulayabiliyorsun. Sen kimsin ki yeryüzünün hakimi edasıyla dünyaya kötülük saçıyorsun?.
Şiddetin her türlüsüne lanet olsun. Şiddeti gerçekleştirene de, görüp sesini çıkarmayana da lanet olsun.

Cümlelerimi “esaretten cesarete” adlı sitede okumuş olduğum “doğaya ve hayvana şiddet” konulu bilgi yazısını siz değerli okurlarım ile paylaşarak bitirmek istiyorum.
“Doğaya yönelik insan kaynaklı şiddet, özellikle sanayileşme ve insanların doğayı kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirme istekleri ile son zamanlarda çok sık rastlanan bir sorun olarak karşımızdadır.
İnsan kaynaklı bu tahribat; hem insan yaşamını zora sokmakta, insan hayatına karşı yeni tehlikeler doğurmakta, hem de diğer canlıların habitatlarını ortadan kaldırmakta ve yaşam koşullarını zorlaştırmaktadır.
Doğaya yönelik insan kaynaklı şiddetin kapsamı sadece büyük çaplı ağaç kesimleri ya da doğaya yönelik tehdit içeren sanayi ve enerji odaklı çalışmalar değil, geri dönüşüme önem vermemek ya da en basitinden yere çöp atmak seviyesinde bile incelenebilir.
Kâğıt geri dönüşümünün yüzde 67’leri bulduğu ortamlarda metal geri dönüşümü yüzde 34, plastik geri dönüşümü ise yüzde 9’da kalmaktadır.

Özellikle 4000 yıl boyunca doğadan kaybolmayan plastikler, doğayı büyük ölçüde kirletmekte ve dolaylı yoldan doğaya yönelik şiddete yol açmaktadır.
Doğaya yönelik insan kaynaklı şiddetin en direkt yansımalarından birisi de ormanlar üzerinde oluşan tahribattır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre her yıl yaklaşık 7.3 milyon hektar orman yok olmaktadır. Yine aynı örgütün verilerine göre dünyadaki yağmur ormanlarının yarısı yok olmuş durumdadır. Özellikle insan yaşamında önemli bir nokta olan oksijenin temel kaynağı olan ormanların bu kadar yüksek bir hızda tahrip edilmesi bize ne kadar karanlık bir gelecek yaşayabileceğimiz hakkında çeşitli ipuçları vermektedir.

İnsan kaynaklı küresel ısınma ve bunun sonucunda olan iklim değişikliği ise son yıllarda dünya gündeminde önemli konulardan biri haline gelmektedir. 1880 yılından itibaren 2012 yılına kadar hava sıcaklığı ortalama olarak 0.85 derece artmıştır. Burada da Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan sera gazı üretimi ve iklim dengeleyen unsurların tahribatı büyük bir önem göstermektedir.
Uzmanlar ise bu şekilde devam edilmesi halinde bu yüzyılın sonuna kadar dünyanın ortalama sıcaklığında 1.5 derecelik artış beklemektedir. Bu sıcaklık artışı ise iklim değişikliklerine yol açmakta ve özellikle dünyadaki buzulların erimesi ile somut bir hâl almaktadır. Yine her yıl gözümüze çarpan ‘Aşırı Sıcaklar Can Aldı!‘ haberleri de bu iklim değişikliğinin sonuçlarındandır. Küresel ısınma ve iklim değişikliği de doğaya yönelik insan kaynaklı şiddetlerin en temel parçalarından biridir.

Hayvana yönelik şiddet; sokak hayvanlarına uygulanan fiziksel şiddet ile sınırlı kalmamakta, aynı zamanda doğaya uyguladığımız şiddet ve çevrede yarattığımız tahribat sonucunda doğal yaşam alanlarından uzak kalan ve/veya daha zor şartlar altında yaşamak zorunda kalan tüm hayvanları kapsamaktadır. İnsan kaynaklı hayvan soyu tükenmesi ise şu an doğal olarak yaşanması öngörülen soy tükenmesinin 100-1000 katıdır. Dünya ölçeğinde, son kırk yılda farklı hayvan popülasyonlarında yüzde 60 gibi büyük bir azalma görülmektedir.
Hayvanlara yönelik doğrudan şiddet ise son zamanlarda yine sıkça karşılaştığımız sorunlardandır. Türkiye’de hayvanlara yönelik şiddetin etkili cezalara çarptırılmaması ve para cezaları seviyesinde kalması ise caydırıcılığı düşürmektedir. Bu da şiddete eğilimli bireylerdeki hayvana yönelik şiddeti arttırmaktadır.”
***
Yazar hakkında
Emine Tunç, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Lisans bölümü mezunu. Gazetecilik, Radyo Sunuculuğu, Muhabirlik, Foto Muhabirliği, Seslendirmen, Dublaj ve İnsan Kaynakları Uzmanlığı, Sosyal Medya Yônetimi, Editörlük gibi alanlarda çalışmaları var. Bu noktada kendisini geliştirmeye devam ediyor. Henüz üniversite okurken Ciner Yayın Holding – Show Haberde staj yaptı. Üniversitenin uygulama birimlerinde haber muhabirliği ve Radyo Sunuculuğu ile kendini geliştirdikten sonra, yerel ve ulusal medya ile yerel radyoda çalışma olanağı oldu. Hala TÜRKUAZ Uluslararası Haber Ajansı (TÜHA) ve Uluslararası Haber Ajansı (UHA) internet sitelerinde yazı yazıyor.
Gazeteci-Yazar Emine Tunç, Savunma sanatlarına karşı ilgili olup, Taekwon-Do ve karate sporları ile ilgileniyor. Bunun yanında hobi olarak, dublaj ve şiir seslendirmenliği, kitap okuma, profesyonel fotoğraf çekimi ile de ilgileniyor .
[UHA Haber Ajansı, 05 Aralık 2022]