Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kahramanmaraş 8. Olağan İl Kongresi’nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:
Maraş’ın kahramanlığı sadece adında değil, sadece dilinde değil, sadece cesaretinde değil; kanındadır, canındadır, gönlündedir, DNA’larındadır. Maraş’ın kahramanlığı acılara ve felaketlere karşı onurlu duruşundadır. Maraş’ın kahramanlığı, çığırtkanlık yapmadan, tabiatına yakışır şekilde, felaketlerin ve acıların üstesinden gelme kabiliyetindedir.
Bu kahraman şehir… Bu yiğit şehir… İstiklal Mücadelesinin öncüsü bu şehir… Azimle, ilimle, irfanla, vatan ve millet sevgisiyle yoğrulmuş bu şehir maalesef, 6 Şubat depremlerinde sarsıldı, yıkıldı, nice evladını kara toprağın bağrına verdi. Bu vesileyle bir kez daha, depremde hayatını kaybeden kardeşlerime Allah’tan rahmet, Maraşlılara ve milletimize başsağlığı diliyorum. Bilhassa Kahramanmaraş Kadın Kolları İl Başkanımız Gül Çitil Okur hanımefendi ile eşini ve kızını burada rahmetle yad ediyorum. Mevla, kayıplarınıza dayanma gücü ihsan eylesin, sabır versin diyorum.
“Kahramanmaraş’ı hiçbir zaman yarı yolda bırakmayacağız”
Yârimiz olan, diğer yarımız olan Kahramanmaraş’ı, Allah’ın izniyle yarı yolda bırakmadık, bırakmıyoruz; hiçbir zaman da bırakmayacağız. Acıların paylaştıkça azalacağı, sevinçlerin paylaştıkça çoğalacağı inancıyla, yüreklerimizi birleştiriyor, kalplerimizi birbirine kenetliyoruz. Rabbim; ülkemizi, milletimizi, şehirlerimizi her türlü afetten, felaketten, husumetten muhafaza buyursun. Rabbim, salonlara sığmayan şu muhabbetimizi de daim eylesin.
“Maraş’ı beraberce yeniden inşa ediyoruz”
Büyük acılar, aynı zamanda yol açtığı büyük sonuçlarla milletlerin kader çizgilerindeki kritik yol ayrımlarını ifade eder. Maraş’ın çektiği acıları bir destan olarak önceden anlatan Merhum Orhan Şaik Gökyay, bakınız ne diyor: “Maraş’ı görünce yandım, yakıldım kan, yaş oldum, yüzden gözden döküldüm, oda düşen bir saç gibi büküldüm. Ben bildiğim Maraş, bu Maraş mıdır? Maraş mıdır, ataş mıdır, taş mıdır?”
Allah’ın izniyle o kara günleri geride bıraktık. Bildiğimiz, sevdiğimiz, mamur ve bayındır Maraş’ı, adeta küllerinden yeniden doğarcasına, beraberce yeniden inşa ediyoruz.
“155 bininci konutumuzu hak sahibi kardeşimize teslim ettik”
Kongremize gelmeden önce deprem konutlarımızın kura çekiliş törenini gerçekleştirdik. 155 bininci konutumuzun kurasını çekerek, anahtarını hak sahibi kardeşimize teslim ettik. Bu konutlardan 3 bin 499’u Kahramanmaraş’taydı. Ayrıca şehrimizde 17 bin 500 kişilik stadyumun da olduğu büyük bir spor kompleksinin yapımına başlıyoruz. Hem konutlarımızın hem de spor tesisimizin şimdiden sizlere hayırlı olmasını diliyorum.
“Şehirlerimizin çoğunun yeni siluetleri şekillenmeye başladı”
Burada şunu özellikle vurgulamak arzusundayım: Biz, başarıları büyüdükçe, tevazuu da büyüyen bir kadroyuz. Tekebbürden, kibirden, böbürlenmekten daima Allah’a sığındık. Hiç mütevazı olmayacağımız bir husus varsa, o da ülkenin tüm hayati meseleleri gibi, deprem yaralarını saracak inanca, iradeye, birikime ve dirayete bizim sahip olduğumuzdur. Depremin üzerinden henüz 21 ay gibi kısa sayılabilecek bir süre geçmesine rağmen, şehirlerimizin çoğunun yeni siluetleri şekillenmeye başladı. Yeni binalarımız, konutlarımız, köy evlerimiz, yollarımız, meydanlarımız birer birer yükseliyor.
“Bu şeamet tellalların başında da eski CHP Genel Başkanı vardı”
Hatırlarsanız birileri, milletimizi umutsuzluk bataklığına itmek için kalplerindeki öfkeyi depremzedelerimize hakaretle dışa vurmuşlardı. Aynı çevreler, sadece bununla kalmamış, yaraları daha da kanatmak için şehirlerimizin imarının mümkün olmadığı yalanını körüklemişlerdi. Bu şeamet tellalların başında da eski CHP Genel Başkanı vardı.
Peki, sonra ne oldu? Bize “enkazın altında kalacak” diyen zatın bizatihi kendisi, önce seçim sandığının, sonra da kurultay sandığının altında kalarak “bay bay” oldu. Şimdi ne yüzüne bakan, ne kapısını çalan var, ne mikrofon uzatan var. Prim kazanmak, gündeme gelmek için sürekli bize sataşıyor. Ama artık bize sataşması da kendisine hiçbir fayda sağlamıyor.
“‘Yapıcı muhalefet’ diye bir kavram lügatlerinde yok”
Eski genel başkanın kötü mirasını, maalesef, yeni genel başkan da aynı şekilde devam ettiriyor. “Yapıcı muhalefet” diye bir kavram lügatlerinde yok. Ya yapılan işe takoz oluyorlar ya da milletin umutlarını kırmak için akla ziyan yollar deniyorlar.
Konuttan hastaneye, okuldan parka kadar gözlerinin önünde yükselen yeni yerleşimleri inkâr eden bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ortada parmakla gösterebilecekleri hiçbir eserleri yok; ama iş çamur atmaya, milletin moralini bozmaya gelince, maşallah hep en ön saftalar. Ne demişler “Vermeyince mabut neylesin Sultan Mahmut.” Bizim de bunlara yapabilecek hiçbir şeyimiz yok.
Gözü olup görmeyene, hakkı bilip konuşmayana verilebilecek en güzel cevap, evlerine yerleşen vatandaşlarımızın bize ettikleri hayır dualardır. Maraş’ı tekrar ayağa kaldırmak için gecesini gündüzüne katan kamu kurumlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, işçilerimize, firmalarımıza, bu şehre gönül veren herkese teşekkür ediyorum.
Aynı şekilde, bu zorlu süreçte, fedakârca çalışan, yaraları kapatmak, gönülleri tamir etmek, kalpleri ferahlatmak için koşturan teşkilatımızın her bir mensubuna da şükranlarımı sunuyorum.
“Kendimizi her alanda sigaya çekiyoruz”
AK Parti; milletin kurduğu, milletin istikamet verdiği, milletin iktidara getirdiği, maruz kaldığı her badirede milletin dağ gibi arkasında durduğu, milletin demokrasi, hak, özgürlük, eser ve hizmet siyasetine meftun olduğu, yalpaladığında da tabiri caizse milletin “ayar verdiği” bir partidir. Açık yüreklilikle söylemek gerekirse, yerel seçimlerin sonuçlarını, işte böyle bir “ayar verme” olarak görüyoruz.
Millet, sandık yoluyla mesajlarını çok net biçimde bizlere iletmiştir. Biz de sandıktan çıkan mesajları öpüp başımızın üstüne koyduk. Komplekse kapılmadan, kolaycılığa asla kaçmadan kendimizi her alanda sigaya çekiyoruz. Eksiklerimizi tamamlayacak, hatalarımızı düzeltecek, vizyonumuzu güçlendirecek çalışmaların hazırlıklarını yapıyoruz.
“Değişimin siyasetin de tabii parçasına inanan bir siyasi hareketiz”
Cumhuriyet tarihinde, kaderi, icraatı, kadroları milletle bu kadar iç içe geçmiş bir başka parti göremezsiniz. Rahmetli Menderes ve rahmetli Özal’ın açtığı yolu zirveye ulaştırmak, AK Parti’ye nasip olmuştur. Biz, değişimin hayatın her alanı gibi, siyasetin de tabii parçası olduğuna inanan bir siyasi hareketiz.
“Partimizde kadrolar değişir, aşkımız değişmez”
İşte bunun için diyoruz ki… Partimizde kadrolar değişir, aşkımız değişmez. Partimizde kadrolar değişir, millete hizmet sevdamız değişmez. Partimizde kadrolar değişir, devletimize, vatanımıza, bayrağımıza olan bağlılığımız değişmez. Partimizde kadrolar değişir, Türkiye’yi birlik içinde, dirlik içinde, tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde geleceğe taşıma hedefimiz değişmez. Partimizde kadrolar değişir, Türkiye Yüzyılını inşa etme azim ve irademiz asla değişmez.
“Biz bu millete hizmetkarlık yapmaya talibiz”
Bunun için kongrelerimizi, tıpkı her baharda tekrar canlanan tabiat gibi, bir yenilenme, yeni başlangıçlara kapı açma fırsatları olarak görüyoruz. Azmimizin bilenmesi, aşkımızın filizlenmesi, sevdamızın gürleşmesi, umutlarımızın tazelenmesi yolunda atacağımız her adım, milletimize olan minnettarlığımızın bir ifadesidir. Hep söylediğimiz gibi, biz bu millete efendilik taslamaya gelmedik. Biz bu millete hizmetkarlık yapmaya talibiz. Rabbim ömür verdikçe, millete hizmet yolundan ayrılmayacağız.
“Her kim, bu millete tepeden bakıyorsa bizden değildir”
Her kim, bu millete tepeden bakıyorsa, inancıyla, örtüsüyle, adetiyle, kıyafetiyle, konuşmasıyla insanlarımızı küçümsüyorsa, bizden değildir. Her kim, bu milleti kökeni üzerinden, hayat tarzı üzerinden bölüyorsa, insanlarımızı kutuplaştırıyorsa, aynı şekilde bizden değildir. Şunu tüm teşkilatımızın bilmesini istiyorum: Bizim hayatımız, köksüz taklitçilerle, devleti ve milleti kene gibi sömüren asalaklarla mücadeleyle geçti. Bizim hayatımız, kendini milletten ve milli iradeden üstün gören kibir kulelerini yere sermekle geçti. Bizim hayatımız, halka rağmen halkçılık yapan jakobenlere hadlerini bildirmekle geçti. Son nefesimize kadar da bu duruşumuzu bozmayacağız.