Diplomasiyi Yeniden Sahiplenmek

* İlk düzenlendiği yıldan bu yana forumu yerinde takip eden bir akademisyen olarak, ADF’nin her yıl daha da etkili hale geldiğini söyleyebilirim.
* Detayı haberimizde!…
UHA / İnternational News Agency
ANKARA 16 NİSAN 2025 – Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce Türkiye’nin saygın, güvenilir Ankara merkezli bir düşünce kuruluşu olan SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı Genel Koordinatörü ve Siyaset Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Nebi MİŞ, “Diplomasiyi Yeniden Sahiplenmek” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Üç gün devam eden Antalya Diplomasi Forumu’ndaydım. Mümkün olduğu kadar, panelleri takip etmeye çalıştım. İlk düzenlendiği yıldan bu yana forumu yerinde takip eden bir akademisyen olarak, ADF’nin her yıl daha da etkili hale geldiğini söyleyebilirim.
Bu yıl, toplamda 155 ülkeden 6 binin üzerinde konuğun katıldığı forumda, 21 devlet ve hükümet başkanı, 70’in üzerinde bakan, hükümet ve devlet başkanı yardımcısı ve 61 de uluslararası üst düzey kuruluşun temsilcisi yer aldı.
Katılımcı sayısı ve çeşitliği açısından yoğun bir ilginin olduğu ve dördüncüsü düzenlenen ADF’nin, artık kendi alanında kısa süre içinde uluslararası bir marka haline geldiğini tespit etmek mümkün.
Trump Amerika’sında gümrük tarifelerini artırdığı, dördüncü yılana giren Ukrayna-Rusya savaşını sonlandırmaya yönelik görüşmelerin sürdüğü, Suriye’de istikrarı sağlayacak adımların hızlandığı, Gazze’de maalesef soykırımın devam ettiği bir dönemde gerçekleşen formun ana teması, “Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek” üzerineydi.
ADF, her yıl diplomasi temasının farklı bir yönünü öne çıkarmakta. Bu bağlamda, Türkiye’nin dış politika vizyonunun temel belirleyicilerinden bir olan, girişimci ve insani dış politikasının bir yansıması olarak forumun düzenlendiğini belirtmek gerekir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılış konuşmasında bu hususun bir kez daha altını çizerek, “Türkiye son yıllarda, diplomasinin insani, girişimci ve geleceğe yönelik plan yapabilme kabiliyetini öne çıkardığını” belirtti. Bu diplomasi anlayışının hakim kılınabilmesi için yıllardır sürdürülen çabaların bir mottosu olan “Dünya beşten büyüktür. Çünkü insanlık beşten büyüktür” mesajını bir kez daha tekrarladı.
Kapanış oturumunda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan tüm forum boyunca diplomasinin “sadece kriz anlarında başvurulan bir araç değil aynı zamanda dönüştürücü bir akıl ve onarıcı bir irade olduğunu” vurguladıklarını belirtti. Türkiye yıllardır bu anlayışın bir yansıması olarak, krizler çıkmadan önleyici diplomasiyi, adaletsizliği derinleştiren uluslararası sistem reformunu ve karşılıklı güvensizlik oluşturan ve yeni tehdit alanlarını yaygınlaştıran anlayışların giderilmesine ya da onarılmasına çaba harcıyor.
Dünyada uzun yıllardır devam eden farklı forumlar var. ADF’nin benzerlerinden ayrılan ve öne çıkan en önemli özelliğinin kapsayıcılık olduğunu foruma katılanların çeşitliliğinden ve tartışma temalarından anlamak mümkün. Bu anlamda ADF’de, doğu-ile batı, kuzey ile güney, gelişmişle- az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler kolayca kendine yer bulabiliyor. Bu anlamda erişim ya da katılım kısıtı bulunmaması ayırt edici bir özellik.
Bundan öncekilerde olduğu bu forumda da karşıt görüşlü aktörler bir araya geldi. Örneğin 2022’de ADF kapsamında Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarını aynı masada buluşturarak savaşın ortasında diyalog kurulmasına ortam sağlanmıştı. Bu yine Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov dikkat çeken uzun bir konuşma yaptı. Yine Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanları aynı panelde konuşmacı olarak yer aldılar. Afrika’da krizlerin yaşandığı ülkelerin temsilcileri yine aynı panellerde konuşmacıydı.
Türkiye bu platformlarda, muhtemel gerginlik alanlarında tansiyonu düşürmek, bölgesel sahiplenme ile çevremizdeki sorunların çözümüne öncü olmak, istikrara katkı sağlayacak diyalog ortamını oluşturmak için özel gayret gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki yıllarda olduğu gibi birçok devlet ve hükümet başkanın ile görüştü. Diğer görüşmelerinin gündeminden farklı olarak örneğin, Bosna-Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’ni kabulü, Somali, Gürcistan, Filistin, Sudan, Sierra Leone cumhurbaşkanı ya da devlet yetkilileri ile görüşmesini bu başlıkta değerlendirmek gerekir.
ADF’nin gündeminde Suriye’nin istikrarı, İsrail’in Gazze’de yaptığı soykırım, Ukrayna- Rusya Savaşına çözüm arayışları öne çıktı. Bunlara ek olarak hemen her panelde giderek büyüyen jeopotik çatlaklar ve krizlerin küresel kırılganlığı artırma endişesi dile getirildi.
Küresel sistemin geleceği ilgili konuşmaların tümüne bakıldığında, kötümser senaryoların biraz daha öne çıktığını söylemek mümkün. Bu kötü gidişi, diplomasiyi yeniden sahiplenerek en azından onarmak mümkün.
***
Yazar hakkında