Neden Heniyye hedef alındı? İsrail söz konusu suikastla neyi hedefliyor? 7 Ekim’den itibaren İsrail tarafından hedef gözeterek gerçekleştirilen saldırılar ve siyasi suikastların hedefinde kimler var?
7 Ekim sonrasındaki süreç göz önünde tutularak, İsrail’in Heniyye’yi öldürerek ateşkes sürecini sekteye uğratmayı hesapladığını söylemek mümkün. Zira Heniyye ateşkes görüşmeleri için masada Filistin tarafında olan aktörlerden biriydi. Ancak ateşkesin Binyamin Netanyahu’nun kariyerini sona erdirecek bir olgu olduğu göz önüne bulundurulsa Netanyahu’nun ateşkes sürecini sistematik olarak baltaladığını hatırlamak yerinde olacaktır. Bu son adım da bu bağlamda okunabilir. Öte yandan İsrail’in imajı, Gazze’de yerle bir ettiği hem hukuk hem de savaş/çatışma teamüllerinden dolayı büyük bir yara aldı.
Heniyye’nin özellikle İran’dayken öldürülmesi Gazze’deki durumu arka plana iterek bir İran-İsrail çatışmasına dönerse, İsrail yaptıklarını Batı’nın gözünde “şer ekseni” üyesi olan İran’la mücadele üzerinden meşrulaştırabilir, yani İsrail destek kazanmayı hesaplamış olabilir. Yine orta ve uzun vadede bir İran misillemesi sayesinde başlayacak bir bölgesel çatışmada Netanyahu İsrail’i “rahat ettirecek” yeni bir denge kurma arayışında olabilir. Bu uzak bir ihtimal, zira bunu ABD’nin desteğini almadan yapamaz. Bu gerginliğin iki devlet arasında topyekun bir savaşa evrileceğini değerlendirmiyorum, aktörlerin yine de rasyonel sınırlar içinde kalacağını düşünüyorum; tabi Ortadoğu’da her şeyin bir an içinde kontrolden çıkabileceği şerhini koyarak.
Öte yandan Heniyye suikastının 23 Temmuz’da Pekin’deki Hamas-El Fetih görüşmelerine gölge düşürmesi de söz konusu edilmiş olabilir. Zira bu görüşmelerden bir ulusal birlik hükümetinin oluşturulmasına dair niyet çıkmıştı. Netanyahu’nun Filistin meselesine yönelik politikasının “çözümsüzlüğü sürdürmek” olduğundan hareketle böylesi bir birleşmeyi özellikle 7 Ekim sonrası süreçte istemeyeceği de mümkündür. Gelgelelim Heniyye’nin ölümü Filistin davasının bitmesini sağlamayacağı gibi kararlılığı da artırabilir. Bu açıdan bu saldırının İran, Gazze’yi arka plana itme ve Netanyahu’nun iktidarda kalmayı sürdürme açılarından değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Zira tetiklenebilecek olaylar silsilesi açısından bu suikast İsrail’i özellikle rehineler, kuzeyin adeta bir savaş bölgesi haline gelmiş olması, İsrail’deki bölünmenin daha da derinleşmesi, siyasi liderlikten yoksunluk gibi konularda stratejik olarak daha da zorlayabilir.
Heniyye suikastı nasıl gerçekleşmiş olabilir? Olası bir güvenlik zafiyeti söz konusu mudur? İsrail’in benzeri saldırılarda sergilemiş olduğu operasyonel kabiliyetler nelerdir?
İsrail’in Heniyye’yi Mossad tarafından odasına daha önceden konmuş bir patlayıcının uzaktan patlatılmasıyla öldürdüğü New York Times tarafından iddia edildi. Bu önemli bir bilgidir, zira Mossad’ın yüksek güvenlikli olduğu söylenen bir binaya bomba yerleştirebilmesi, İsrail istihbaratının İran’a nasıl nüfuz ettiğini ve aynı zamanda İran istihbaratının da zayıflığını göstermektedir. İran ve Hamas ilk açıklamalarında hava saldırısına ve drone kullanıldığına yapılan atıfla beraber, İsrail istihbaratının Heniyye’nin kalacağı odayı öğrendiği, buraya bombayı yerleştirdiği ve bombanın yapay zeka kullanan yüksek teknoloji ürünü bir cihaz olduğu iddia edilmiştir. Bu cihazı aktive eden Mossad ajanlarının da İsrail’de değil İran topraklarında olduğu öne sürülmüştür. Nitekim İsrail Savunma Kuvvetleri (The Israel Defense Forces, IDF) sözcüsü Daniel Hagari de Salı günü herhangi bir füze veya hava saldırısı olmadığını belirtmiştir. Bu bilgilerin doğru olması durumunda hem İran güvenlik aygıtının zayıflığı ortaya çıkıyor hem de 7 Ekim’deki Hamas saldırılarından sonra yara alan ve imajı sarsılan İsrail istihbaratı kendini yeniden kanıtlamış oluyor. Tabi bu kararı Mossad’ın da başı olan Netanyahu verdi. Bu saldırı ile bir ateşkes için Filistinlileri zorlamak amacı güdüldüğü söylense de suikastın bu amaca hizmet ettiğini değerlendirmiyorum. Aksine en kötü senaryoda Hamas’ın ilk tepkisi elindeki rehineleri infaz etmek de olabilirdi. Heniyye’nin ateşkes görüşmelerinde çerçeve belirlenirken bazı noktalarda ödün vermediğinden görüşmelerin tıkanmasından dolayı onu aradan çıkararak ateşkes elde edilmeye çalışılmışsa da Yahya Sinvar ile karşılaştırıldığında Heniyye’nin siyasi kanat lideri olarak daha ılımlı olduğunu değerlendiriyorum.
Son tahlilde İsrail istihbaratı pragmatik olarak Heniyye’yi katı görüşlü bir tutum sergilediğinden ve 7 Ekim’in “intikamını” almak adına öldürmüş olabilir. Nitekim İsrail açısından hedef gözeterek suikast icra etmek güvenlik politikasının bir unsurudur.
1950’ler, 1960’lar ve 1970’lerde de İsrail’in başka ülke topraklarında gerçekleştirdiği suikastlar olmuşsa da Mossad genel olarak sorumluluk üstlenmemiştir. Bu özellikle İkinci İntifada’dan (2000) sonra kamuoyuna açık halde başvurulan bir operasyon olmuştur. Salah Şahade, Şeyh Ahmet Yasin ve Abdülaziz Rantisi gibi Hamas liderleri İsrail tarafından suikastla öldürülmüştür. IDF suikastların gelecekteki terör eylemlerini engellemek için yapıldığını ve daha “zararsız” olduğunu öne sürüyordu ancak Heniyye’nin öldürülmesi önleyici bir eylemden ziyade intikam eylemi gibi görülebilir.
İsrail Yüksek Mahkemesi hedefli öldürmelerin illegal olduğuna dair bir dilekçeyi reddetmişti, tabi hedefteki kişinin kimliğinin tam olarak tespit edilmesi gerektiğini ve masum kişilerin hedef alınmaması gerektiğini belirtmişti. Tabi İkinci İntifada sürecinde bu eylemin İsrail kamuoyundan destek aldığını da belirtmek gerekir. (devam edecek)