Doğa kendisiyle inatlaşanı affetmiyor!

UHA HABER / Eğitimci-Yazar İsmail Özcan, 2021 yılının Ağustos ayının, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de çok tahripkâr orman yangınları ve sel felaketleri ile insan hayatını derinden etkilediğini açıkladı.

Özcan, “Orman yangınlarında oksijen, başka bir anlatımla yaşam kaynağımız olan ağaçlarla birlikte hayatlarını ormanlarda sürdüren milyonlarca börtü böcek ve her çeşitten evcil ve yabani hayvan da feci şekilde can verdi” dedi.
Bu yazısında sadece ülkemizin en yeşil bölgesi olan Kuzey Anadolu’nun bütününü kapsayan sel felaketi dolayısıyla dünyada suyun önemi, rolü ve etkisi üzerinde duran Eğitimci-Yazar İsmail Özcan, Güneş sisteminin suya sahip tek gezegeninin Dünya olduğuna dikkat çekti.
İsmail Özcan, İnsan ve diğer canlıların yaşamı için olmazsa olmaz iki elemandan, iki nimetten birinin su, diğerinin de hava olduğuna hatırlatarak, “Yerküre ikisine de yeteri kadar, yani üzerinde yaşayanların ihtiyaçlarını eksiksiz karşılayacak kadar sahiptir. Üzerinde yaşayan canlıların, en başta da insanların bu iki elemandan sorunsuz yararlanmaları ancak doğanın kurallarına uyarak yaşamaları şartıyla mümkündür. Tersine bir tutumun ülkeleri ve toplumları felaketlerle yüz yüze bıraktığının sık sık tanığı oluyoruz” dedi.
Doğanın, geçmiş yüzyıllarda da çok seyrek olarak kendisine dışarıdan hiçbir müdahale olmadan da felaketler yaşattığı açıklayan Özcan, fakat 20. ve 21. yüzyılda çok sık arayla ve çok yıkıcı etkiyle ortaya çıkan doğal felaketlerin büyük ölçüde insan elinden kaynaklandığının altını çizdi.
İsmail Özcan, zaman ilerledikçe ve uygarlaşma arttıkça daha ılımlı, daha ölçülü, daha az bencil olması gereken insanoğlunun tam tersine daha aşırı, daha bencil ve daha doyumsuz davranmayı seçtiğini ve bu durumun onun doğaya insafsız, acımasız, tahripkâr yaklaşmasına, yani doğaya aykırı yaşamasına sebep olduğunu belirtti.

“Uzun zamandır bilinmekle beraber günümüzde çok açık seçik anlaşılmış bulunmaktadır ki üzerinde yaşadığımız Dünyada/yerkürede inanılmaz hassaslıkta bir denge bulunmaktadır” diyen Eğitimci-Yazar Özcan, “O kadar ki, gezegenimizin bir ucunda bir kelebek kanat çırpsa diğer ucunda bu bir fırtınaya sebep olabilmektedir. Yerküre belirli bir sıcaklığa sahiptir. Bunun 0,5 derece, yani yarım derece yükselmesi bile sıcaklığa dayalı dengeleri alt üst etmektedir” dedi.
İsmail Özcan, Bilim insanlarının 2050’de yerküredeki sıcaklığın 1,5 derece yükseleceğini öngördüğüne dikkat çekerek, “Bu korkunç bir orandır ve doğada birçok şeyin, mevsimlerin, yağmurların olumsuz etkilenmesi; kutuplardaki buzulların erimesi nedeniyle denizlerin seviyesinin insan yaşamını zora sokacak kadar yükselmesi demek” olduğunu aktardı.
Sıcaklığın bu oranda yükselmesinin baş etkeninin atmosfere salınan sera gazının bulunduğunu açıklayan Özcan, bunun da sebebinin sınırsız, hesapsız, tedbirsiz endüstriyelleşmenin ortaya çıkardığı karbondioksit olduğunu, bunun da küresel ısınmaya ve küresel mevsim değişikliğine yol açtığını, bugün ise küresel ölçekte karşı karşıya kaldığımız yangın ve taşkınların bu gelişmenin sonucu olduğunu işaret etti.
Eğitimci-Yazar İsmail Özcan, Doğanın, kendisinde var olan hassas dengeyi bozandan ve o dengeye aykırı davranandan intikamını çok ağır şekilde aldığını ve günümüz dünyasında yaşananın da bu olduğunu söyledi.
Ülkemiz özelinde yaşanan felaketlerin dünya genelinde yaşananların bir parçası olduğunda şüphe olmadığına dikkat çeken Özcan, Evrensel işbirliği olmadıkça hiçbir ülkenin bu gidişatı değiştirme şansı yoktur”dedi.
İsmail Özcan, ancak yangın, sel, deprem gibi yıkıcı doğal afetler karşısında her ülkenin alabileceği benzer önlemlerin bulunduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Hangi ülke akıl ve bilim yolunda davranır, ona göre gerekli önlemleri alırsa söz konusu felaketlerden en az zararla çıkar. Bizim ülkemiz ne yazık ki akla ve bilime göre davranmakta, felaketlerden ders çıkarmakta en şanssız olandır. Çünkü yaşanmış onca felakete rağmen sel yataklarına, taşkın alanlarına konutlar, kamu binaları, sanayi tesisleri vb. yapmaktan bir türlü vazgeçmemiştir. Bu yüzden her felakette hem bireysel hem de kamusal olarak ağır bedeller ödemek zorunda kalıyoruz”.

Bozkurt
Eğitimci-Yazar İsmail Özcan, makalesini şöyle noktalıyor:
“Kastamonu, Sinop, Bartın gibi Batı Karadeniz illerinin Bozkurt, Ayancık, Çatalzeytin gibi ilçelerinde son sel felaketi dolayısıyla meydana gelen büyük yıkımların, sayısız can ve mal kayıplarının bölge ve tüm ülke insanına ders olması en temel dileğimizdir”.
HABER : Ataner YÜCE & Emekli TRT Muhabiri
[UHA Haber Ajansı, 24 Ağustos 2021]
Yorumlar