Hatıraları beton yığınları altında kaldı
“Asrın felaketi” olarak nitelendirilen depremlerde canlarını zor kurtaran birçok kişi, enkaz altında kalan kişisel eşyalarını çıkarmak için yıkıntı başında bekliyor.
Enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken depremzedeler, beton yığınları altında kalmış fotoğraf albümü, oyuncak ve benzeri kişisel eşyalarını yıkıntılar altından çıkarmaya çalışıyor.
Emekli itfaiyeci Cenap Öner ile 7 yaşındaki oğlu Deniz Aras Öner, depremde yıkılan Onikişubat ilçesindeki Simay Apartmanı’nın enkazında eşyalarını aradı.
Küçük çocuk, beton parçaları arasında, odasının bulunduğu noktada kumbarası ile oyuncaklarının bir kısmını bulabildi.
Cenap Öner, deprem sırasında, devlet hastanesinde tıbbi sekreter olarak çalışan eşinin görevde olduğunu, biri 7, diğeri 17 yaşındaki iki oğlunu alarak evden kendilerini zor attıklarını, apartmanın sonrasında yıkıldığını söyledi.
Evlerinden geriye hiçbir şeyin kalmadığını anlatan Öner, “Allah müsaade etti, kendimizi binadan dışarı atabildik. Eşimi aradım. İyi olduğumuzu söyledim. Yağmur yağıyordu. Çok şükür canımız sağ, eşim sağ. Hepimiz iyiyiz. Rabb’ime dua ediyorum.” dedi.
Eşine, “Canımız sağ. Hayata sıfırdan başlıyoruz, yeni tanıştık, Allah ömür verirse her şeyimizi yeniden alacağız” dediğini belirten Öner, “Eşyalarım, her şey altta kaldı. Bir şeyi alacağım diye umudum da yok. Canımız sağ. Ona şükrediyorum.” diye konuştu.
“Sıfırdan başlamıştık, şimdi evlatlarımız arkamızda”
Depremde Türkoğlu ilçesine bağlı Kılılı Mahallesi’ndeki hem evlerini hem de atölyelerini kaybeden 53 yaşındaki mobilya ustası Fatih Bezirci ile 48 yaşındaki eşi Nesrin Bezirci de enkazların başından ayrılmıyor.
Nesrin Bezirci, birkaç parça kişisel eşyayı dışarı çıkarabildiklerini, diğer tüm eşyalarının enkazda kaldığını, çökme ihtimali nedeniyle enkaza da giremediklerini söyledi.
Eşi ile kardeşinin atölyeyi 1993’te büyük emeklerle kurduğunu ve zamanla işlerini geliştirdiğini ifade eden Bezirci, depremden hemen sonra çok zor günler geçirdiklerini belirtti.
Bezirci, şöyle konuştu:
“Bizim için bir imtihandı. Eşim, kardeşiyle 1993’te sıfırdan başladı ve bu atölyeyi açtı. İki kardeş bu mobilya dükkanını yaptılar. Elhamdülillah bugüne kadar getirdiler. O zaman iki kişi başlamıştık, şimdi 2 artı 5 olarak başladık. Yavrularımız, evlatlarımız, akrabalarımız, dostlarımız, kardeşlerimiz arkamızda. Hepsinden Allah razı olsun. Maddi bir şeye ihtiyacımız yok gibi. Çok şükür çadırımıza kavuştuk ama duaların bana geldiğini hissediyorum. O dualarla ayaktayız zaten. Sözün bittiği yer. Ne diyeceğimi de bilemiyorum.”