Dünyanın sıcak gündemi: Suriye’de BAAS rejiminin devrilmesi
Suriye’de olup biten her şey, Türkiye tarafından her zaman çok yakından takip ediliyordu. 900 km sınırımız olan bir ülkedeki gelişmelere ilgisiz kalmamız söz konusu olamazdı ve olmadı. Ama son 12 günlük hızlı gelişme hem biz Türkler hem de tüm dünya için gerçek bir sürpriz oldu. Başrollerde SMO’nun olduğu muhalifler kuzeydeki Halep’ten başlayıp güneydeki başkent Şam’a kadar her yeri 10 günde ele geçirdiler ve başında soykırımcı Beşar Esad’ın bulunduğu BAAS (Yeniden Diriliş) rejimini devirdiler.
Bu işin bu kadar çabuk olacağını sıradan hiçbir insan düşünmediği gibi hiçbir diplomat, hiçbir güvenlik politikaları uzmanı, hiçbir stratejist de düşünmüyordu. Rusya’nın, İran’ın bir yerde Beşar Esad’ın yardımına geleceğini, hava desteksiz muhaliflerin rejim güçlerinin çetin direnişiyle karşılaşacağını hesap ediyorlardı. Böyle bir ihtimal gerçekleşmedi. Muhalifler giriştikleri harekatın hiçbir aşamasında dişe dokunur bir direnişle karşılaşmadan sonuca ulaştılar.
…
Suriye’deki son gelişmeler başta bu ülkenin komşuları olmak üzere Amerika, Rusya gibi Suriye’de askerî varlığı ve çıkarları bulunan ülkeler tarafından çok sıkı, çok yakından takip edilecektir. Her ülke kendi çıkarlarına göre bir tavır, bir politika belirleyecektir. Belirlenecek bu politikalarda en fazla söz hakkı elbette Türkiye’nindir. Çünkü Türkiye en uzun sınıra sahip olduğu Suriye’de son on üç yıldan beri olan bitenden, yaşananlardan en çok zarar görmüş, elini en fazla taşın altına koymak zorunda kalmış ülkedir. Arap Baharı sürecinde Beşar Esad rejiminin katliamından, soykırımından kaçan milyonlarca Suriyeliye kapıların açan, on yıldan fazladır onları barındıran, bu sığınmacıların sebep olduğu birçok sorunu göğüsleyen tek ülke Türkiye’dir.
Kırk yıldan bu yana Türkiye’yi uğraştırmış, Türkiye’nin maddi manevi telafi edilemez zararlarına sebep olmuş Terör örgütü PKK’nın kolu olan PYD, YPG bu ülkede konuşlanmış ve buradan Türkiye’ye saldırılar düzenlemiştir. Bugün de Suriye’nin büyük bir bölümü bu terör örgütünün elindedir.
Bugün net olan Suriye’de rejim karşıtı silahlı yapılar koalisyonunun savaş suçlusu katil Esad’ı devirdiği, ülke kontrolünü ele geçirdiğidir. Bundan sonrası belirsizliklerle doludur. Bunlardan en önemlisi, silahlı muhalif koalisyon Suriye’nin bir bölümüne hâkim olan ve ABD ve İsrail destekli PYD-YPG’ye karşı nasıl bir tutum alacağı, karşı bir tutum aldığı zaman ABD’nin ve İsrail’in tavrının ne olacağıdır.
…
Esat rejiminin kontrolündeki tüm Suriye’yi ele geçiren muhalif güçlerin kendi aralarında rahat anlaşabilecekleri, anlaşırlarsa nasıl bir yönetim oluşturacakları ve başta Türkiye’dekiler olmak üzere komşu ülkelerde sığınmacı durumundaki milyonlarca Suriyelinin harabe halindeki ülkeye döndüğünde karşılarına çıkacak dağ gibi sorunlarla nasıl başa çıkacakları konusunda hiçbir netlik yoktur.
Şu anda Suriye’de ortaya çıkan durum, bu ülkenin komşusu olan veya olmayan hiçbir ülkeyi Türkiye kadar yakından, birinci dereceden ilgilendirmemektedir. Dolayısıyla bu andan itibaren Suriye’de ortaya çıkacak gelişmelerle ilgili olarak Türkiye kadar söz sahibi hiçbir ülke de yoktur.
Hiç şüphe yoktur ki Türkiye, Suriye’de istikrarın sağlanması, başta kendi ülkesindeki sığınmacılar olmak üzere diğer ülkelerdeki sığınmacıların ülkelerine dönüp barınabilmeleri için her türlü desteği verecek ve elinden gelen her yardımı yapacaktır. Bunun için gücü de iradesi vardır. Yeter ki hariçten gazel okuyanlar kaos yaratmasın, pişmiş aşa su katmasınlar.
İsmail ÖZCAN & Eğitimci Yazar