“SEÇMEN DÜNYAYA MESAJ VERMİŞTİR”
Milletimiz dünyaya mesaj verdi; Türkiye’ye karşı atılan manşetler, Cumhurbaşkanımıza ithafen ısrarla ifade edilen manşetler. Dünyada hiçbir diktatör yok ki, yüksek katılım oranıyla girecek ve yarım puanla kaybedecek. Böyle bir dünya yok. Dünyaya mesaj şudur; Türkiye demokratik olgunluğa erişmiş, tüm seçimlerde olduğu gibi bu seçimleri şeffaf bir şekilde yapmıştır. Demokrasi tüm kurallarıyla işlemektedir.
“ÜSTENCİ BİÇİMDE MİLLET SUÇLANDI”
Birisi milletiyle görül bağı kuramadığı için iftira, yalan, ümitsizlik ve korku üzerine siyaset kurgulamaya çalıştığı için ve kendi yaptıklarını mutlak doğru olarak gördüğü ve algı operasyonuyla millete mal ettiği için, farklı sonuç aldığında otomatikman üstenci dille milleti suçlamaya başlıyor. Milletimiz bunu hissediyor. Bizim farkımız; herhangi olay olduğunda Cumhurbaşkanımızın en büyük özelliği hemen aynağa bakmaktır. Bize milletimiz hangi mesajı vermeye çalıştı. Biz neyi eksik yaptık? A ilinden veya B ilinden destek gelmediyse bir şey mi yapmadık? Yanlış mı yaptık? Yaptık ama anlatamadık mı?
“MECLİS’TE HAKİMİYETİMİZ DEVAM EDİYOR”
Şu anda yüzde 35,63 oranımız. Kendi Cumhur İttifakımız olarak bileşenleri var. Zaten odaklandığımız nokta Cumhur İttifakı’yız. İttifak olarak Meclis’te hakimiyetimiz var. Ciddi oy kaybımız yok. Bir ülkeyi yönetiyorsunuz, sorunların olmaması mümkün değil. Sorunlar olmasa zaten hükümete gerek yok. 20 yıldır yapılanlara baktığınızda gerçekten Türkiye sektörel bazda çok ciddi şekilde sınıf atlamıştır. Genelde savunma sanayi konuşulur. Enerjide, sağlıkta, bilişimde, elektronik sanayi, otomasyonda aynı şeyi yapıyoruz. Sektörel olarak bir bütün olarak ülkeyi kalkındırmaya çalıştırdığımız ortamda ‘şu niye bende yok’ denildiğinde alınmamanız gerekiyor. Bir süre sonra yeni normal oluşuyor. Şu anda çok ciddi çalışma yapıyoruz.
“SAHİL KESİMLERİNDE KENDİMİZİ ANLATACAĞIZ”
Nerelerde sorun var, oralara çalışıyoruz. Birinci yarı diye ifade edersek, ikinci tur ile birinci tur arasında farkı göreceğiz. Haritaya baktığınızda sahil kesiminde kendimizi anlatmayla ilgili sorunlarımız olabilir. Bunu ciddi çalışıyoruz. Kendimizi nasıl anlatabiliriz diye. Oralarda hem altyapı hem üstyapı olarak çok ciddi çalışmalarımız var. Bunun gereğini yapıyoruz.
“DESTEKLEMEYENLERLE DE BİR ARAYA GELİYORUZ”
Ankara’da tüm hemşehrilerimizle bire bir irtibat kuruyoruz. Dokunuyoruz, dinliyoruz. Sorunlarıyla bire bir yüzleşiyoruz. Konuşuyoruz ve sadece bizi destekleyenler değil desteklemeyenlerle de biraraya geliyoruz. Niye bizi desteklemediği ve ne yapabileceğimizle alakalı. Son derece medeni bir şekilde tartışabiliyorsunuz, konuşabiliyorsunuz. Demokratik olgunluk diye ifade ettiğim şey bu. Sorunlar çözülür, yeter ki iletişim açık olsun. Oturup konuşuruz.
“SÖYLEDİKLERİMİZLE YAPTIKLARIMIZ ÖRTÜŞÜR”
Uluslararası ilişkilerde izlediğimiz tavırla bireysel ilişkilerde izlediğimiz tavır arasında çok fark yok. Çıkar amaçlı yaklaşmayız, son derece samimi ilişkiler içinde gireriz. Başkaları ‘ne alabilirim’ diye girer biz ‘ne verebilirim’ diye gireriz. Söylediğimizle yaptığımız örtüşür.
“ZAVALLI MUHALEFETİN AĞLAMA ÇIĞLIKLARI”
Bu her seçim döneminde CHP ve muhalefetin seçim kaybettiğinde arkasına sığındığı ucuz bahaneler. Kendi ülkesine güvenmeyen, kendi insanına güvenmeyen, kurumlarına güvenmeyen, özgüveni olmayan, zavallı bir muhalefetin ağlama çığlıkları. Başka bir şey değil. Çıkıp önüne gelen herkese saldırmak, yalan ve iftira siyasetine devam etmekten ibaret. Sorumluluğu kendinden ziyade başkaları üzerinden. Muhalefet liderinin seçim merkezinde kurduğu bilişim sistemi, bırakın Türkiye’yi yönetmeyi kendi sandıkları ile genel merkez arasındaki veri akışını bile düzenleyemedi. İlk kovduğu da bilişimden sorumlu genel başkan yardımcısı oldu. Hani liyakattan bahsediyordu bunlar? Kılıçdaroğlu ve ekibinde liyakat sıfırdır.
“KENDİ SEÇMENLERİNE YALAN SÖYLEDİLER”
Milletimiz gece boyu komediyi izledi. İki vatandaş komediyi bile beceremeyecek kadar gece millete yalan söylemeye çalıştılar. Milletten ziyade kendi seçmenine yalan söylediler. Sandıklar açılan. Oy verme işlemi sandık görevlilerin huzurunda yapılır. Sandıklar açılır. Tüm siyasi partilerin, yargının da katılımıyla sayılır. O da şeffaftır. Sonra bu ıslak imzayla ilan edilir. AA da oradan alır ve veri tabanına atar ve yayınlar. Onu mu önceleyim, bunu mu önceleyim diye bir durum olmadı. Bizim de buna ihtiyacımız yok. Bir manipülasyon konuşulacaksa koca seçimi ikinci tura giden bizim konuşmamız lazım.
“CHP SİSTEM KURAMIYORSA BİZ KURARDIK”
AK Parti Genel Merkezi’nde çok güçlü bir veri akış sistemi var. Bilişim sistemleri. Dijital alanda bilişim sistemlerinde çok ileri ülkeyiz biz. Şu anda bizim devlette sunduğumuz hizmetlerin tamamı e devlet üzerinden. Liyakatli insanlarla kuruyorsunuz bunu. Bunlar gençler. CHP kuramıyorsa bize söylese kurardık, bugün de kurarız. Kendi kaynağına, gencine güvenmediğin zaman Amerika, Fransa, İngiltere’den ithal danışmaya topladığın zaman böyle olur işte.
“İLK TURDA BİTİREBİLECEĞİMİZİ BEKLİYORDUK”
Farkın kapanacağını biliyorduk. Çok yakınen takip etti. Cumhurbaşkanımız İstanbul’dan takip ettik. Aynı zamanda da bizim güçlü çalışmalarımız da var. Matematiksel modellemelerimiz de var. Veri girişiyle birlikte neler olabileceğini, 50’nin üzerine kapatibiliriz diye ümit ediyorduk. Kendimizi motive etmiştik. İlk turda bu işin bitebileceğini bekliyorduk. Son haftalarda her fırsatta açıklıyorduk.
“SEÇİM GECESİNİ ŞÖLEN HAVASINDA İZLEDİK”
Kendi çalışma ekibimiz başta olmak üzere ısrarla rehavete kapılmama anlamında son derece hassastık. Bıçak sırtında sonuna kadar devam etmek zorundayız. Bu yarışın bitişi, hakem millettir. O düdüğü millet çalacak. O düdüğü çalana kadar çalışmalar devam edecek diye. Gerçekte n bir şölen havasında izledik. Türkiye ilk kez ikinci tura gidiyor. Bu tecrübeyi hep birlikte ilk defa yaşıyoruz.”