Federal hükümetin değişiklik kararları ve Alman siyasetinin tepkisi
BERLİN – UHA HABER / SETA bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Araştırmacı M. Erkut Ayvaz, Almanya’nın aldığı somut değişiklik kararlarını, Federal hükümetin değişiklik kararları neden önem arz ettiğini ve yeni kararlara yönelik Alman siyasetinin tepkisinin ne olduğunu kaleme aldı.
ALMANYA’NIN ALDIĞI YENİ DEĞİŞİKLİK KARARLARI
Araştırmacı M. Erkut Ayvaz, “Rusya’nın Ukrayna’ya Saldırısının Almanya’ya Yansımaları” konusunda (UHA) Uluslararası Haber Ajansı Almanya Temsilcisi Tuba Nur TÜRKELİ’ne açıklamalarda bulundu.
M. Erkut Ayvaz, Şansölye Scholz’un kendi partisi içerisindeki olası farklı görüşlere rağmen bilhassa savunma harcamalarının artırılmasına dair kararlı bir duruş sergilediğinin söylenebileceğini belirterek, “Bu dikkate değer hususun özellikle altı çizilmelidir. Zira göreve geldiğinden bu yana Scholz’a yönelik eleştirilerin başında şansölyelik makamına atfedilen gerekli ağırlığı yeterli bir şekilde yerine getirmediği hatta suskun kaldığı yönündeki ithamlar gelmektedir” dedi.
Scholz’un çeşitli politika alanlarına dair öne çıkmayışına ve son üç aydır arka planda kaldığına da sıklıkla işaret edildiğini hatırlatan Ayaz, Örneğin aşı zorunluluğu konusunda dahi ilgili planlamayı desteklemesine rağmen somut bir adım atmayışının eleştirildiğini açıkladı.
M. Erkut Ayvaz, son olarak 24 Şubat itibarıyla Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrasında ise sorumluluk üstlenerek adım attığı ileri sürülen Scholz Almanya’nın geleneksel dış ve savunma politikalarında ciddi değişikliklere yol açacak bir adım atmıştır. Öncelikle ilk aşamada Moskova’ya yönelik ciddi ekonomik yaptırım kararları alınması ve Almanya’nın hava sahasının Rusya’ya kapatılmasının önemli değişikliklerden biri olduğunu, bu hususların yanı sıra silah göndermeme ilkesinden de vazgeçilerek ilk olarak 1.000 tanksavar ve 500 Stinger uçaksavar gönderilmesine karar verildiğinin altını çizdi.
Ayrıca üçüncü ülkelerde bulunan Alman yapımı silahların Ukrayna’ya gönderilmesinin de onaylandığını dile getiren Araştırmacı Ayvaz, şunları söyledi:
“Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının Almanya açısından somut bir neticesi olarak ise ilk aşamada Alman ordusunun kapasitesinin artırılması için 100 milyar avro ek kaynak oluşturulması da kararlaştırılmıştır. Bu ciddi adımın yanı sıra önümüzdeki yıllarda savunma harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılanın (GSYH) yüzde 2’sinin üzerine çıkarılması ve uzun yıllardır Almanya tarafından yerine getirilmeyen NATO’nun yüzde 2 talebinin de hayata geçirilmesi kararı alınmıştır. Bu bağlamda kendi partisi SPD’li birçok isimde de kısmen bir şaşkınlığa neden olan bu tutum değişikliği –şimdilik– kolektif bir şekilde desteklenmektedir. Ayrıca Şansölye Scholz’un (ki partisi SPD’nin eş genel başkanlığını Lars Klingbeil ve Saskia Esken isimli eş başkanların yürüttüğü de unutulmamalıdır) bu kararları alması sürecinde kabinedeki bazı isimler dışında kimsenin bilgisinin olmadığı da ileri sürülmüştür”.
Almanya’nın uzun yıllardır ihmal ettiği ileri sürülen savunma harcamalarının kamuoyundaki algıya karşın esasen bir artış yaşadığını ifade eden M. Erkut Ayvaz, “Örneğin 2020’de Almanya’nın savunma harcamaları yaklaşık 53 milyar dolara ulaşmışken 2011’e kıyasla yüzde 28’lik bir artıştan söz edilmektedir. Bu bağlamda büyük koalisyon hükümetleri süresince savunmaya ayrılan bütçedeki artış dikkat çekerken 2018-2021 arasında federal maliye bakanı olan Scholz’un döneminde savunma harcamalarının arttığı gözlenmektedir. Dolayısıyla daha fazla savunma harcamalarından ziyade halihazırdaki yüksek savunma harcamalarının etkili kullanılıp kullanılmadığının irdelenmesi gerektiğini
düşünenler de bulunmaktadır” dedi.
Ayvaz, Savunma harcamalarına yönelik bu son kararlara ilaveten başlangıçtaki kararsız tavrını bir kenara bırakan Almanya da Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin kararına dahil olmuş ve 26 Şubat’ta Rusya’nın SWIFT ödeme sisteminden çıkarılmasını onayladığını, ancak Rusya’dan petrol ve doğal gaz ithal eden Almanya gibi bazı AB ülkelerinin mevcut yaptırımlar neticesinde olumsuz etkilerinin sınırlı kalması için iki önemli Rus bankasının sistemden çıkarılmadığını açıkladı.
“Haliyle Almanya’nın buradaki tutumu ve Rusya’dan gaz ithal etmeyi sürdürmesi nedeniyle orta ve uzun vadede yine eleştirilere muhatap olması beklenmektedir” diyen M. Erkut Ayvaz, “Yine Almanya açısından –geleceğe yönelik, henüz faal olmayan– önemli bir enerji projesi olan Kuzey Akım 2 kararına da işaret etmek gerekmektedir. Zira uzun bir süredir projenin hayata geçirilmesi yönünde SPD çevrelerinin çabaları söz konusu olmuş ancak en sonunda Rusya’nın –henüz Ukrayna’ya yönelik saldırısı başlamadan önce– 22 Şubat’ta ayrılıkçı bölgeleri tanıma kararının ardından Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattı projesinin lisanslandırılması süreci Almanya tarafından şimdilik durdurulmuştur. Yaklaşık 9,5 milyar avro değerindeki ve Eylül 2021 itibarıyla bitmiş olan projenin halen lisanslandırılma süreci devam etmekte ve koalisyon içerisinde de farklı görüşlere neden olmaktaydı” dedi.
YENİ KARARLARA YÖNELİK ALMAN SİYASETİNİN TEPKİSİ
Araştırmacı Ayvaz, başta Ukrayna, ABD, Doğu Avrupa ve genel olarak NATO ülkeleri nezdinde Almanya’nın hem Ukrayna’ya silah gönderme kararı hem de savunma harcamalarını artırarak GSYH’nin yüzde 2’sini savunma giderleri için ayırmaya yönelik somut hedefinin olumlu karşılandığını dile getirerek, Alman siyasetine bakıldığında ise mevcut aşamada SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan federal hükümetin konuya dair genel anlamda destekleyici yaklaştığının söylenebileceğini söyledi.
Diğer yandan SPD ve Yeşiller içerisinde daha temkinli yaklaşımların olduğunun da belirtilebileceğini hatırlatan M. Erkut Ayvaz, “Örneğin SPD’nin içerisinde iki kanadın olduğu ileri sürülürken ilki mevcut savunma harcamalarının artırılmasını desteklemektedir. Diğer yanda ise örneğin konuya dair eleştirel tutumuyla bilinen başta SPD Federal Meclis Grup Başkanı Rolf Mützenich ise savunma harcamalarının artırılmasına yönelik daha temkinli yaklaşmakta, bunu da partinin ve hükümetin genel destekleyici çizgisini bozmadan şimdilik sınırlı bir eleştiri dozu ile dile getirmektedir” dedi.
“Yeşiller’in gençlik teşkilatının kararı eleştirmesinin yanı sıra bazı Yeşiller mensubu siyasetçilerin temkinli tutumunu özetleyebilecek olan eski bir Yeşiller milletvekilinin sözlerine de işaret edilebilir” diyen Ayvaz, Zira Almanya’nın mevcut aşamada bir silahlanma yarışına girmemesi için dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulunulurken ordunun silahlandırılmasına dair oluşabilecek olası bir coşkulu tavra da endişeyle bakıldığının altını çizdi.
Araştırmacı Ayvaz, dolayısıyla mevcut konjonktürde şansölyenin son kararlarına yönelik kendi partisi ve koalisyon içerisinde verilen desteğe rağmen önümüzdeki günlerde eleştirel seslerin artmasının da muhtemel olduğunu dile getirdi.
“Ana muhalefet konumundaki CDU/CSU da savunma harcamalarının artırılmasını destekler bir pozisyonda yer almakla birlikte ilgili ek harcamanın nasıl finanse edileceğinin ise detaylı bir şekilde ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır” diyen SETA Araştırmacı M. Erkut Ayvaz, şöyle dedi:
“Her ne kadar CDU/CSU’lu siyasetçiler mevcut aşamada SPD’li siyasetçileri eleştirerek Rusya tehdidine karşı gerekli tedbirlerin alınmadığı ithamlarını yöneltse de geçtiğimiz günlerde eski CDU Genel Başkanı (2018-2021) ve eski Federal Savunma Bakanı (2019-2021) Annegret Kramp-Karrenbauer’in yaptığı öz eleştiriye değinmek gerekmektedir. Kramp-Karrenbauer yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştır:
Tarihsel başarısızlığımız için kendimize çok kızgınım. Gürcistan, Kırım ve Donbas’tan sonra Putin’i gerçekten caydıracak hiçbir şey hazırlamadık. Kramp-Karrenbauer’in “Kendimize çok kızgınım” ifadesine bir nevi dönemin şansölyesi Merkel’i de dahil edip etmediği ise bilinmemektedir. Ayrıca bazı CDU/CSU’lular SPD’yi eleştirmeyi tercih etse de son on altı yıldaki tüm hükümetlerde CDU/CSU’nun büyük ortak olduğu gerçeği de unutulmamalıdır. Sol Parti’de ise Rusya’nın amaçlarını yanlış değerlendirdikleri yönünde kısmi bir öz eleştiri gözlense de Ukrayna’ya silah gönderilmesi ve silahlanma hedefi militarizm eleştirisiyle reddedilmektedir. Aşırı sağcı AfD ise federal hükümeti de savaştan sorumlu tutarak Şansölye Scholz’un ilgili konuşmasıyla birlikte “soğuk savaşı yeniden aktif hale getirdiğini” ileri sürmüştür”.
YENİ KARARLARIN FİNANSE EDİLMESİ MESELESİ
Savunma harcamalarını artırma kararına ilişkin önümüzdeki haftalarda tartışmaların daha da çeşitlenmesinin muhtemel olduğuna vurgu yapan Ayvaz, “Her ne kadar FDP Genel Başkanı ve Federal Maliye Bakanı Christian Lindner de mevcut kararları desteklese de finanse edilmeleri noktasında derinlemesine bir değerlendirmeye ihtiyaç duyulduğu açıktır. Kaldı ki savunma harcamalarına yönelik ek kaynağın anayasal bir çerçeveye oturtulması için Federal Mecliste üçte ikilik çoğunluğa ve bunun için de ana muhalefet konumundaki CDU/CSU’nun desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Ek kaynak için desteğini açıklayan CDU Genel Başkanı ve Federal Meclis Grup Başkanı Friedrich Merz’in ise “sakin ve detaylı bir şekilde konuşulması gerektiğini” ifade ettiği de unutulmamalıdır” dedi.
M. Erkut Ayvaz, sonuç olarak Rusya’nın, Ukrayna’ya yönelik başlattığı saldırı ile birlikte “yeni bir gerçeklik” oluşturduğunu, Almanya’nın ise buna “net bir yanıt” ile karşılık verme kararı aldığını ifade etti.
Bu çerçevede Şansölye Scholz tarafından 27 Şubat’ta özellikle Almanya’nın savunma harcamalarının artırılmasına ilişkin birtakım değişiklik kararları alındığını açıklayan SETA Araştırmacı M. Erkut Ayvaz, Almanya’nın bir nevi denge siyasetinden uzaklaşma eğilimi ve politika değişikliğine gitmesinin bilhassa Batılı devletler tarafından memnuniyetle karşılandığını dile getirdi.
Güncel bir ankete göre yüzde 78’e varan toplumsal bir desteğin mevcut olduğu ileri sürüldüğünü söyleyen Ayvaz, ancak söz konusu hedeflerin uygulanması noktasında olası fikir ayrılıklarının ortaya çıkmasının da ihtimal dahilinde bulunduğunu belirtti.
M. Erkut Ayvaz, “Kaldı ki bilhassa muhalefetten bu yönde şimdilik derinlemesine olmasa da uyarı sinyalleri gelmektedir. Örneğin Yeşiller çevresinden 100 milyar avroluk ek kaynağın bir kısmının enerji alanı için de kullanılabileceği yönünde bir yaklaşım ortaya konmuş, bunun üzerine ana muhalefetteki CDU/CSU tarafından ise yalnızca savunma harcamalarıyla sınırlı kalınması uyarısı yapılmıştır.
En nihayetinde Federal Mecliste onaylanması gereken bu yeni kararların ilerleyen aşamada netleştirilmesi beklenmektedir. Son olarak Rusya’ya yönelik yaptırımlardan Alman şirketlerinin de olumsuz etkileneceği açıktır. Spesifik olarak Alman silah ve savunma endüstrisinde ise savunma harcamalarının artırılmasına yönelik kararlar sonrası olumlu gelişmeler yaşanması kuvvetle muhtemel” olduğunu kaydetti.
Tuba Nur TÜRKELİ, Avrupa Temsilcisi
***
M. Erkut Ayvaz
[UHA Haber Ajansı, 15 Mart 2022]