Dr. Murat Yılmaz: “Muharrem İnce’nin önünde iki yol var”
UHA HABER / Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz, Star Açık Görüş için bir makale kaleme alarak Memleket Hareketi’ni başlatan Muharrem İnce’nin CHP, Millet İttifakı ve Türkiye siyasetine yönelik olası etkilerini masaya yatırdı.
Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz, CHP’den istifa eden Muharrem İnce’nin başlattığı Memleket Hareketi’nin, bugün itibarıyla CHP, Millet İttifakı ve dolayısıyla Türkiye siyaseti üzerinde dengeleri değiştirecek bir domino taşı etkisi yaratma potansiyeline sahip olduğunu yazdı.
Star Açık Görüş için “İnce’den yeni ittifak mı geliyor?” başlıklı bir makale kaleme alan Dr. Yılmaz, Memleket Hareketi’nin CHP’den ciddi bir oy koparabilmesi durumunda önüne yeni bir yol ayrımı geleceğini ifade etti.
“Ya Millet İttifakı içinde karar verici bir ortak olmak ya da Millet İttifakı dışında yeni üçüncü bir ittifak kurmak.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2010’dan bu yana CHP’ye tamamen hükmeden bir hizip liderine dönüştüğünü belirten Dr. Murat Yılmaz’ın “İnce’den yeni ittifak mı geliyor?” başlıklı yazısının tamamı şöyle:
Muharrem İnce, ilk olarak CHP’yi hedef almakla beraber, ikinci olarak Millet İttifakı’nı hedef almak zorunda. Eğer İnce ve Memleket Hareketi, CHP’den ciddi bir oy koparabilirse bundan sonra önüne yeni bir yol ayrımı gelecek: Ya Millet İttifakı içinde karar verici bir ortak olmak, yahut Millet İttifakı dışında yeni üçüncü bir ittifak kurmak.
Muharrem İnce’nin CHP’den istifa etmesiyle beraber, hem CHP’de hem Millet İttifakı’nda ciddi bir kırılma ve kopmaların yaşanması muhtemeldir. Muharrem İnce ve Memleket Hareketi, CHP’de ve Millet İttifakındaki tartışma ve şikayetleri temsil edebilme ve siyasete taşıyabilme potansiyeline sahip. CHP ve Millet İttifakı’nın içinde yaşanan problemler, partinin ve ittifakın kendi içinde uzun bir süre çözülemedi; bu durum problemin çözümünün parti ve ittifak dışında aranmasının önünü açtı. Muharrem İnce ve Memleket Hareketi, parti ve ittifak dışına çıkma cesaretini ilk defa gösterecek bir imkana sahip.
Tasfiye hareketi
Kemal Kılıçdaroğlu, 2010’dan bu yana CHP’ye tamamen hükmeden bir hizip liderine dönüştü. Bu arada CHP’deki diğer hizipler güç kaybetti. Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı sayesinde parti dışında elde ettiği güç ve bu ittifak rüzgarıyla kazandığı İstanbul, Ankara, Antalya büyükşehir belediyelerini kazanmanın verdiği özgüvenle CHP’deki diğer hizipleri tamamen tasfiyeye yöneldi. CHP’de Kılıçdaroğlu hizbi dışındaki hiziplerin bu belediyelerin imkanlarından dışlanması, bu hiziplere 2023 seçimlerinde tamamen tasfiye edileceklerinin bir tür ön ihtarı oldu.
Bu hizipler ya 2023 seçimlerinde Kılıçdaroğlu’nun kendi haklarında vereceği kararı beklemek yahut tamamen tasfiye edilmeden son kez şanslarını denemek seçenekleriyle karşı karşıya kaldılar. CHP delegelerini, teşkilat, belediye ve meclis grubunu tamamen ele geçiren Kılıçdaroğlu, yeni büyükşehir belediyelerinin imkanları ve hiziplerin Millet İttifakının dışına çıkamayacakları kabulüyle, CHP hiziplerinin hiçbir şikayet ve talebini ciddiye almadı. Kılıçdaroğlu, adeta, 2023’de yapacağı tasfiyeyi öne alarak parti içi muhalefete “Ya sev, ya terk et” dedi.
CHP’de Kılıçdaroğlu hizbi dışında kalanlar ve parti içi muhalefet, Kılıçdaroğlu’nun tavizsiz tavrı karşısında, mecburi bir yol ayrımına geldiler. Önce CHP’de genel başkan yardımcılığına yükselmiş olan milletvekili Öztürk Yılmaz, CHP’den ayrılarak Yeni Parti’yi kurdu. Onu Mustafa Sarıgül ve Türkiye Değişim Hareketi’nin partileşmesi izledi.
Mustafa Sarıgül ve Türkiye Değişim Hareketi’nin tarihi üzerinde durmak lazım. Çünkü bu hareket, Kemal Kılıçdaroğlu 2010’da daha genel başkan olmadan o zamanın genel başkanı Deniz Baykal’a karşı örgütlenmiş ve partileşmek üzere ortaya çıkmıştı. Deniz Baykal’ın hakkındaki kasetle, FETÖ marifetiyle tasfiye edilmesinden sonra, Mustafa Sarıgül CHP burjuvazisinin ve medyasının tazyiğiyle partileşme çabalarını askıya aldı. Ancak zaman içerisinde Mustafa Sarıgül hizbinin de tasfiye edilmesi üzerine, Mustafa Sarıgül Türkiye Değişim Hareketi’ni yeniden uyandırdı ve sonuçta bu hareket partileşti. 2010 yılındaki kamuoyu anketlerinde yüzde 8 düzeyinde görünen Türkiye Değişim Hareketi’nin bugün bu düzeyde olmasa da Öztürk Yılmaz’ın partisine benzemeyeceği ve ciddi bir potansiyeli olduğu dikkate alınmalı. Muharrem İnce, CHP ve Millet İttifakı’nın kaderini belirleyecek aktörlerden biri, CHP medyası tarafından ciddiye alınmayarak dalga geçilen Mustafa Sarıgül ve Türkiye Değişim Hareketi olacaktır.
Baykal ve Sav
Aslında CHP içinde hizip deyince akla gelmesi gereken iki isim Deniz Baykal ve Önder Sav’dır. Bu iki isim etrafındaki hizipler de, Kılıçdaroğlu hizbi tarafından tasfiye edilmişti. Bu iki isim veya etrafındaki rahatsızlık, henüz bazı teşebbüslere rağmen ayrı parti kurma kararına varmış değil. Baykal ve Sav hizipleri, muhtemelen İnce dahil diğer hiziplerin ayrılmasını Kılıçdaroğlu’na karşı bir pazarlık unsuru olarak kullanacaklardır. Kılıçdaroğlu nobran tavrını bu hiziplere karşı da devam ettirirse, önümüzdeki günlerde CHP’den öngörülmeyen yeni kopuşlar da gerçekleşebilir. Bu önemli hiziplerin henüz partiden ayrılmaması, Muharrem İnce’nin özgül ağırlığını arttırmıştır.
Organik bir CHP’li
Muharrem İnce, hakkında ne denirse densin “organik bir CHP’li” olduğu konusunda parti içinde ve dışında müşterek bir kanaat var. Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nda olmayan bir başka meziyetle dahi temayüz etmişti: Hitabet. Muharrem İnce bu meziyetleriyle Kemal Kılıçdaroğlu karşısında doğal bir lider adayına dönüştü. Kılıçdaroğlu CHP delege ve teşkilatlarını kesin bir şekilde kontrol altına aldığı için, parti içi muhalefetin parti içinde bir şansı kalmadı. Muharrem İnce de, Kılıçdaroğlu karşısında kazanamadı. Ancak 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce’nin CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesiyle, İnce öngörülmeyen bir şansa sahip oldu. Kılıçdaroğlu’nun, Muharrem İnce’ye adaylık sürecindeki “Gel bakalım Muharrem” hitabıyla başlayan kabalığı, siyasi ve mali desteği esirgemesine rağmen; Muharrem İnce’nin tabanda bir heyecan yaratması ve CHP’nin oyunun üstüne çıkarak yüzde 31 oy oranına ulaşmasıyla Muharrem İnce, siyaseten yeniden doğdu.
Delegeye yansımadı
Muharrem İnce’nin bu başarısına rağmen, CHP tabanındaki destek delegelere yansımadı. Muharrem İnce ve arkadaşları zaman içerisinde CHP’den tasfiye edildi ve CHP’de bir geleceklerinin olmadığı ortaya çıktı. Muharrem İnce’nin CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olması, liderlik ve hitabet kabiliyetleriyle CHP içindeki genel rahatsızlığı diğer hiziplere göre daha çok dile getirme ve temsil etme imkanına sahip bir isim olması, onu parti içi muhalefette öne çıkardı. Herkes onun ne yapacağını beklemeye başladı. Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu ile şahsi bir rekabetin ötesinde CHP tabanındaki genel merkezin dar kadrocu, CHP ideolojisinden uzak ve milli meselelerden uzak tavrından duyulan rahatsızlıkları etkileyici bir söylemle ortaya koyuyor. Muharrem İnce kendi ayrılışını ve Memleket Hareketi’ni şahsi veya hizbinin bir hareketi olmanın ötesine, en azından başlangıç itibarıyla CHP’deki parti içi muhalefetin ortak söylemine oturtmayı başarmış durumda. İnce, CHP’deki genel rahatsızlığın siyasi temsilcisi olmaya devam edebilirse, Memleket Hareketi CHP için tahmin edilenden büyük bir problem olabilecektir.
Muharrem İnce’nin CHP’den istifa ederken kullandığı söylem, CHP tabanından rahatsız olan kesimleri kucaklayacak ve CHP’nin tabanıyla yaşadığı problem alanlarının vurucu bir şekilde özetini sunuyor. İnce şöyle diyor:
“ABD’den demokrasi dilenenlerle yolumu ayırıyorum. ‘Mustafa Kemal’ deyip, ‘Mustafa Kemal Atatürk diyemeyenlerle’ yolumu ayırıyorum. Grup başkanvekilliği seçimini bile kaldırıp atamaya getiren bu yönetimle yollarımı ayırıyorum. CHP aday yapmayınca başka partiden gidip aday olup, bugün CHP’yi yönetenlerle yolumu ayırıyorum. Sahte CHP’li olanlarla yolumu ayırıyorum. FETÖ’cüleri, Sorosçuları koruyanlarla yolumu ayırıyorum. Mavi Vatan’ı kavrayamayanlarla yolumu ayırıyorum. ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım etti’ diyenlerle yolumu ayırıyorum. Bu arkadaşlardan ayrılıyorum.”
Pazarlık kabiliyeti
Eğer Muharrem İnce bu söylemi parti kadrolarına taşıyabilir ve CHP’de rahatsız olan bütün kesimleri kucaklayabilecek bir lider profili çizebilirse, CHP’nin Bülent Ecevit’in DSP tehlikesini yeniden yaşaması kuvvetle muhtemeldir. Hatırlanacak olursa SHP/CHP çizgisinde HEP ile yapılan ittifak, İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki İSKİ rüşvet skandalı, hizip mücadelelerinin ve ardından Deniz Baykal’ın sert liderliğinin sonucunda CHP barajın altına düşerken, Ecevit’in DSP’si yükselişe geçmişti. Hatta Ecevit buradan başbakan olduğu bir koalisyon çıkarmayı da başarmıştı. Eğer CHP, Muharrem İnce’nin istifa konuşmasında ortaya koyduğu hataları yapmaya devam ederse, geçmişteki Ecevit kabusunu bu sefer İnce üzerinden yaşaması kuvvetle muhtemeldir. İnce, ilk olarak CHP’yi hedef almakla beraber, ikinci olarak Millet İttifakı’nı hedef almak zorunda. Eğer İnce ve Memleket Hareketi, CHP’den ciddi bir oy koparabilirse bundan sonra önüne yeni bir yol ayrımı gelecek: Ya Millet İttifakı içinde karar verici bir ortak olmak, yahut Millet İttifakı dışında yeni üçüncü bir ittifak kurmak. Eğer İnce, CHP’yi oy olarak geçemeyecek ama ihmal edilemez bir büyüklükte oy oranına kavuşursa dahi, bütün taraflar için pazarlık kabiliyeti artmış ve CHP-HDP ilişkisinden rahatsız Millet İttifakı partileriyle de bir ittifakı deneyebilir. Bu yol ayrımı için önce Muharrem İnce ve Memleket Hareketi’nin, CHP ile mücadelesinin neticesine bakmak gerekecek… Fakat her halükarda Muharrem İnce ve Memleket Hareketi bugün itibarıyla CHP ve Millet İttifakı ve dolayısıyla Türkiye siyaseti üzerinde dengeleri değiştirecek bir domino taşı etkisi yaratma potansiyeline sahip. Şimdiye kadar hitabet ve kampanya aktörü olarak öne çıkan Muharrem İnce’nin siyasi liderlik ve siyasi aklı ile Kılıçdaroğlu’nun siyasi liderlik ve siyasi aklını mücadelesi bu domino etkisinin yıkacağı taşları belirleyecek.
[UHA Haber Ajansı, 03 Mart 2021]