Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar Ziyaretinin İkili İlişkiler ve Bölgesel Gelişmeler Açısından Anlamı

ANKARA-UHA HABER / İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğr. üyesi Prof. Dr. Özden Zeynep OKTAY, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyaretinin “Ortadoğu’da normalleşme” dalgasının başladığı çok önemli bir döneme denk geldiğini açıkladı.
Prof. Dr. Özden Zeynep OKTAY, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar ziyaretiyle ilgili (UHA) Uluslararası Haber Ajansı‘na yaptığı açıklamada, Türkiye ve Katar’ın 1972’den beri müttefik olduğunu hatırlatarak, bu iki ülkenin birbirine yakınlaşmasına neden olan iki faktörün bulunduğunu ifade etti.
Bu faktörlerden birinin güvenlik, ikincisinin ise ticaret olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. OKTAY, 2015’te Türkiye’nin, Katar-Türk Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığının liderliğinde Katar’da yaklaşık 3 bin askerin bulunduğu bir askeri üs kurduğunun altını çizdi.
Prof. Dr. Özden Zeynep OKTAY, Katar’ın Türkiye’deki toplam yatırımlarının 22 milyar dolara ulaştığını belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin BAE ile yakınlaşması esnasında Katar’ı ziyaret ederken Ankara’nın bir yandan da Suudi Arabistan ve Mısır ile daha iyi ilişkiler kurmayı hedeflediğini ifade etti.
“Buradaki bir mesele de Tel Aviv yönetiminin giderek daha fazla sayıda aktörün normalleşme sürecinin bir parçası olmasını istemesi sebebiyle İsrail’in konumuyla ilgili” olduğunu açıklayan Prof. Dr. OKTAY, ancak Tel Aviv’in Körfez İş birliği Konseyi üyeleri dahil, bölgesel aktörlere İsrail’in Ortadoğu ve Basra Körfezi’ndeki “baş aktör” rolünü kabul ettirmesinin oldukça zor göründüğünü belirtti.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğr. üyesi Prof. Dr. Özden Zeynep OKTAY, bu bağlamda Körfez İş birliği Konseyi ülkelerinin (özellikle Katar ve BAE’nin) Türkiye ile ticaret ve güvenlik ilişkilerini başlatmaya veya artırmaya yönelik heveslerinin arkasındaki temel motivasyonun ekonomi ve güvenlik imkanlarını hızla çeşitlendirmeye yönelik stratejik kararlarıyla yakından ilişkili olduğu söylenebilir” dedi.
Şu anki ABD Başkanı Joe Biden’ın iktidara gelmesiyle Washington yönetiminin petrol, silah satışları ve İran’ın baskılanmasına odaklanan ticari bir ilişkiden ziyade insan hakları ve diplomasinin Körfez ile ilişkilerinde yeni önceliklerin olacağını açıkça ortaya koyduğunun altını çizen Prof. Dr. OKTAY, bunun, aynı zamanda başta Katar ve BAE olmak üzere Körfez İşbirliği Konseyi devletlerinin daha fazla bölge içi iş birliği ilişkileri arayışına girmesine yol açtığını ifade etti.
Prof. Dr. Özden Zeynep OKTAY, Türkiye, Katar ile birlikte Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nın işletilmesi üzerinde çalışmaya devam ederken her iki ülkenin liderlerinin de muhtemelen 6-7 Aralık’ta Afganistan’ın güvenlik sorununu ele aldığını ve buna ek olarak insan hakları ihlalleri konusunda Katar’ın yoğun eleştirilere muhatap olduğu bir dönemde yapılacak olan Katar 2022 FIFA Dünya Kupası’nın güvenliğinin her iki liderin de temel kaygısı olacağını kaydetti.
Suriyeli bir akademisyen ve yazar olan, Arap Araştırma ve Siyaset Çalışmaları Merkezi Direktörü Dr. Mervan Kabalan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aralık 2020’de Doha’ya yaptığı son ziyaretle ilgili (UHA) Uluslararası Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.
Dr. Mervan Kabalan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Aralık 2020’de Doha’ya yaptığı son ziyaretten bu yana bölgesel ve uluslararası ilişkilerin köklü bir değişim geçirdiğini hatırlattı.
“Ocak 2021’de Suudi Arabistan’ın Ula şehrinde düzenlenen Körfez İş birliği Konseyi zirvesinde “Körfez kulübü”nü paramparça eden ve normalleşme olmasaydı bu kulübün bitişine yol açabilecek olan neredeyse dört yıllık bir kriz sona ererdi” diyen Dr. Mervan Kabalan, Türkiye-Katar ilişkileri bu kriz sırasında neredeyse bir ittifaka dönüştü. İki ülke Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı devletinin çöküşünden bu yana ilk kez Türkiye’nin Körfez bölgesine askeri güç göndermesine izin veren bir antlaşma imzaladı” dedi.
Dr. Mervan Kabalan, İki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesine de katkı sağlayan Arap Baharı devrimlerinin kötü sonuçlandığına dikkat çekerek, Türkiye ve Katar’ın İslamcı güçlerin kazanmaya çalıştığı Arap dünyasında demokratik geçişi desteklediğini ifade etti.
Bu devrimlerin Suriye, Libya ve Yemen’de kanlı uluslararası boyutlar kazanan iç savaşlara dönüştüğünü dile getiren Dr. Mervan Kabalan, “Sorunsuz ve barışçıl bir demokratik geçişe tanık olan Tunus’ta bile Başkan Kays Said, Anayasa’yı askıya aldı ve Temmuz 2021’de Parlamentonun yetkilerini dondurdu” dedi.
Dr. Mervan Kabalan, Uluslararası alanda ise eski ABD Başkanı Donald Trump’ın Kasım 2020 seçimlerini kaybederek sahneyi terk ettiğini ve demokratik rakibi Joe Bidenın iktidara geldiğini söyledi.
“Başlangıçta Katar’ı terörizmi finanse etmekle suçlayarak ablukayı destekleyen Trump’tan zarar gören Katar bu değişimi memnuniyetle karşıladı” şeklinde konuşan Dr. Mervan Kabalan, Türkiye’nin ise tam tersine seçim kampanyası sırasında hükümeti çok eleştiren Joe Biden’ın zaferinden pek memnun olmadığını belirtti.
Dr. Mervan Kabalan, Katar’ın özellikle Amerikan güçlerinin Afganistan’dan kaotik bir şekilde çekilmesinden sonra ABD’nin en gözde Körfez müttefiki haline gelirken diğer taraftan Türkiye’nin YPG/PYD ve onun çatı örgütü SDF gibi terör örgütleriyle mücadelesine katkı sunmadığını hatırlattı.
Ancak değişen bölgesel ve uluslararası ortama rağmen Türkiye-Katar ilişkilerinin zarar göreceğine inanmak için hiçbir neden bulunmadığının altını çizden Arap Araştırma ve Siyaset Çalışmaları Merkezi Direktörü Dr. Mervan Kabalan, şunları söyledi:
“Aksine iki ülkenin ilişkilerinin sürmesi ve daha da gelişmesi beklenmekte. Zira iki ülkenin bu durumu kesinleştirecek sayıda ortak görüşü ve çıkarı mevcut. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doha ziyareti de Türkiye’nin değişen bölgesel yönelimlerinin Katar ile stratejik ilişkilerini etkilemeyeceğinin sinyalini vermekte ve bunu doğrulamaktadır”.
HABER : Ataner YÜCE
[UHA Haber Ajansı, 12 Aralık 2021]