Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Nihai amacımız da insanımızın refahını arttırmak”
TRT Haber’de 2025-2027 Orta Vadeli Program’la ilgili önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, TRT Haber Kanal Koordinatörü Mücahid Eker’in “Büyümede kısa vadedeki bu dengelenme süreci orta ve uzun vadede Türkiye ekonomisine ne kazandıracak” sorusunu cevapladı.
Yılmaz şunları söyledi:
“Sürdürülebilir büyüme hedefimize hizmet edecek. Türkiye son 20 yılda AK Parti ve Cumhur İttifakı döneminde orta-alt, orta gelir grubundan üst-orta gelir grubuna geçti. Yani milli gelirimizdeki artışa baktığınızda onu da ifade etmiş olayım son çeyrek verileri ile birlikte 1.1 trilyon doların üzerine çıkmış olduk.
Güncel OVP’de göreceksiniz, kur istikrarının da TL’deki değer kazancının da etkisiyle dolar bazında milli gelirimiz ve kişi başına milli gelirimiz oldukça yüksek seviyelerde ortaya çıktı ve bunu da toplumla paylaşacağız.
Perşembe günü tam rakamları bu anlamda toplumumuzda paylaşmış olacağız. Bu süreç gerçekten çok çok kıymetli. Şu anda önümüzde kritik bir eşik var. Üst-orta gelir grubundan yüksek gelir grubuna geçiş. İşte biz bu yaptığımız çalışmalarla bunun zeminini güçlendirmiş oluyoruz.
“Nihai amacımız da insanımızın refahını arttırmak”
Risklerimizi azaltıyoruz temellerimizi kuvvetlendiriyoruz. Hem halkımızın refahını arttırma hem de ülkemizin gücünü arttırma anlamında Türkiye’yi geleceğe çok daha emin bir şekilde hazırlıyoruz. Orta Vadeli Programın esas faydası burada.
Belki bu süreçte bir takım sıkıntılarda yaşıyor olabiliriz. Elbette bir takım zor meselelerle de uğraşmak durumundayız. Ama inanın bu yaptıklarımız toplumumuza milletimize ülkemize gelecekte çok daha güzel yarınlar hazırlamaya yönelik çalışmalar.
Enflasyonun düştüğü istikrarın oluştuğu bir ortamda büyüme de daha istikrarlı bir şekilde istikrarlı bir ortamda sürdürülebilir bir şekilde cereyan edecek. Böylece de halkın refahını arttırmak için daha geniş imkanlara kavuşmuş olacağız.
Nihai amacımız da insanımızın refahını arttırmak. Ama kalıcı bir şekilde arttırmak geçici şeylerle değil. Bugün yapıp yarın işte enflasyonun etkisiyle eriyen bir refah artışı değil. Daha kalıcı istikrarlı bir sosyal refah artışı için gayret ediyoruz.
Çünkü başından beri bizim anlayışımız insan odaklı bir kalkınma anlayışıdır. Temel amacımız ekonomi dediğiniz sadece rakamlar sadece teknik analizler değil. Bütün bunların sonucunda insanın refahını geleceğini daha iyi koşullarda sürdürmek esas amacımız. Dolayısıyla bu Orta Vadeli Programında bu temel amaçlarımıza hizmet ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.”
“En önemli unsur siyasi istikrar ve güven”
Eker’in “Türkiye neyi farklı yapıyorak bu küresel konjonktürde olumlu anlamda ayrışabiliyor diğer ülkelerden?” sorusuna Yılmaz’ın cevabı şu şekilde oldu:
“En önemli unsur siyasi istikrar ve güven. Bunu Maalesef bazen unutuyoruz. Şimdi olmadığı zaman hava gibi su gibi bazı şeyler olmadığı zaman kıymeti daha iyi biliniyor. Türkiye dünyanın bu zorlu döneminde siyasi istikrara ve güven ortamına sahip olduğu için olumlu ayrışan bir ülke.
Güçlü bir liderliğimiz var, tecrübeli bir liderimiz var, tecrübeli kadrolarımız var, ve dünyanın bu zor döneminde istikrarını koruyan, güven ortamını koruyan bir ülkeyiz. Bunun gerçekten kıymetini hepimizin çok iyi bilmesi lazım.
Burada tabii Cumhur ittifakının da çok büyük katkısı var. Bir taraftan Cumhurbaşkanımız halkımızın doğrudan seçtiği demokratik bir lider olarak siyasi istikrarı temsil ediyor. Milli iradeyle, meşruiyetle. Diğer taraftan da meclisimizde Cumhur İttifakı olarak çok net bir çoğunluğumuz var. İşte bu Türkiye’nin politikalarını güçlü ve istikrarlı bir şekilde uygulamasını sağlıyor. Basit bir cümle ama çok önemli bir cümle siyasi istikrarı olmadan ekonomik istikrar olmuyor. Siyasi istikrarınızı koruyacaksınız ki ekonomik istikrarınız ve refah artışınızda olsun.
İşte Türkiye son 20 yılda bunu yakaladı ve bunun sonucunda çok farklı bir yere geldi. Birçok alanda bu çok çok kıymetli diye düşünüyorum. Önümüzdeki süreçlerde de en önemli yine avantajlarımızdan biri seçimsiz bir dönemden geçiyor olmamız.
Bakın bu da çok önemli seçimlerin sık sık yapıldığı seçim tartışmalarının yapıldığı ülkeler maalesef kalıcı ilerlemeler sağlayamıyorlar. Çünkü ister istemez seçimler kısa vadeli konuları daha fazla ön plana çıkarıyor. Ülkelerin geleceğine ilişkin daha uzun vadeli meseleler yeterince ilgi görmeyebiliyor.
İşte Türkiye şu anda yine altın değerinde seçimsiz yıllar yaşıyor. 2023’te genel seçimler Cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşti. 2024’te yine bahar aylarında biliyorsunuz mahalli idare seçimleri gerçekleşti.
Şimdi 2028 yılına kadar seçimsiz bir dönemdeyiz. Bu da Türkiye’nin bu zorlu dünya bölge konjonktüründe en önemli avantajlarından bir tanesi. Gereksiz tartışmaları bir tarafa bırakıp, polemikleri bir tarafa bırakıp vatandaşımızın ihtiyaçlarına ülkemizin ihtiyaçlarına yoğunlaşıp bunları birer birer hayata geçireceğimiz çok kıymetli bir dönem. Reformları, değişimleri, dönüşümleri gerçekleştireceğimiz bir dönem. Bunun da ben başarıda çok çok kıymetli olduğunu düşünüyorum.”
Eker’in kişi başına düşen milli gelirdeki artış oranları ile ilgili sorusuna Yılmaz şu yanıtı verdi:
Sosyal medyada şunu görüyoruz, sanki Türkiye’ye geri gitmiş, Türkiye’de son 20 yılda vatandaşın refahı, Türkiye’nin ekonomisi geriye gitmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun sistematik bir şekilde yapıldığını da görüyoruz.
Ama güzel bir sözümüz var biliyorsunuz. Halep oradaysa arşın burada. Bu uluslararası kurumların hesapları, bizim kendi istatistik kurumuzun da değil IMF’nin hesabıydı. Burada bakın Türkiye ile birçok böyle önemli ülkenin mukayesesi var. Son 20 yılda 2003-2023 yılında satın alma gücü paritesi ile gayri safi yurtiçi hasılası ne kadar artmış. Türkiye’nin yüzde 257 artmış, Polonya takip ediyor Türkiye’yi. Almanya yüzde 110 arttırabilmiş. Hollanda yüzde 105, İtalya yüzde 72. Bu şunu gösteriyor son istikrarlı dönemde 20 yılda Türkiye ekonomisi büyüdü. 230 milyar dolar civarında bir ekonomimiz vardı bakın az önce söyledim geçen yıl itibariyle 1.1 trilyon doları geçtik. Nominal dolar bazında söylüyorum bu yılki rakamlar açıklandığında da göreceksiniz, çok daha yüksek bir rakama geliyor, kişi başına gelirimizde aynı şekilde hızla dolar bazında da gelişim içinde.”
“Enflasyonda hızlı bir şekilde ikinci yarıda gerileme olacak”
“Enflasyondaki seyir bundan sonra nasıl olacak?” sorusuna Yılmaz şu cevabı verdi:
“Başından beri biz bu konuda şunu söyledik, bu uzun soluklu bir mücadele orta vadeli bir mücadele üç döneme ayırdık. Enflasyonla mücadele 1’inci dönem geçiş dönemi dedik.
Bu yılın Haziran ayına kadarki dönem geçiş dönemi olarak nitelendirdik. Burada temellerimizi az önce söylediğim gibi sağlamlaştırdık. Bütçe açığından cari açığa rezervlerden işte KKM’ye birçok başlık altında risklerimizi azalttığımız, temellerimizi güçlendirdiğimiz bir dönem oldu. Bu geçiş dönemi dolayısıyla artık enflasyonla mücadeleye çok daha sağlıklı bir zeminde devam edecek.
2’nci dönem dezenflasyon dönemi diyoruz. Haziran’la başladı bu dönem şu anda devam ediyoruz. İşte en son 61 küsür bir rakam çıktı biliyorsunuz. Ağustos ayı enflasyonumuz çok yakında açıklanacak.
Hem baz etkisi hem program etkisiyle Ağustosta 50’lere yakın bir rakam çıkacağını tahmin ediyoruz.
Eylül rakamı çıktığında ise 40’lı rakamları göreceğimizi düşünüyoruz. Yıl sonu itibariyle tahminimizi de güncel Orta Vadeli Programda paylaşacağız. Burada da Merkez Bankamızın o bandının içinde kalacağımıza inanıyoruz. Dolayısıyla enflasyonda hızlı bir şekilde ikinci yarıda gerileme olacak demiştik, belli bir zirve yaptı şimdi geriye doğru enflasyon düşüyor. Gelecek yıl hedefimiz %20’lerin altını görmek. Ondan sonrakiler yani 2026’da ise tek haneli rakamlarla ülkemizi yeniden buluşturmak.”
Yılmaz, TRT’ye teşekkür etti
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz dezenformasyonla mücadelesi için TRT’te teşekkür etti.
Yılmaz, “Enformasyon çağı aynı zamanda dezenformasyon çağı. Burada farkındalık çok önemli. Bu anlamda TRT’ye, sorumlu yayın yapan, ilkelere uygun kamuoyunu bilgilendirenlere teşekkür ediyoruz.” dedi.
Yılmaz, “Yeni vergi paketiyle ilgili spekülasyonlar gerçek dışı. Kazanandan daha fazla vergi almayı hedefleyen, kayıt dışılığı engellemeye çalışan, vergide adaleti ve etkinliği artırmayı hedefleyen bir paket” dedi.