Covid: Koronavirüs pandemisi, Türkiye’de kültür-sanat sektörünü nasıl etkiledi?
Koronavirüs salgını ve beraberinde gelen kısmi ve tam kapanmalardan en çok hasar gören sektörlerden biri kültür-sanat sektörü. Sektörün ne kadar kırılgan olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Türkiye’de kapanma süreci farklı aşamalarla yaklaşık 18 ay sürdü ve tekrar kapanma olup olmayacağı konusunda belirsizlik sürüyor.
Yaz aylarının başından bu yana kültür-sanat sektörü yavaş yavaş açılmaya başlasa da, sektör çalışanları Avrupa’da koronavirüsün Omicron varyantıyla başlayan yeni kapanma dalgalarının Türkiye’yi de etkileyeceğinden endişe duyuyor.
Araştırmacılar, kooperatifler, sanatçılar ve sektörde çalışanlar BBC Türkçe‘ye, kültür-sanat dünyasında pandemi sürecinin etkilerini, mevcut durumu ve sektörün çok da duyulmayan hikayelerini anlattı.
Kültür-sanat sektöründe serbest çalışanlar
Pandemi dönemi, sanatçılar ve kültür sanat kurumlarında istihdam edilen profesyoneller için zorlu bir süreç.
İşletmelerin kapanması nedeniyle işlerini kaybedenler oldu.
Araştırmacı Eda Yiğit’in 150 sanatçının katılımıyla yaptığı “Prekaryanın Görünmeyen Öznelerı: Pandemi Döneminde Sanatçılar” isimli çalışmasına göre sanatçıların yüzde 43’ü bu dönemde 2 bin TL ve altı gelir grubundaydı, yani açlık sınırının altında yaşıyordu. Yüzde 80’i de başka işlerde çalışmak zorunda kaldı.
Pandemi, sektörün görünmeyen ama sayıca istihdamın büyük bir kısmını oluşturan kayıtsız çalışanları için özellikle yıkıcı oldu, çok sayıda kişi başka sektörlere yönelmek zorunda kaldı. Ancak bu çalışanlar genellikle sigortasız ve herhangi bir kuruma bağlı olmadan çalıştığı için veri ve örnekleri saptamak çok zor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması kapsamında elde ettiği kültür ekonomisi ve kültürel istihdam istatistiklerine göre 2020 yılında kültürel istihdam bir önceki yıla göre yüzde 6,2 azaldı. Yani kültür sanat sektörünün pandemi sürecinde yaklaşık 40 bin kişiyi kaybettiği tahmin ediliyor.
Ancak bu alanda araştırma yapanlar aslında kültür sanat sektöründe kaç kişi çalıştığının bilinmediği, bu verinin yanıltıcı olduğu ve aslında işini kaybetmiş olanların sayısının çok daha yüksek olabileceğini öne sürüyor.
KREKSA Kültür Sanat Araştırmaları’nın kurucusu Dr. Funda Lena’nın pandeminin çeşitli kültür sektörlerindeki bağımsız sanatçı ve kültür profesyonellerinin ekonomik olarak nasıl etkilendiğini saptamak üzere yaptığı araştırma, katılımcıların yüzde 63’ünün yaşam standartlarını koruyabilmek için acilen maddi desteğe ihtiyaç duyduğunu gösterdi.
Birçok çalışanın ise tezgâhtarlık, tarım ve hayvancılık, pazarlama, fabrika işçiliği, şoförlük, emlakçılık ve nakliye gibi başka sektörlere yöneldiğini belirlendi.
35 yıldır tiyatrolarda ışık ve ses teknisyenliği ve oyunculuk yapan Ümit Eşitmez, pandemi öncesinde tiyatro sektöründe, 5 ila 10 bin arasında serbest çalışan teknisyenin, sahne arkasında herhangi bir kuruma bağlı olmadan ve iş güvencesi verilmeden çalıştığını anlatıyor.
Eşitmez, pandemi döneminde bu çalışanların ödenek alamaması ve devlet desteğinden yararlanamamasından dolayı sektörün çok ciddi sayıda teknisyen kaybettiğini söylüyor ve ekliyor:
“Tiyatroda teknik çalışanların zaten doğru dürüst iş tanımı yok. Sendikamız yok, arkamızda resmi bir kurum yok. İnsanlar bu süreçte çok zor durumda kaldı ve haklarını savunamadı. Ben şanslı olanlardanım, özel tiyatrolarda tekrar çalışmaya başladım ve sezonumuz yavaş yavaş başlıyor. Şu an sadece yaşamaya çalışıyoruz, nefes almaya çalışıyoruz.”
Merve Eryürük ise müzik sektöründe çalışıyor ve Covid-19 döneminde müzik endüstrisinde kaç kişinin çalıştığını ve çalışma koşullarını anlamak üzere 6 bin kişinin katıldığı “Müzik Platformu” isimli bir web anketi çalışması gerçekleştirdi.
Anketin sonuçlarına göre Türkiye müzik endüstrisinde çalışanların yüzde 69’u sosyal güvencesiz çalışıyor ve herhangi bir kuruma üyelikleri yok.
Eryürük, müzik endüstrisinde çok sayıda günlük ve sigortasız çalışan olduğunu ancak resmi kurumların yaptığı anket çalışmalarında bu kişilerin sayılmadığını anlatıyor ve devam ediyor:
“Bu çalışanlar resmi bir yerde kayıtlı olmadığı için görünür değiller ve bu görünmezlik hali Covid döneminde çok yıkıcı oldu. Şimdi sigortasız, tek işi müzik olduğu için asıl işini yapamayan insanların olduğu bir topluluk var. Bu insanların sağlık problemi olsa bunu karşılaması mümkün olmamakla beraber evine ekmek alacak parası da yok. Kültür Bakanlığı destek vermek istediğinde hiçbir yerde kayıtlı olmayan bu emekçiler bu meslekte çalıştıklarını ispatlamak için videolar çekmek durumunda kaldılar.”
Eryürük, sigorta mevzuatının iyileştirilmesi, kültür sanat mesleklerinin resmi merciler tarafından tanınacak duruma getirilmesi, pandemi sürecinde mesleğini icra edemeyenlere maddi desteklerin sağlanması gerektiğini, aksi taktirde kültür sana sektörü açısından da telafisi olmayan süreçlerin devam edeceğini söylüyor.
Kültür-sanat sektörüne ne kadar destek verildi?
Kültür ve Turizm Bakanlığı, pandemi sürecinde sanatçılar ve kültür sanat kurumları için çeşitli destek faaliyetlerinde bulundu.
Sağlanan desteğin giderek artırıldığını belirten Kültür ve Turizm Bakanlığı, pandemi döneminde müzik, yayıncılık ve güzel sanatlar gibi alanlarda toplam 274 projeye 111.007.294 TL maddi destek sağlandığını, 2020-21 arasında 328 özel tiyatro projesine toplam 12.000.000 TL, 2021-22 döneminde ise 428 özel projeye 13.500.000 TL kadar destek verildiğini açıkladı.
“Müzik Susmasın” gibi destek programları sayesinde de sektör çalışanlarına her ay net 1000 TL, 3 ay boyunca toplam 3000 TL destek verildiğini açıkladı.
Ancak pek çok sektör çalışanı bu destekleri yetersiz bulduğunu belirtti, serbest çalışanlar ise bu destekten faydalanamadıklarını anlattı.
Sahne tasarımcısı Serdar Geren pandemiden hemen önce Rast Tiyatrosu’nun bir opera projesinde sanat danışmanlığı yaptığı, gelecek için çok umutlu olduğu ve Avrupa turnesine hazırlandığını anlattı. Pandeminin başlamasıyla projenin iptal edildiğini söyleyen Geren, bu süreçte devletten herhangi bir destek alamadığını, ilk etapta evde çocuğuna baktığını, ardından set amirliği, reklamcılık ve pazarcılık yaptığını söylüyor, ancak ekonomik kriz yüzünden çok zorlandığını anlatıyor ve devam ediyor:
“Şimdi Diyarbakır’dan getirdiğim yerel ürünleri İstanbul’da Adalar’da kurulan pazarlarda satıyorum. Artık son noktadayız. Eğer vize alabilirsek Avrupa’ya mülteci olarak gitmeyi düşünüyoruz. Gidip başka bir ülkede kampta yaşayıp mülteci olmayı tercih ederim şu anda.”
‘Hayattan ne istediğimi sorgulamaya başladım’
Kültür-sanat sektörünün içinde bulunan opera sanatçısından, ışık tasarımcısına, müze rehberinden gece kulübü yöneticisine kadar çok sayıda insan olumsuz etkilendi, hayat kararlarını gözden geçirdi.
Konservatuvar öğrencisi ve opera sanatçısı Sebla Layiç, pandemi döneminde prömiyeri Ankara’da yapılacak prodüksiyonunun iptal edilmesiyle bir giyim mağazasında çalışmak zorunda kaldığını, bunun çok üzücü olduğu ve hayattan ne istediğini sorgulamasına sebep olduğunu, ancak henüz pes etmediğini söylüyor ve devam ediyor:
“Pandemi sürecinde bu ülkede opera icra etmek acaba deli işi mi, acaba başka bir şeye yönelmeli miyim diye çok düşündüm ama hangi platformda olursa olsun hayalimin peşinden gideceğim.”
Pandemi başladığında İstanbul’da elektronik müzik çalan bir gece kulübünün başında çalışan Tacettin Öztürk ise 2020 Mart ayında kapanmaların başlamasıyla işinin durduğu, hem psikolojik hem de ekonomik olarak çok zorlu bir sürece girdiğini anlatıyor. Öztürk, bu sürecin getirdiği belirsizliklerden dolayı uzun yılladır yaşadığı İstanbul’dan doğduğu şehir Mersin’e dönmeye karar verdiğini ve bir sera kurarak muz yetiştiriciliğine başladığını söylüyor.
Öztürk, İstanbul’u ve yaptığı işleri özlediğini ancak iklimi ve yaşam temposu tamamen farklı, merkezinde toprak olan yeni hayatına alıştığını söylüyor:
“Pandemi olmasaydı kesinlikle bu kadar erken kalkışmayacağım bir işti. Geri döner miyim, bunu zaman gösterecek. Fakat buradaki sakin ve temiz hayata alışıyorum. Bundan kopmak şehirden kopmak kadar kolay olmayabilir.”
‘Bir araya gelip durumumuzun altını çizmek çok önemli’
Kültür-sanat kurumları ve belediyeler de devlet desteğinin yanı sıra kendi çabalarıyla destek fonları ve platformları yaratmak için uğraşlarda bulundu.
Tiyatro emekçilerinin bir araya gelerek başlattığı Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İstanbul bir Sahne ve İstanbul’da Perdeler Kapanmasın projeleri, İş Sanat’ın Dayanışma ve Umut Sezonu ve müzisyenlerden Gözünü Yumma kampanyası bunlardan sadece bazıları.
İzmir Belediyesi ise bu süreçte destek sağlamak için dijital ve gezici etkinlikler düzenledi ve kültür sanat üreticilerinin sosyal yardım taleplerini karşılayacak bir destek eylem planı yürürlüğe koydu.
Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yeşim Özsoy, Türkiye’nin başta Avrupa olmak üzere başka ülkelerde yaşananın çok dışında bir zorluk yaşadığını, kendi alanında özellikle bağımsız tiyatroların çok büyük bir travma ile karşı karşıya kaldığını anlatıyor, ama her şeye rağmen kültür sanatın bu süreçten daha güçlü bir şekilde çıkabileceğini düşünüyor.
Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yeşim Özsoy
Özsoy, “Tiyatro Kooperatifi’nde 25 sahnemiz vardı, pandemi sürecinde 21’e düştü. Pek çok oyuncu, teknikte çalışan, tiyatroyla uğraşan arkadaşlarımız farklı mesleklere yönelmek zorunda kaldı ama örgütlenme noktasında başarı kaydettik. Pandeminin başında kooperatifimiz 34 tiyatro ile başladı ve şu anda 68 tiyatro bizimle birlikte. Bir araya gelip durumumuzun altını çizmek çok önemli” diyor.
Merve Eryürük, kültür sanat sektörü çalışanlarının çok kıymetli olduğunu ancak sektörde özellikle kayıtsız çalışanların hala zor zamanlar yaşadığını, devletin bu çalışanları tespit edip destek vermesi gerektiğini söylüyor ve devam ediyor:
“Sadece sanatçılar değil, sanatı bize ulaştıran emekçileri de aynı derecede korumamız lazım.”
HABER : Asya Robins
[UHA Haber Ajansı, 18 Aralık 2021]