Deprem tahmini yapılabilir mi?
Dünyada meydana gelen büyük depremlerde binlerce kişi hayatını kaybediyor. Bu nedenle bilim insanları, deprem öncesinde ortaya çıkan belirtileri araştırıyor. Peki, depremin büyüklüğünü, yerini ve zamanını önceden tahmin etmek mümkün mü? Deprem öngörüsü ve tahmini aynı kavramlar mı? Detaylar haberimizde…
Depremler, doğal afetler arasında insanlığı en çok etkileyenler listesinde yer alıyor. Bilim insanları ise depremi bu listeden çıkartmanın yollarını arıyor.
Yüz binlerce insanın ölümüne sebep olan depremler önceden belirti veriyor mu?
Bilim insanları bu soruya yıllardır cevap arıyor ve yapılan çalışmalar sonucunda artık depremlerin hangi aralıklarla ve yaklaşık kaç büyüklüğünde olacağı biliniyor. Yani deprem öngörülüyor.
“Şu anda İstanbul’da bir deprem öngörüyoruz”
Bilim Akademisi Üyesi Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Şu anda İstanbul’da bir deprem öngörüyoruz. Tahmin değil ve diyoruz ki 30 yıl içinde olma ihtimali fazla. Sebebi, 1912’de Şarköy Marmara’nın batısı kırıldı. 1999’da doğusu kırıldı. Kocaeli… İkisinin ortası bir sismik boşluk. 1766’dan beri orada deprem yok. Şimdi bir yerin sağında oldu deprem, solunda oldu, ortasında da uzun zamandır olmuyorsa ora muhakkak kırılacak demektir” ifadelerine yer verdi.
Bir depremin yeri ve büyüklüğü öngörülebiliyor. Ancak zamanını kesin olarak bilmek şu an için mümkün değil. Zamanın bilinmesi, ‘tahmin’ ya da ‘kestirim’ olarak kabul ediliyor.
Deprem kestirimi
İTÜ Bilgisayar Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berk Üstündağ, deprem kestirimiyle ilgili şunları söyledi:
“İhtiyaç duyulan şeylerden bir tanesi de, bir dakikadan daha uzun ay mertebesine kadar, belki haftalar mertebesinde bir sürede. Acaba biz büyük bir deprem olacağını acaba anlayabilir miyiz? İşte bu da deprem kestirimi konusuna giriyor.“
Özellikle 1960 ve 70’li yıllarda, Japonya, Çin ve Amerika Birleşik Devletlerinde deprem tahmini bir akım haline geldi. Uzun süre deprem öncesi belirtilerin izleri araştırıldı.
“Sürekli gözlem yapan istasyonlar kuruldu”
Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar, “O tarihlerde özellikle yer içinde meydana gelen bazı değişimler, örneğin yer altı su seviyesindeki değişim, örneğin yerin doğal potansiyel alanında, veya manyetik alanında değişimler sürekli gözlem yapan istasyonlar kuruldu” dedi.
Bu araştırmalarda bazı belirtiler bulundu ancak bir sonuca ulaşılamadı.
Prof. Dr. Ali Pınar, sözlerine şöyle devam etti:
“Kandilli ve Japon ekibi İznik civarında çok farklı fiziksel parametreleri incelemişlerdi. Bugünkü AFAD da Alman bilim adamlarıyla Mudurnu Vadisi’nde gene benzer çalışmalar yürütüyorlardı. Ve 1999 depremleri oldu. İzmit ve Düzce depremi. Sonra dönüp bakıldı bu depremi önceden haber veren bir bulgu var mı diye ve maalesef hiçbir fiziksel parametrede bu depremin yakın bir zamanda meydana geleceğine dair herhangi bir ipucu yoktu.”
Tek doğru kestirim Çin’de yapıldı
Bugüne kadar tek doğru kestirim Çin’de yapıldı. Ancak ülkede daha sonraki depremler tahmin edilemeyince çalışmaların ibresi yön değiştirdi. Bunun için de depremin zararlarını azaltmaya dönük çalışmalarla, fayın mekanizmasına ağırlık verildi.
“Deprem sırasında da, öncesinde de bazı sıra dışı olaylar oluyor”
Prof. Dr. Üstündağ ise şunları söyledi:
“Büyük bir fay sistemi var üzerinde de çok yüksek, çok büyük, devasa kuvvetler var, müthiş bir enerji var. Bunun deprem sırasında da, öncesinde de yeryüzünde bazı sıra dışı olaylar oluyor. Örneğin ışıma gözledik, bu sadece Kahramanmaraş’ta değil 17 Ağustos depreminde de gözlendi. Bu anomaliler çeşit çeşit, yüze yakın yaygın olarak gözlenmiş anomali türü var.”
Bilimsel çalışmalar depremlerden önce bazı anomalilerin ortaya çıktığını gösteriyor. Ancak bu sıra dışı durumlar ile depremler arasında doğrudan bağ kurmak oldukça zor.
Deprem tahmini kaosa neden olabilir
Prof. Dr. Görür, deprem tahmini çalışmalarının devam etmesi gerektiğini belirtiyor ve önemli bir konuya daha dikkati çekiyor:
“Mesela İstanbul’da böyle bir deprem tahmini kabul edilmiş yöntemle ilan edildi. Şimdi bu durumda İstanbul’u ne yapacaksınız, halkı tahliye edeceksiniz. Zaten halk bir duyarsa bir kaos içinde kendini tahliye edecek. Bu kolay iş değil. Yanlış bir alarm çıkarsa ortada meydana gelecek olan bir kaos depremden daha fazla zarar da verebilir.“
Gazeteci* Yasemin Küçükkaya