Gazze’de Gazze halkıyla birlikte insanlık da ölüyor
İsrail, Gazze’de dört aydan bu yana tüm insanlığın gözleri önünde görülmemiş bir pervasızlıkla soykırım yapıyor. Soykırımdan şans eseri yaralı veya sağ olarak kurtulanları ise ilaçsızlığa, açlığa, susuzluğa, sefaletin/çaresizliğin akla gelebilecek her türüyle ölüme mahkûm ederek zamana yayılmış bir soykırım uyguluyor. Hiç şüphesiz zamana yayarak soykırım uyguladığı insanların acıları, anında soykırım kurbanı olanlardan daha zor, daha acı ve daha trajik. Hiçbir şey, bu trajediye tanıklık eden Dünya Sağlık Örgütü Başkanının gördükleri karşısında gözyaşlarına hâkim olamaması kadar çarpıcı, gerçekçi olamaz! Gazze’de yaşananları anlatmanın, insanların dikkatine sunmanın bundan ötesi de olamaz!
Bugün Gazze’de yaşananların bir benzeri dünyada daha önceki hiçbir devirde yaşanmamıştır. İsrail’in Gazze halkına yaşattığı yokluk, acı, çile, sefalet; tarih boyunca insanlığın şahit olduğu en büyük zulüm, vahşet, barbarlık olarak kayıtlara geçecek ve bundan sonraki tüm zamanlarda Yahudi halkının utancını teşkil edecektir. Bu utançtan İsrail saldırılarına fiilen engel olamayıp sadece seyretmek durumunda kalan tüm insanlık da pay sahibi olacaktır. Ama bu utançtan en büyük paya da bugüne kadar kendilerini demokrasi, özgürlük, barış, insan hakları şampiyonu olarak sunan başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkeleri sahip olacaktır.
Söz konusu bu ülkeler; İsrail’in dört aydır süren Gazze halkına uyguladığı zulüm, vahşet ve katliama destek vermeleri yetmiyormuş gibi UAD (Uluslararası Adalet Divanı)’nın İsrail’i mahkûm eden son kararından sonra mağdur ve mazlum Gazze halkına yaptıkları yardımı askıya almışlardır. Bu sebeple Gazze’deki zulüm/vahşet/katliam/soykırımın insanlığa yüklediği utançtan payları katlanmıştır. Gerçekten uygarlığın temsilciliği iddiasındaki Avrupa’nın İsrail saldırıları ile ilgili her tutumu zulme destek olarak ortaya çıkmıştır. Bu tutumları bu yüzden sadece utanç, yüzkarası, iddialarının tam tersine insan hakları düşmanlığı olarak nitelendirilebilir.
Başta Birleşmiş Milletler Örgütü olmak üzere insan haklarını, barış ve adaleti korumak amacıyla oluşturulmuş bütün evrensel örgütler İsrail’in 2,5 milyon Gazzeliye uyguladığı katliam/soykırım karşısında hiçbir tedbir alıp uygulayamamış; sadece sözle eleştirmekle yetinmek durumunda kalmıştır. Dünya genelinde insanlık da katliamın/soykırımın esas kurbanı çocuklar ve kadınlar, yani sivil halk olduğu halde yaptığı mitinglerle tepki göstermekten başka hiçbir şey yapamamıştır. Olan biten en basit şeylerin bile anında haber olabildiği bir zamanda dünyanın ortasında topluca katliama uğrayan masum bir halkın mağduriyeti karşısında dünya genelinde görülmedik bir acizlik egemen olmuştur. İnsanlık, hak, adalet adına gelecek için hiçbir şey bu kadar ümit kırıcı değildir.
Bugün Gazze’deki soykırıma Gazze halkının ırk ve dinsel aidiyetiyle ilgili kimliğinden soyut ve bağımsız olarak yaklaşılmadıkça asla doğru tavır belirlenemez. Hiç kimse, hiçbir dünya insanı Gazze’de olana bitene bir bölüm Müslüman-Arap halkının başına gelen olay olarak bakmamalıdır. Burada yaşayanlar hangi dinden, hangi ırktan, hangi kimlikten olursa olsun; isterse Mecus, kâfir, putperest olsun yaşananlar bir zulümdür ve tüm insanlık bunun karşısında olmalıdır. Eğer bu yapılamazsa bundan sonra hiçbir halk, etnik ve dinsel kimliğinden ya da dinsizliğinden, inançsızlığından dolayı güven içinde olamaz. Dünyada asıl olan adalettir. Adalet de kim olursa olsun herkese eşit uygulandığı, kimliği sorulmadan mazlumun yanında olunduğu zaman gerçekleşir.
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar
Yorumlar