HDP dublör mü?
TEKİRDAĞ – UHA HABER / Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Öğr. üyesi Doç. Dr. Ramazan Akkır, CHP-HDP ittifakı Türkiye’yi nereye götürmek istiyor? Bu ittifakın geleceği var mıdır? Bu ittifak, CHP’nin 2023 seçimlerini kazanması için yeterli midir? İYİ Parti ile ittifak yapan CHP, HDP ile de ittifak yaparsa iktidar olma ihtimalini artırır mı?, diye sorguluyor.
Doç. Dr. Ramazan Akkır, bu soruların cevabının, aslında HDP’nin siyasi profilinde saklı olduğunu ve bundan dolayı da öncelikle HDP’nin siyasi profilini ortaya çıkarmalı ve terör ile olan promil sınırını tespit edilmesi gerektiğini vurguluyor.
“Siyasal partiler, demokratik bir toplumda, farklı siyasal projelerin tartışılmasına imkân tanıyan, toplumsal taleplerin parlamentoya taşınmasına zemin hazırlayan oluşumlar” olduğunu söyleyen Doç. Dr. Akkır, “Siyasi bir organizasyonun temel özelliklerinden birisi, terör veya şiddet ile arasına mesafe koymasıdır. Siyaset ve terör aynı çatı altında barınamaz; biri diğerinin ötekisi ve hatta düşmanıdır. Bir siyasi partinin, herhangi bir terör örgütünün siyasi uzantısı olarak politik alanda faaliyet göstermesi, siyasetin ontolojisine, varlık gerekçesine aykırı” olduğunu açıkladı.
Doç. Dr. Akkır,” bu durum başta demokrasi olmak üzere, tüm siyasal-toplumsal alanın zehirlemesine yol açar. Peki, bu durumda HDP, nasıl bir siyasi profile sahiptir?” dedi.
HDP’nin, PKK’nın politik alanda varlık gösteren dublörü hükmünde olduğunun altını çizen Doç. Dr. Ramazan Akkır, HDP’nin üst düzey yöneticilerinin açıklamaları veya faaliyetlerinin, onların PKK’nın siyasi uzantısı ve dublörü olduklarını kanıtlar nitelikte bulunduğunu dile getirdi.
Doç. Dr. Ramazan Akkır, “Bu kanıtlardan bazıları; HDP’li vekillerin PKK’lı militanları gizlice kaçırmaya çalışmaları veya saklamaları, HDP il veya ilçe merkezlerinin PKK adına gencecik çocukları dağa çıkarmaları, HDP’lilerin PKK’lı teröristlerin cenazelerine katılmaları ve HDP’li belediyelerin belediye imkanlarını PKK için seferber etmeleri” olduğunun altını çizdi.
“Bu ve benzeri eylemlerden dolayı, HDP’nin pek çok vekili yargılanmış ve milletvekillikleri düşmüştür” diyen Doç. Dr. Ramazan Akkır, “bu bağlamda Türkiyelileşmek iddiasıyla kurulan HDP ne Türkiyelileşebilmiş ne de toplumsal sorunlara dair sağlıklı ve kuşatıcı politikalar üretebilmiş ve siyasetin parçası olabilmiştir” dedi.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Öğr. üyesi Doç. Dr. Ramazan Akkır, şunları söyledi:
“HDP’nin, PKK’yı veya YPG’yi meşrulaştırma çabası dışında dişe dokunur bir faaliyeti de olmamıştır. Yine bundan dolayı, yüzde 13 gibi oldukça yüksek düzeyde oy almasına rağmen toplumsal ve siyasal alandaki nüfuzunu kaybetmeye başlamıştır. İşte tam bu evrede CHP, terörle irtibatını sorgulamak zorunda kalan veya kalacak olan HDP’nin yardımına yetişmiş, ona suni teneffüs yapmış veya can simidi olmuştur. Bu süreçten itibaren HDP ile CHP arasında “de facto” bir ittifak oluşmuştur. Bu ittifak, HDP’ye ve dolayısıyla PKK’ya yaşam desteği sağlamış görünmektedir”.
Kaybeden kim olacak?
Doç. Dr. Ramazan Akkır, “Aslında soru şudur: CHP-HDP ittifakı Türkiye’yi nereye götürmek istiyor? Bu ittifakın geleceği var mıdır? Bu ittifak, CHP’nin 2023 seçimlerini kazanması için yeterli midir? İYİ Parti ile ittifak yapan CHP, HDP ile de ittifak yaparsa iktidar olma ihtimalini artırır mı? Bu sorulara, CHP’nin tarihine atıf yaparak cevap vermek gerekir: 26 Mart 1989 tarihinde yapılan yerel seçimlerde büyük bir zafer elde etmiş olan SHP, kendinden sonra gelen Doğru Yol Partisi’ne 2, iktidardaki Anavatan Partisi’ne de 7 puanlık bir fark atmıştı. Seçimlerin açık ara galibi olmuştu. Başta Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Gaziantep ve Kayseri olmak üzere toplam 39 ilin belediye başkanlıklarını da kazanmıştı. 1991 seçimleri için umutlar yeşermeye başlamıştı. Sol, iktidara hiç olmadığı kadar yakındı, kapı aralanmıştı. İsmet İnönü’nün fizikçi oğlu Erdal İnönü, Sol’u iktidara taşıyordu.
Bu arada şu hatırlatmayı da yapmış olalım; SHP, 12 Eylül sonrası siyasete askerin temsilcisi olarak giren Necdet Calp’in Halkçı Parti’si (HP) ile Erdal İnönü’nün CHP’yi tekrar canlandırması için kurulan Sosyal Demokrasi Partisi’nin (SODEP) 2 Kasım 1985 tarihinde birleşmesiyle doğmuştur. HP’nin kurucuları arasında 27 Mayıs darbesinin içinde yer alan Mucip Ataklı ve Fahrettin Özdilek gibi askerlerin yer aldığını da belirtelim” şeklinde dile getirdi.
“SHP’nin, bugün HDP’nin oy aldığı bölgelerden oy alabilen, vekil çıkarabilen bir parti hüviyetindeydi” hatırlatmasında bulunan Doç. Dr. Akkır, “20 Ekim 1991 tarihinde yapılan Türkiye Genel Seçimleri’nde dönemin CHP’si hükmünde olan SHP ile dönemin HDP’si olan HEP ittifak yapma kararı almıştı. İnönü, ittifak için oldukça hevesliydi. HEP üzerinden Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden gelecek oylarla iktidar olma ve Sol’u iktidara taşıma hesapları yapmaktaydı” dedi.
Doç. Dr. Ramazan Akkır, “Ve birleşme/ittifak süreci başlar. Fehmi Işıklar liderliğindeki HEP ile SHP arasında görüşmeler yapılır. İki taraf, bir protokol üzerinde anlaşır. Anlaşmaya göre, Hakkâri, Bitlis, Van, Mardin, Batman, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde SHP’nin milletvekili adayları HEP tarafından belirlenecektir. Buna ek olarak, İstanbul ve İzmir’de de HEP’li adaylara listelerde yer verilecektir. Anlaşma sağlanır, İnönü’nün istediği olur ve 1991 seçimlerine SHP ile HEP ittifak yaparak girer. PKK’nın görüşlerini savunan ilk siyasi parti olan HEP ile SHP proje ittifakı yapar. Peki, bu ittifak sandığa nasıl yansıdı, bu ittifakın siyasi çıktısı nedir? SHP, Doğu ve Güneydoğu’da oylarını görünür biçimde artırdı ve tarihte hiç olmadığı kadar milletvekili çıkardı. Ancak buna rağmen oylar yüzde 20,7’ye kadar düştü. 1987’de yüzde 24,7, 1989 yerel seçimlerinde yüzde 28,6 oy alan SHP, 1991 genel seçimlerinde oyların sadece yüzde 20,7’sini alabildi. Gücünü büyük oranda kaybetti.
Kısacası, büyük umutlar beslenen ittifak, DYP ve ANAP’ın ardından üçüncü sıraya düştü. İktidar hevesi kursaklarda kaldı. Türkiye’nin Batı’sı, Karadeniz ve Marmara kaybedildi. Manisa, Balıkesir, Edirne veya Tekirdağ gibi SHP’nin kalesi olan illerde sıfır çekildi. Türkiye’nin sadece 30 ilinde milletvekili çıkarılabildi. Öyle ki bu başarısızlık, SHP’yi de İnönü’yü de tarihe gömdü. CHP, SHP deneyimini yeniden hatırlamalı ve o deneyimi doğru okumalıdır; yoksa dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var, günün sonunda” dedi.
HABER : Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 11 Ocak 2022]