CHP’de ‘Değişimin sınırları’
Bağımsız, tarafsız düşünce ve yayın kuruluşu SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’dan, hükümet sistemleri, siyasal partiler, modern Türkiye tarihi ve Türkiye siyasal hayatı konusunda uzman olan Araştırmacı Gazeteci-Yazar Baki Laleoğlu, yeni dönemde ister İmamoğlu isterse Özel liderliğinde olsun, CHP’deki değişimin bir slogan veya söylem olmanın ötesine geçmesi için liderlik değişiminin ötesinde daha radikal adımlara ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
UHA / İnternational News Agency
Araştırmacı Gazeteci-Yazar Baki Laleoğlu, CHP’nin kurumsal yapısı ve mevcut geleneklerinin, kendi içerisinde sorunlu bir oligarşik yapıyı devridaim haline getirmiş vaziyette olduğunun altını çizerek, “Dolayısıyla aktörler ve hatta liderler değişse de CHP’nin kendi kurumsal yapısı içerisinde elitler arası mücadeleyi önceleyen oligarşik bir yapı ürettiği söylenebilir” dedi.
“Özgür Özel’in genel başkanlığı ile birlikte de bu durumun değişeceğini beklemek en azından bugün için oldukça iyimser olmaktır” diyen Baki Laleoğlu, şunları söyledi:
“Bunun en temel göstergesi ise özellikle seçim sonrasında kendilerini “değişimciler” olarak adlandıran kişilerin daha düne kadar Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında konumlanan siyasi elitlerden oluşmasıdır. Örneğin birkaç ay önce kamuoyuna sızan çevrim içi bir toplantıda İmamoğlu ve Özel ile birlikte Engin Altay, Tekin Bingöl, Muharrem Erkek, Bülent Tezcan ve hatta Onursal Adıgüzel gibi yıllardır Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket eden ve aslında CHP seçmeni tarafından dile getirilen değişim talebinin doğrudan muhatabı olan isimler yer almıştır. Dolayısıyla her ne kadar CHP’de vitrin değişmiş olsa da parti çekirdeği kendini korumayı büyük oranda başarmıştır. Yalnızca seçim mağlubiyetinin ardından Kılıçdaroğlu-İmamoğlu rekabetinde Kılıçdaroğlu’nun galip çıkacağını düşünen ve buna göre konumlanan elitler kaybetmiştir. Bu sebeple CHP’deki değişim potansiyeli halen oldukça kısıtlıdır. Bunun en önemli göstergesi ise Özel’in köklü bir örgütsel, kurumsal veya stratejik değişim planını kamuoyu ile paylaşmak yerine henüz geçmiş dönem eleştirileri ve hatalarına dayalı bir değişim söylemini tercih etmesidir”.
Araştırmacı Gazeteci-Yazar Laleoğlu, sonuç itibarıyla CHP’nin bugün yüz yıllık bir tarihe sahip olan ancak ivedilikle restorasyona ihtiyaç duyan tarihi bir binaya benzediğini söyledi.
Üstelik bu restorasyonun ancak kolonlar ve temel başta olmak üzere köklü ve uzun bir çalışma ile mümkün olduğunun altını çizen Baki Laleoğlu, “Özel’in ise şu an için dış cepheyle ilgilenmenin dışında bir niyet, güç ve kabiliyetinin olup olmadığının belirsiz olduğunu belirtti.
Tüm bunların neticesinde ortaya çıkan tablonun özetlenebileceğini söyleyen Baki Laleoğlu, şöyle devam etti:
“CHP seçmeni eğer partisinde bir değişim istiyorsa bunu kendi elleriyle yapmak mecburiyetindedir. Zira ne parti içerisinde şekillenecek bir yapılanma ne de bekledikleri kurtarıcı lider bu değişikliği yapacak güce, isteğe veya imkana sahiptir. Ayrıca partinin mevcut statükocu ve oligarşik yapısı düşünüldüğünde en azından yakın gelecekte söz konusu güç ve imkana sahip olunmayacağı da söylenebilir. Zira Özel’in imkan ve kapasitesi sınırlı, İmamoğlu’nun önceliği de kişiseldir. Bu nedenle CHP seçmeni doğrudan kendi müdahaleleri ile partisini girmiş olduğu bu çıkmazdan tutup çıkarmalıdır.
Bunun yegane yolu ise alışılagelmiş siyasal sınırların dışına çıkılmasıdır. Daha açık bir ifadeyle CHP seçmeninin önümüzdeki yerel seçimlerde partisini çok güçlü bir şekilde cezalandırmasıdır. Yani parti elitleri her halükarda cepte gördükleri kazanımlarını yitirmelilerdir ki AK Parti ve Erdoğan karşıtlığı üzerinden ve muhalefetin alternatifsizliğinin ürettiği fırsatlar kullanılarak CHP seçmeninin yıllardır maruz bırakıldığı mecburiyet siyaseti başarısız olsun.
Buna paralel olarak elitler ve oligarşik yapı iktidar için rekabet etmek yerine her şartta garanti olan kazanımları için yaptığı mücadeleden sıyrılmak ve böylelikle konfor alanından çıkmak
mecburiyetinde kalacaktır. Netice olarak ise muhalif enerjinin küçük ancak garanti kazanımlar için elitler arası mücadeleye yönelik değil yeni siyasi kazanımlar için harcanması sağlanacaktır”.
***
Yazar hakkında