Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu millete diz çöktürmeyi başaramadılar
UHA HABER / Cumhurbaşkanı Erdoğan, Devlet Övünç Madalyası Tevcih Töreni’nde “Çanakkale’de bir hilal uğruna çok güneşlerimizi kaybettik ama karşılığında istiklalimizi ve istikbalimizi kurtardık” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Devlet Övünç Madalyası Tevcih Töreni’ne katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:
Ülkeleri için gözlerini kırpmadan ölüme yürüyen şehitlerimizin yakınları ile gazilerimize Devlet Övünç Madalyası takdim etmek üzere bir aradayız. Aziz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Hiç şüphesiz şehitlerimiz ve gazilerimiz en büyük mükafatı Rabbimiz nezdinde alacaklardır. Nitekim Rabbimiz ‘Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, zira onlar diridirler ancak siz bunu bilemezsiniz’ buyuruyor. Şehit yakınlarımızın ve gazilerimizin milletimizin gönlündeki müstesna yerleri de her türlü takdirin ve taltifin üzerindedir.
Şehit yakınları ve gazilere takdim edeceğimiz madalyalar devletin minnettarlığının bir ifadesi. Yurt içinde ve yurt dışında yürüttüğümüz terörle mücadele harekatlarında şehit veya gazi olan kardeşlerimiz bu toprakları bin yıldır vatan yapma mücadelemizin son neferleridir. Yurdu yaşatmak için kendi hayatlarından vazgeçen kahramanlarımız sayesinde alnımız ak, başımız dik, gönlümüz ferah bir şekilde geleceğe yürüyoruz. Bin yıldır bize sadece bu toprakları değil aldığımız nefesi bile çok görenler, kimi zaman ordularla, kimi zaman sinsi tuzaklarla hep üzerimize geldiler.
[Fotoğraf: AA]
“Aşamayacak hiçbir engel görmüyoruz”
Haçlı Seferleri’nden İstiklal Harbi’ne kadar hep bu saldırılarla mücadele ettik. Bugün de terörle mücadele diye ifade ettiğimiz ama aslında çok daha kapsamlı bir çarpışmanın ifadesi olan kavgayı aynı amaçla veriyoruz. Her ne kadar bazıları hala anlamamakta ısrar etse de, bayrağımızın ve ezanımızın sembolü olduğu bu kavga, milletimizin coğrafyamızdaki bin yıllık varlık-yokluk mücadelesinin ta kendisidir. Bazıları sanıyor ki biz bu mücadeleyi yürütmesek karşımızdakiler gizli-açık saldırılarından vazgeçecekler. Tam tersine biz bu mücadelede en küçük bir gevşeklik gösterdiğimiz gün, Sevr’den beter dayatmalarla karşımıza çıkacaklardır. Şayet bugün Türkiye’ye fiilen bulaşamıyorlarsa siyasetten ekonomiye, altyapıdan savunma sanayiine kadar her alanda sahip olduğumuz güç sayesindedir.
Belgesellerde aslanlarla sırtlanların ilişkisini görmüşsünüzdür. Aslan güçlüyse sırtlanlar etrafta dolaşır ama hiçbir şey yapamaz, sonra da kuyruklarını kıstırıp giderler ama aslan zayıf duruma düştüğü an tüm sırtlanlar bir anda tepesine çöker, onu lime lime ederler. İşte bunun için Türkiye hep güçlü olmak mecburiyetindedir. Türkiye’nin en büyük güç kaynağı da 84 milyon vatandaşının kendi içindeki birliği, beraberliği, kardeşliğidir. Millet olarak tek bilek, tek yürek hareket ettiğimizde Allah’ın izniyle karşımızda durabilecek hiçbir güç tanımıyor, aşamayacak hiçbir engel görmüyoruz. Vatanımızın bütünlüğüne, ülkemizin birliğine, milletimizin beraberliğine yönelik saldırıların artmasının gerisinde işte bu hakikatin düşmanlarımız tarafından da görülmesi vardır. Coğrafyamızda hüküm süren daha önce devletlerimiz olan Selçuklu da, Osmanlı da dış saldırılardan ziyade içerdeki bölünmeler sebebiyle yıkılmıştır. Henüz 100’üncü yılına bile ulaşamadığımız bugünkü devletimizin de aynı akıbete düçar olmasına izin vermeyeceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız ve unutmayalım vazgeçmeksizin Türkiye olacağız.
[Fotoğraf: AA]
Tek millet diyerek 84 milyonun birliğini, beraberliğini ifade ediyoruz. Tek bayrak diyerek rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızın birleştiriciliğini vurguluyoruz. Tek vatan diyerek 780 bin kilometrekare vatan toprağının bölünmezliğine işaret ediyoruz. Tek devlet diyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka devletimiz olmadığını, olamayacağını anlatıyoruz. Kahramanlık destanlarıyla yürüttüğümüz bu kadim ve kutlu mücadelede verdiğimiz her şehidimiz, her gazimiz istiklalimizin ve istikbalimizin tescilinin sembolü olan mühürlerdir. Bu yolda akıttığımız her damla kan gibi döktüğümüz her damla gözyaşı ve her damla ter de geleceğimizi aydınlatan birer ışık huzmesidir.
“Milletimiz ve devletimiz size olan borcunu asla ödeyemez”
Şehit yakınları ve gaziler böylesine mukaddes bir davanın en ön saflarında yer alıyor. Elbette milletimiz ve devletimiz size olan borcunu asla ödeyemez. Sizlere sağlanan tüm imkanlar ve bugün takdim edeceğimiz madalyalar sadece şükranımızın, minnettarlığımızın küçük birer nişanesidir. Dedesinden, atasından kalan istiklal madalyalarını gururla taşıyan torunlar olarak bizler ecdadımızla nasıl iftihar ediyorsak inşallah sizlerin soyundan gelenler de sizinle aynı şekilde gurur duyacaklardır. Rabbim hepinizden razı olsun.
Bugün Çanakkale Zaferimizin 106. yıl dönümüdür. Burada tüm milletimizin 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünü canı gönülden tebrik ediyorum. Çanakkale destanını yazan kahramanlarımızın her birini özellikle de şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Bu toprakları vatan yapabilmek için Malazgirt’ten Niğbolu’ya, Mohaç’tan Preveze’ye, İstanbul’un fethinden Çanakkale’ye, İstiklal Harbi’nden Kıbrıs çıkarmasına kadar nice savaşlar verdik. Ecdadını özellikle unutmayan bir nesil var, kaldı ki ecdadın kanlarıyla yoğurarak vatan yaptığı bu toprakları onların hatıralarına layık şekilde korumak, devletimizi güçlendirmek ve büyütmek için gece gündüz çalıştık, çalışıyoruz.
“Çanakkale’de bir hilal uğruna çok güneşlerimizi kaybettik”
Çanakkale Savaşları İstiklal Harbimizin girizgahı olması bakımından ayrı bir öneme sahiptir. Eğer Çanakkale’de o tarihi destan yazılmamış, o muhteşem zafer kazanılmamış olsaydı Allah korusun büyük bir felaketle karşı karşıya kalacaktık. Çanakkale, tarafların kimliklerine baktığımızda kelimenin tam anlamıyla yedi düvelin bir olup üstümüze geldiği bir savaştır. Türk milleti, Bursa’dan Kastamonu’ya, Konya’dan Manisa’ya, İzmir’den Mersin’e, Halep’ten Debre’ye, Kosova’dan Kudüs’e, Musul’dan Selanik’e kadar coğrafyamızın her köşesinden insanıyla Çanakkale’de bu hayasız akına imanıyla ‘dur’ demiştir.
Çanakkale’de bir hilal uğruna çok güneşlerimizi kaybettik ama karşılığında istiklalimizi ve istikbalimizi kurtardık. Dün var güçleriyle yüklendikleri halde bu millete diz çöktürmeyi başaramadılar. Bugün de terörden darbeye kadar her yolu denediler ama yine milletimize diz çöktüremediler. İnşallah gelecekte de bu kirli emellerine ulaşamayacaklar. Demokrasi ve kalkınma yolunda attığımız her yeni adımda, kazandıkları her mücadeleyle geleceğe daha güvenle bakıyoruz.
Türkiye’yi 2023 hedeflerine kavuşturmak konusundaki ısrarımızın sebebi, üzerimizde oynanan oyunları bir daha teşebbüs edilemeyecek şekilde yerle yeksan etmektir. Binlerce yıllık devlet geleneğimizden ve coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızdan aldığımız dersler ışığında evlatlarımıza 2053 vizyonunu miras olarak bırakıyoruz.
“İstiklal Marşı’nın her bir kelimesi mesajlarla dolu”
İstiklal Marşı’nın her bir kelimesi, satırı ve her bir dörtlüğü verilen mücadelenin tarihi önemini anlatan mesajlarla dolu. Aynı zamanda milli andımız olan İstiklal Marşı’mız bize niçin birlik olmamız, vatanımıza niçin sahip çıkmamız, niçin devletimizi güçlendirmemiz gerektiğini de anlatıyor. İstiklal Marşı’mızdaki ruhu hep birlikte içselleştirmemiz 7’den 70’e milletimizin tüm fertlerine aşılamamız, bu bakımdan büyük önem taşıyor.
İnşası için var gücümüzle çalıştığımız büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz, işte bu evlatlarımızın omuzlarında zirveye çıkacaktır. Sevgili çocuklar bayrağımızı da dalgalandıracak rüzgar dün dedelerimizdi, bugün babalarınız oldu, yarın da inşallah sizler olacaksınız. Kalbinden iman, dilinden tekbir, elinden bayrak eksik olmayan, her alanda kendini en iyi şekilde yetiştirmiş evlatlara sahip olduğumuz müddetçe gözümüz arkada kalmayacaktır. Devlet Övünç Madalyası tevcih edilecek şehit yakını ve gazileri tebrik ediyorum. Rabbim bizleri şehitlerimizin yolundan ayırmasın.
[UHA Haber Ajansı, 18 Mart 2021]